Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadığı işkenceyi anlattığı için hakkında dava açılan eski Mardin milletvekili Nurettin Yılmaz, hâkime yazılı savunma gönderdi: Gördüğüm bu onur kırıcı muamele Guantanamo’daki esir Iraklılardan daha az değildir Milletvekiliyken 12 Eylül askeri darbesinde Diyarbakır Cezaevi’ne götürülen Mardin eski Milletvekili Nurettin Yılmaz, yaşadığı işkenceyi “Yakın Tarihin Tanığıyım” adlı kitabında da anlatınca “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”ten davalık oldu. Yarın ikinci kez hâkim karşısına çıkacak olan Yılmaz, yaşadıklarını mahkeme hâkimine yazılı olarak anlattı. CUMHURBAŞKANI ADAYI OLDU • 1973’de CHP’den Mardin Milletvekili olarak Meclis’e giren Nurettin Yılmaz, daha sonra 1977 yılında bağımsız olarak yeniden milletvekili seçildi. Kahramanmaraş’ta sıkıyönetim ilan edilmesine ret oyu veren tek milletvekili olan Yılmaz, milletvekilliği sürecince bölgede yaşanan olayları Meclis’e taşıdı. 12 Eylül askeri darbesinden önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday olan Yılmaz, o seçimlerde 80 oy aldı. Ancak bunun hemen ertesinde 12 Eylül darbesinde tutuklanarak, Diyarbakır Özel Tip Askeri Cezaevi’ne götürüldü. Tahliye kararları sonrası üç kez yeniden cezaevine konan Yılmaz, Turgut Özal’ın önerisiyle ANAP’tan parlamentoya girdi. İŞKENCEYİ KALEME ALDI • 1970’lerden itibaren Güneydoğu’da yaşanan olayları, siyasi gelişmeleri ve bölgede yaşanan insan hakları ihlallerini “Yakın Tarihin Tanığıyım” adıyla kaleme alan Yılmaz, bu kitabında Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşadığı olayları ve gördüğü işkenceleri de yazdı. Yılmaz, geçen yıl bu kitabının yayımlanmasından sonra CNN Türk’te Barış Pehlivan’ın yönettiği “Oradaydım” programında da yaşadığı işkenceyi anlattı. Yılmaz, burada cezaevinde kendisine yapılan işkenceyi ve işkence yapılırken söylenen “Burası Diyarbakır Cumhuriyeti’dir, Diyarbakır Devleti’dir” şeklindeki sözleri tekrarladığı için hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”ten dava açıldı. HÂKİME DE ANLATTI • Yılmaz’ın 21. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşması 18 Temmuz 2008’de yapıldı. Yılmaz, mahkeme hâkimine yazılı savunma vererek yaşadıklarını anlattı. Yılmaz, milletvekiliyken yapılan askeri darbe sırasında Ankara’dan Diyarbakır Cezaevi’ne götürüldüğünü, orada küfürlerle karşılandığını ve coplanmaya başlandığını, buna itiraz ederek, “Bizim Ankara’da milletvekillerinin Mızıka okulunda saçları kesilmiyor ve coplanmıyor” deyince, “Orası Ankara, Burası Diyarbakır Cumhuriyeti, Diyarbakır Devletidir” denerek, coplanmaya devam edildiğini vurguladı. Bu sözleri tekrarladığı için hakkında dava açılan Yılmaz, savunmasında Ordinaryüs Prof. Hüseyin Cahit Yalçın’ın “En kahredici adaletsizlik, devletin taraf olduğu ve devlet adına yapılan adaletsizliktir” sözlerini de anımsatarak, “Beni coplayanlar devleti temsil eden yöneticilerdir, hakaret edenler cezaevinin yöneticileridir” dedi. GUANTANAMO’YA BENZETTİ • Yılmaz, hâkime gönderdiği savunmasında cezaevinde cumhurbaşkanlığına aday olduğu için ayrıca dayak yediğini belirterek, şöyle devam etti: “Anlattıklarım, yaşadığım onur kırıcı vahşet, denizde damla örneklerdir. Dışkı yedirme, kıçıma cop sokma, lağım suyunu içmeye zorlanmam, günlük olağan uygulamalar haline getirilmişti. Bir suçlu varsa 27 Aralık 1980 saat 17’den itibaren Diyarbakır Askeri cezaevinde bulunan görevlilerdir. Belki hâkimliğinize garip gelecek ama Diyarbakır’daki işkencehanede gördüğüm onur kırıcı muamele Guantanamo’daki esir Iraklılardan daha az değildir.” |
Monday, November 17, 2008
‘Diyarbakır Guantanamo gibiydi’
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
Etiketler : İşkence
Z.B'nin babaannesi Kadriye Bal: Torunumu polis vurdu
Diyarbakır'ın Bağlar İlçesi'nde polisin kovaladığı gence ateş ederken, açtığı ateş sonucu yaralandığı iddia edilen Z.B adlı çocuğun babaannesi Kadriye Bal, olayın tanığı olduğunu belirtti. Kadriye Bal, 'Olayın ardından polisler yerdeki boş kovanları topladı. Torunumu yere bırakarak polisin ellerine sarıldım. Ve dedim ki ş..ler siz bizden ne istediniz? Niye bu kadar çocuğun oynadığı yerde silah sıktınız? Bir çocuğa kurşunun isabet edeceğini hiç düşünmediniz mi? Bu çocuk ölürse sorumlusu sizsiniz. Ben bunları söylerken polis ise yerdeki mermi kovanlarını topluyordu. Torunumu polisler vurdu' diye konuştu. |
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
AKP’nin milliyetçiliği Çiller’den tehlikeli
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
Etiketler : Röportaj
YARGITAY: Mitinge katılan örgüt üyesidir
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, PKK’nİn çağrılarına göre yapılan mitinglere katılan kişinin “örgüt üyesi” gibi cezalandırılmasına karar verdi. Çocuklar ve kadınlar da bu kapsama girecek.. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, PKK’nİn çağrılarına göre yapılan her mitinge katılan kişinin “örgüt üyesi” gibi cezalandırılması gerektiğine karar verdi. Sabah’ın haberine göre Yargıtay’ın çok tartışılacak bu kararına neden olan olay, Amed’de 28 Mart 2006’da meydana geldi. Bilindiği gibi HPG’lilerin cenaze törenlerine devlet güçlerinin saldırısı sonucu oluşan olaylarda 10 kişi yaşamını yitirmişti. 77 kişi gözaltına alınmişti. Bunlardan 26’sı 18 yaşın altındaki çocuklardı. Bu çocuklardan biri de Felat Özer’di. Felat Özer, Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme, Özdemir’e “yasadışı toplantıya katılmak” tan ceza verdi. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Diyarbakır Ağır Ceza kararında direnince dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi. Kurul, incelemesinde TCK’deki “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan cezalandırılır” hükmünü uzun uzun tartıştı. Tutuklamaya garip gerekçe Valisi İlhan Atış’ın, çocukları yasadışı gösterilere katılan ailelerin Yeşil Kartlarını kesme ve son olarak hapse atma tehdidiyle tanınan Adana’da, bu kez 17 yaşındaki H.Ö., “PKK üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklandı. Okuma yazma bilmediğini belirten H.Ö.’yü tutuklatan ‘kanıtlar’ şöyle: İki kitap, birer broşür ve dergi, sapan, üç fotoğraf... KCK Önderi Abdullah Öcalan’a cezaevinde fiziki saldırıda bulunulmasının duyulması sonrası Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Adana’da protesto eylemleri olmuştu. Gülbahçe, Şakirpaşa ve Ova mahalleleri 19-20 ve 21 Ekim’de yasadışı gösterilerin odağı olmuştu. Polis o günlerde 82’si çocuk 157 kişiyi gözaltına almıştı. Tutuklanan 26 kişiden 12’si ise ilkokul çağındaydı. Polis üç gün boyunca eylemlerde bolca fotoğraf çekti. İddiaya göre bu fotoğraflarda yer aldığı öne sürülen, fakat gözaltına alınmayan dört çocuk tespit edildi: 17 yaşındaki H.B. ve H.Ö., 15 yaşındaki A.Y. ve 14’ündeki B.E. Bu çocuklardan H.Ö. ve A.Y., işçi; H.B. ve B.E. ise öğrenciydi. H.B., liseye devam ediyor, B.E. ise ilkokulda okuyordu. Polis, 11 Ekim’de operasyon yaptı. Üç çocuk evlerinden, H.B. ise okulundan gözaltına alınıp Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Bu arada evlerinde de arama yapıldı. Polis iki günlük gözaltından sonra, 13 Ekim’de dört çocuğu başsavcılığa çıkardı. Polis fezlekesine göre H.Ö.’nün evinde, biri Abdullah Öcalan’a ait, iki kitap, birer dergi ve doküman ve sapan bulundu. Diğer üç çocuğun evlerindeyse suç unsuru yoktu. Üç çocuk, “PKK’ya üye olmak” iddiası ve tutuklanmaları istemiyle Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. H.Ö., mahkemede, fotoğraflardaki kişinin kendisi olmadığını kaydetti. Kitapların babasına ait olduğunu ve zaten okumaz yazmaz olduğunu söyledi. Kaldı ki, kimlik bilgilerinde, ‘okumaz yazmaz’ yerine ‘cahil’ yazıyordu. Sapanı da ağabeyine ait güvercinlerin damlara konması ve damdan kaldırılması için bulundurduğunu söyledi. ‘Şenlik var zannettik’ Radikal’in haberine göre A.Y., mahallede DTP şenliği var sanarak gruba katıldığını, fotoğrafının bu sırada çekilmiş olabileceğini kaydetti. B.E. ise eyleme katılmadığını belirtti. A.Y. ve B.E. mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, H.Ö. 17. yaşına bastığı gün, “PKK üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklanarak, Adana Kürkçüler Cezaevi’ne konuldu. İnsan Hakları Adana Şubesi’nin açıkladığı rapora göre 19-21 Ekim’de gözaltına alınan 157 şüpheliden 82’si çocuk yaştaydı. Tutuklanan 26 kişininse 12’si ilkokul çağındaydı. Ayrıca çoğunluğu çocuk, onlarca kişi de kendilerine işkence yapıldığı iddiasıyla İHD’ye başvurdu. Ceyhan’da 21 tutuklama Adana’nın Ceyhan İlçesi’nde önceki gün ev baskınlarında gözaltına alınan 32 kişinden 21’i tutuklandı. Hakkari’de de 5 kişi ‘PKK’ye yardım ettikleri’ gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Adana’nın Ceyhan İlçesi’nde 12 Kasım günü Belediye Evleri, Yersuat, Küçükkırım ve 6 Ocak mahallelerinde e zamanlı yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 32 kişi polis sorgularının ardından önceki gün Ceyhan Cumhuriyet Savcılığı’na çıkarıldı. Savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından 2 kişi serbest bırakılırken, 30 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 9 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, 21 kişi “örgüt propagandası” ve “görevli memura mukavemet etmek” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Seyhan’da düzenlenen ev baskınlarında gözaltına alınan 26 kişiden aralarında DTP Seyhan İlçe Başkanı Mehmet Nardan’ın da bulunduğu 13 kişi de Cuma günü tutuklanmıştı. Bu arada, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından 11 ve 12 Kasım’da düzenlenen ev baskınlarında gözaltına alınan E.K., H.T., İ.A., H.D. ve R.T. ifadelerinin ardından Cuma gecesi Van Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Sözkonusu 5 kişi “PKK’ye yardım” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. ADANA/HAKKARİ YENİ ÖZGÜR POLİTİKA |
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
Pompalı Recep’in adamları azdı
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
Etiketler : Linç
Eşi Ahmet Kaya'yı anlattı
12 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül gecesinde bütün salon birden ayaklanmıştı. Çatallar ve bıçaklarla beraber küfürler de aynı yere yönelmişti. Bir tarafta garsonların kurduğu barikatı aşmak isteyen ve hep bir ağızdan 10. yıl marşını okuyan onlarca kişi, bir tarafta ise olanlara oturduğu masadan bakan bir ‘vatan haini...’ Ahmet Kaya “Önümüzdeki kasette Kürt asıllı olduğum için Kürtçe bir şarkı yapıyorum...” sözleri yüzünden o gece linç edilmek istenmişti. Daha sonrasında hakkında çıkan, doğrulanmayan iddialar yüzünden ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Ama gittiği Paris’te fazla dayanamadı ve 16 Kasım 2000’de hayatını kaybetti. Ahmet Kaya’ya o gece küfür edenler unuttular belki o geceyi ama biri unutmadı. Gülten Kaya... Her geçen gün Ahmet Kaya’yı daha da özlediğini, boşluğun her geçen gün daha da arttığını belirten Gülten Kaya, kızgınlığının da asla geçmediğini söyledi. Kaya, NTVMSNBC’ye Ahmet Kaya’yı, o geceyi, Ahmet Kaya’sız 8 yılın nasıl geçtiğini, Türkiye’de Kürt olarak yaşamayı ve huzurla arkasına yaslanacağı günü anlattı. ZAMAN ONU DAHA DA ÖZLETİYOR |
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
BAŞKAN BARZANİ: “HERHANGİ BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE RAZI OLMAYIZ”
PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Kürt ve Irak halkının demokratik haklarına zarar verecek herhangi bir Anayasa değişikliğine razı olmayacaklarını söyledi. Başkan Barzani, Merkezi Yönetimin yetkilerinin genişletilmesi ve Bölge Yönetimin yetkilerinin azaltılmasının yeniden diktatörlüğün oluşmasının anlamına geldiğini söyledi. El-Hurre Televizyonuna konuşan Başkan Barzani, Kürt ve Şii İttifakı arasında gerçek sorunlar olduğunu belirterek, “Bu yüzden benim son Bağdat ziyaretimde iki taraf arasında 5 ayrı komisyonun oluşturlması kararı alındı” dedi. Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’nin Anayasa değişikliğine ilişkin açıklamaları konusunda Başkan Barzani, Kürt ve Irak halkının demokratik haklarına zarar verecek herhangi bir Anayasa değişikliğine razı olmayacaklarını söyledi. Başkan Barzani, “Bu yerinde bir açıklama değildi ve bizi çok kaygılandırıyor. Bu yetkilerin tek bir kişide toplanması için açık bir çağrıdır” dedi. Başkan Barzani, şuanda yaşananların da bir kişinin tek taraflı olarak karar çıkartması anlamına geldiğini, hiçbir kurum ve tarafı dinlemediğinin göstergesi olduğunu söyledi. “Destek Meclislerinin” oluşturma planı konusunda da Başkan Barzani, bu meclislerin tek tarafın çıkarına ve seçimler amaçlı olduğunu, bunun Kerkük ve Musul’da da sorun yaratmak için olduğunu söyleyerek, “Bu da Kabul edilemez” dedi. Kürt aşiretlerin sözkonusu “destek meclisleri”nde yer alması konusunda da Başkan Barzani, Kürt aşiretlerin bu meclislerdeki varlığı daha önce kiralanan ve adlandırdığımız “Cash”ların geri getirilmesi olacağını söyledi. Bu “Cash”ların canlandırılması da vatan hainliği olduğunu söyleyen Başkan Barzani, sözkonusu destek meclislerine katılanların “Cash” suçlamasıyla mahkemeye verileceğini ve bu meclislere katılan Arapları da düşman güçleri olarak göreceklerini kaydetti. Başkan Barzani ayrıca, Irak’ta neden ve ne zamana kadar ulusal ve mezhebi kavga devam edecek? sorusunu da sordu. |
KurdTime : Monday, November 17, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan