Başkan Barzani: Irak`ın dile getirdiği yeşil ve mavi hatları tanımıyoruz! |
Monday, September 8, 2008
Saddam’la tek sorunumuz Kerkük'tü, Şengal ve Xaneqin’in Kürdistan’a bağlanması kabul edilmişti
KurdTime : Monday, September 08, 2008 4 Yorum
Özgürlüğe daha yakınız, Sesimiz Ankara’ya, Bağdat’a, Tahran ve Şam’a gitsin!
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
Kürtler çözümü haykırdı
'Kürdistan'a barış, Öcalan'a özgürlük', 'Dilimizin sınırı dünyamızın sınırıdır' ve 'Tecride son verilsin' dev pankartlarının açıldığı üç ayrı sahnede, Kürt sorununun çözümü dile getirildi. Sık sık Öcalan lehinde sloganların atıldığı festivalin açılış konuşmasını yapan YEK-KOM Başkanı Ahmet Çelik, barış istediklerini vurgulayarak, 'Sesimiz Ankara, Bağdat, Tahran ve Şam'a gitsin' dedi. Kürtler her yıl olduğu gibi bu yıl da barış ve özgürlük istediklerini vurguladı. Sahnede yapılan konuşmalar, taşınan döviz ve pankartlar, ulusal kıyafetler, bayraklar, alkışlar, zılgıtlar ve sloganlarla Kürtlerin yaşadığı ülkelere mesajlar verildi. Kürtlerin hiçbir şekilde işgali kabul etmeyeceği ve mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceği dile getirildi. Almanya ve genel olarak Avrupa'nın Kürt politikası da atılan sloganlarla kınandı. Roj TV yasağı, Türkiye'nin operasyonları ve Avrupa'nın Türkiye'ye verdiği destek festival alanında protesto edildi. Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın, KCK yürütme konseyi ve yöneticileriyle sinevizyonda verdiği mesaj dakikalarca alkışlandı. Karayılan, Öcalan ve Kürtler üzerinde artan saldırılara dikkat çekerek, Kürtlerin 1 Eylül'deki barış talebine karşı devletin savaş çağrısı yaparak karşılık verdiğini söyledi. Kürt sorununun çözümü için umutlarının her zamankinden daha fazla olduğunu belirten Karayılan, 'Bugün özgürlüğe daha yakınız' dedi. Karayılan, tüm Kürt örgütlerine de ulasal birlik çağrı yaptı. Festivalde konuşan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna da, Türkiye'de gelişebilecek iç savaşın önüne Öcalan'ın geçtiğini söyledi. Ayna, '1999 yılında iç savaşa giden bir süreçte Sayın Öcalan çok önemli adımlar attı, ama bunlar değerlendirilmedi. Türkiye'de barışın gelişmesini isteyenler bu şiddete karşı birlik oluşturmalılar. Her gün gerilla ve asker cenazeleri geliyor. Eğer bugün ölümlerin yaşanmasını istemiyorsak, siyasi görüşü ne olursa olsun Kürt Siyasi Hareketi'nin yanında olunmalıdır' dedi. Çözüm için Kürt Konferansı ve Çatı Partisi hazırlıklarını sürdürdüklerini de sözlerine ekleyen Ayna, 'Êdî Bes e'nin bir çözüm süreci olduğunu vurguladı. GELSENKİRCHEN / ANF |
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
İşte Ergenekon ziyaretçisi paşanın icraatları
Ergenekon örgütünün yöneticisi olmaları nedeni ile tutuklanan paşaları TSK adına ziyareti ile gündeme gelen Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi'nin Bölge'de bulunduğu dönemde işlenen cinayetlerde de sorumluluğu olduğu ortaya çıktı. TSK'nın yeni komuta kademesinde etkin rol alan Galip Mendi'nin adı, 1994-1996 yılları arasında Kıbrıs'ın 'Gladio'su olarak bilinen 'Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı'nda görev yaptığı sırada gazeteci Kutlu Adalı cinayetine karışmasından sonra 1998 ile 2000 yıllarında Şemdinli'de yaşanan birçok faili meçhul cinayetle gündeme geldi. O dönemde Kayseri Tugay Komutanlığı'nda görevli olan Korgeneral Mendi'nin görev sorumluluğu sırasında Şemdinli'ye bağlı Öveç Yaylası'nda 28 Eylül 1999 tarihinde 5'i Irak uyruklu 7 kişinin ölümünde sorumlu olarak AİHM'de yargılandığı ortaya çıktı. Olaylardaki vahşet Bölge'deki Ergenekon'un devlet olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
»İlgili Başlıklar
|
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
Türkiye'nin asimilasyon politikaları
Türkiye'nin politikaları asimilasyon ve kolonizasyondur
Türkiye'nin asimilasyon politikaları 2 Şark Islahat Planı gereği Türkiye'nin batısına sürgüne gönderilen Kürtler, boyunlarına takılan zincir ve ayaklara bağlanan prangalar ile ıslah edilmeye çalışılıyor
Planın 41. Maddesi şöyle: 'Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Hısnımansur (Adıyaman), Besni, Arga, Hekimhan, Birecik, Çermik vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda Türkçe'den başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emrine aykırı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır.' (Cemal, 2003: 379) |
Okullarda boykot var!
Asimilasyon zili çalıyor
Diyarbakır'da çocuklar yürüdü Kürtçe açıklama yapan DFKSM Çocuk Korosu Üyesi Güldan Tayık, mücadelelerinin dil ve kimlik üzerinden toplumun özgürlüğü için olduğunu belirtti. Okulların açılmasıyla birlikte dillerinin her zamanki politikalarla yine yok sayılacağını vurgulayan Tayık, 'Bilindik asimilasyon politikaları devam edecek. Bu da en başta kültürümüzün ve tarihimizin inkarına yöneliktir. Biz Kürt çocukları olarak bu politikalara sessiz kalmayacağız. Her zaman ve her yerde bu asimilasyona karşı bütün kuvvetimizle karşı duracağız' dedi. Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken Kürt çocuklarının taleplerini de dile getiren Tayık, şunları kaydetti: 'Biz Anadilde eğitim İstiyoruz. Biz kitaplar arasında Kürtçe yazılmış hikaye kitapları da istiyoruz. Biz kültür tarihimizi kendi dilimizle öğrenmek istiyoruz. Biz Kürtçe şarkılar söylemek istiyoruz.' DFKSM Çocuk Korosu da açıklamanın ardından müzik dinletisi sundu.
|
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kürtçe
Barzani: “24. Madde Bölge Devletlerinin Oyunuydu”
Dema Nû-Hewlêr Hewlêr gazetesinde yer alan bir habere göre, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Şarkulevsat adlı gazetenin kendisiyle yaptığı röportajda, gündemdeki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bağdat ile Hewlêr arasında gerginliğe neden olan 24 sayılı İller Yönetim Yasası’nın, bölge devletleriyle onların Irak meclisindeki uzantılarının eseri olduğunu dile getiren Barzani, “ilginç olan ‘müttefik’ olarak adlandırılan bunca parlamenterin nasıl aldatıldığı ve yasaya olumlu oy verdiğidir” dedi. Kerkük sorununun Anayasa çerçevesinde ve saydam bir biçime çözülmesinde ısrarlı olduklarını belirten Kürdistan Bölge Başkanı, “başka yollara başvurmayacağız, anayasal haklarımızı yasalar kanalıyla alacağız” dedi. Barzani, 0 Ağustos tarihli Şarkulevsat gazetesinde yayınlanan röportajında, Kerkük Encümeni’nin, kentin Kürdistan’a bağlanmasını talep eden kararına ilişkin bir soruya verdiği cevapta şöyle dedi: “Talep ciddidir, Kürdistan Bölgesi için önemlidir. Irak parlamentosu’nun çalışmalarına başlamasını bekliyoruz. Eğer 140. maddeye alternatif oluşturmada ısrar ederlerse, Kerkük Encümeni’nin talebini kabul edeceğiz” Kürtlerin federal hükümette yer almalarına ilişkin bir soruya “bu bizim başta gelen sorunumuzdur. Son Bağdat ziyaretimde bunun üzerinde durdum ve ‘biz hükümete ortak mıyız, değil miyiz’ diye sordum” diyerek cevaplandıran Barzani konuşmasına devamla şunları söyledi: “Onlar hükümetin ortağı olduğumuz konusunda ısrar ediyorlar. Ama yapılanlar bende kuşku uyandırıyor.” Bağdat’ta Kürtlerin de içinde yer aldığı bir koalisyon hükümeti olduğunu belirten Barzani, hükümetin acayip tavırlarına vurgu yaparak, “güvenlik, askeri ve ekonomik alanlarda hiçbir rolümüz yok, kurum ve kuruluşlar konusunda hiçbir şey bilmiyoruz” dedi. Son Bağdat ziyareti esnasında, yapılan görüşmeler neticesinde varılan anlaşmaya da değinen Barzani, anlaşmanın hayata geçirilmesi amacıyla uygun mekanizmalar oluşturduklarına anlattı ve “ama Kürdistan’a döndükten sonra yapılanlar kulak arkası edildi. Besbelli ki bu tavır ittifaka, ülkeye ve Irak’ın geleceğine hizmet etmiyor. Aksine, yeni Irak’ın inşası ortak temeller üzerinde iş yapmayı gerektiriyor. Tek yanlı iktidarların yaptıkları ortada” dedi. 2001 yılında Londra’da yapılan kongrenin hedefleri, muhalefet ve iktidar dönemindeki politikalarla ilgili bir soruyu cevaplarken, “Anayasa’da yer almayan ve üzerinde anlaşmadığımız hiçbir şeyi talep etmiyoruz. Irak halkının önemli bir bölümü Anayasa’yı kabul etmiştir. Hak ve görevleri belirleyen de bu Anayasa’dır. Bu nedenle biz Kürdistan Bölgesi’nde, Kerkük ve benzeri yörelerle ilgili 140.Maddesi de dahil, tüm maddelerine bağlıyız” diyen Barzani, devamla şunları dile getirdi. “Irak’ın birliği, Anayasa’ya bağlı olmaya bağlıdır. Anayasa’ya bağlılık da eziyetlerine katlanmak demektir.” Başta Celal Talabani olmak üzere, Bağdat’ta bulunan öteki Kürt politikacıların, siyasi kararlardaki etkilerine dair bir soruya, “kuşkusuz Devlet Başkanı Celal Talabani’nin siyasi süreçteki etkisi büyüktür. O, devlet başkanı olarak değil, Talabani olarak Iraklı gurupların büyük bir bölümü birleştiren, bir araya getirendir. Çünkü Devlet Başkanı’nın yetkileri sınırlıdır. Yetkilerin nasıl paylaşıldığını da bilmiyoruz” diyerek cevaplandırdı. Aşırı merkeziyetçi bir yapının hakim olduğunu belirten Barzani, “iktidarı ele geçirenler, kendilerini her türlü kararı vermeye yetkili görüyorlar. Müttefiklerine danışma ve Anayasa’ya bağlılık akıllarına gelmiyor” dedi. Yerli ve yabancı medya kuruluşlarının Kürtler ve sorunlarına ilişkin olumsuz tavırlarını tehlikeli bulan Barzani, “medya kuruluşlarının saldırı kampanyası, Kürtlere ağır baskıların yapıldığı dönemde gerçekleşiyor” dedi. Kürtlerin, Kürt-Arap birliğinde oynadığı önemli rolü değerlendiren Mesud Barzani, Kürtlerin bu rolünü bulanıklaştırmayı amaçlayan söz konusu kampanyayı “vicdansız ve zalimce yürütülen bir kampanya” olarak değerlendirdi. “Cehennemin fotoğrafını güzel çekin demiyoruz, gerçeklerimizi göstermenizi istiyoruz” diyen Barzani açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu durumun nedenlerinden birisi de, ne yazık ki görevini yerine getiremeyen Kürt medyasının zayıflığıdır.” Her türlü gerginliğe karşı olduklarını anlatan Barzani, gerginlik, ve çatışma çıkartmak isteyen güçlerin varlığına dikkat çekerek, bu çabaları boşa çıkarmak için çalıştıklarını belirtti. “Bağdat-Hewlêr arasında yaşanan gerginlikler çatışma aşamasına ulaşmamıştır” diyen Barzani, diyalog yoluyla çözülmesi gereken bir çok sorunun bulunduğuna vurgu yaptı. “Bizi birbirimize bağlayan şeyler, uzaklaştıran şeylerden daha çok, Ortak noktalarımızın bulunduğu kabul edilmelidir” diyen Kürdistan Bölge Başkanı, federalizm ve demokrasinin anlamı konusunda görüş ayrılıkları olduğunu, bu ayrılıkların çatışmaya dönüşmesini istemediklerini anlattı. Haneqin gerginliğine değinen Barzani, “ordunun Haneqin’e gönderilmesi büyük bir yanlıştı. Ama bilinmelidir ki Irak ordusu bizim de ordumuzdur, bir çok peşmerge gücü Irak ordusuna karıştı ve yeni Irak ordusunun temel taşlarından biri oldu” dedi. Aydın, yeni ve ülkenin korunması temeli üzerine kurulmuş bir ordu istediklerini dile getiren Mesud Barzani konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bilinmelidir ki Haneqin’de bulunan Kürt güçleri, bölgede asayiş ve emniyetin sağlanmasına katıldı. Huzur ve güveni tehdit eden teröristlerin bölgeden süpürülmesini sağlayan peşmerge güçleri Federal Hükümet’in talebi üzerine bölgede bulunuyordu, Bağdat çekilmelerini istediğinde de çekildi. Ama onların yerini alan ordu güçleri, taşkınlık yapıyorlar, geçmişte Enfal operasyonları gerçekleştiren askerleri aratmayan tavırlar gösteriyorlar. Ne yazık ki eski akıl ve davranışları da birlikte getirmişler. Bu nedenle bize göre söz konusu güçler yeni Irak ordusu değildir, Kürdistan ve Irak’ı viran eden BAAS ordusunun kalıntılarıdır.” Irak ordusunun gerekli olduğunda harekete geçirilmesine karşı olmadıklarını, istendiğinde orduya yardıma hazır olduklarını anlatan Mesud Barzani, bazı komutanların yaptıkları kendilerine geçmişi hatırlattığını dile getirdi. Barzani, Genelkurmay Başkanı Babekir Zêbari’ye danışılmadan Haneqin’e askeri güç gönderildiği iddiasına ilişkin soruya şu cevabı verdi: “Zannedersem bu dönemde, işler Genelkurmay Başkanı’na danışılmadan ve onun arkasından kotarılıyor. Şu anda Zêbari’nin Genelkurmay Başkanlığı şeklidir ve bu görevde kalmasına gerek kalmayabilir.” Bir soru üzerine, Kürdistan Bölge Başkanı, gelişmelerin bağımsızlığa doğru gitmesi konusundaki görüşlerini de anlattı. “Bağımsızlık bir haktır. Ama hayata geçirilmesi için şartların uygun olması gerekir. Biz bu hakkımızı koruyoruz, çünkü bu hakkı talep etmek suç değil. Irak tüm Iraklılarındır. Nasıl Bağdat ve Basra’da Kürtler varsa aynı şekilde Hewlêr, Süleymaniye ve Dihok’da da Arap var. Hewlêr tüm Iraklılar içindir. Şoven bakış açıları beni çok şaşırtıyor. Eger bizi Iraklı olarak görmüyorlarsa, bize direkt söylesinler. Çünkü bize ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasını kabul etmeyiz. Hak ve görevlerde eşit ve ortak olmalıyız. Eğer böyle değilse, buyursunlar, cesaret edip bize ‘siz Iraklı değilsiniz’ desinler. Bizim de o zaman verilecek bir cevabımız olur. Kimse Iraklılığımız üzerine pazarlık yapmamalıdır. Bizim bu ülkedeki varlığımız, bizden çok Iraklı olduklarını iddia edenlerden öncedir. Biz bu pazarlığı kabul etmiyoruz” dedi. “Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne dahil edilmesinden sonra bağımsız devlet ilan edileceği, gerçeklerden uzak bir belirlemedir” diyen Barzani, Kerkük’ün, Kürtlerin gördüğü eziyet ve baskının bir ifadesi olduğunu dile getirdi. Geçmişte uygulanan yanlış politikaların Kerkük’ü hassas bir sorun ve her Kürdün gönlünde açılmış bir yara haline getirdiğini belirten Barzani, “biz sorunu büyütmek değil, çözmek istiyoruz. Sorunun çözümsüz kalması, patlamaya hazır beklemesi demektir. Geçmişteki deneylerimizden niçin yararlanmayalım? Anayasa’da sorunun çözüm yolunu gösteren bir madde var. Kerkük Irak’ın bir kentidir, durumu Bağdat, Süleymaniye ve Basra’nınki gibidir. Ama ‘Kerkük Kürdistan Bölgesi sınırlarına katılmamalıdır’ görüşünde ayak diretmek, bir sorundur. Biz zorla Kerkük’ü Kürdistan Bölgesi sınırları içine katmayı istemiyoruz. Aksine, 140. Maddenin uygulanmasını istiyoruz. Eğer Kerkük halkı, Kürdistan Bölgesi sınırları içine dönme kararı verirse, engel olunmamalıdır.” 140. Maddenin gerekleri yerine getirildikten sonra, Kerkük halkının referandumda ortaya koyacağı iradeye saygılı olacaklarını dile getiren Kürdistan Bölge Başkanı, “Kerkük’ün Kürdisdani kimliğe kavuşmasının, bağımsız Kürdistan ile ilişkisi yoktur. Kerkük Kürdistan sınırlarına dönsün ya da dönmesin, yaradanın tüm haklara tanıdığı bağımsızlık, bizim de hakkımızdır” dedi. Kerkük’e gerçekleştirdiği ziyaret ve Kerküklüler ile yaptığı görüşmeleri de anlatan Barzani, Türkiye’nin bu kente müdahalesine ilişkin olarak, “Kerkük bir Irak kentidir ve sorun bir iç sorundur. Ne Türkiye ne de bir başka ülke Kerkük sorununa karışmamalıdır” dedi. Hewlêr ile Bağdat arasında gerginliğe yol açan 24. maddeye ilişkin görüşlerini de dile getiren Mesud Barzani, 24. Maddenin bölge devletleriyle onların Irak meclisindeki uzantılarının eseri olduğunu belirtti, “ilginç olan ‘müttefik’ olarak adlandırılan bunca parlamenterin nasıl aldatıldığı ve yasaya olumlu oy verdiğidir” dedi. Kerkük konusunda hiçbir uzlaşmaya gitmeyeceklerini, gerekli bedeli ödemeye hazır olduklarını anlatan Barzani, “Kerkük sorununun Anayasa çerçevesinde ve açık bir biçimde çözülmesinde ısrar ediyoruz” dedi. Görüşme kapılarının kapanmasına ilişkin bir soruya verdiği cevapta, kapıların kapanmaması için ciddi bir çaba harcadıklarını belirterek, 140. Maddenin uygulanması için çalıştıklarını bildirdi. Kerkük Encümeni’nin Kürdistan Bölgesi sınırlarına dahil olma talebini, ciddi bir talep olarak değerlendiren Barzani, “Irak parlamentosu’nun çalışmalarına başlamasını bekliyoruz. Eğer 140. maddeye alternatif oluşturmada ısrar ederlerse, Kerkük Encümeni’nin talebini kabul edeceğiz” dedi. İran, Suriye ve Türkiye’den yarım milyon Kürdün getirilip Kerkük’e yerleştirildiği iddiasını yalanlayan Barzani, “yarım milyon kuş saklanamazken biz Kerkük’te yarım milyon insani nasıl saklayabiliriz” dedi. Kürtlerin Arap ve Türkmenlere baskı yaptıklarına dair suçlamaları da şiddetle reddeden Barzani, “bu konudaki sayfalarımız temizdir” dedi. Kürdistan Bölgesi ve Türkiye arasındaki ilişkilerin normal seviyede yürüdüğünü dile getiren Barzani, ilişkilerin daha da iyileştirilmesi için çaba harcadıklarını belirtti. |
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
Uluslararası alanda Yılmaz Güney
Güney'in uluslararası boyutu |
KurdTime : Monday, September 08, 2008 0 Yorum
Etiketler : Sanat