Tuesday, September 9, 2008

Kürtler Kürtçe için ayakta

Kürtler anadilleri için ayakta
2008-2009 eğitim-öğretim yılının ilk gününde Kürt çocukları okullara gitmedi, yürüyüşler düzenledi, Kürtçe eğitim istedi
TZP Kûrdi'nin başlattığı 'Êdî Bes e Kürt Diline Eğitim Hakkı Tanınsın' kampanyası okulların açılmasıyla start aldı. Bölge'nin birçok il ve ilçesinde okulları boykot eden Kürt çocukları, Kürt dili üzerindeki yasakların son bulmasını talep etti. Düzenledikleri yürüyüşlerde yetkililere seslenen Kürt çocukları, 'Bırakın biz de diğer çocuklar gibi dilimizle eğitim görelim' çağrısı yaptı. Batman ise, yarınki büyük miting için tüm hazırlıklarını tamamladı.

 kurt_ogrenci_anadil_yuruyus2

Okullarda Kürtçe boykotu
2008-2009 eğitim-öğretim yılı dün itibariyle başladı. Ancak her yıl anadilde eğitimden mahrum olarak dersbaşı yapan binlerce Kürt öğrenci, bu ders yılı başında TZP Kûrdi'nin başlattığı 'Êdî Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' kampanyası kapsamında okulları boykot etti. Ders yılının ilk günü okula gitmeyen Kürt öğrenciler, yürüyüş yaparak, okul önlerinde açıklamalarda bulunarak anadilde eğitime imkan ve olanak sağlanmasını talep ettiler.
Silopi'de binlerce kişi yürüdü
Okul boykotuna sahne olan Şırnak'ın Silopi ilçesinde biraraya gelen binlerce kişi TZP Kûrdi'nin başlattığı 'Êdî Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' kampanyası kapsamında yürüyüş düzenleyerek, Kürtçe'nin de eğitim dili olması talebinde bulundu. DTP Silopi ilçe binası önünde toplanan ve aralarında yüzlerce ilköğretim öğrencisinin bulunduğu binlerce kişi Silopi Lisesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Kadınların yöresel kıyafetleriyle katıldığı yürüyüşe öğrenciler de okul kıyafetleriyle katıldı. Yürüyüşte, 'Êdî Bes e em perwerdahiya bî zimane xwe dîxwazîn' yazılı büyük pankart açıldı. Yürüyüşe, Mem û Zin Kültür Merkezi bünyesinde faaliyet yürüten Koma Kulilke Botan Erbane grubu da erbane çalarak eşlik etti. Yürüyüş sırasında sık sık alkış ve zılgıtlar eşliğinde 'Zimane me çanda me ye', 'Zimanê me rumeta me ye', ' Em zımane xwe duazın', 'Be Serok jiyan nabe', 'Be zîman jiyan nabe', 'Em Seroke xew duxazîn' sloganları atılarak, 'Em perwerdehiya kurdi dîxwazîn', 'Zimane me kedxe nekın', 'Dilsiz yaşam olmaz', 'Yeter artık anadilimizi istiyoruz', 'Zimane kurdi bibe zimane fermi', 'Be ziman jıyan nabe' dövizleri taşındı. Yürüyüş nedeniyle polis yoğun güvenlik önlemi aldı. Polislerin, yürüyüş sırasında atılan sloganlara ilişkin sık sık DTP'li yöneticileri uyardığı gözlendi. Silopi Lisesi önünde sona eren yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı okuyan Şırnak Kent Meclis Sözcüsü Kamil Acar, 'Çocuklarımızın anadilde eğitimlerini yapmaları en doğal haklarıdır. Kürt dilinin ink‰rı ve imhasına hep beraber 'Êdî bes e' diyoruz' dedi. Silopi Belediye Başkanı Muhsin Kunur da, bir millettin anadilinin aynı zamanda o milletin onuru olduğunu söyledi. DTP Şırnak İl Başkanı Halil İrmez de, 21 Eyül'de Cizre'de TZP Kûrdi'nin 'Êdî Bes e Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' sloganıyla bir yürüyüş daha gerçekleştireceğini duyurdu.
Batman'da okullar boykot edildi
kurt_ogrenci_anadil_yuruyus3 Batman'da öğrenciler, anadilde eğitim talebiyle okulları boykot ederek, Kürtçe eğitim istedi. Yavuz Selim Mahallesi'nde bulunan Vali Zeki Şenal İlköğretim Okulu öğrencilerinin bir bölümü, anadilde eğitim talebiyle okula gitmeyerek, okulları boykot etti. Yaklaşık 50 öğrenci aileleriyle birlikte okul önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada 'Zimanê min Qedexe neke', 'Em perwerdehiya bi zimanê xwe dixwazin', 'Zorak pêşerojên pêşeroj bi ziman nabe', 'Jiyan bi kurdî xweş e' yazılı dövizler taşındı. Kürtçe açıklama yapan öğrenci Rezan Bilir, 'Ben yine anadilimi evde bırakıp okula gideceğim. Öğretmenlerimiz yine bizimle yabancı dille konuşacak. Bir saniyeliğine durun ve düşünün kendinizi benim yerime koyun ve çocuklarınızı bizim yerimize koyun bakın ne kadar zor olacak her şey' dedi. Her çocuğun kendi anadiliyle eğitim görmesi gerektiğini belirten Bilir, 'Neden her çocuk kendi anadilinde eğitim görmüyor. Bıraksınlar bizde her çocuk gibi kendi dilimizle gülelim, eğitim görelim' diye konuştu. Açıklamanın ardından çocuklara Kürtçe hikaye kitapçıkları dağıtıldı. Ayrıca Batman'da bulunan bazı okullardaki öğrenciler de okullarının önüne gelerek, 'Em perwerdehiya bi zimanê xwe dixwazin' sloganlarıyla okulu boykot etti.
Nusaybin'de öğrenciler velileriyle yürüdü
TZP Kûrdi'nin 'Êdî Bes e anadilde eğitim istiyoruz' kampanyası kapsamında Mardin'in Nusaybin ilçesinde yürüyüş düzenleyen öğrenci ve veliler, anadilde eğitim talebinde bulundu. DTP Nusaybin İlçe Örgütü önünde biraraya gelen yaklaşık 100 öğrenci Barış Parkı'na doğru yürüyüşe geçti. 'Zimanê me çanda me ye', 'Zimanê me rûmeta me ye', 'Bêziman jîyan nabe', 'Zarok pêşeroje, pêşeroj bê ziman nabe' sloganları atıldığı yürüyüşte, 'Em perwerdehiya kurdi dixwazin' dövizleri taşındı. Yürüyüşe bazı öğrenciler okul kıyafetleri ile katıldı. Yürüyüş nedeniyle güvenlik önlemi alan polisler, 'Em perwerdehiya kurdi dıxwazın' (Ana dilde eğitim istiyoruz) dövizinin taşınmaması yönünde uyarıda bulundu. Uyarı üzerine polisler ile grup arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
Barış Parkı'nda sona eren yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı YDG Üyesi Sultan Akyüz Kürtçe yaptı. Akyüz, mücadelelerinin dil ve kimlik üzerinden toplumun özgürlüğü için olduğunu söyleyerek, okulların açılmasıyla birlikte dillerinin her zamanki politikalarla yine yok sayılacağını belirtti. Açıklama 'Bijî Serok Apo', 'Em zimanê xwe dixwazin', 'Zimanê me rumeta meye' sloganları ile sona erdi.
Cizre anadil eğitimi istedi
Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde 'Yeter artık Kürt diline eğitim hakkı tanınsın' sloganı ile yapılacak olan eylemler öncesinde TZP Kûrdi Cizre'de etkinlik düzenledi. Mem u Zin Kültür Sanat Merkezi'nde (MKS) düzenlenen etkinliğe çok sayıda kişi katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını MKS'li küçük çocuklar yaptı. Etkinlikte konuşan çocuklar, anadillerinin okullarda yasaklandığını belirterek, Kürtçe eğitim talebi ile yürüyüşler gerçekleştireceklerini söylediler. Çocukların ardından kısa bir konuşma yapan TZP Kûrdi Cizre Komisyonu Üyesi Mirza Roni de, 80 yıldan bu yana Kürtlerin ana dillerinin yasaklandığı ve Türkçe'nin farz kılındığını ifade etti. Kürtlerin ana dili için büyük bir mücadele içinde olmaları gerektiğini ifade eden Roni, Kürtleri duyarlı olmaya çağırdı. Konuşmaların ardından Oremar şarkısı ile coşan vatandaşlar, halay çekti.
Van'da bakan okuluna yürüyüş
kurt_ogrenci_anadil_yuruyus1 Van'da, birçok kişi çocuklarını okulla göndermezken, birçok mahallede de yürüyüş düzenlendi. Yüniplik Mahallesi'nde sabah saatlerinde okulların açılışıyla okulla gitmeyen öğrenciler velileriyle beraber kitlesel bir yürüyüş düzenledi. Sağlık Ocağı yanında biraraya gelen öğrenciler, Kürtçe dövizler taşındı. Öğrenciler, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in açılışını yaptığı Müslüm Görentaş İlköğretim Okulu'na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşte sık sık 'Em zimanê xwe dixwazin' ve 'Bê ziman jiyan nabe' sloganları atıldı.
Hüseyin Çelik'i protesto öğrencileri polis okula yaklaştırmayarak, yürüyüşü engelledi. Öğrencilerin okula yaklaşmasına izin vermeyen polislerle veliler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Tartışmadan sonra grup dağıldı. Öğrenci ve veliler, Hacibekir Mahallesi'nde bulunan Dumlupınar ile Mustafa Cengiz İlköğretim Okulları önünde de anadil talepleriyle yürüyüşler yaptı. Öğrenciler yaptıkları yürüyüşten sonra derslere girmeden dağıldı. Derslerin boykot edildiği yerlerden biri olan Bostançi Beldesi'nde öğrencilerin derslere girmediği gözlenirken, Şafak Mahallesi'nde bulunan Ali Cevdet Bey İlköğretim Okulu önünde biraraya gelen öğrenciler anadil taleplerini sloganlarla dile getirdi. Öğretmenlerinde destek verdiği etkinlik mahalle arasında yapılan yürüyüşle son buldu.
Yüksekovada binler yürüdü
DTP Yüksekova ilçe binası önünde biraraya gelen aralarında Yüksekova Belediye Başkanı Salih Yıldız, Esendere Belde Belediye Başkanı Hursit Altekin, DTP'li yöneticiler, KSEK-DİSK temsilcilerinin bulunduğu binlerce kişi Ehmedi Xani Kültür Parkı'na kadar sloganlarla yürüdü. Yürüyüşte 'Biji Serok Apo', 'Bê Serok jiyan na be', 'PKK halktır halk burada', 'Vur gerilla vur Kürdistan'ı kur', 'PKK vuracak Kürdistan'ı kuracak' sloganları atan kitle, 'Em kurdin, em perverdehiya zimanê xwe dixwazin', 'Zimanê me qedexe neke', 'Bê ziman jiyan na be, zimanê me rumeta me ye' yazılı dövizler taşıdı. Yürüyüşte ayrıca 'Zimanparêzî welatparêzî ye', 'Bê ziman welatparêzî nabe' dev pankart açıldı. Yüksekova KÜRDİ-DER Şube Başkanı Besim Baykal, Kürt diline yönelik anlayışının kabul edilemez olduğunu belirtti. Öte yandan Yüksekova İlçesi'nde bugün düzenlenecek olan anadil yürüyüşüne emniyet yetkilileri 'Geçiş güzergahında yürüyüş olmaz' diyerek izin vermeyince TZP Kûrdî yetkilileri yürüyüş güzergahını değiştirme kararı aldı. Yüksekova KURDİ DER Başkanı Besim Baykal, 'Biz de bunun üzerine yürüyüş güzergahını değiştirerek Yüksekova DTP ilçe binasında bir araya gelerek Ahmedê Xani Parkı'na doğru yürüyüşe geçme kararı aldık' dedi.
Bulanık'ta kitlesel açıklama yapıldı
Muş'un Bulanık İlçesi'nde ise çok sayıda ilkokul öğrencilerin katılımıyla Bulanık Büyük Camii önünde basın açıklaması yapıldı. DTP İlçe Başkanı Osman Sönmez, 'Bütün Kürtler dilinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Biz artık ana dilimiz olan Kürtçe'yi istiyoruz. Kendi dilimizde eğitim görmek istiyoruz' dedi. Açıklamadan sonra kitle ilçe merkezinde Kürtçe sloganlarla yürüyüş düzenlendi. Grup, olaysız bir şekilde dağıldı.
Hatay ve İskenderun'da da boykot
Hatay'ın Dörtyol, Erzin ve İskenderun ilçelerinde çok sayıda öğrenci TZP Kûrdi'nin yürüttüğü kampanya kapsamında okulu boykot etti. Okula başlamak için Türkçe öğrenmek zorunda kaldıklarını belirten Kürt öğrencilerden Nurşin Esen, 'Günlük yaşamımızda iki ayrı dil konuşmak zorundayız. Bu zorunluluk iki dili de eksik öğrenmemize ve eksik konuşmamıza neden oluyor. İyi bilmediğimiz bir dilde eğitim görmek de zor olduğundan başarısız oluyoruz' dedi. Hebun Baran ise, 'Biz de artık kendi dilimizde okumak ve yazmak istiyoruz. Bizim dilimiz de özgür olsun' diye konuştu.
Kurtalan: Herkes sahip çıksın
Siirt'in Kurtalan İlçesi'nde de yürüyüş düzenlendi. DTP Kurtalan İlçe binası önünde bir araya gelen kitle burada davul ve arbaneler eşliğinde bir süre halay çekti. Daha sonra geçilen yürüyüşte, 'Em Zimanê Dayika xwe dıxwazi, zimane me rumetameye', 'Anadilimde eğitim istiyorum', 'Anadilime yasal güvence', 'Disa disa serhildan seroke me Öcalan', 'Biji serok Apo', 'Em zimane xwe dixwazin' sloganları attı. Batman yolu üzerinde bulunan Saat Kulesi'ne kadar süren yürüyüşün ardından açıklama yapıldı.
Batman'da mitinge çağrı
Eğitim Sen Batman Şube Başkanı ve Miting Tertip Komitesi üyesi Selim Aratemur, 10 Eylül'de Batman'da yapılacak 'Anadilde Eğitim İstiyoruz' mitinginin hazırlıklarının sona erdiğini belirterek, tüm yurttaşları mitinge çağırdı. '21. yüzyılda olunmasına rağmen Kürt dili her türlü haktan yoksun' diyen Aratemur, Batman'da 10 Eylül'de 13.00 ile 18.00 saatleri arasında Musa Anter Halkevi önünde 'Anadilde Eğitim İstiyoruz' mitingine herkesi davet ettiklerini ifade etti. Mitinge, Eğitim Sen, Ses, Petrol İş, Genel İş Batman şubeleri ile Göç-Der ve çok sayıda sivil toplum örgütlerinin de katılacağını belirten Aratemur, mitingin barışa ve kardeşliğe vesile olmasını diledi.
İHD ve Eğitim Sen'den destek
TZP Kûrdi'nin başlattığı 'Anadilde eğitim istiyorum' kampanyasına İHD ve Eğitim Sen Adana şubeleri de destek vererek, Kürtlere asimilasyon politikalarına 'Dur' demek için anadilleriyle konuşmaları yönünde çağrıda bulundu. İHD Adana Şube Başkanı Etem Açıkalın, 'Anadilde eğitim istiyorum' kampanyasını desteklediklerini dile getirerek, Kürtlerin kendi anadillerinde konuşmaları, yazışmaları ve kendilerini ifade etmelerinin demokratik hakları olduğunu söyledi. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Güven Boğa ise Türkiye'de anadilde eğitim sorununun her geçen gün daha da derinleştiğini söyledi. Boğa, 'Yeni anayasa tartışmalarının olduğu bu günlerde, dillerin korunmasıyla ilgili anayasada belli ibarelerin yer alması gerekiyor. Türkiye'de herkesi Türk olarak görmek tamamen asimilasyoncu zihniyetin ürünüdür' dedi.
Batıda hem boykot hem heyecan vardı
Anadilde eğitim talebiyle Bölge'de öğrenciler ilk gün okul boykotu yaparken, Batı'da da yer yer Kürt öğrenciler ders başı yapmayarak, anadilde eğitim talebinde bulundular. Özellikle İstanbul'da ilk gün okula gitmeyen öğrenciler, anadilde eğitime olanak tanınmasını talep ettiler. Kısmi boykotlar haricinde 2008-2009 eğitim öğretim yılı Batıda renkli görüntülere yol açtı. Öğrencilerin arkadaşlarına ve öğretmenlerine kavuştukları için mutlu oldukları görüldü. 2008 2009 eğitim öğretim yılının başlamasıyla, sabah saatlerinden itibaren öğrenci ve veliler tatlı bir heyecan yaşadı. Okul bahçelerinde sıraya giren ve derse girmek için sabırsızlıkla bekleyen öğrenciler, en çok okul arkadaşlarını ve öğretmenlerini özlediklerini belirtti. Öğrencileri bu heyecanlı günlerinde velilerin de yalnız bırakmayarak okullara geldikleri görüldü. Okul bahçesi dışında tören izleyen veliler çocuklar sınıflara alınıncaya kadar bekledi. Öğrenciler sınıflara girerken güle oynaya büyük bir coşku yaşadı. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı uygulaması çerçevesinde öğrenciler, ders kitaplarını masalarının üzerinde hazır buldular. Trabzon'un Yıldızlı beldesinde ise yaptırılan ilköğretim okulu, kayıt alınmasına rağmen eksiklikleri nedeniyle açılmayınca, öğrenciler dersbaşı yapamadı. Bolu'nun Düzce ilçesinde ise, Bölge'den fındık toplamaya gelen işçilerin çocukları, okullarından uzak oldukları için dersbaşı yapamadılar. ALTERNATİF

Türkiye'nin asimilasyon politikaları 3

Türkiye'nin asimilasyon politikaları 1-2

asimililasyon_politikalari 'Kendilerini Kürt sananların dağlı Türkler olup, menşelerinin Turani olduğu tezi ile de tezada düşülmüştür. Doğulu münevverler arasında, münakaşayi mucip olan ve ayrılık taraftarlarına tutamak veren bu hata, derhal tashih edilmelidir'
Çarpıcı asimilasyon raporları
Özellikle Kürtlerin asimilasyonu ile ilgili Cumhuriyet hükümetlerine, bu konuda görevlendirilen yetkililerce onlarca rapor sunuldu. Bu raporların bazılarından en çarpıcı bölümleri aktaracağız.
Kazım Karabekir Paşa'nın CHP hükümetine sunduğu Kürt Raporu'ndan:
kazim_karabekir_pasa Kürtleri bize bağlayan yegane bağ, dini kuvvet idi...
Kürdistan'da yol yoktur. Kürdistan'da tarım ve sanayi yoktur... Yönetim ve yargı yetersizdir. Kürtleri öylece bırakıp, sadece askere almak demek, düşmanlarımıza propaganda alanı açmak demektir. Öncelikle yol, köprü ve okul yapmak; tarım reformu gerçekleştirerek Kürdistan'da inşa faaliyeti başlatmak gerekir.
Kürtlük, zayıf anımızda kışkırtılıp hem kendilerini hem de bizi mahv edebileceğinden, (yönetim) Türk kanalı açarak Kürdistan'ı üç kısma bölmelidir. Şöyle ki;
1) Kuzeyden güneye doğru Hasankale-Malazgirt-Bitlis-Siirt-Cizre
2) Erzincan-Pülümür-Nazmiye-Palu-Ergani-Diyarbekir-Mardin
3) Doğudan Batıya Karaköse-Malazgirt-Muş-Genç-Palu
4) Siirt-Diyarbekir yani Dicle boyu. En önemlisi (açılan bu kanallarda) Malazgirt ve Nazmiye bölgelerine Türk köyleri yerleştirilmeli.
Ayrıca bölgede kuvvetli bir idare kurmak, isyanı bastırmada her türlü fedakarlığa katlanmak gerekir. (Bulut, 1998: 159-160)
İnönü: Erzincan Kürt merkezi olursa, Kürdistan'ın kurulmasından korkarım
ismet_inonu Başbakan ve devlet başkanı olan İsmet İnönü'nün Karadeniz, Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da yaptığı incelemenin ardından hazırlayarak Bakanlar Kurulu'na sunduğu Kürt Raporu'ndan bazı başlıklar: 'En mühimi Kürt meselesidir' diyen İnönü, raporunun genel görüş ve teşhisler bölümüne şöyle başlıyor:
'Samsun-Sivas hattını dışarıda bırakırsak bu hattın doğusunda bulunan ülke düzü Türkiye'nin yarısını geçiyor, nüfusu Türkiye'nin üçte birini oluşturuyor...
Fazla olarak Doğu illeri dört hududun siyasal ihtimallerine ve en mühimi, Kürt meselesine de maruzdurlar. Bunun için doğu illerimize esaslı ve devamlı bir programla girerek burasını yalnız gailesiz (sıkıntısız) değil, hatta verimli bir hale getirmek lazımdır.
'Kürt halkının içine nüfuz edebilmek için, sıtma ve trahomdan kırılan insanlara, seyyar sağlık ekipleri gönderelim.'
'Kürt merkezlerine seyyar doktorlarla girmek etkili olacaktır.'
'Diyarbakır, kuvvetli bir Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır... Halkevi faaliyeti hevesli ve çok geliştirilebilir.'
'260 bin nüfuslu Mardin'de hemen hiç Türk yoktur. İyi olan, merkez ve Midyat gibi yerlerin Türklüğe hevesli olmalarıdır. Buralarda herkesi yeni Türk soyadlarıyla kaynaşmaya arzulu buldum.'
'Siirt, Türklüğe hevesli bir Arap şehridir... Tamamen Kürtlerle dolu olan Siirt vilayetinde ...halkın içine girmek... önemli bir iştir.'
'Erzurum'un kalkınmasını temin edebilirsek, kuzeyde sınıra karşı ve içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezini yeniden kurmuş oluruz.'
'Erzurum, sağlam bir Türk merkezi olmalıdır.'
'Van, Muş, Erzincan ve Elazığ'da acele Türk kütleleri oluşturmalıyız.'
'Erzincan Kürt merkezi olursa, Kürdistan'ın kurulmasından korkarım.'
'Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar. Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.' (Bulut, 1998:162,163; Öztürk, 2004: 45-86)
'Dersim'li okşanmakla kazanılmaz'
usaka_surgun_dersimli_kurtler Dersim'i Kürtlüğün merkezi ve bir çıban başı olarak gören devlet yetkilileri, Dersim'in Türkleştirilmesi için de onlarca rapor hazırladı. Bunlardan biri de Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırladığı rapordur. Dersim hakkında 'Büyük Erkanı Harbiye'ce CHP hükümetine verilen Kürt Raporu'ndan bazı çarpıcı bölümler:
Binaenaleyh ıslahın ilk safhası:
A-Anayolların inşası
B-Silahların toplanması
C-Reislerin, bey ve ağaların, seyitlerin bir daha gelmemek üzere Garbi Anadolu'ya nakli.
D-Reisler alındıktan sonra halkın da en şerir olanlarının Dersim'den çok uzak olan ovalara sevki ve öz Türk köyleri içerisinde dağıtılması. Dersim'de kalacak olanları da reislerden istirdat olunacak araziye bağlamak teşkil eder.
Bu tedbirlerden sonra Dersim'de:
A-Asayiş için bir dağ livası bulundurulması,
B-İcap eden yerlerde Blok havuzlar yapılması,
C-İdari teşkilatı yeniden tanzim ve ıslah,
D-Yerli memurların kamilen çıkarılması, Dersim'e en iyi memurların tayini,
E-Yüksek idare memurlarına adeta koloni idarelerindeki salahiyetin verilmesi,
F-Propagandaya kuvvet verilmesi ve Türklüğün telkini,
G- Kürtçe yerine Türk dilinin ikamesi için ilmi ve idari tedbirlerin alınması.
Büyük kız çocuklarının okutulması. Hülasa:
1-Dersim'de bugünkü vaziyetin idamesi tehlikelidir. Bu vaziyet Dersimlinin maneviyatını takviye etmektedir.
2-Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Müsellah kuvvenin müdahalesi Dersimliye daha çok tesir yapar ve ıslahın esasını teşkil eder.
3-Dersim evvela koloni gibi nazarı itibara alınmalı, Türk camiası içinde Kürtlük eritilmeli, ondan sonra ve tedricen öz Türk hukukuna mahzar kılınmalıdır.' (Jandarma Genel Komutanlığı'nın Raporu, 2000: 181-184)
Celal Bayar'ın Şark Raporu:
celal_bayar_ataturk İktisat Vekili Celal Bayar'ın Aralık 1936 tarihinde 'Gayet mahrem ve zata mahsustur' yazısı bulunan, Başvekil İsmet İnönü'ye sunduğu Kürt Raporu'ndan bazı bölümler:
'Doğu illeri bizim rejimimize gelinciye kadar kati bir tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir.'
'Doğu'da, bugün için dahi, tamamen yerleştiğimiz iddia olunamaz. Dayanacağımız en mühim kuvvet, ordumuz ve jandarmamızdır.'
'Doğu illerinde hakimiyet ve idare bakımından göze çarpan açık bir hakikat vardır: Şeyh Sait ve Ağrı İsyanlarından sonra Türklük ve Kürtlük ihtirası, karşılıklı şahlanmıştır. İsyan edenleri cezalandırmak için şiddetin manası, anlaşılır ve yerindedir.'
'Kendilerine, yabancı bir unsur oldukları resmi ağızlardan da ifade edildiği takdirde, bizim için elde edilecek netice, bir tepkiden ibaret olabilir. Bugün, Kürt diye, bir kısım vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniyor. Ve daha doğrusu bu kısım vatandaşlar hakkında ne gibi bir sistem takip edileceği idare memurlarınca açık olarak bilinmiyor. Bunu bir sisteme bağlayarak, kendilerine açık talimat verilmesini, çok yerinde ve faydalı bir tedbir olarak görmekteyim.'
'Vaktiyle bazı ağır yanlışlıklar yapılmıştır. Mesela Artvin'den Yozgat'a nakil edilen bütün bir halk kütlesi, Türkçe konuştukları ve halis Türk oldukları anlaşıldıktan ve mühim kayıplar verdikten sonra tekrar eski yerlerine iade edilmişlerdir. Bu gibi hataların tekrarlanacağına ihtimal vermiyorum. Özetle mütegallitenin, aileleriyle beraber yerlerini değiştirmek esaslı ve iyi bir politikadır.' (Bayramoğlu, 2006: 63-65)
Devletin Bölge'ye uygulayacağı kalkınma program esasları
Ecevit'in Gizli Arşivi'nden çıkanlar: 27 Mayıs 1960'ta iktidara el koyan askerler, 1961 yılında Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde bir 'Doğu Grubu' tesis etmişlerdir. Bu grup bir dokümantasyon merkezi kurarak Bölge'yle ilgili ne bilgi varsa topladı ve 'bölgenin nüfus strüktürünü değiştirme ve asimilasyon bakımından' gerekli politikaları saptadı. Olası bir Kürt sorununa karşı alınacak önlemleri Gürsel Kabinesi'ne sundu. Gürsel Kabinesi hazırlanan raporu 18 Nisan'da görüştü ve kabul etti. Yayımladığı kararnameyle de bakanlıklara fiiliyata geçirilmesini istedi. Politika Daire Başkanı Kurmay Albay Haşim Tosun imzasıyla hükümete gönderilen rapordan çarpıcı bölümler:
A. Prensipler:
3. Türk Devletinin Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'nde takip edeceği politikada devamlılık yurt bütünlüğünü koruma görevinin yerine getirilmesinin başlıca şartıdır. Bu bakımdan bu politikanın ana prensiplerinin tespiti ve hükümetlerin bunlar çerçevesi içinde hareket etmesinin sağlanması gerekir.
B. Tedbirler:
Devlet politikasının ana prensiplerinin tespiti için ana yoldan yürümek icap eder:
a) Bölgedeki bütün unsurların mevcut düzene bağlılığını devam ettirme ve arttırmak tedbirleri.
2. Özel Kalkınma Planları:
Bunlardan ele alınması gereken konular şunlar olacaktır:
a) Bölgede gelirin artmasını ve iyi dağılmasını sağlamak.
b) İktisadi tedbirler yoluyla ve belli esaslara göre, bölgeye diğer bölgelerden nüfus çekmek veya bölge nüfusunun bir kısmını, yine iktisadi teşvik tedbirleriyle, diğer bölgelere göndermek suretiyle, bölgenin nüfus kompozisyonunu değiştirmek.
c) İktisadi faaliyetlerin düzenlenmesinde ve eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerin yerine getirilmesinde, sosyolojik ve antropolojik araştırmalara dayanılarak, temsili (asimilasyonu) sağlanacak esaslara uymak.
d) Yine sosyolojik ve antropolojik araştırmalara dayanarak, bölgenin sosyal yapısını, temsili (asimilasyonu) sağlayacak bir yönde değiştirmek.
Doğu Grubu'nun çalışma alanları:
1. Muhaceret, İskan ve Toprak İşleri:
a. Acil işler:
1) Halihazır iskan kanunu ve tatbikatı, tespit edilen politika ihtiyaçlarını karşılayacak ve asimilasyon temin edecek şekilde ve ilmi olarak incelenmeli ve icabında tadil edilmelidir.
2) Bölgenin, kendilerini Kürt sananlar lehindeki nüfus strüktürünü, Türk lehine çevirmek için, Bölgelerindeki iktisadi şartların zorluğu karşısında, başka taraflara hicrete mecbur kalan, Karadeniz sahillerindeki fazla nüfusla, memleket dışından gelen Türkleri bu bölgeye yerleştirmek, bölgedeki kendilerini Kürt sananları bölge dışına hicrete teşvik ve bu hicreti finanse ederek, memleketin Türk çocuğu bulunan yerlerine iskan etmek işini planlamak üzere Bakanlıklar arası bir heyete:
a) Genelkurmayca tespit edilecek stratejik istikametler üzerindeki, iskanı müsait bölgeleri göz önünde tutarak,
b) Türkiye'de kendilerini Kürt sananlarla İran ve Irak'taki Kürtlerin irtibatlarını kesme bakımından, bölgeyi, kendilerini Kürt sananların çoğunluğunu dağıtmak üzere, sistemli bir şekilde bölecek, iskan sahalarını ayırmak,
c) Bu bölgelere birer iskan öncelik sırası vermek,
Maarif işler:
a. Acil İşler:
1) Halen yapılmakta olan halk eğitim faaliyeti içine, Doğu Bölgesi halkının okutulmasını geniş mikyasta almak,
2) Bulunduğu bölge içinde birer medeniyet mihrakı olacak olan bölge okullarının açılmasını planlamak,
6) Doğuda vazife alan öğretmenlere, vilayetlerce devlet politikasını kısa bir seminer ile açıklamak,
8) Öğretmen okullarında, çok geri kalmış bölgelerimiz ve bilhassa Doğu Bölgemiz halkının, Türk çoğunlukla kaynaştırılması ve devlete inandırılması usullerini öğretmek ve genç öğretmen namzetlerine, Türk milliyetçiliğinin esasını aşılamak,
b. Uzun Vadeli İşler:
1) Planlanan bölge okulları, köy okulları ve meslek okullarının gerektiği zamanlar faaliyete geçirilmesi,
2) Kız ve erkek misyoner yetiştirilmesi ve bunun için hususi müessese kurulması,
3) Halk okuma odaları açmak ve bunların maksada uygun neşriyatla beslenmesi,
4) Bölge halkından kabiliyetli ve küçükten asimile edilen gençlere, yüksek tahsil imkanları sağlanması,
9. Akademik işler:
a. Acil İşler:
1) Bir üniversiteye bağlı olarak, derhal bir Türkoloji Enstitüsü kurularak
a. Kendini Kürt sananların menşelerinin Türk olduğu ispat olunarak yayınlanmalı,
b. Doğu'nun Türk tarihi yazılarak neşredilmeli,
2) İslam Ansiklopedisi, Rus alim ve politikacısı Minovski'nin tarafgirane bir surette, kendilerini Kürt sananların menşeinin İrani olduğunu iddia eden yazısını alarak, kendilerini Kürt sananlar kısmında neşretmekle, Lozan'da delegelere kabul ettirilen, kendilerini Kürt sananların dağlı Türkler olup, menşelerinin Turani olduğu tezi ile de tezada düşülmüştür. Doğulu münevverler arasında, münakaşayi mucip olan ve ayrılık taraftarlarına tutamak veren bu hata, derhal tashih edilmelidir.
b. Uzun Vadeli İşler:
1) Kendilerini Kürt sananların, menşelerinin Turani kavimlere dayandığı hakkında, çeşitli yönlerden arayışlar yapılmaya ve neticeleri, türlü neşir vasıtalarıyla yayılmaya devam olunmalıdır.' (Akar, Dündar, 2008: 92-103)
MGK'nın Kürt Raporu:
devlet_mgk_toplanti 'Sorun 'Coğrafi' değil, 'etnik'tir', diyen Milli Güvenlik Kurulu'nun raporundan bazı bölümler:
Kürtçe eğitim gibi kültürel özerkliğe yönelik tedbirlere gerek yoktur.
Bölge'de yatılı ilköğretim okulları açılmalı. Çocukların eğitimine biran evvel başlanmalı.
Bu okullarda Türk kimliğini geliştirecek ders programları uygulanmalı. Bu amaçla müfredat yeniden gözden geçirilmeli. Bölge okullarında Türk kültür ve kimliğini öne çıkartan dersler ağırlık kazanmalı.
Hiç vakit geçirmeden yerleşim yerlerinin toplulaştırılması uygulanmasına başlanmalı.
Nüfus planlaması, çok önemli bir konu olarak değerlendirilmeli. (Bulut, 1998: 239, 240)
Görüldüğü gibi Milli Güvenlik Kurulu'nun Kürt Raporu oldukça çarpıcıdır. Daha önce devletçe Kürt sorunu kabul edilmediği, sorunun ekonomik olduğu ve Kürtlerin de Türk olduğu iddia edildiği halde, hazırlanan raporlarda sorun açıkça 'etnik' olarak değerlendirilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Gizli Eylem Planı:
AKP hükümeti, Türkiye'yi çağdaş ülkeler gibi demokratikleştirip Avrupa Birliği'ne sokacağı vaadiyle iktidara geldi. Demokrasiye, insan haklarına ve barışa susayan Kürtlerin büyük desteğini aldı. İktidara yerleştikten sonra ise bütün demokratikleştirme vaatlerini unuttu; o da diğer hükümetler gibi şiddet yolunu seçti ve Kürt sorununu askere havale etti. Uygulamalarıyla da devletin yüzyıllık 'asimilasyon ve yok etme' politikasını devam ettirdi. Yıl 2008: Ve işte AKP'nin Gizli Eylem Planı...
GÜLÇİÇEK GÜNEL TEKİN- www.gundemonline.org
Eğitimci-Araştırmacı Yazar

YARIN:
Eylem planı ve uygulanacak tedbirler
Çıkarılan bütün kanunların ruhu asimilasyon ve kolonizasyondur
Yatılı Okullar birer 'devşirme' okullarıdır

Türkiye'nin asimilasyon politikaları 2
Türkiye'nin asimilasyon politikaları 1

Kürtçe seferberliği için meydanlara

 tzpkurdi_anadil_mitingi1_b

Kürtler için stratejik bir öğe: Kürt dili 

Bir ulusun ortak onuru, kimliği ve varlık gerekçesi olan bir dil için mücadele edenler, insanlığın en kutsal değerleri için tarihi düzeyde mücadele ettiklerini asla unutmamalıdırlar
Unutulmamalı ki, anadil, yalnızca birkaç bireyin, aydının, akademisyenin, dilbilimcinin, kurumun, çevrenin ya da hareketin 'tekeline, sorumluluğuna, inisiyatifine' terk edilmeyecek kadar toplumsal bir olgudur
Her yerde Kürt dil toplulukları, Kürt dil yapıları oluşturulmalıdır. Her sokak, mahalle, köy ve şehirde, Kürt dil komları (grupları) ve meclisleri oluşturulmalıdır. Her Kürt evi bir Kürt dil okuluna dönüşmelidir
Anadile ilişkin, başta dilbilimciler tarafından olmak üzere, bugüne kadar binlerce eser yayınlandı, binlerce şey söylendi. Anadilin, birey, ulus, toplum ve insanlık açısından neler ifade ettiği, evrensel ilkeler ve bilimin temel ilkeleri ışığında, tüm ayrıntılarıyla ortaya konuldu. Elbette ki bundan 'artık anadilin önemi ve gerekliliği konusunda bir şeyler söylemeye gerek yok' anlamı çıkmamalı. Tam aksine anadil üzerine yazılan ve söylenen her şey, yapılan her değerlendirme, kendisini doğrudan ilgilendiren toplumun en ücra köşesine kadar aktarılmalı, tüm topluma mal edilmelidir.
Unutulmamalı ki, anadil, yalnızca birkaç bireyin, aydının, akademisyenin, dilbilimcinin, kurumun, çevrenin ya da hareketin 'tekeline, sorumluluğuna, inisiyatifine' terk edilmeyecek kadar toplumsal bir olgudur. Bundan dolayıdır ki, bir anadil yaşatılıp, yarınlara taşırılmak isteniyorsa, sınıf, cins, katman, düşünce, inanç gözetmeksizin toplumun her alanında gündemleştirilip, tüm toplum tarafından sahiplenme düzeyine getirilmelidir.

Yukarıda dile getirdiğimiz gerçeklik ışığında, egemen-tekçi devlet sisteminin, Kürt dilini -dolayısıyla Kürt kimliğini- ortadan kaldırma ve asimile etme politikalarını stratejik düzeyde ele aldığı, aklı başında vicdan sahibi herkes tarafından bilinmektedir. O zaman, bir halk, ulus, toplum adına her şeyi ile mücadele etme durumunda olan bir demokrasi ve özgürlük hareketinin, Kürt varlığının ve kimliğinin her açıdan tanınmasının belirleyici öğesi olan Kürt dilini stratejik düzeyde ele alması, bunu tüm Kürt kurumların, çevrelerinin ve toplumunun vazgeçilmez, sürekli ve başat gündemine alması kaçınılmazdır, bir zorunluluktur. Ki şu an itibariyle de var olan yaklaşım da budur.

Bir yandan, 'ulusal intihar' anlamına gelen ve inkar-asimilasyon politikalarının bir sonucu olan oto-asimilasyona karşı büyük bir direniş ve mücadele içerisinde olan Kürtler, diğer yandan Kürt dilini, dolayısıyla Kürt kimliğini inkar ve asimilasyon politikalarına 'yeter artık' deme vaktinin geldiğini haykırmaktadırlar. Hem de her yerde ve her düzeyde. Kürtler artık, egemen sömürgeci ve inkarcı devlet politikalarının Kürt dilini ve ulusal değerlerini asimile etme ve ortadan kaldırma umutlarını kırmada her zamanınkinden daha kararlı, iradeli ve inançlı bir düzeyi yaşamaktadırlar.
İnkar ve asimilasyon sürüyor
Devletin Kürtler üzerindeki politikaları çok derin ve kapsamlı değerlendirildiğinde, çok açık ve net bir şekilde görülecektir ki, Kürt dili ve kimliği üzerindeki inkar, asimilasyon ve baskı halen -hem de daha hızlı ve kapsamlı- sürmektedir. İnkar, asimilasyon ve baskı politikaları yalnızca şekil, yol, yöntem ve araç değiştirmiştir.
Kürtlerin varlık gerekçesi olan Kürt dilinin, kimliğinin ve dolayısıyla Kürtlerin ortadan kaldırılıp 'başkalaşması-ötekileşmesi-Türkleşmesi' için tüm 'çağdışı, modern ve post-modern' yol ve yöntemler denenmektedir. Bunu görmemek için 'ya kara cahil, aptal, ya kör, sağır ya da Kürt düşmanı' olmak lazım. Bunlar çok etraflıca bilindiği için burada değinmeyeceğiz. Biz Kürtler için şu an gündemde olması gereken, Kürt halkının, devletin bu inkar ve asimilasyoncu politikalarına karşı, bugüne kadar geliştirdiği büyük özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, Kürt dil cephesinde hangi aşamada olduğu ve bundan sonra nasıl bir seyir izlemesi gerektiğidir.

kurtce_icin_yuruyus_amed

Tarihi bir konferans
İnsanlık uygarlığının baş kentlerinden olan Amed'de (Diyarbakır) Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin, bin bir emek ve bedelle yarattığı, kuruluşunu 2006 Newroz'unda resmen ilan eden Kürt Dil ve Eğitim Hareketi TZPKurdî'nin 27-28. 2008 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu 2. Konferans'ında, Kürt dilini koruma ve geliştirmeye yönelik daha önce belirlemiş olduğu stratejik düzeydeki politikalar, daha da somut ifadeler kazanıp, kalıcı bir düzeye gelerek, belli bir programatik düzleme oturdu.
'ÊDÎ BES E, EM BI ZIMAN XWE PERWERDEHIYÊ DIXWAZIN' (YETER ARTIK, ANADİLİMİZDE EĞİTİM İSTİYORUZ) şiarı ile gerçekleştirilen konferans; Kürt dili için tarihsel nitelikte bazı kararlaşmalara giderek, özellikle Kürt dil mücadelesinin artık tamamen meydanlara taşınacağının inanç ve iradesini beyan etti. Beraberinde yeni bir sürecin başlamasını getiren bu beyan, Kürt Özgürlük Hareketi'nin mücadele tarihinde elde ettiği ve diğer tüm kazanımlara büyük bir ivme kazandıracak en somut kazanımlarından biridir.
Stratejik bir önem arz eden, yürütülen tartışmalar, yapılan değerlendirmeler ve aldığı sonuçlar itibariyle de oldukça nitelikli ve tarihi olan konferans; Kürt Özgürlük Hareketi'nin bir kazanımı olan Kürt Dil ve Eğitim Hareketi'nin pratik öncülüğünde, yüksek bir inanç ve güçlü bir irade ile, yaşamın olduğu her alanda oto-asimilasyon ve asimilasyona karşı Kürt dilini koruma ve geliştirme mücadelesinin, ulusal seferberlik ruhu ile yükseltilmesi, kararlılığını haykırmıştır.
Kürt dilinin statüsü
Konferans ayrıca, 'statüsüz bir ulusun, ya da toplumun geleceği karanlıktır' gerçekliğinden yola çıkarak, 'Kürt dil sorunun çözümü için Kürt sorununun çözülmesi gerekmektedir. Türkiye Kürt dili ve kimliğini tanımalıdır. Bunun içinde en iyi ve gerçekçi çözüm Demokratik Özerklik'tir. Konferans delegasyonu Kürt halkının Demokratik Özerklik hakkının tanınması için devlete çağrı yapar.' Yine 'Konferans delegasyonu, devleti Kürt dilini resmi bir şekilde tanımaya ve anayasal güvence altına almaya çağırır' kararı ile Kürt dilinin de, Kürt kimliği gibi resmi bir statüye kavuşulması gerektiği bir kez daha vurgulandı.
Çok iyi bilinmektedir ki, Kürt halkı, pratikte ne kadar anadil mücadelesini verirse versin, Kürtler siyasal açıdan herhangi bir resmi statüye kavuşmadıkça (bu resmi statü ne olursa olsun, ister otonomi-özerklik, ister federasyon, ister bağımsızlık), kendi anadillerini tam olarak koruyup geliştirmezler. Bundan dolayıdır ki, Kürt dili her açıdan korunup geliştirilmek ve tamamen özgürleştirilmek isteniyorsa, Kürt toplumunun siyasal açıdan bir statüye sahip olması ile Kürt dilinin bir statüye sahip olması arasındaki ilişki çok iyi kurulmalıdır. Demokratik Özerk bir Kürdistan'da kendi kendilerini, özgür bir ortamda yönetme düzeyine gelebilecek Kürtler, nasıl ki bu resmi siyasi statü olmadığı sürece dillerinin de özgürleşemeyeceğinin farkındalarsa, Kürt dil mücadelesi de verilmedikçe böyle bir siyasi statünün yaratılmasının mümkün olmayacağını da çok iyi bilmektedirler. Bu da bize şu gerçekliği gösteriyor ki, Kürt toplumunun toplumsal ve ulusal özgürlük mücadelesi ile, anadil mücadelesinin iç içe, birbirini besleyen, birbirine güç veren, birbirinin önünü açan bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. (Ki şu an var olan durum da, tüm yetmezliklerine rağmen, aşağı-yukarı bundan ibarettir.) Dolayısıyla da, Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde yükseltilen Kürt dili mücadelesinde, en çok sorumluluk sahibi olan, Kürt dilinin resmi bir statüye kavuşması mücadelesinde meydanlara çıkacak olan Kürt toplumuna öncülük yapması gerekenler; Kürt parlamenterler, akademisyenler ve aydın kesimdir.
Kürtçe ibadettzpkurdi_anadil_mitingi1
'Devletin, Kürtçe ibadetin önünü alması Kuran'ı Kerim'in ve Allah'ın inkarıdır' tespitinden yola çıkarak, başta Kürt meleleri (imam) olmak üzere, tüm inançlı kesimlerin Kürt dilini özgürleştirilmesi ve her yerde serbestçe kullanılması mücadelesi içerisine girmeleri, öncülük etmeleri ve 'Êdî bes e, (yeter artık) bizler de tüm halklar, uluslar gibi kendi anadilimizle ibadet yapmak istiyoruz' taleplerini her yerde haykırmaları gerekmektedir. Bunun dinsel bir zorunluluk ve sorumluluk olduğu unutulmamalıdır.
Kürt dilinin toplumsallaşması
Kürtlerin dil mücadelesi noktasında geldikleri aşama küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Her şeyden önce çok iyi bilinmelidir ki, Kürt dil mücadelesi artık örgütsüz değildir, birkaç kişi ya da çevreyle sınırlı değildir. Kürt Özgürlük Hareketi'nin verdiği bedeller ve geldiği nokta dikkate alındığında ulaşması gereken düzeyi yakalamamış olabilir, eksiklikler olabilir; fakat önemli olanın Kürt dil mücadelesinin artık, birkaç yazar, dilbilimci, dernek, enstitü, ya da bir dil hareketinin ilgi ve sorumluluk alanından çıkıp tüm Kürt hareketine ve toplumuna mal olmasıdır. Bu şu anlama gelmektedir. Artık özgürlük isteyen her bir Kürdün olduğu yerde Kürt dil mücadelesi de vardır.
Kürt dil mücadelesi artık, örgütlü bir temelde başta Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin olmak üzere tüm Kürtlerin vazgeçilmez başat gündemi haline gelmiştir. Ki, bunda kaç yıldır, avukatları aracılığı ile verdiği mesajlarıyla Kürt dilini hem Kürtlerin hem de Kürt Özgürlük Hareketi'nin mücadele gündemine sokan Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın, yine Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne bağlı olarak çalışan birçok alandaki dil hareketi ve komitelerinin Kürt dili mücadelelerinin payı belirleyicidir.
Her Kürt en az insanlığın temel bir değeri olan bir anadili koruma adına da olsa, kendisini örgütleyip, Kürt dil iradesi haline gelebilmelidir. Bu temelde her yerde Kürt dil mücadelesinin başka birine havale edilmeden örgütlendirilmesi gerekmektedir. Hiçbir Kürt evi, sokağı ve mahallesi örgütsüz kalmamalıdır. Her yerde Kürt dil toplulukları, Kürt dil yapıları oluşturulmalıdır. Her sokak, mahalle, köy ve şehirde, Kürt dil komları (grupları) ve meclisleri oluşturulmalıdır. Her Kürt evi bir Kürt dil okuluna dönüşmelidir. Her yer KURDë-GEH ya da (Kürt dil evi), KURDë-STAN (Kürt dil mekanı)'a dönüştürülmelidir.
Her yerde seferberlik
Başta Kürdistan Özgürlük Mücadelesi'ne bağlı tüm yapılanmalar ve kurumlar olmak üzere, genç kadın, çocuk, köylü, şehirli tüm Kürtler, seferberlik temelinde, büyük bir inanç, azim, kararlılık ve irade ile her yerde ve düzeyde en güçlü ve sonuç alıcı biçimde Kürt Dil Mücadelesini yükseltmeliler. Elbette ki pratikte sorunlar da çıkacaktır. Önemli olan, tüm özgürlükçü Kürtlerin, demokratik ulusal birliğin yüreği olan anadilleri Kürtçe'yi sonuna kadar sahiplenmeleri ve bu uğurda mücadelelerini yükseltmeleri kararlılığına ulaşmaları.
Kürt dil 'başkaldırısı'
Unutulmamalıdır ki, Kürt dili için verilen mücadele hem dinsel, hem de evrensel açıdan insanlığın en kutsal ve temel görev ve sorumluluklarından biridir. Bir ulusun ortak onuru, kimliği ve varlık gerekçesi olan bir dil için mücadele edenler insanlığın en kutsal değerleri için tarihi düzeyde mücadele ettiklerini asla unutmamalıdırlar. Start vermekte olan Kürt dil eylemsellikleri, bu tarihi sürecin başlangıcı olacaktır. Tarihi Gever (Yüksekova) mitinginden sonra, 10 Eylül'de Êleh'de (Batman) yapılacak olan Kürt dil mitingi Kürt Dil Serhildanı için seferberliğin ilk adımları olacaktır.
Bu seferberlik ruhu ile, her Kürt, önce kendisine, sonra da diğer Kürtlere şöyle demeli: Êdî bes e (yeter artık), Kürt dilinin korunması ve geliştirilmesi için Kürt dil mücadelesi seferberliğine sen de katıl.
KÜRT DİLİ VE KİMLİĞİ İÇİN TOPLANALIM VE MEYDANLARA ÇIKALIM!..

Kürtçe Eğitim İçin

kurtce_konus_kurtce_yaz

Yine kreşlerden tutalım üniversiteye kadar Kürtçe'nin eğitim dili olması gerekmektedir. Bunun için de, devlet denetimindeki eğitim sistemi, demokratik özerk bir anlayış çerçevesinde, devletin denetiminden çıkıp halka, topluma iade edilmelidir. Demokratik Özerk bir Kürdistan esprisi çerçevesinde, eğitimin de özerkleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bunun ilk adımlarından biri de, üniversitelerde Kürdoloji ve Kürtçe Eğitim Enstitüleri'nin açılması olacaktır. Aynı zamanda Kürt dili ve edebiyatı eğitimi için, Kürt öğretmen ve eğitmenlerinin yetiştirilmesi gerektiğinden yola çıkarak, bu yönlü kurslar verilmelidir. Yukarıda dile getirdiğimiz noktaların yaşamsallaşabilmesi için de, Türk okullarında okuyan Kürt çocukları ve gençleri (özellikle üniversitede okuyan gençler) başta olmak üzere, Kürt veli ve öğretmenlerin de başını çektiği tüm Kürt yapılanmaları ve Kürt toplumu, bu yönlü taleplerini gerçekleştirilmesi için her alanda örgütlenerek, kendilerini yüksek ve sürekli bir mücadeleye hazır hale getirmeliler. Unutulmamalıdır ki, başarı yalnızca niyet, istem ve arzularla gerçekleşmez. Kuşların bile kendiliğinden uçmadığı bir coğrafyada yaşadığımız adımız gibi bir gerçeklik. Bunun için tüm bu istem ve talepler için, en üst düzeyde örgütlenerek, somut ve güçlü bir mücadelenin yürütülmesi kaçınılmazdır.Hemîd Dilbahar *

*Kürt Dil ve Eğitim Hareketi (TZPKurdî) öncülerinden

Irak’ın silahlanmasına Kürdistan’dan tepki: Neden bizden habersiz alınıyor ve kime karşı kullanılacak

f-16

Kürdistan - Dr.FUAD HÜSEYİN: ‘’SİLAH ALIMINDA ŞEFFAF BİR SİYASET OLMALI’’

PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Başkanlığı Divanı Başkanı Dr.Fuad Hüseyin, Irak hükümetinin böyle bir zamanda silah almak istemesinin, niçin alacağının ve kime karşı kullanacağının zihinlerde soru işaretleri yarattığını söyledi.

Irak hükümetinin 36 adet F-16 savaş uçağı alacağına ilişkin haberler konusunda fuad huseyinPNA’ya demeç veren Dr.Fuad Hüseyin, Irak hükümetinin böyle bir zamanda silah almak istemesinin, niçin alacağının ve kime karşı kullanacağının zihinlerde soru işaretleri yarattığını ve bunun Kürdistan Bölgesi tarafından araştırılacağını söyledi.

 

İlgili bilgilerin şuna kadar da doğrulanmadığını söyleyen Hüseyin, bununla beraber  Irak hükümetinin silah almaya ve ordusunun kapasitesini arttırma hakkının olduğunu ‘’Ancak burada soru işareti yaratan, bunun neden böyle bir zamanda olduğudur?!’’ Diye konuştu.

Hüseyin, ‘’Biz Irak’ın bir parçasıyız. Silah alımında şeffaf bir siyaset  olmalı. Askeri ve güvenlik meselesi sadece bir tarafın, bir partinin ve hükümetten bir tarafın hakkı değil bütün tarafların hakkıdır. Bundan dolayı Kürdistan hükümeti bu konuda haberdar edilmeli.