Monday, September 15, 2008

Barzani: Kerkük Kürttür, pazarlık yapmayız

Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, Kerkük konusunda pazarlık yapmayacaklarını belirterek, 'Kerkük'ün kimliği kürt, bunda pazarlık yapmayız' dedi.

petrol kurdistan regionalEl Cezire televizyonunda yayınlanan bir programa katılan Barzani, Kerkük'e ilişkin soruları yanıtladı. Kerkük'ün kimliğinin Kürt olduğunu belirten Barzani, bu konuda pazarlık yapmayacaklarını söyledi.
Irak Anayasası'nın Kerkük'te referandumu öngören 140. maddesinin sorunlu bölgeler için çözüm belirlediğini kaydeden Barzani, 'Biz, anayasadan yanayız ve hiçbir yasanın ve maddenin 140.maddeye alternatif olmasını kabul etmeyiz' şeklinde konuştu.
Irak'ta seçimlerden yana olduklarını belirten Barzani, Kerkük'te de diğer kentlerde olduğu gibi seçimin yapılmasını ve Kerkük İl Meclisi'nin seçimle belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Kerkük'te idari mevkilerin bölüşülmesinden yanay olduklarını belirten Barzani şöyle konuştu: 'Kürt, Arap, Türkmen, Aşuri kardeşlerin ortaklığına inancımız var. Kerkük'teki bütün oluşumlar kentlerinin idaresine katılmalı. Kerkük İl Meclisi'ndeki sandalyeler seçimden önce bölüştürülemez. Bu meclisin üyeleri seçim sonucuna göre belirlenmeli.' SELAHADDİN /ANF

Beytüşşebap'ta kontralar halkı göçe zorluyor

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde kontra faaliyetlerine devam eden devlet, şimdi de bölgeye itirafçı ve korucuları gönderdi. Beytüşşebap'ta Faraşin, Çiyayê Reş, Meydan Zengıl, gibi bölgelere giden kontra timlerinin gerilla kıyafeti giyerek köylüleri tehdit ettikleri ve bölgeyi terk etmelerini istedikleri bildirildi.

asiretŞırnak ve Beytüşşebap Alay Komutanlıkları tarafından organize edilen itirafçı ve korucuların içinde yer aldığı yaklaşık 30 kişilik bir ekip, gruplar halinde gerilla giysileri giyerek Beytüşşebap bölgesinde faaliyet yürüttükleri ve halkı bölgeden göç etmeye zorladıkları bildirildi.
Aralarında kadın itirafçıların da bulunduğu grup içerisinde Sêgırk (Şenoba) beldeki korucubaşı Hazım Babat'ın adamları ile Mamxuran aşiretine bağlı korucuların da yer aldığı ekibin, Faraşin, Çiyayê Reş, Mehat Tepesi, Meydan Zengil, Serasin, Çele Sevi bölgelerinde 3 ayrı grup halinde dolaştıkları ve özellikle Faraşin yaylasında konaklayan köylüleri tehdit ettikleri, bölgeden göç etmelerini istedikleri bildirildi. ŞIRNAK /ANF

İzmir,Viranşehir ve Bismil'de anadilde eğitim yürüyüşü

TZPKurdi'nin başlattığı, 'Êdi Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' kampanyası giderek, büyüyor. Kampanya kapsamında İzmir, Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi ve Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'nde binlerce kişi, anadilde eğitim hakkının tanınması için yürüyüş yaptı.

anadil_kurtce_egitim Diyarbakır
TZPKurdi'nin başlatmış olduğu anadilde eğitim kampanyası kapsamında Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'nde DTP İlçe Örgütü binası önünde iki bini aşkın kişi bir araya geldi. Burada, 'Zimane me hebuna meye', 'Edi Bes ê', 'Biz ana dilimizde eğitim istiyoruz', 'Bıla zarokeme bı kurdi perwerde bıbine', 'Xuner bı kurdi xeşe' pankartları açılırken, 'Ez zımane dayika xwe dıxazım', 'Be zıman jiyan nabe', 'Ana dil haktır istiyorum alacağım', 'Asimilasyon insanlık suçudur' şeklinde dövizler taşındı. Çocukların 'Yeter artık anadilimde eğitim istiyorum' yazılı Kürtçe ve Türkçe pankartları taşımaları dikkat çekerken, yürüyüşe DEP eski Milletvekili Selim Sadak, Bismil Belediye Başkanı Şükran Aydın, Bismil Barış Anneleri İnisiyatifi Kürt Yazarlar Derneği Başkanı İrfan Babaoğlu, Bismil Kültür ve Sanat Derneği (BİS-DER) Yönetici ve üyeleri, DTP Bislim İlçe Başkanı Galip Kandemir'de katıldı. DTP İlçe binasın önünden 'Be serok jiyan na be' ' Em zımane dayika xwe dixwazi' 'Zimane me rumetameye', 'Be zıman jiyan nabe' sloganları ve erbaneler eşliğinde Belediye Meydanı'na doğru yürüyüşe geçildi. Kadınların özellikle ulusal kıyafetleri ile yürüyüşe katılmaları dikkat çekti. Yürüyüşe katılan çocukların 'Biji serok Apo' şeklinde slogan atması üzerine polisler yürüyüş kolunun önünü keserek, sloganlar atılırsa yürüyüşe izin vermeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine polis ile kitle arasında gerginlik yaşandı. DEP eski Milletvekili Selim Sadak, polisin tavrına tepki göstererek, ana dilde eğitim istemenin suç olmadığını söyledi. Yaşanan gerginliğin ardından yürüyüş sürerken, polisin çocuklara çikolata dağıtması dikkat çekti. Çocuklar çikolatalarını aldıktan slogan atarak yürüyüşe devam ettiler.
'Çağ dışı politikalardan vazgeçin'
anadil_kurtce_egitim_yuruyu Belediye Meydanı'na kadar sloganlarla yürüyen kitle adına DTP Bismil İlçe Başkanı Garip Kandemir, açıklamayı Kürtçe yaptı. Kürt halkının binlerce yıldır Mezopotamya toprakları üzerinde yaşadığını ve bu toprakların üzerinde bir çok medeniyetin de kurulmasına da öncülük ettiğini vurgulayarak, 'Türk yetkilileri ana dil eğitim konusunda çağ dışı ve gerici politikaların vazgeçmelidir. Kürt kimliği ve dilini kabul etmelidir. Hiç bir dil diğer dillerin engeli olmadığı gibi Kürt dili de Türk dilinin önünde engel değildir. Kürt dilinin resmileşmesi ve tanınması Türk diline zarar teşkil etmez' dedi.
'Kürt halkından özür dilenmelidir'
Kandemir, taleplerini de şu şekilde dile getirdi:
'Bu sorunların demokratik bir tarzda çözülmesi için en iyi model demokratik özgür bir cumhuriyet sistemidir. Devlet Kürt dilini resmi dil olarak kabullenmeli ve geliştirilmesi önündeki tüm hukuki engeller kaldırılmalıdır. Kürt dili ana okullardan başlayarak üniversitelere kadar eğitim dili olmalıdır. Devlet Kürt kültür ve dili üzerinde bugüne kadar yaptığı asimilasyon politikalarından dolayı Kürt halkından özür dilemelidir ve Kürt dili üzerinde yaratılan bu tahribattan dolayı pozitif ayrımcılık yapmalıdır. Kürt yerleşim yerlerin asıl isimleri yer almalı ve resmi olarak ta bu isimler kullanılmalıdır. Kürtçe yapılan ibadetlerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.'
'Anadil olmadan yaşam olmaz'
anadil_kurtce_cocuk_bismil DEP eski Milletvekili Selim Sadak, bugünler rahat gelinmediği söyleyerek, 'Şu anda yazılan Kürtçe pankart ve dövizler öyle rahat olmadı. Bunun için bir çok bedel ödendi. Bu çocuklar rahatça 'ana dilimi istiyorum' demeleri için Kürtler büyük bedeller ödedi. Ana dil olmadan yaşam da olmaz' dedi. 'Kimin dilini kimin kültürünü kimden alıyorlar' diyen Sadak, polisin 'çocukları neden buraya getirdiniz' şeklindeki uyarılara da cevap vererek, 'Herkesten çok çocukların dillerine kültürlerin ihtiyaçları var. Kürt çocuklarının dünya çocukları gibi dillerini kullanma hakkı vardır. Sonuna kadar da sahip çıkacaklardır' diye konuştu. Sadak, son olarak Kürtçe, 'Dilimiz varsa biz varız. Dilim onurumdur' sloganını atarak, herkesin ana diline sahip çıkmasını istedi. Sadak'ın açıklamasının ardından arbeneler çalınarak sloganlar atılarak tekrar DTP İlçe binası önüne kadar yürüyüş yapıldı. Burada kitle sessizce dağıldı.
Urfa
anadil_kurtce_cocuk_urfa Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nde DTP İlçe Başkan Adnan Etli, Belediye Başkanı Emrullah Cin, DÖKH aktivistleri ve DTP yöneticilerinin aralarında bulunduğu yaklaşık bin kişi Dumlupınar İlköğretim Okulu önünde bir araya geldi. Burada kitle adına açıklama yapan Lise 2. sınıf öğrencisi Nupelda Bardakçı, onurlu bir yaşam içi taleplerini dillendireceklerini belirtti. Yıllardır devam eden asimilasyon politikalarına karşı çıkmak için biraraya geldiklerini söyleyen Bardakçı, 'Bugün Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi bizde burada anadilimizde eğitim için bir araya geldik. Biz öğrenciler, yaşam gerekçemiz olan dilimizi istiyoruz' dedi. Yapılan açıklamanın ardından kalabalık kitle çarşı merkezine doğru yürüyüşe geçti. 'Be serok jîyan nabe', 'Be ziman jîyan nabe' ve ''Öcalan' sloganlarının atıldığı yürüyüşte, 'Em zimane xwe dixwazin', 'Be ziman jîyan nabe' ve 'Em perwerdeya kurdî dixwazin' yazılı dövizler taşındı. Karacadağ Caddesi'ne kadar yürüyen kitle daha sonra olaysız bir şekilde sonra dağıldı.
İzmir
TZPKurdi İzmir Komisyonunun çağrısı üzerine, kampanya çerçevesinde MKM İzmir önünden Eski Sümer Bank önüne kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe DTP, SDP, EMEP, ESP, Eğitim Sen İzmir 2,4,6 Nolu Şube, MKM, DÖKH ve Azadiya Welat çalışanlarının yanı sıra yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Yürüyüşte 'Em perwerdeya kurdî dixwazin' yazılı pankartı taşınırken, 'Kinem kurdin em' ve 'Be ziman jîyan nabe' sloganları atıldı. Yürüyüşte, özellikle çocukların okul kıyafeti ile katılması dikkat çekti. Kitle Eski Sümer Bank önüne gelince, banka önünde bekleyen yaklaşık yüz kişi kitleyi alkış ve sloganlarla karşıladı. Yürüyüşün ardından basın açıklamasını TZPKurdi çalışanı Serdar Balcı Kürtçe ve DTP İzmir İl Başkanı Nametullah Epözdemir Türkçe olarak okudu. Açıklamayı Kürtçe yapan Balcı, nüfusları 40 milyona ulaşan Kürtlerin dillerini ve kültürlerini yaşamak istediğini söyledi. Kürt kültürü ve dili üzerindeki baskıların son bulmasını isteyen Balcı, 'Baskıların son bulmamasının AB yolundaki Türkiye'ye zarar verdiğini söyledi. Kampanya çerçevesinde diline sahip çıkan Kürtler gerekirse çocuklarını okula göndermeyecek ve çeşitli eylemlerle devam edeceğiz' diye konuştu. Her halkın kendi kültürünü koruma ve geliştirme hakkı olduğunu belirten Balcı, şunları söyledi:anadil_mitingi_btm
'Kürtler diğer halklar gibi görevlerini yerine getirmektedirler. Ancak sadece Türk halkının hakları vardır. Çok kültürlülük ve dillik modern çağın en önemli unsurlarından biridir. Asimilasyon ise çağın insanlık suçudur. Ancak Türkiye'de halen asimile ve inkarda ısrar edilmektedir. Bu köhne zihniyetten vazgeçilmelidir.' Daha sonra taleplerini sıralayan Balcı, Kürtçe'nin resmi olarak tanınması, yasal güvence altına alınması, eğitim dili olması, üniversitelerde Kurdoloji bölümünün açılması, dil üzerindeki baskıların azaltılarak, devlet nezdinde geliştirilmesi için destek verilmesi, Kürtçe sorununun çözülmesi için Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi, kreşten üniversiteye kadar Kürt dilinin yasallaşması, Kürt yerleşim yerlerine orjinal isimlerin verilmesi ve dil önündeki engellerin kaldırılması gerektiğine dikkat çekti. Açıklamanın ardından kitle DTP İlçe binasına kadar yürüyüş yapmak istedi. Yürüyüş engelleyen polisin yolu kapatması üzerine kitle oturma eylemi yaptı. Yapılan görüşmelerin ardından polisin yürüyüşe izin vermesi üzerine kitle sloganlarla DTP ilçe binası önüne kadar yürüyüş yaptı. Polis DTP binasının olduğu alanı abluka altına alındı. İlçe binası önünde kitle ablukadan dolayı çıkamıyor. Bekleyiş sürüyor.
HABER MERKEZİ-DİHA

Devlet Kürtlerden özür dilesin

TZPKurdi'nin başlattığı 'Êdî Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' kampanyası her tarafa yayıldı. Kampanya, dün İzmir, Urfa'nın Viranşehir ve Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde düzenlenen yürüyüşlerle devam etti. Binlerce kişinin katıldığı yürüyüşlerde, devletin asimilasyon politikası nedeniyle Kürtlerden özür dilemesi ve Kürtçe'nin anayasal güvenceye alınması talep edildi.

anadil_anahaktir_pankart Kürtçe eğitim dili olmalıdır
TZPKurdi'nin başlattığı, 'Êdî Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' kampanyası dalga dalga yayılıyor. Kampanya kapsamında dün İzmir, Urfa'nın Viranşehir ilçesi ve Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde düzenlenen mitinglerde binlerce kişi, Kürtçe eğitim hakkının tanınmasını istedi.
TZP Kurdi'nin başlatmış olduğu anadilde eğitim kampanyası kapsamında Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde DTP İlçe Örgütü binası önünde iki bini aşkın kişi biraraya geldi. 'Zimane me hebuna meye', 'Êdî Bes e', 'Biz ana dilimizde eğitim istiyoruz', 'Xuner bı kurdi xeşe' pankartlarının taşındığı yürüyüşte, 'Ez zımanê dayika xwe dıxazım', 'Bê zımanê jiyan nabe', 'Ana dil haktır istiyorum alacağım', 'Asimilasyon insanlık suçudur' şeklinde dövizler taşındı. Çocukların 'Yeter artık anadilimde eğitim istiyorum' yazılı Kürtçe ve Türkçe pankartları taşımaları dikkat çekerken, yürüyüşe DEP eski Milletvekili Selim Sadak, Bismil Belediye Başkanı Şükran Aydın, Bismil Barış Anneleri İnisiyatifi, Kürt Yazarlar Derneği Başkanı İrfan Babaoğlu, Bismil Kültür ve Sanat Derneği Yönetici ve üyeleri, DTP Bislim İlçe Başkanı Galip Kandemir'de katıldı. DTP İlçe binasın önünden 'Bê serok jiyan nabe', 'Em zimanê dayika xwe dixwazin', 'Zimanê me rûmeta me ye', 'Bê ziman jiyan nabe' sloganları ve erbaneler eşliğinde Belediye Meydanı'na doğru yürüyüşe geçildi. Kadınların özellikle ulusal kıyafetleri ile yürüyüşe katılmaları dikkat çekti. Yürüyüşe katılan çocukların 'Bijî Serok Apo' şeklinde slogan atması üzerine polisler yürüyüş kolunun önünü sekti. DEP eski Milletvekili Selim Sadak, polisin tavrına tepki göstererek, ana dilde eğitim istemenin suç olmadığını söyledi. Yaşanan gerginliğin ardından yürüyüş sürerken, polisin çocuklara çikolata dağıtması dikkat çekti. Çocuklar çikolatalarını aldıktan 'Bijî Serok Apo' sloganı atarak yürüyüşe devam etti.
'Dilsiz yaşam olmaz'
Miting alanında Kürtçe bir konuşma yapan DTP Bismil İlçe Başkanı Garip Kandemir ise, Kürt halkının binlerce yıldır Mezopotamya toprakları üzerinde yaşadığını ve bu toprakların üzerinde birçok medeniyetin kurulmasına da öncülük ettiğini vurgulayarak, 'Türk yetkilileri anadil eğitim konusunda çağdışı ve gerici politikaların vazgeçmelidir. Kürt kimliği ve dilini kabul etmelidir. Hiçbir dil diğer dillerin engeli olmadığı gibi Kürt dili de Türk dilinin önünde engel değildir. Kürt dilinin resmileşmesi ve tanınması Türk diline zarar teşkil etmez' dedi. Kandemir, taleplerini de şu şekilde dile getirdi: 'Sorunların demokratik bir tarzda çözülmesi için en iyi model demokratik özgür bir cumhuriyet sistemidir. Devlet Kürt dilini resmi dil olarak kabullenmeli ve geliştirilmesi önündeki tüm hukuki engeller kaldırılmalıdır. Kürt dili ana okullardan başlayarak üniversitelere kadar eğitim dili olmalıdır.' DEP eski Milletvekili Selim Sadak, bugünler rahat gelinmediği söyleyerek, 'Şu anda yazılan Kürtçe pankat ve dövizler öyle rahat olmadı. Bunun için bir çok bedel ödendi. Bu çocuklar rahatça 'ana dilimi istiyorum' demeleri için Kürtler büyük bedeller ödedi. Anadil olmadan yaşam da olmaz' dedi. 'Kimin dilini kimin kültürünü kimden alıyorlar' diyen Sadak, polisin 'çocukları neden buraya getirdiniz' şeklindeki uyarılarına da cevap vererek, 'Kürt çocuklarının dünya çocukları gibi dillerini kullanma hakkı vardır. Sonuna kadar da sahip çıkacaklardır' diye konuştu.
Urfa'nın Viranşehir ilçesinde de DTP İlçe Başkan Adnan Etli, Belediye Başkanı Emrullah Cin, DÖKH aktivistleri ve DTP yöneticilerinin aralarında bulunduğu yaklaşık bin kişi Dumlupınar İlköğretim Okulu önünde biraraya geldi. Burada kitle adına açıklama yapan Lise 2. sınıf öğrencisi Nupelda Bardakçı, onurlu bir yaşam içi taleplerini dillendireceklerini belirtti. Yıllardır devam eden asimilasyon politikalarına karşı çıkmak için biraraya geldiklerini söyleyen Bardakçı, 'Bugün Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi bizde burada anadilimizde eğitim için bir araya geldik. Biz öğrenciler, yaşam gerekçemiz olan dilimizi istiyoruz' dedi. Yapılan açıklamanın ardından kalabalık kitle çarşı merkezine doğru yürüyüşe geçti. 'Be serok jîyan nabe', 'Be ziman jîyan nabe' ve ''Öcalan' sloganlarının atıldığı yürüyüşte, 'Em zimane xwe dixwazin', 'Be ziman jîyan nabe' ve 'Em perwerdeya kurdî dixwazin' yazılı dövizler taşındı. Karacadağ Caddesi'ne kadar yürüyen kitle daha sonra olaysız bir şekilde sonra dağıldı.
İzmir'de gerginlik
anadil_eylem İzmir'de de TZPKurdi Komisyonu'n çağrısı üzerine, kampanya çerçevesinde MKM İzmir önünden Eski Sümer Bank önüne kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe DTP, SDP, EMEP, ESP, Eğitim Sen İzmir 2,4,6 Nolu Şube, MKM, DÖKH ve Azadiya Welat çalışanlarının yanı sıra yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Yürüyüşte, özellikle çocukların okul kıyafeti ile katılması dikkat çekti. Yürüyüşün ardından basın açıklamasını TZPKurdi çalışanı Serdar Balcı Kürtçe ve DTP İzmir İl Başkanı Nametullah Epözdemir Türkçe olarak okudu. Balcı, nüfusları 40 milyona ulaşan Kürtlerin dillerini ve kültürlerini yaşamak istediğini belirterek, 'Kampanya çerçevesinde diline sahip çıkan Kürtler gerekirse çocuklarını okula göndermeyecek ve çeşitli eylemlerle devam edeceğiz' diye konuştu.Basın açıklamasının ardından DTP Konak İlçe binasına yürüyüş yapmak isteyen yaklaşık 2 bin kişi polis tarafından engellendi. Bunun üzerine yürüyüşe katılanlar oturma eylemi başlattı. Çevrede önlem polis ise DTP İlçe binasının bulunduğu sokağın abluka altına aldı. DTP'li yöneticilerin araya girmesi ile gerginlik yatışırken polis ablukayı kaldırdı.
Şırnak'ta mitinge çağrı
Şırnak'ın Cizre ilçesinde ise yurttaşlar Kürtçe eğitim hakkının tanınması için 21 Eylül'de yürüyüş düzenlenecek. Kampanyayı geç kalınmış bir girişim olarak değerlendiren Mem û Zin Kültür Sanat Merkezi Yöneticisi Cemal Menek, 'Kürtçeye bütün Kürtler sahip çıkmalı, herk Kürt Kürtçe okuma ve yazmayı bilmeli' dedi. Menek, Kürtçenin okullarda öğretilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de milyonlarca Kürtün yaşamasına rağmen Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmediğini ifade eden Mezopotamya Kültür Merkezi Yöneticisi Fecriye Benek ise, 'Okul çağında olan çocuklarımız kendi aralarında Kürtçe konuşma, okuma, yazma gibi kampanya ve yarışmalar düzenlemeli' dedi. TZP Kurdi Yöneticisi Mirza Roni de amaçlarının Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılması ve resmi dil olarak kabul edilip, okullarda ders olarak öğretilmesi gerektiğini söyledi. Roni, herkesi 21 Eylül günü Cizre'de yapılacak olan mitinge katılmaya davet etti. Şırnak Kent Meclis Sözcüsü İbrahim Erkul, bu asimilasyona karşılık olarak Kürtlerin anadilini koruması, konuşması ve daha çok öğrenmesi gerektiğini söyledi. Çocuklarının okulda verilen dersleri anlamadığını kaydeden öğrenci velilerinden Abdullah Bilgin de 'Çocuklarımıza okulda işledikleri dersleri sorduğumuzda verdikleri cevap 'Hiçbir şey anlamıyoruz, çünkü öğretmenlerimiz bize Türkçe anlatıyor' diyor. Bu dersler Kürtçe verilirse çocuklarımız 5 yılda görecekleri eğitimi bir veya iki yılda görür. Ama maalesef bunlar Türkiye'nin gerçekleri ve çözümü de yetkililerin elinde' dedi. Öte yandan Şırnak Kent Kadın Meclisi, İdil ilçesinde çatışmalarda yakınlarını kaybeden ya da mağdur olan bir ailenin evini ziyaret etti. Seyrantepe Mahallesi'nde önceki akşam yapılan ziyarette çok sayıda kadın katıldı. Şırnak Kent Kadın Meclis Yürütme Üyesi Zemihan Oğuz kadınların Kürt sorununun çözümü ve anadilde eğitim için çalışmalar yürütmesi gerektiğini söyledi. Toplantıda konuşan ve bir çocuğunu çatışmada yitiren Safiye Pişkin de 'Artık analar gözyaşı dökmesin. Kürtlere anadilde eğitim hakkı tanınsın' diye konuştu.
DİYARBAKIR / DİHA

Sunday, September 14, 2008

Başkan Barzani, anayasa uygulanmazsa parlamentomuzun kararlarını uygulayacağız

KÜRDİSTAN BAŞKANI: ‘’ANAYASA UYGULANMAZSA PARLAMENTOMUZUN KARARINA BAKACAĞIZ’’

mesut barzani

 

PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Irak hükümetinde ülkedeki bütün oluşumların katılımın olması gerektiğini ve hiçbir ülkenin Irak’ın içişlerine karışmasını kabul etmeyeceklerini söyledi. Kürtlerin geleceği konusunda ise Başkan Barzani, anyasaya bağlılık olmaması ve anayasanın uygulanmaması durumunda parlamentonun kararın bakacaklarını söyledi.

Dün gece canlı yayında El-Cezire’nin sorularını yanıtlayan Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, petrol anlaşmaları konusunda, ‘’Anlaşmalar, yasa ve anayasaya uygun bir şekilde imzalandı. Anayasanın hiçbir maddesiyle zıt değil’’ dedi.

Subat 2007’de petrol ve gaz anlaşmaları konusunda anlaşmaya vardıklarını söyleyen Başkan Barzani, anlaşmanın içeriğinin değiştirilerek parlamentoya sunulmaya çalışıldığını söyledi.

Başkan Barzani, ‘’Yasada ‘’Yasa, Mayıs ayına kadar parlamentodan geçmezse Kürdistan Bölgesi’nin kendi başına anlaşmalar yapmaya hakkı vardır’’ deniliyordu.’’dedi. 

Kerkük petrolleri  konusunda Başkan Barzani, ‘’ Biz, Kerkük’ün Kürdistaniliğini çoğrafi ve tarihi gerçeklere dayandırıyoruz. Amacımız Kerkük’ün petrolleri değil’’ dedi.

Kürtlerin geleceği konusunda Başkan Barzani, ‘’ Irak’ın birliğinin garantisi anayasanın uygulanmasıdır ve bu anayasaya bağlılıktan geçer. Bu yapılmadığı takdirde kürdistan’da parlamento var. Diğer siyasi partilerin liderlikleri var. Parlamento ne karar verirse biz de buna bağlı kalacağız’’ dedi.

Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Yeni Irak’ın faaliyetlerine Kürtlerin ilk başta katıldığını söyleyerek, “Ülkenin yönetiminde kenarda bırakma değil ortaklık ilkesi uygulanmalı” dedi.

Başkan Barzani, El Cezire Televizyonuna şu sıralarda yaptığı konuşmada,  yeni Irak’ın faaliyetlerine Kürtlerin ilk başta katıldığını söyledi ve “Ülkenin yönetiminde kenarda bırakma değil ortaklık ilkesi uygulanmalı” dedi.

Başkan Barzani, “Biz, Irak’ta ortağız ve Yeni Irak’ın oluşturulması sürecine katıldık” dedi.

Başkan Barzani, bununla birlikte Bağdat ile sorunlarının olduğunu, ancak bu sorunların şuana kadar sona erdirilmediğini belirtti.

 

‘DTP DEĞİL, KÜRTLER KAPATILIYOR’

emineaynawelat

Birgün -Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Emine Ayna ve DTP MYK üyesi ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız BirGün gazetesini ziyaret ederek kapatılma davasıyla ilgili olarak 16 Eylül’de yapacakları savunma hakkında bilgi verdi.   Emine Ayna, davanın yalnızca teknik bir parti kapatma davası olarak görülmemesi gerektiğini söyleyerek, “dava Türkiye’nin geleceğinin ve demokratikleşmesinin yönünü

belirleyecek önemde bir davadır” dedi.

Ayna şöyle konuştu:

“Bu davayla sadece bir parti binası kapatılmak istenmiyor. Bu davayla bizim savunduğumuz Kürt sorununa demokratik çözüm önerisi kapatılmak isteniyor. Kürt sorununda dile getirdiğimiz Demokratik Özerklik biçiminde ifade ettiğimiz çözüm önerilerimiz için kapatılmak isteniyoruz. Her ne kadar ‘PKK terör örgütüdür’ demediğimiz ya da ‘Sayın Öcalan’ dediğimiz için ya da ‘Öcalan’ın talimatıyla kurulduğumuz’ iddialarıyla kapatılma davası açılmış gibi görülse de asıl neden budur. Biz savunmamızda tezlerimizi tekrar savunacağız. Elbette partinin kapatılmasına karşı savunmamızı yaparken mutlaka tezlerimizi de dile getireceğiz.”

BU BİR PKK DAVASI DEĞİL

Kapatılma davasıyla ilgili olarak 16 Eylül’de sözlü savunma yapacaklarını belirten Emine Ayna, “davaya konu teşkil eden iddialar ne hukukidir ne de siyasi. Biz bunları da kabul etmiyoruz. Sözlü savunmamızda bir halkın hak ve hukuk mücadelesini anlatacağız. Halkın hak arama mücadelesinin terör ve şiddet olarak nitelendirilemeyeceğini anlatacağız. Bu hukuki ve siyasi düzeyden yoksun iddialara bir siyasi düzey getireceğiz.”

Emine Ayna, bu davada  PKK’ye neden terör örgütü demediklerinin de sorulduğunu anımsatarak, “Bizim derdimiz PKK’yi savunmak ya da değerlendirmek değil. Biz neden PKK’ye böyle diyoruz onu anlatacağız. Ama bu dava bir PKK davası değil. PKK’nin ne olduğu ve kendini nasıl tarif ettiği ise davayla ilgili bir şey değil.”

DTP’nin kapatılması halinde Kürt sorununda çözümsüzlük siyasetinde bir adım daha atılacağını belirten Ayna, “Oysa eşit haklara sahip insanların yaşadığı bir ülkenin önünün açılması gerekiyor” dedi. Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın hükümetin hazırladığı AB’ye ilişkin “Ulusal Program’la” ilgili olarak kendilerine yaptığı bilgi verme ziyaretine de değinen Ayna, ‘Babacan’a da asıl sorunun anayasa değişikliği, sistem değişikliği, zihniyet değişikliği olduğunu’ söyledik”dedi.

Türkiye’nin demokratikleşmesiyle ilgili AKP ve devletin aynı düzlemde olduğunu söyleyen Ayna, Kürt sorununda AKP ve Ordu farkının bulunmadığını belirtti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Diyarbakır gezisine değinen Ayna, Başbuğ’un “Sorunun çözümünde siyasiler etkin olsun” sözüyle “Siyasiler DTP’nin varlığını tanımasın” çağrısı anlamına geldiğini söyledi.

Yasak Dilin Militanları

Evliya Çelebi, altı ciltten oluşan ‘Seyahatname’sinin dördüncü cildini Kürdistan’a ayırmıştır. Ortaçağdaki çoğu Kürt şehirlerinin kendi dillerinde, kendilerine ait bayrak, ordu ve yasalara sahip emirliklerden oluştuğunu yazar. Kürdistan ile ilgili öyküsüne Dicle ve Fırat’ın kaynağının Kürdistan’da bulunduğunu söylemesi ile başlar.

kurt_ogrenci_anadil_yuruyus2[1] 

“Bin dost az, bir düşman çok” (Kürt atasözü)

Hülya Yetişen- www.Kurdistan-Post.org Arınacağımı düşünerek, gelip yine yazıya sığındım. Televizyonların görüntü kirliliği, gazetelerin haber saptırması/ kışkırtıcılığı internetin acımasız tutsaklığı, kentin karmaşası derken...... Elias Canetti’nin ‘Hiçbir kıyım, bir sonrasından korumaz!’ cümlesiyle gitmenin bir kurtuluş olmadığını, bu kırım-kıyım zamanının uzağında durmanın bir fayda sağlamayacağını, kapandığım kendi Ada’mda Robenson gibi yaşanamayacağını anladım.

Geçen yılın ilkbaharında Kürdistan coğrafyasında bir geziye çıkmıştım. Adıyaman Kâhta’dan başlayıp; Nemrut, Mardin, Midyat, Urfa, Halfeti, Harran, Batman, Hasankeyf, Diyarbakır ve Antep’te sonlanan.

Rehberim Dilan isminde bir Kürt kızıydı.

Zeytin karası gözleriyle ve mağrur bakışlarla bizi süzen Kürt çocuklarının delici bakışlarının izini hâlâ üzerimde taşıyorum. Yıllardır savaşın sürdüğü o topraklarda çocuklar her şeye rağmen geleceğin umudunu taşıyorlardı. Gölgeler dünyasında birer deniz feneri gibiydiler. Yerçekimine karşı bir duruştu onlarda gördüğüm.

Basında, kendi dillerinde eğitim görmek istedikleri için bir günlük okula gitmeme ve okulu boykot etme kararı alan Kürt çocuklarının eylemlilikleri biçimindeki haberler epeyce yer aldı. Eylemin militanları küçücük Kürt çocuklarıydı. Sürgit savaşın kuşağı olan bu ‘büyük’ çocuklar karşısında biz büyükler küçük kaldık. Anadiline sahip çıkan ve artık kendi dillerinde eğitim görmek isteyen bu çocuklar, siyasi tükenmişliğe karşı, bir isyanın başatı oldular.

Çocuklar neden yasaklı dilleri için isyanda?

Kendi dillerini özgürce konuşmak için! Ana dili konuşma, zihinsel gelişimle birlikte kişilik oluşumuna da içerir.

Dil, imgeler dünyasını yöneten bir araçsa, imgelem de zihinsel özgürlüğün anahtarıdır. Yüzyılların gerisinden sürüp gelen baskılar, Kürt çocuğuna kendi dilinde konuşmayı değil, susmayı dayatmıştır. Diğer bir ifadeyle “mademki konuşmuyorsun, o halde yoksun” olarak da algılanabilir.

Bu ideolojik bir savaştır. Düşünme ile dil arasında diyalektik bir bağ vardır. İnsanlar en iyi bildikleri ana dilleri ile düşünürler. Dildeki parçalanma veya bütünsellik, doğal olarak düşünmeyi de aynı biçimde etkiler. Zaten düşüncenin başlangıcı da biyolojik evrimden çok, toplumsal gelişme sürecine bağlıdır. Düşünce yaratıcıdır, düşüncenin yaratıcılığı, sorunları çözmede, çevreyi değişikliğe uğratmada, yeni bilgi ve yöntemlerini oluşturmada ortaya çıkar.

Evliya Çelebi, altı ciltten oluşan ‘Seyahatname’sinin dördüncü cildini Kürdistan’a ayırmıştır. Ortaçağdaki çoğu Kürt şehirlerinin kendi dillerinde, kendilerine ait bayrak, ordu ve yasalara sahip emirliklerden oluştuğunu yazar. Kürdistan ile ilgili öyküsüne Dicle ve Fırat’ın kaynağının Kürdistan’da bulunduğunu söylemesi ile başlar. Bingöl’den ve halkından bahsederken,’Halk Zaza, Lolo İzo, Yezidi, Hıltı Çekvani, Şakai, Kiki, Bisyani ve Murki aşiretlerinden oluşmaktadır’ der.

“Bunlar, Elamlılar, Huriler, Hititler ve Guti uygarlıklarıydı. Bu uygarlıkların yaşayan çocukları, ana dilleri için 2008 yılında eyleme geçti” sözü de bu tarihe yazılmalıdır.

Kökleri çok eskilere dayanan Kürtler kendi dillerini konuşmak ve bu dilde eğitim görmek için hâlâ bedel ödemeye devam ediyorlar. Devletin izlediği inkâr politikalarıyla da devam edeceğe benziyor.

Kürtçe ninnilerle büyüyen, Kürtçe gülüp, Kürtçe ağlayan, Kürtçe düşünüp Kürtçe konuşan Kürt; severken de, söverken de Kürdi duygularla heyecanlanır. Bu çocuklara, ilkokulda Türkçe dilini bir baskı aracı olarak dayatmak ve anadilleri olan Kürtçe’yi konuştular diye sopa atıp dövmek, siyasi bir baskı ve kültürel bir soykırımdır. Baskı ve dayaklarla çocukluk düşleri iğdiş edilmektedir. Kopuşu, ötede kalmanın, bir yere ait olamama duygu ve düşüncesinin sürekli empoze edildiği bu çocukların kendi dillerine sahip çıkmaları bu nedenle çok anlamlıdır.

« ...............

İnsana dönük bütün bakışlarımız.

İçimizdeki boşluğun rengini dönüştüren, biçimleyen de o

Olmayınca ötekinin sesi soluğu, Viranız. Ama çoğunlukla habersiz yaşarız bundan.Göremeyiz

İçimizdeki o yıkıntıyı.

Zamana dönmek gerek.....Yani elimizdeki âna, biçimlediğimiz güne......” (Feridun Andıç-Zamanın Sarkacı)

Bakışırken ruhumun derinliklerinde iz bırakan ve şimdi de dilleri için eyleme geçen Kürt çocuklarının geleceğe umut taşıyan başından ve gözlerinden öpüyorum.

hulyayetisen@yahoo.fr