Maxmur’da festival günleri
Maxmur’da üçüncü kez gerçekleşmekte olan ve bu yıl ‘Beritan’a adanan Maxmur Kültür Sanat Festivali, binlerce kişinin katıldığı yürüyüş ve sanatsal etkinliklerle başladı. Maxmur Mülteci Kampı’nda geleneksel olarak her iki yılda bir düzenlenen Kültür Sanat Festivali’nin üçüncüsü yürüyüşle başladı. Yaşamını yitiren PKK gerillası Beritan kod adlı Gülnaz Karataş anısına düzenlenen Maxmur Kültür Sanat Festivali’nin üçüncüsü önceki gün başladı. Festivale binlerce kişinin yanı sıra Kürdistan Bölge Parlamentosu üyesi ve Kürdistan Ulusal Demokratik Birlik Partisi (YNDK) Başkanı Xefûr Mexmûrî ile YNDK Maxmur İlçe Başkanı Abdullah Mustafa, Medya Gazetesi Başyazarı Kawa Nadir, Sanatçılar organizasyonundan Ezîz Pîrdawit ve Rûpak Evdilqadir katıldı. Törenle başlayan festival için Maxmurlular Dr. Nuri Dersimi Okulu’na kadar bir yürüyüş yaptı. Okul önünde öğretmenler ve öğrenciler KCK Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik saldırılara ilişkin bir basın toplantısı yaptı. Maxmur Eğitim Kurumu tarafından hazırlanan basın açıklamasını okuyan Nuri Babat, “Biz Maxmur sakinleri olarak 14 yıldır mülteci olarak yaşıyoruz ve Önder Apo’yu kutsal bir değer olarak görüyoruz. Önderliğimize yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Biz 3. Kültür ve Sanat Festivali’nin bu yılki sloganında yer aldığı gibi Önder Apo’ya özgürlük, Kürdistan’a barış istiyoruz” dedi. Konuşmadan sonra Maxmurlu öğrenciler Maxmur Kültür Sanat Merkezi (NÇHM) alanına kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık Öcalan lehine sloganlar atıldı. Festival alanına Hewler’de okuyan Kuzey Kürdistanlı öğrenciler de katıldı. Konukların da gelmesi ile birlikte NÇHM çocuk korusu sahne alarak festival etkinliklerine start verdi. ‘Kürt halkının zaferi birlikten geçer’ Festival açılış konuşmasını yapan Maxmur Mülteci Kampı Belediye Başkanı Abdulkerim Tunç, Öcalan’a yönelik saldırılarda bulunan Türk devletinin yanı sıra İran devleti ve Kürtlere yönelik saldırılara sessiz kalan uluslararası güçleri kınadı. Tunç konuşmasında Kürt halkının özgürlüğünün Kürtlerin birliğinden geçtiğini vurguladı. Kürdistan Ulusal Demokratik Birlik Partisi (YNDK) Başkanı Xefûr Mexmûrî de festivali kutlayarak başladığı konuşmasında, “Kuzey Kürdistan’daki halkımız Türk devletinin baskı ve zulmüne maruz kalıyor. Maxmur sakinleri de bunun bir parçasıdır ve bugün mülteci durumundalar. Kendi özgürlüğü, halkının özgürlüğü için mülteci oldular. Bu mülteci koşullarında festival yaptılar. Kürt kültür ve sanatı için çalışmalar kutsaldır, biz bu çalışmaları kutluyoruz” dedi. Ulusal birliğin önemine vurgu yapan Mexmûrî, “Kürt halkının zaferi birlikten geçer. Bu neden biz tüm Kürtler birbirimize destek olalım” çağrısını yaptı. Daha sonra Maxmur Kadın Vakfı Derneği folklor grubu sahne aldı. Bununla birlikte festival sırasında resim ve fotoğraf sergisi açılırken, kadın el sanatları da sergilendi. Maxmur Mültecilerinin Maxmur’a gelene kadar Bihere, Etruş, Geliye Qiyamet, Besive, Nehdara ve Ninova kamplarında yaşadıklarını anlatan resimler ilgi gördü. Festivalde panel, konser ve sinevizyon gösterimi gibi etkinlikler de yer alıyor. ANF/MAXMUR |
Sunday, October 26, 2008
‘Kürt halkının zaferi birlikten geçer’
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
Kürtlere saldıranlardan utanç duyuyoruz
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Linç
Muhtıra
Ahmet Altan- TARAF Türkiye’de herkesin sorunu var. Ama herkes sadece kendi sorununun halledilmesini istiyor. O kadarla da kalmıyor. “Başkasının” sorununun halledilmesine de karşı çıkıyor. Sanırım Türkiye’nin çözümlerinin üstüne kapanan kapının şifresi burada. Ve, bu şifreyi kırmak çok zor. Bu şifreyi kırmadan da Türkiye’nin kilitlerini açmak, onu özgürleştirmek, çağdaşlaştırmak, zenginleştirmek, huzurlu ve barışçı bir ülke haline getirmek de neredeyse imkânsız. Herkesin birlikte özgürleşeceği bir büyük hareket başlatamıyor bir türlü burada yaşayan insanlar. O zaman da birbirinden kuşkulanan, birbirinden nefret eden köle grupları halinde yaşamayı sürdürüyorlar. Hayatlarının nasıl çalındığını fark edemiyorlar bile. Özgür yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hiç bilmeyen yetmiş milyon insanız burada. Tarihimizin hiç bir döneminde gerçekten özgür olamadık. Belki İkinci Meşrutiyet’in ilk zamanlarında özgürlüğe benzer bir şeyler yaşandı ama onun dışında özleyeceğimiz, bugünle kıyaslayacağımız bir özgürlük dönemi yok. Hep yasaklarla, baskılarla yaşadık. Kendi hayatımızla ilgili önerilerimizi söylememize bile izin verilmedi. Ama unutmayın ki o izni vermeyenler, güçlerini, burada yaşayan insanların birbirine duyduğu kuşkudan ve nefretten aldılar. Bugün de aynı yerden alıyorlar. Anayasa Mahkemesi, bu ülkenin insanlarının iradesiyle oluşan Meclis’in elinden anayasa yapma hakkını zorla aldığında ortak bir tepkinin oluşmamasının sebebinin ne olduğunu sanıyorsunuz? Anayasa Mahkemesi’nin işlediği ciddi suçun görünür hedefinin “türban” olması birçok insanı sessizliğe sevk etti. Her türlü yasak karşısında en önde yürümesi beklenen gerçek solcularla Alevilerin sessizliği bundan. Türban özgürlüğünün bir “şeriat” başlangıcı olacağını sanmalarından. Yarın DTP’nin kapatılması gündeme geldiğinde o zaman da AKP sessiz kalacak. Alevilerin haklarını konuştuğumuzda Sünniler susacak. Fikir özgürlüğünden konuştuğumuzda muhafazakârlar “komünizm mi gelecek” diye yüzlerini buruşturacak. Kürtlerin Kürt olma hakkı söz konusu olduğunda ise “bölünecek miyiz” çığlıklarını duyacağız. Hepsi birbirinin özgürlüğünü engelleyecek. Hepsi birbirinin kilidi olacak. “Efendilerin” ayrıca bir kilit takmasına bile gerek kalmayacak. Sartre sanki o ünlü sözünü bu ülkede yaşayan insanlar için söylemiş: “Düşünce özgürlüğü olmaması, insanların düşüncesini söyleyememesi değildir, düşünce özgürlüğünün olmaması insanların düşünememesidir.” Burada düşünce özgürlüğünü, insanların beyinlerini, okullarla, gazetelerle, televizyonlarla taşlaştırarak yok ediyorlar. Ortak tehlikeyi değil, sadece birbirlerini görüyorlar. Birbirlerini çelmeliyorlar. Böyle devam etmeleri halinde buradaki insanlar kendi başlarına özgürlüklerini elde edemeyecekler. Ama hayat biraz alaycıdır. Hem kendi özgürlüklerini isteyen hem de özgürlüklere bizzat kendileri karşı çıkan bu insanlara özgürlüğü bir başka güç getiriyor. Bu ülkenin dışında bir güç. Avrupa Birliği. “Herkes özgür olmalı” diyor Avrupa. “Benim üyem olmak istiyorsan bütün insanları özgürce yaşayan bir ülke olmalısın.” Kendi başımıza yaşayacak kadar para kazanamadığımız için onun sözünü istemeden de olsa dinlemek zorunda kalıyoruz. Ve, bu ülkenin asıl efendilerinin gerçek rakibi de Avrupa oluyor. Çünkü efendilerimiz bu ülkede yaşanan zulmün bu ülke içinden kırılamayacağını biliyorlar, onun için de bu zulmü kıracak olan Avrupa’ya düşmanlar. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin gerektirdiği Ulusal Program Taslağı ortaya çıkınca da jandarma hükümete muhtırayı dayıyor. Hem de nasıl tehditkâr bir üslupla. Bir korgeneral, hükümete, “2008 yılı Katılım Ortaklığı Belgesi’nde iç güvenlik hizmetine ilişkin bir husus olmamasına rağmen Taslak Ulusal Programa dahil edilen söz konusu ifade dikkat çekici bulunmaktadır,” diyebiliyor. Lafa bakın. “Dikkat çekici bulunmaktadır.” “Sen Avrupa’nın istediğinden fazla özgürlük istiyorsun, ben bunu fark ettim. Askerî otoriteyi sivil iradeye bağlamaya çalıştığına göre kötü bir niyetin var. Bu da benim dikkatimi çekti.” Halbuki Avrupa denildiğinde, askerin sivil hükümete itaat ettiği bir yapı akla gelir. Burada yapılmaya çalışılan da bu. Şimdi, sivil iradeye tâbi olmamak için hükümete muhtıra veriyorlar, “dikkat çekici bulunmuştur” gibi saygısız ve tehditkâr ifadeler kullanıyorlar. Bu davranışlar, Türkiye’nin özgürleşmesini engellemeyi amaçlıyor. Bu halkın zincirleri hiç kırılmasın istiyorlar. O zincirler kırılacak. Birbirine düşman edilen halk bu zinciri kıramasa da dünya kıracak bunu. Ama asıl özgürlük, o zincirlerin kırılması gerektiğini “düşünebilen”, bunu düşünme özgürlüğe erişmiş bir halkın burada yaşaması olacak. |
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Yorum
Emekli CIA ajanı Faddis: Kürtler Musul’a Türkiye’nin engellemesi yüzünden giremedi
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kerkük
Süresiz Oturma Eylemi
Ayna: Diyarbakır'da süresiz oturma eylemi başlatacağız
Türk: Halk onuruyla oynayanlara cevap verecektir |
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
‘AKP Kürtlerin kırmızı çizgilerine müdahale etmemeli’
İzmir'de DTP, EMEP, SDP, ÖDP ve çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen basın açıklaması, binlerce kişinin katılımıyla mitinge dönüştü. Açıklamanın ardından DTP İzmir İl binasına doğru yürüyüşe geçen kitleye, çevik kuvvet ekipleri gaz bombası, biber gazı ve coplarla sert müdahalede bulundu. Müdahale sırasında DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici'nin polis tarafından tartaklandığı, bir basın mensubunun da dövülerek alıkonulduğu öğrenildi.
İzmir'deki açıklamaya 'Öcalan' damgasını vurdu DTP, EMEP, SDP, ÖDP, ESP, KÖZ, Partizan başta olmak üzere çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütü tarafından İzmir'de yapılması planlanan 'Halkların Kardeşliği ve Demokrasi' mitinginin İzmir Valiliği'nce yasaklanması, Konak Eski Sümerbank önünde düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi. Açıklamanın yapılacağı Konak Eski Sümerbank önü, Cumhuriyet Meydanı ve DTP İzmir İl Binası önüne giden tüm yollar çevik kuvvet ekipleri tarafından sabah saatlerinden itibaren abluka altına alınırken, üst araması ve kimlik kontrolü gibi uygulamaların yapılması, İzmirlilerin OHAL koşullarını yaşamasına neden oldu. DTP Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ile DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici'nin de katıldığı açıklamaya, kitlenin attığı Öcalan sloganları damgasını vurdu. 'Bıji Serok Apo' 'Disa disa serhildan, seroke me Öcalan', 'İntifada', 'Serhildan', 'Öcalan'a uzanan elleri kırarız', 'AKP şaşırma, bizi dağa taşırma' sloganların atıldığı açıklamaya katılmak isteyen bazı gruplar, polis engeliyle karşılaşarak açıklamanın yapıldığı alana alınmadı. |
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
BAŞKAN BARZANİ, BUSH’LA BİRARAYA GELECEK
Federal Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin, iki haftalık resmi bir ziyaret için önümüzdeki hafta ABD'ye gideceği ve bu ülkedeki resmi ziyareti kapsamında başta Başkan Bush olmak üzere Amerikalı üstdüzey yetkililerle bir araya geleceği bildirildi. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Başkan Barzani'nin ABD'deki resmi temasları salı günü Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice’la yapacağı görüşme ile başlayacağı belirtildi. Açıklamada, Çarşamba günü Başkan Barzani’nin sabah saatlerinde Başkan Bush'la Beyaz Saray'da ikili bir görüşme yapacağı ve bir düşünce kuruluşunda da konuşma yapacağı kaydedildi. Türkiye merkezli CNN TÜRK televizyonunun geçtiği habere göre ABD’li yetkililer de, Başkan Barzani'nin Washington'da bulunan Demokrat Parti başkan adayı Barack Obama'nın ve Cumhuriyetçilerin adayı John McCain'nin dış politika danışmanları ile de görüşme ihtimalinin bulunduğunu belirttiler. 18 Mart 2008’de Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret eden Amerika Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Bush’un resmi davetini Başkan Barzani’ye iletmişti. Bir süre önce Başkan Barzani, çok sayıda ülkeyi ziyaret edeceğini söylemiş ve bu çerçevede ilk ziyaretini İran’a gerçekleştirmişti. |
KurdTime : Sunday, October 26, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan