Tuesday, August 26, 2008

'Gaffar Okkan'ı JİTEM öldürdü'

gaffar okani asker oldurdu Sabah -Röportaj*/ PKK ve JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı Hizbullah'ın değil, JİTEM'in öldürdüğünü ileri sürüyor.. Isveç'in başkenti Stockholm'de görüştüğümüz eski PKK ve JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, dün gazetemizde yer alan röportajda Uğur Mumcu cinayetinde kullanılan patlayıcıların ABD'li bir askerden geldiğini, suikastta, öldürülen JİTEM komutanı binbaşı Cem Ersever'in rolü olduğunu iddia etmişti. Aygan'ın diğer anlatımları şöyle:
* JİTEM'in örgüt yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz? 1990'da, Ergenekon operasyonunda tutuklanan Arif Doğan aradı. Cem Ersever beni tavsiye etmiş. Böylelikle JİTEM'e girdim. JİTEM'in örgütsel şeması şöyleydi: Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı İstihbarat Başkanlığı, Ankara Aydınlıkevler'de ve Diyarbakır'da JİTEM Grup Komutanlığı vardı. Ayrıca Batman, Mardin, Elazığ, Van, Silopi, Hakkari'de birimler vardı. İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Samsun, Sivas, Erzurum, İzmir ve Antalya'da da tim komutanlıkları bulunuyordu. Benim bildiğim kadarıyla JİTEM'de şu kişiler görev yaptı: İstihbarat Başkanı Tümgeneral Ali Akgöz. Akgöz'ün adı hiç gündeme gelmedi. Subaylardan Hüseyin Kara vardı, onun da adı pek geçmiyor. Albay Veli Küçük, binbaşılar Ahmet Cem Ersever, Aytekin Özen, Abdulkerim Kırca, Ali Yıldız, Cemal Temizöz, Cahit Aydın, Nurettin Ata, yüzbaşılar Tunay Yanardağ, Murat Kırkaya, Zahit Engin, Kadir Tahir, Uğur Atalay, Musa Sünbül, Savaş Gerçekçi, Sinan Yaşar, Abdullah, Zeki, üsteğmen Osman Aksu, üsteğmen Fatih Arslan.
* Bu isimler PKK ile mücadelede sertlik yanlısı mıydı? Ersever öldürünce Nurettin Ata ile görüştüm. Nurettin Ata, bana, "Boş ver bu işin peşine düşme. Yani Eşref Paşa gibi bir insanın kanına giren biridir Ersever" dedi. Eşref Bitlis, önce Ersever'i destekliyordu ama Ersever kendi başına yapı kurmaya kalkınca izin vermedi. Eşref Bitlis asker içinde farklı bir çizgiye sahipti. Özal'la örtüşen bir çizgisi vardı.
* Hizbullah, Diyarbakır Emniyet Müdürü Okkan'ı neden öldürdü? Hayır, Hizbullah değil, Okkan'ı JİTEM öldürdü. Çünkü Okkan, Diyarbakır'a atanmadan önce JİTEM, Diyarbakır'da istediğini yapabiliyordu. Tim Komutanı Zahit Engin istediği gibi davranıyordu. JİTEM'in çalıştığı adamlar vardı lümpen takımından. Bunlar adam öldürüyor ve yaralıyorlardı, Emniyet bunların peşine düşünce Jİ- TEM'e sığınıyorlardı. Abdulkerim Kırca ve Zahit Engin'in Gaffar Okkan'a küfür ettiklerine kaç kere şahit oldum. "Rahat çalışamıyoruz" diyorlardı. Okkan olayı Jİ- TEM'in işiydi.
Cinayet 7 yıldır çözülemedi
DİYARBAKIR Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001 tarihinde öldürüldü. Saldırıda Okkan'ın korumaları Atilla Durmuş, Mehmet Sepetçi, Mehmet Kamalı, Sabri Kün ve Selahattin Baysoy da yaşamını yitirdi. Cinayetin Hizbullah tarafından işlendiği ileri sürüldü ancak sadece Mehmet Fidancı adlı Hizbullahçı hem örgüt üyeliğinden, hem de Okkan cinayetinden müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Davanın diğer sanıklarının olaya karıştığına dair bir bulguya rastlanmadı. Davanın gerekçeli kararında eylemin Hizbullah tarzı bir eylem olmadığı da belirtildi.
"Turgut Özal, Öcalan'a altın kalem gönderdi"
Abdülkadir Aygan, "Kürt sorununu silahsız halletmeyi düşünen Özal'ın, Öcalan'a altın kalem gönderdiğini duyduk" diyor..
* Özal'ın, Öcalan'a kalem gönderdiğini söylüyorsunuz? Bunu nereden biliyorsunuz? Evet, Turgut Özal meseleyi silahsız halletmeyi düşünüyordu. Apo'ya bir altın kalem gönderdiğini duyduk o zaman. Yani "Silahla değil kalemle çözelim" mesajı veriyor.
* Kim götürmüş bu kalemi? Bunu söyleyen kişi devletle irtibatı olan biri. Aynı zamanda PKK'yla da ilişkileri olan biri. Siyasetçi mi asker mi, bunları Öcalan'ın açıklaması lazım.
* 90-99 arasında kimler için infaz emri verildi? Hatırladığım infazlar şunlar: Musa Anter, Vedat Aydın, Necati Aydın, Ramazan Keskin, Mehmet Ay, Abdulkadir Çelikbilek, Melle İzzettin ve şoförü Şahabettin Latifeci, Murat Aslan, İhsan Haran, nakliyatçılık yapan bir şahıs, Zoğurluların iki oğlu, Servet Aslan ve Mersinli Fatma adındaki bir kız öğrenci, İdris Yıldırım, Körtik köyünden Hasan, Silvanlı Ramazan Yazıcı, Mehmet Saim Dönen ve amcası, Edip Aksoy, Orhan Cingöz, Ahmet Ceylan, Sıdık Etyemez. Jİ- TEM'de infazlarda tabanca, uzun namlulu silahlar, el bombaları, susturucular, çelik boğma telleri, içerisine MP-5 suikast silahı monte edilmiş bond çantası, balistik muayenesi mümkün olmayan özel mermiler, siyanür zehri, C-4 plastik patlayıcılar... JİTEM'ci subaylar devletin tepesindekilerin gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olduklarını söylüyorlardı.
"Ergenekon'un gizli tanığı bana 'İtirafçılık yapma' dedi"
Ergenekon davasının eski PKK'lı gizli tanığı, Ergenekon'la örgüt arasında ilişki olduğunu ima ediyor
. O kişinin, Hamza Bindal olduğunu öğrendim. Bindal ben örgütten ayrıldıktan sonra "Sen itirafçı oldun. Annenden utan" demişti. Ben de "Bir namussuzluk yapmadım ki annemden utanayım. Halen örgütün peşinden gittiğin için asıl sen utan" diye cevap vermiştim. Bindal annemin teyzesinin kızının oğludur. Aslında Hamza'ya saygım vardı. Çünkü 1980 yılındaki ilk tutukluluğum esnasında sorguda nasıl direndiğini görmüştüm. Hamza, Öcalan'ın köylüsüdür. Çok şey bilir.
* FERHAT ÜNLÜ/ STOCKHOLM-Sabah gazetesi/26 Ağustos 2008

Kürdistan - IRAK ASKERLERİ XANEQİN’DEN ÇEKİLİYOR

kirkuk

IRAK UYUM CEPHESİ: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK’TEKİ OLUŞUMLAR BELİRLEYECEK”

Kürdistan - 26-Aug-08 [18:41] Irak Uyum Cephesi’nden Irak Parlamentosuna üye olan Ömer Abdulsettar El-Kerbuli, Kerkük’ün geleceğini Kerkük’teki oluşumların belirleyeceğini bildirdi.

El-Kerbuli, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Kerkük’ün geleceğini Kerkük’teki oluşumların belirleyeceğini söyledi.Kerküklülerin daha önce barışçıl bir şekilde bir arada yaşadıklarını kaydeden El-Kerbuli, “Bu yüzden Kerkük’ün geleceğini Kerküklüler belirleyecek” dedi.

Uyum Cephesi’nden Irak Parlamentosuna üye olan ve Irak İslam Partisi liderlerinden El-Kerbuli, “Bazı taraflar bu sorunu (Kerkük) anlaşmaya dayalı bir çözüm yoluyla çözüme kavuşturulmasını istemiyorlar. Biz, Kerkük’ün geleceğinin Kerküklülerin elinde olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

 

26-Aug-08 [19:55]

irak askerleri xanekinden cekildi 28-8-08 PNA-Xaneqin Güvenlik Sorumlusu Selah İsmail Delo, Xaneqin kentine giren Irak askerlerinin çekilmeye başladığını bildirdi.

Xaneqin Güvenlik Sorumlusu Selah İsmail Delo PNA’ya yaptığı açıklamada, Irak askerlerinin Xaneqin’den ayrılmaya hazırlandığını söyledi.

İsmail Delo, Irak güçlerinin bir kaç gündür Xaneqin, Helevan bölgesi ve Munzriye ile Banmil yoluna konuşlandığını belirterek, ancak Xaneqin halkının düzenlediği gösterilerin ardından askerlerin Xaneqin'in güneybatısındaki Celevla nahiyesine doğru geri çekildiğini söyledi.

Delo, Celevla’ya geri çekilen askerlerin bugün öğle saatlerinde tekrar Banmil yoluna geldiklerini belirtti.

Güvenlik Sorumlusu İsmail Delo, Xaneqin merkezine yayılan askerlerin ise ayrılmaya hazırlandığını kaydetti.

Xaneqin’e Irak güçlerinin girişini protesto etmek için bugün sabah saatlerinde kent sakinleri gösteri düzenledi.

Xaneqin halkı, çeşitli organizasyonlar ve Kürdistan’daki partilerin temsilcilerinin katıldığı gösteride, Irak hükümetinin Xaneqin’e Irak ordusunu yerleştirmeye yönelik girişimine olan halk tepkisi dile getirildi.

Irak güçleri Xaneqin’e girdi, Kürtler protesto etti

Kürtler adım adım geriliyor

Irak ordusu KDP ve YNK bürolarını bastı!

“Telebimiz reddedilirse, Irak bakanlıklarıyla ilişkilerimizi keseceğiz’’

Devletin Irak Türkmenleri üzerindeki planları ortaya çıktı

Crocker: “Amerika Hiçbir Şekilde Kürtlere Sırtını Dönmeyecek”

İşte Katliamların TSK ibareli 'GİZLİ' Belgesi

RUS KONSOLUS: “BİZ KÜRDİSTAN’A AYRI BİR ÖNEM VERİYORUZ’’

Crocker, “Erbil - Bağdat Sorunları, ‘anahtar Iraklılarda olacak şekilde’ çözülmeli”

Türk Ordusu Misket Bombaları ile Sivil Halka Zarar Veriyor

Şengal Katliamı bir başlangıçtı

Kerkük üzerinden nüfuz savaşı

Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”

Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi

Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’

Kandil’den Kerkük mesajı:Sömürgeciler Kürtleri denetim altında bulundurmak için Kerkük’ü enegelliyorlar”

Türkiye, Saddam Hüseyin rejimininden sonra Kürtlerin bütün kazanımlarını azaltmak için her yolu deniyor

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇBİR ŞEKİLDE PAZARLIK YAPMAYACAĞIZ’’

BAŞKAN BARZANİ: “KERKÜK’ÜN BÜTÜN OLUŞUMLARI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ’’

Kerkük’teki Patlamanın Faili İstanbul’da Kaçırıldı

Ankara Kerkük'ten memnun

Kerkük'ü bekleyen ciddi tehlike

Kerkük, Küdistan'a bağlanmadıkça ne Kürdistan özgürleşecek ne de Kürdler rahat yüzü görecektir!

Irkçı Arap aşiretlerinden Kerkük’te Kürtlere karşı sonsuza dek şavaşma kararı

Barzani: Artık yeter

TARAFLAR UZLAŞAMADI...KERKÜK TATİLDEN SONRAYA BIRAKILDI...

Musul’da 500 Kürde ait toplu mezar bulundu

Kürtlere Kerkük’te Türkiye, Irak ve Suudi Arabistan kuşatması!

Irak Dışişleri Bakanlığından, Türkiye’ye: Kerkük’e karışma

Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!

Kerkük = Kürt sorunu

BAŞKAN BARZANİ: ‘’DIŞ GÜÇLERİN AJANDASI KERKÜK’TE BAŞARIYA ULAŞMAZ’’

KERKÜK İL MECLİSİNİN TALEBİ İÇİN UYGUN BİR YOL SUNULACAK

Barzani ile röportaj

BAŞKAN BAZRANİ: ‘’ DIŞ GÜÇLERİN KERKÜK’TEKI AMAÇLARINA HİÇBİR ŞEKİLDE YOL VERMEYECEĞİZ’’

“140.MADDE ÖLDÜ DİYENLER IRAK’IN PARÇA PARÇA OLMASINA TAHAMMÜL ETSİNLER’’

Hişyar Zebari’nin ağzından Irak

BAŞBAKAN NEÇİRVAN BARZANİ: MALİKİ 140.MADDENİN UYGULANMASINDAN YANA’’

KERKUKİ : ''DE MİSTURA , RAPORUNDAKİ HATALARI İTİRAF ETTİ''

‘’KÜRDİSTAN HALKININ 140.MADDENİN UYGULANMASINI İSTEMESİ TABİİ BİR HAKTIR’’

IRAK PARLAMENTO BAŞKAN YARDIMCISI TAYFUR: ''TÜRKİYE İÇ İŞLERİMİZE KARŞIYOR''

BAŞKAN BARZANİ VE BUSH TELEFONLA GÖRÜŞTÜ: YEREL SEÇİM YASASI DEĞERLENDİRİLDİ

Emir Türkiye’den geldi

BAŞBAKAN BARZANİ İLE PARLAMENTO BAŞKANI MÜFTÜ BİR ARAYA GELDİ: ''DE MİSTURA RAPORU KAYGI VERİCİ..."

BM'nin Kerkük raporuna Güney Kürdistan Parlamentosundan ret

Kerkük'te seçim var referandum yok

KÜRDİSTAN İTTİFAK LİSTESİ, BM'NİN 140. MADDE İLE İLGİLİ ÖNERİLERİNİ GÖRÜŞMEK ÜZERE TOPLANIYOR.

DR.MAHMUT OSMAN: "BM'NİN 140.MADDE KONUSUNDAKİ ÖNERİLERİ OLUMSUZ"

KERKÜKLÜLER KARARI ‘’KÜRDİSTAN BÖLGE YÖNETİMİNE BAĞLANMAK İSTİYORUZ’’

'Kerkük Kürtlerin yüreğidir'

YNK : Türkmen Cephesi 4 Kürdü öldürdü

'Ergenekon'un avukatı' Baykal'ın açıklamaları ve ITC saldırısı failleri gösteriyor

Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı

KERKUK ,ERBiL’DEN SONRA SÜLEYMANİYE’DE  BÜYÜK PROTESTO

KÜRDİSTAN BÖLGE BAŞKANLIĞI’NDAN İNTİHAR SALDIRISINA KARŞI SERT KINAMA...

ERGENEKON IRAK FELLUCE’YE NE GÔNDERDI?

İsyan çağrısından sivil katliama

ITC , ‘’HALKA ATEŞ AÇIN’’ TALİMATI VERDİ...

Sağlık Bakanı: Kerkük'te 25 kişi öldü, 180 kişi yaralandı

BAŞKAN BARZANİ: “BA’S REJİMİNDEN ÖNCE KÜRDİSTAN BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİ, ANCAK KÜRDİSTAN PARLAMENTOSU IRAKLI KARDEŞLERLE YAŞAMAYA KARAR VERDİ”

Önümüzdeki dönem içerisinde Kürd-Sünni ittifakı yaşanabilir.

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇKİMSENİN ATEŞLE OYNAMASINI İSTEMİYORUZ’’

2008 yılında koparılan bölgelerin tekrar Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını temenni ediyoruz. Başarı Kürdistan halkı ve hükümetinindir

Kürdistan Bölgesi’ndeki son gelişmeler, Türkiye’nin bombardımanları, 140.madde ve Kürdistan Bölgesi sınırları ile Irak sınırlarının korunması

140.MADDE...

İHSAN:Irak daimi anayasasının 140. Maddesinin uygulanması için kurulan Yüksek Komisyonun ileriye yönelik olumlu adımlar attığını'' söyledi.

Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi

Kürd İttifakı:'Referandumun 2-3 ay için ertelenmesi sorun teşkil etmiyor'

Katliamcı devletler Kerkuk referandumunu erteletti!

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

Kerkük referandumunun yapılması için süreç hızlandı

KERKÜK BİR KÜRT KENTİDİR

Güney Kürdistan’da Kadınların %62si Sünnet edilmiş

Stop_FGM_in_Kurdistan Güney Kürdistan’ın bağımsız gazetelerinden Hawlati’de, Felah Muradxan Şakerem’in kaleme aldığı habere göre Güney Kürdistan’da kadınlar korkunç oranda sünnet edilmiş. WADI örgütünün araştırmalarına göre 2005’ten 2007 yılına kadar 201 köy ve kasabada; Duhok, Sılêmani, Hewlêr, Germiyan, Ranye, Soran, Kerkûk’un bir kısmında 5628 kadınla yapılan yüz yüze görüşmede, kadınların 3502’sinin kadın sünneti yapıldıkları, bununda kadınların %62’sinin sünnetli olduğunu ortaya koyduğu belirtildi.

Haberde, insan ve kadın haklarına göre kadın sünneti (FGM) kadına karşı şiddetin birinci basamağında yer aldığı, aynı zamanda kadın sağlığı için de birinci dereceden tehdit olduğu belirtiliyor.

Stop_FGM_LogoHaberin devamında, Sılêmani kentinde ki 14 sivil toplum kuruluşu girişimleriyle 8–3–2007 ile 8–4–2008 tarihleri arasında düzenlenen, Kürdistan Bölgesindeki bakan, milletvekili ve bölgenin illeri gelenlerinin de 66 dilekçeyle destek verdiği kampanya çerçevesinde, Kürdistan’da kadın sünnetinin yasaklanması için 14 bin dilekçenin toplandığı ve bu dilekçelerin Kürdistan Meclisine sunulduğu, Kürdistan Meclisinden 68 milletvekilinin hazırlanan yasa taslağına destek verdikleri ve Meclisin 2008 yılının ilk icraatı olması kararlaştırıldığını, ama ne yazık ki durumun böyle gelişmediğini, meclisin açılmasıyla konun çok zayıf olarak ele alınıp ileriki bir zamana ertelendiği belirtiliyor.

Öte yandan, örgütün yıllardır süren mücadeleleri çerçevesinde, olayın bilimsel olarak araştırılması için 11 sayfalık bir anket, kadınlardan oluşan 6 tim(grup)’in oluşturulduğu ve her altı bölgede (Hewler, Duhok, Sılêmani, Germiyan, Ranye, Soran) araştırmalar başlattığı belirtildi. Araştırmanın 1–8–2007’de başlayıp 1–2–2008 tarihinde son bulduğu, araştırma çerçevesinde 198 yerleşim yerinde (Köy, kasaba, büyük şehirlerdeki semt ve mahalleler) 1836 anket formunun doldurulduğu belirtildi.

Almanya’nın LANDSHUT üniversitesinden Prof. Dr. Hubert Beste, öğrencileri ve araştırmacıların anket sonuçları üstünde çalışmalar yürüttükleri, olayın tüm boyutlarıyla ve büyüklüğüyle bir kitap halinde yayınlanacağı belirtildi.

Konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlerin örgütün web sitesine http://www.stopfgmkurdistan.org adresinden ulaşabilecekleri belirtiliyor.

رێكخه‌ری گشتیی رێكخراوی وادی له‌ عێراق*

* Wadi Örgütü, Irak

Hawlati Gazatesinin haberi, http://www.hawlati.info/NewsDetailN.aspx?id=2299&LinkID=70

RO/ Yaşar AYDIN, Sılêmani (Süleymaniye)

Irak güçleri Xaneqin’e girdi, Kürtler protesto etti

irakli asker

ANF-SÜLEYMANİYE / Federal Kürdistan’a bağlanmayan Kürt kenti Xaneqin’e Irak güçlerinin girişini protesto etmek için bugün kent sakinleri göster yaptı.
Irak güçleri dün akşam Kürt kenti Xaneqin’e girdi. Xaneqin’liler de bu sabah yerel saatle 09.00 sokaklara dökülerek Iraklı güçlerin kentte konumlanmasını protesto etti. Kaymakamlığa yürüyen eylemciler burada yetkililere taleplerini ilettiler.
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin temsilcisi Mela Bahtiyar da eyleme katıldı ve Iraklı güçleri bugün geri gideceğini söyledi. Kürt yetkililer Iraklılarla görüşmeler yaparak soruna çözüm arıyorlar. Ancak Irak güçlerinden bu konuda herhangi bir açıklama gelmedi.kurdistan maps mp harita kurd kurdish kurds[1]
YNK polütbürosu da bugün toplanarak Iraklı güçlerin Xaneqin’e girişini değerlendirdi. Bahtiyar bu toplantıda Barzani ve Talabani’nin temsilcisi olarak belirlendi. Toplantıda, Xaneqin’in güvenli bir bölge olduğu tespiti yapılırken soruna nasıl bir çözüm getirileceği konusu kesinlik kazanmadı.
Irak güçleri adım adım Kürtlerin etkili olduğu alanları sınırlandırıyor. Irak parlamentosunda yerel seçimlere ilişkin tartışmalı 24. Maddenin kabulünden sonra, Iraklı güçleri Federal Kürdistan Bölgesi sınırlarına dayandı.
Güneyli güçlerin de geri adım atması üzerine Irak ordusu ilkin Diyala’daki Kürt kentlerine konumlandı.  Irak ordusunun girişiyle Diyala'ya bağlı Karatepe, Mendeli, Bedra, Cessan, Zirbati, Celewla kasabalarından peşmerge güçlerini çekmek zorunda kaldılar.  19 Ağustos günü Irak askeri birlikler Karatepe-Cebare bölgesini kontrol altına almıştı.
Diyala’nın kuzeyinde bulunan Karatepe, Saadiye ve Celewla’da 2 yıldan beridir 4 bin kişilik bir peşmerge tugayı bulunuyordu. Süleymaniye ile sınır olan bu bölgelerde çoğunlukta Şii Kürtler yaşıyor.
23 Ağustos günü de Irak ordusuna bağlı güçler Diyala’daki Kürt bölgesi olan Karatepe’de YNK, KDP ve Komünist Parti binalarını basarak, parti bayraklarını indirmişti.

Kürtler adım adım geriliyor

Irak ordusu KDP ve YNK bürolarını bastı!

“Telebimiz reddedilirse, Irak bakanlıklarıyla ilişkilerimizi keseceğiz’’

Devletin Irak Türkmenleri üzerindeki planları ortaya çıktı

Crocker: “Amerika Hiçbir Şekilde Kürtlere Sırtını Dönmeyecek”

İşte Katliamların TSK ibareli 'GİZLİ' Belgesi

RUS KONSOLUS: “BİZ KÜRDİSTAN’A AYRI BİR ÖNEM VERİYORUZ’’

Crocker, “Erbil - Bağdat Sorunları, ‘anahtar Iraklılarda olacak şekilde’ çözülmeli”

Türk Ordusu Misket Bombaları ile Sivil Halka Zarar Veriyor

Şengal Katliamı bir başlangıçtı

Kerkük üzerinden nüfuz savaşı

Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”

Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi

Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’

Kandil’den Kerkük mesajı:Sömürgeciler Kürtleri denetim altında bulundurmak için Kerkük’ü enegelliyorlar”

Türkiye, Saddam Hüseyin rejimininden sonra Kürtlerin bütün kazanımlarını azaltmak için her yolu deniyor

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇBİR ŞEKİLDE PAZARLIK YAPMAYACAĞIZ’’

BAŞKAN BARZANİ: “KERKÜK’ÜN BÜTÜN OLUŞUMLARI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ’’

Kerkük’teki Patlamanın Faili İstanbul’da Kaçırıldı

Ankara Kerkük'ten memnun

Kerkük'ü bekleyen ciddi tehlike

Kerkük, Küdistan'a bağlanmadıkça ne Kürdistan özgürleşecek ne de Kürdler rahat yüzü görecektir!

Irkçı Arap aşiretlerinden Kerkük’te Kürtlere karşı sonsuza dek şavaşma kararı

Barzani: Artık yeter

TARAFLAR UZLAŞAMADI...KERKÜK TATİLDEN SONRAYA BIRAKILDI...

Musul’da 500 Kürde ait toplu mezar bulundu

Kürtlere Kerkük’te Türkiye, Irak ve Suudi Arabistan kuşatması!

Irak Dışişleri Bakanlığından, Türkiye’ye: Kerkük’e karışma

Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!

Kerkük = Kürt sorunu

BAŞKAN BARZANİ: ‘’DIŞ GÜÇLERİN AJANDASI KERKÜK’TE BAŞARIYA ULAŞMAZ’’

KERKÜK İL MECLİSİNİN TALEBİ İÇİN UYGUN BİR YOL SUNULACAK

Barzani ile röportaj

BAŞKAN BAZRANİ: ‘’ DIŞ GÜÇLERİN KERKÜK’TEKI AMAÇLARINA HİÇBİR ŞEKİLDE YOL VERMEYECEĞİZ’’

“140.MADDE ÖLDÜ DİYENLER IRAK’IN PARÇA PARÇA OLMASINA TAHAMMÜL ETSİNLER’’

Hişyar Zebari’nin ağzından Irak

BAŞBAKAN NEÇİRVAN BARZANİ: MALİKİ 140.MADDENİN UYGULANMASINDAN YANA’’

KERKUKİ : ''DE MİSTURA , RAPORUNDAKİ HATALARI İTİRAF ETTİ''

‘’KÜRDİSTAN HALKININ 140.MADDENİN UYGULANMASINI İSTEMESİ TABİİ BİR HAKTIR’’

IRAK PARLAMENTO BAŞKAN YARDIMCISI TAYFUR: ''TÜRKİYE İÇ İŞLERİMİZE KARŞIYOR''

BAŞKAN BARZANİ VE BUSH TELEFONLA GÖRÜŞTÜ: YEREL SEÇİM YASASI DEĞERLENDİRİLDİ

Emir Türkiye’den geldi

BAŞBAKAN BARZANİ İLE PARLAMENTO BAŞKANI MÜFTÜ BİR ARAYA GELDİ: ''DE MİSTURA RAPORU KAYGI VERİCİ..."

BM'nin Kerkük raporuna Güney Kürdistan Parlamentosundan ret

Kerkük'te seçim var referandum yok

KÜRDİSTAN İTTİFAK LİSTESİ, BM'NİN 140. MADDE İLE İLGİLİ ÖNERİLERİNİ GÖRÜŞMEK ÜZERE TOPLANIYOR.

DR.MAHMUT OSMAN: "BM'NİN 140.MADDE KONUSUNDAKİ ÖNERİLERİ OLUMSUZ"

KERKÜKLÜLER KARARI ‘’KÜRDİSTAN BÖLGE YÖNETİMİNE BAĞLANMAK İSTİYORUZ’’

'Kerkük Kürtlerin yüreğidir'

YNK : Türkmen Cephesi 4 Kürdü öldürdü

'Ergenekon'un avukatı' Baykal'ın açıklamaları ve ITC saldırısı failleri gösteriyor

Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı

KERKUK ,ERBiL’DEN SONRA SÜLEYMANİYE’DE  BÜYÜK PROTESTO

KÜRDİSTAN BÖLGE BAŞKANLIĞI’NDAN İNTİHAR SALDIRISINA KARŞI SERT KINAMA...

ERGENEKON IRAK FELLUCE’YE NE GÔNDERDI?

İsyan çağrısından sivil katliama

ITC , ‘’HALKA ATEŞ AÇIN’’ TALİMATI VERDİ...

Sağlık Bakanı: Kerkük'te 25 kişi öldü, 180 kişi yaralandı

BAŞKAN BARZANİ: “BA’S REJİMİNDEN ÖNCE KÜRDİSTAN BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİ, ANCAK KÜRDİSTAN PARLAMENTOSU IRAKLI KARDEŞLERLE YAŞAMAYA KARAR VERDİ”

Önümüzdeki dönem içerisinde Kürd-Sünni ittifakı yaşanabilir.

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇKİMSENİN ATEŞLE OYNAMASINI İSTEMİYORUZ’’

2008 yılında koparılan bölgelerin tekrar Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını temenni ediyoruz. Başarı Kürdistan halkı ve hükümetinindir

Kürdistan Bölgesi’ndeki son gelişmeler, Türkiye’nin bombardımanları, 140.madde ve Kürdistan Bölgesi sınırları ile Irak sınırlarının korunması

140.MADDE...

İHSAN:Irak daimi anayasasının 140. Maddesinin uygulanması için kurulan Yüksek Komisyonun ileriye yönelik olumlu adımlar attığını'' söyledi.

Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi

Kürd İttifakı:'Referandumun 2-3 ay için ertelenmesi sorun teşkil etmiyor'

Katliamcı devletler Kerkuk referandumunu erteletti!

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

Kerkük referandumunun yapılması için süreç hızlandı

KERKÜK BİR KÜRT KENTİDİR

Devletten basına 'Kürt terimleri' genelgesi

ismet_sezgin 1991 yılına kadar devletin resmi organlarında ve askeri birimlerde kullanılmayan 'terör ve terörist kavramının' İsmet Sezgin'in genelgesi ile kullanılmaya başlandığı öğrenildi. JİTEM kurucusu Veli Küçük'ün ajandasında yer alan ve dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in gönderdiği gizli genelge, PKK ve Kürtlerle ilgili tahammülsüzlüğün düzeyini de gösterdi. Genelgede bütün devlet kurumları tarafından yapılan açıklamalarda ve basında kullanılacak haberlerde gerilla için 'terörist', PKK için 'PKK terör örgütü' denmesi isterken Kürt, Kürt Türkü gibi kelimelerinin kullanılmaması özenle istenerek bunun yerine Türk vatandaşı kavramının tercih edilmesi istendi. Küçük'ün ajandasına 1991 yılında düştüğü notlarda görev yaptığı bölgeyle ilgili olarak yer alan bilgilerin yanısıra İçişleri Bakanlığı ve devletten gelen genelgelerde not edildi. Küçük'ün notlarına göre İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 9 Aralık 1991 tarihinde 'Genel Kullanılması Mahsurlu Terimler' başlığıyla gizli bir genelgeyi tüm devlet organlarına gönderdi. Genelgede devlet organlarından PKK ile ilgili olarak kullanılan kavramların tersyüz edilmesi, çarpıtmalara gidilmesi istendi. 9.12.1991 günlü İçişleri Bakanı İsmet Sezgin imzalı genelge ile 'Kullanılması Mahsurlu Terimler' şöyle:
a-Gerilla (kır gerillası, şehir gerillası), asi... Terörist, kanun kaçağı, eşkiya, haydut,
b-Peşmergeler, Mülteciler... Kuzey Iraklılar, geçici sığınanlar
c-İsyan, Kürt Ulusal Kurtuluş Savaşı... Terörist faaliyetleri
d-
PKK, KAWA, KUK, APOCU Bölücü Çete, Ayrılıkçı Güçler... PKK Terör Örgütü, Dış güçlerin maşası
e-Temizlik harekatı, operasyon, güvenlik harekatı... suçluların aranması, teröristlerin aranması
f-Komutan, Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü... bir yetkili
g-Kürt, Kürt Türkleri... Türk vatandaş madde başlarında yazılan deyimlerin yerine parantez içindekiler kullanılacak.'
Süleyman Demirel hükümetinin başlattığı bu tersyüz etme harekatı ile, PKK ile ilgili kavramların çarpıtılması ve topluma bu şekilde empoze edilmesi istenirken, genelge koyu bir Kürt inkarının sürdüğünün de göstergesi oldu.
DİYARBAKIR / ANF

Kürt dili ulusal meseledir

Kürt kolasına vize yok

‘Asıl eğitim evde başlar. Çocuklarınızla Kürtçe konuşun, Kürt kültürünü yaşatın'

Parklara Kürtçe çiçek isimlerinin verilmesi bile yasaklandı

Bir zamanlar 'Erivan Radyosu'

TBMM’de Kürtçe tahammülsüzlüğü

Kürtçe'ye Türkçe ispat!

Almanya, Kürt televizyonu Roj TV’yi yasakladı

Welat için mücadeleye

'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmekte

Marmara Bölgesi’nde Kürtlere yönelik halk ihlalleriyle birlikte linç girişimleri de arttı

1000 Kişi, Newyork Times, Herald Tribune ve Le Monde'dan sonra Kürt Sorunu'na Barışçıl Çözüm için be kez Taraf'a İlan Verdi

Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa…

'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak'

“Asimilasyon insanlık suçudur!”

Bir kardeşe 100 televizyon, radyo yayını serbest ediyorsun, diğer kardeşinin dilini yasak ediyorsun. Böyle din kardeşliği istemiyoruz. Kınıyoruz”

Akp'den Kürtçe tahammülsüzlügü

`Kürtlere soykırım uygulanıyor, BM aracı olsun'

Siyasal İslam ve Kürtler

Aynı olaylarda 110 otel, 27 eczane, 23 okul, 21 fabrika, 73 kilise ve mezarlıkları yakılıp, yıkılır. Türk medyasının provokasyonları bununla bitmiyor

Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar

BELGE: KART KURT, TARK TURK DA OLABİLİR

İHD 2007 Yılı Raporu: İşkence arttı!

'24 yılın TSK komutanları'ndan tarihi itiraflar

İşte Türkiye'nin Kürtçesi(!)

Özkök Paşa Kürtçe eğitime, karşı

Kürt dili ulusal meseledir

cizre_kultur_sanat_gunleri Cizre 2. Kültür Sanat Günleri kapsamında düzenlenen 'Globalizm, Asimilasyon ve Kürt Dili' konulu panelde, İran, Suriye, Irak ve Türkiye'deki Kürtler, asimilasyon ve Kürtçe'yi tartıştı. Dilin ulusal bir sorun olduğu vurgulanan panelde, Kürtçe'nin sorunlarını tartışacak, pratik adımlar atacak bir enstitü çatısı altında çalışmanın şart olduğunun altı çizildi. 'Onurun Dili, Dilin Onuru' sloganıyla düzenlenen Cizre 2. Kültür Sanat Günleri programı kapsamında düzenlenen 'Globalizm, Asimilasyon ve Kürt Dili' konulu panelde Kürtçe üzerindeki tehditler ve sorunlar tartışıldı. Moderatörlüğünü Semra Özbey'in yaptığı panele Van Kurdi-Der Yöneticisi ve TZP Kurdi Sözcüsü Qahir Bateyi, Suriye Kürtlerinden yazar ve Dil Bilimci Deham Ebdulfettah, İranlı Kürt gazeteci-yazar Celaleddin Nizami ve Federal Kürdistan Bölgesi'nden Kürt Dil Akademisi Üyesi Mueyed Tayeb konuşmacı olarak katıldı. TZPKurdi Sözcüsü Bateyi, Kürtçe üzerindeki asimilasyon çalışmalarına dikkat çekerek, 'Milletleri ortadan kaldırmanın iki yolu bulunuyor. Soykırım ve asimilasyon. Kürtler, Ermeniler gibi ortadan kaldırılamayınca asimilasyon politikası geliştirildi. İki çeşit asimilasyon var biri doğal asimilasyondur. Güçlü olan kültürün kendini yayması ve hakim kılması diğeri ise zor ve baskıya dayalı geliştirilen asimilasyondur. Kürtçe baskı ve zora dayalı bir asimilasyona tabi tutuldu ve çok kirli yöntemler kullanıldı' dedi. Kürtçe üzerinde psikolojik olarak da baskı kurulduğunu ifade eden Bateyi, 'Dil yasaklandı, küçümsendi ve onu konuşmalar cahil ve bir şey bilmez diye lanse edildi. Kendi dillerini de kutsal bir dil olarak gösterdiler. Bundan dolayı insanlarımız kendi dillerinden utanır hale geldiler. Bir dilin varlığını sürdürmesi üç şeyle mümkündür. Eğitim, pazar ve yeni nesillerin o dille büyümesi. Kürtçe bu üçünden de mahrumdur. Kürtçe ölüm yatağındadır. Ve eğer Kürtçe yok olursa bunun sorumlusu, suçlusu devlet kadar bu toplumun öncüleridir. Her evi, her alanı dilimizi öğrenme ve geliştirme merkezi haline getirmemiz lazım. Yoksa tarih karşısında olduğu gibi, çocuklarımız karşısında da Allah karşısında da verebileceğimiz cevabımız bulunmayacaktır' diye konuştu.
sinemxan_bedirxan_thumb İran'da Kürtçe'nin durumunu değerlendiren Nizami, Kürtçe üzerindeki asimilasyonun her parçada farklı olduğunu ifade ederek, 'Daha önce İran'da Kürtçe yasağı yoktu. Şah döneminde yasaklandı. Bizler de gizliden öğreniyorduk. Devrimden sonra bu yasak kalktı ama yayıncılık alanında piyasası yok. Sadece okuyan kesimlerin dile biraz önem vermesi sözkonusu' diye konuştu. Nizami, daha sonra bir şiir okudu. Spirez Yayınevi ve Akademiya Zımanê Kurdi Yöneticisi Tayeb, şunları ifade etti: 'Dil diğer canlılardan farklılaşmadır. Sadece insan konuşabilir. Dil geçmiş, bugün ve geleceği konuşma aracıdır. Gelişmiş veya geri kalmış dil yoktur. Gelişmiş veya geri kalmış toplum vardır. Dil toplumla gelişir. Kürtçe binyıldan fazla bir zamandır edebiyat dili. Baba Tahırê Uryan (hemedani) bilinen ilk yazılı Kürtçe eser bırakandır. Melayê Cıziri, Feqiyê Teyra, Ehmedê Xanî nin bıraktığı yazılı eserler var. Kürtçe İngilizce ile aynı zamanda yazılı edebiyat dili haline gelmiştir, Rusça'dan 100 yıl önce başlar bu süreç. Kürt dili böyle bir temele sahiptir.' 'Globalizmle birlikte hazırlanan bazı raporlara göre dünya üzerinde bulunan dillerden yüzde 90'ının yok olacağı belirtiliyor. Yazılı ve sözlü eserleri olan ve ölen bir dili diriltmek imkansız değil ama çok zordur. Dil öğrenimi süreklidir. Asimilasyonla birlikte okula giden çocuklarımız ana dili dışında bir dille eğitim görüyor. Ve zorlanıyor. İki dil biliyoruz diyoruz' diyen Tayeb, iki dil değil iki yarım dil bildiklerini belirterek, bunun nedeninin ise dil öğreniminin sürekliliğine bağladı. Hüzün ve sevinç gibi iki ayrı duyguyu birlikte yaşadığını ifade eden Ebdulfettah ise, 'Geçen yıllarda Kürt dili Konferansı için gelmiştim. O zaman bizi aydınlatan birçok değerli yazar ve dil bilimcimiz şimdi aramızda değil, yüklerini bize bırakıp gittiler. Bunun hüznü ile Cizre gibi Kürtçenin beşiği bir alanda bulunmanın sevincini yaşıyorum' diye kaydetti. Kürtlerin globalizmden korkmaması gerektiğini belirten Ebdulfettah, 'Her şeyimizin tarumar olduğu bir süreçteyiz. Sadece dilimiz var. Eğer globalizmden bir korkumuz olacaksa dilimiz için olabilir. Kürtçenin lehçeleri, gramer yapısı ve tüm sorunları için siyasi görüşlerden arınmış bir dil enstitüsü şart. Dil grupların, partilerin sorunu değil. Ulusal bir sorundur. Dilimizin sorunlarını tartışacak, pratik adımlar atacak bir enstitü çatısı altında çalışma şarttır' dedi.
Tiyatroya ilgi 'Nexweşxaneya Zimanê Kurdi' (Kürt Dil Hastanesi) adlı oyun yüzlerce kişi tarafından ilgiyle izlendi. Mem ž Zin Kültür Sanat Merkezi'nde sergilenen oyunu Cizre Eski Belediye Başkanı Aydın Budak, Belediye Başkan Vekili Ahmet Dalmış, Celadet Bedirxan'ın kızı Sinemxan Bedirxan ile birlikte yüzlerce kişi izledi. Qahir Bateyi ve Şirin Harhar tarafından yazılan oyun, Van MKM bünyesinde faaliyet yürüten Teatra Mezopotamya oyuncuları tarafından oynandı. Şirin Harhar'ın yönetmenliğini yaptığı oyunda asimile olmuş Kürt kurum yöneticilerinin Kürtçeyi kullanmadaki sorunları işleniyor. Oyun Cizrelilerden büyük alkış aldı.
Şairler ve şiirler
2. Cizre Kültür ve Sanat Günleri'nde şairler Reyhan Sarhan ve Lal Laleş, Kürtçe şiir dinletisi sundu. Cizre'de 'Dilin Onuru, Onurun Dili' sloganıyla düzenlenen 2. Sanat Günleri, şiir dinletisiyle devam etti. Reyhan Sarhan ve Lal Laleş'in okudukları şiirler halktan ilgli gördü. Belediye parkında yapılan şiir dinletisine DEP eski Milletvekili Selim Sadak, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, DTP Cizre İlçe Başkanı Yakup Budak, görevinden uzaklaştırılan Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak, Sinemxan ve kalabalık bir grup katıldı. Cizre Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu festival için teşekkürlerini sunan Lal Laleş, halkın dilini ve kültürünü unutmuş bir zamanda festivallerin yapılmasının çok önemli bulduğunu dile getirdi. Kürt diline herkesin saygı göstermek zorunda olduğunu belirten Laleş, dün düzenlenen 'Eskilerin Gözünde Cizre' söyleşisinden memnun kaldığını söyledi. Laleş, 'Eskilerle Cizre'yi daha çok tanıdım ve artık daha çok merak ediyorum' dedi. Sarhan, kadınların Kürtçe üzerinde pek fazla durmadığını belirterek, bundan sonra Kürt kadınları ve erkekleri dilin üzerinde daha fazla yoğunlaşmasını ve kendi ana dilini kullanmalarını istediğini ifade etti. Sarhan, Kürtlerin çocuklarına en iyi Kürtçe'yi öğretmesi önerisinde bulundu. Konuşmaların ardından Sarhan ve Laleş, Kürtçe şiirler okudu. Mehmed Uzun, ezilen halklar ve yaşamlarını yitirenlerin anısına şiirlerin okunmasıyla şiir dinletisi son buldu.
Dengbêjlere Cizre'de ilgi
Cizre'de 'Dilin Onuru, Onurun Dili' sloganıyla düzenlenen 2. Cizre Kültür ve Sanat Günleri'nde, 'Dengbêj Divanı' kuruldu. Cizreliler, dengbêjlere yoğun ilgi gösterdi. Dengbêjler söyledikleri uzun hava ve düğün şarkılarıyla halkın beğenisini topladı. Cizre Belediye Parkı'ndaki etkinliğe Silemanî Şirnexi, Cemalê Mihê, H. Ehmedê Şilyanî, Evdirrehmanê Mehmîdê Ala'ın hazır bulunduğu divana çok sayıda kişi katıldı. Dengbêjler Cizre Belediyesine festival için teşekkürlerini sunarak, birer dengbêj olarak Kürt halkına hizmet sağlamaktan kıvanç ve mutluluk duyduklarını belirtti. Dengbêjlerini unutmayan bir halk dilini ve de kültürünü de unutmaz şeklinde konuştu. Ardından dengbêlerin uzun hava ve düğün parçalarına halkın yoğun ilgisi oldu. Halk dengbêjlere bağlılıklarını alkış, zılgıt ve zılgıtlarla gösterdi. Halktan tam puan alan dengbêjler son olarak bir düğün parçasıyla 'Dengbêj Divanı' son verdi. ŞIRNAK / DİHA

Kürt kolasına vize yok

‘Asıl eğitim evde başlar. Çocuklarınızla Kürtçe konuşun, Kürt kültürünü yaşatın'

Parklara Kürtçe çiçek isimlerinin verilmesi bile yasaklandı

Bir zamanlar 'Erivan Radyosu'

TBMM’de Kürtçe tahammülsüzlüğü

Kürtçe'ye Türkçe ispat!

Almanya, Kürt televizyonu Roj TV’yi yasakladı

Welat için mücadeleye

'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmekte

Marmara Bölgesi’nde Kürtlere yönelik halk ihlalleriyle birlikte linç girişimleri de arttı

1000 Kişi, Newyork Times, Herald Tribune ve Le Monde'dan sonra Kürt Sorunu'na Barışçıl Çözüm için be kez Taraf'a İlan Verdi

Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa…

'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak'

“Asimilasyon insanlık suçudur!”

Bir kardeşe 100 televizyon, radyo yayını serbest ediyorsun, diğer kardeşinin dilini yasak ediyorsun. Böyle din kardeşliği istemiyoruz. Kınıyoruz”

Akp'den Kürtçe tahammülsüzlügü

`Kürtlere soykırım uygulanıyor, BM aracı olsun'

Siyasal İslam ve Kürtler

Aynı olaylarda 110 otel, 27 eczane, 23 okul, 21 fabrika, 73 kilise ve mezarlıkları yakılıp, yıkılır. Türk medyasının provokasyonları bununla bitmiyor

Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar

BELGE: KART KURT, TARK TURK DA OLABİLİR

İHD 2007 Yılı Raporu: İşkence arttı!

'24 yılın TSK komutanları'ndan tarihi itiraflar

İşte Türkiye'nin Kürtçesi(!)

Özkök Paşa Kürtçe eğitime, karşı

'Şemdinli'yle geldi 'Ergenekon'la gidiyor

erdogan-buyukanit Cepheyi genişleten Büyükanıt diğer taraftan 'Başkentte teröriste 'kardeşim' diyenler var. Her şeyin bir sınırı vardır. Bu sınır zorlanmamalıdır' diyerek, açıkça DTP'yi de hedef gösterdi. Büyükanıt'ın 'Ben ayağımı frenden çekip konuşsam gerginlik artar' şeklinde tehditlerini sürdürdüğü DTP, peş peşe silahlı saldırıya uğradı ve ardından kapatma davasına varan siyasi linç kampanyası başlatıldı
Askeri Şura toplantısında geleneklerin dışına çıkılarak 'irticai' faaliyetlere katılan hiçbir subayın ordudan atılmaması, Ergenekon uzlaşmasının sonucu olarak gelişti. Şemdinli'den kurtulan Büyükanıt, AKP sayesinde Ergenekon'dan da yara almadan sıyrıldı
Koltuğunu 30 Ağustos'ta halefi İlker Başbuğ'a devredecek olan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, 'Şemdinli'yle geldiği görevinden 'Ergenekon'la ayrılıyor. Göreve geldiğinde 'Cumhuriyet, tarihinin en büyük tehdidi altında' diyerek sert mesajlar veren Büyükanıt'ın iki yıllık görev süresi, ordunun tehdit olarak gördüğü AKP'yi yüzde 47'yle iktidara, Abdullah Gül'ü de Cumhurbaşkanlığı'na taşıdı. Kürt sorunu ve Ergenekon üzerinden kurulan uzlaşmanın son halkasını AKP'nin kapatılmaktan kurtulması oluşturdu. Büyükanıt'ın göreve gelirken en büyük hedefi PKK'yi bitirip tarihe geçmekti. Tarihe geçen ise, Büyükanıt'ın bütün umutlarını bağladığı ancak, fiyaskoyla sonuçlanan kara harekatı sonrası sarf ettiği şu söz oldu: 'Tere yağından kıl çeker gibi çıktık.'

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 30 Ağustos'ta dolacak iki yıllık görev süresi Türkiye'de daha uzun yıllar tartışılacak olaylarla geçti. Büyükanıt'ın en az göreve gelişi kadar ayrılışı da olaylı ve tartışmalı oldu. Darbe tartışmaları, Ergenekon'a uzanan çeteler zinciri, e-muhtıra, halkı sokağa davet eden Genelkurmay bildirileri, cumhuriyet mitingleri ve sınırötesi operasyon Büyükanıt'ın görev süresinde yaşanan önemli olaylar olarak kayıtlara geçti. Deyim yerindeyse Türkiye Büyükanıt'ın iki yıllık görev süresinde karanlık bir dönem yaşadı. Büyükanıt'ın göreve geldiği 2006'da Türkiye'nin gündeminde Şemdinli olayları vardı. Olaylarda baş aktör olarak adı geçen Büyükanıt, Şemdinli iddianamesinde 'çete kurma', 'evrakta sahtecilik' ve 'yargıyı etkileme' teşebbüsleriyle suçlanmıştı. Kamuoyu olayların aydınlatılmasını beklerken, AKP ise tam tersine, cumhurbaşkanlığı seçimi ve iktidar hesapları nedeniyle Büyükanıt'ı yargılanmaktan kurtararak, Şemdinli'nin üzerini örtme yoluna gitti. Şemdinli üzerinden kurulan bu uzlaşma Büyükanıt'ı kazasız belasız Genelkurmay Başkanlığı'na taşıdı.
Muhalif herkesi hedef aldı
Dış basında 'Sertlik yanlısı, şahin' olarak nitelendirilen Büyükanıt, koltuğuna oturur oturmaz sert mesajlar verdi. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök döneminin aksine ordudaki sessizlik bozuldu ve başta Büyükanıt olmak üzere komutanlar birbiri ardına iç siyasetten dış politikaya kadar hemen her alanda müdahale niteliğinde açıklamalar yapmaya başladı. Gerek Büyükanıt'ın gerekse kuvvet komutanlarının açıklamalarında 'irticai' ve 'bölücü' faaliyetlere karşı sert mücadele döneminin başlatılacağı mesajı verildi. Büyükanıt, 2 Ekim 2006'da Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada, 'irtica'dan 'bölünme tehlikesine', 'AB'nin gizli ajandasından' 'TESEV Almanağına' kadar her konuda muhalif kim varsa hedef aldı. Büyükanıt'un tehditlerinden kapatılan Ülkede Özgür Gündem Gazetesi de nasibini aldı. Büyükanıt'ın 'PKK'nın dergileri ve günlük gazeteleri yayımlanıyor. Bunlara müsaade edilmemesi gerek' sözleriyle hedef gösterdiği Gündem Gazetesi kapatıldı. Ardından açılan gazeteler de peş peşe kapatıldı, internet siteleri karartıldı. Eski DYP Lideri Mehmet Ağar'ın PKK için sarfettiği 'Düz ovada siyaset yapsınlar' sözüne de yanıtı geciktirmeyen Büyükanıt, 'Bu genel af anlamına gelir. Şiddetle kınıyorum' diyerek, iç siyasetteki müdahaleci tutumunu sürdürdü.
En büyük hedefi PKK'ydi
Büyükanıt'ın asıl dikkat çeken sözü ise 'Cumhuriyet hiç bu kadar aynı anda tehditlerle karşı karşıya kalmadı' oldu. Bu sözler aslında Büyükanıt'ın iki önemli hedefini yansıtıyordu. Birincisi; PKK'nin belinin kırılması, ikincisi de; AKP'nin gücünün belli ölçüde sınırlandırılması. Ancak, Büyükanıt'ın asıl kilitlendiği PKK oldu. ABD eski Genelkurmay Başkanı General Richard Myers'in 'PKK'yi bitirecek tek komutan' dediği Büyükanıt, 'PKK'nin kökünü kazıyarak' tarihe geçmek istiyordu. Büyükanıt'ın bu noktadaki referansını da dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş oluşturuyordu. Hatta Güreş bir konuşmasında Büyükanıt için 'Ona bakınca karşımda kendimi görüyorum' demişti. Büyükanıt büyük bir savaş süreci başlatmaya hazırlanırken KCK, barışa bir kez daha şans tanınması için 1 Ekim 2006'da ateşkes ilan etti. Büyükanıt'ın ateşkese yanıtı ise, 'TSK silahlı tek terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadelesini sürdürecektir' şeklinde oldu ve Kürt sorununa olası sivil çözüm arayışlarının önünü kesti. Bunu ağırlaştırılan operasyonlar süreci izledi. Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı'yken Güney'de oluşturulacak bir 'tampon bölge' planı hazırlamıştı. Şemdinli'yle startını verdiği bu planı hayata geçirmeye hazırlanıyordu ancak, 2007 itibariyle Türkiye'nin gündemi cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi. Genelkurmay'ın alttan teşvik ve yönlendirmesiyle Türkiye'nin değişik illerinde büyük 'cumhuriyet mitingleri' düzenlendi. AKP'nin, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü Çankaya'ya göndermesi 367 kararı ve Genelkurmay'ın 27 Nisan'da yayınladığı e-muhtıra ile engellendi.
Dolmabahçe'de anlaştılar
ozkok_erdogan_buyukanitKamuoyu orduyla hükümet arasındaki e-muhtıra gerginliğini tartışırken, Başbakan Erdoğan ve Büyükanıt, 4 Mayıs 2007 tarihinde Dolmabahçe'de iki saat süren tarihi bir görüşme yaptı. Türkiye'nin kaderini belirleyen bu gizli görüşmede Büyükanıt ve Erdoğan PKK'nin tasfiyesi üzerine anlaştı. Aynı günlerde sık sık sınırötesi operasyonu gündeme getiren Büyükanıt, Harp Akademileri'ndeki bir konuşmasında, 'İçeri girip sadece PKK ile mi uğraşacağız yoksa Barzani ile bir şeyler olacak mı?' diyerek, Kürt yönetimini açıkça tehdit etti. Büyükanıt, PKK'ye destek vermekle suçladığı AB ve ABD'yi de karşısına alarak, 'Teröriste yardım eden de teröristtir' şeklinde sert ifadeler kullandı. Seçim kaygısı nedeniyle operasyonu gündemine almaktan kaçınan Başbakan Erdoğan ise, Genelkurmay'a 'İçerdekiler halledildi de sıra dışarı mı geldi?' karşılığını verdi. Seçimler öncesi sınırötesi operasyonun imkansızlığını aslında Büyükanıt da biliyordu. Erdoğan'ın operasyona karşı direniyor gözüküyor olmasının altında yatan tek bir neden vardı o da; Kürt oylarını alabilmek. Erdoğan'la Büyükanıt arasındaki danışıklı dövüşün bir diğer nedeni de seçimler sonrası için operasyonun altyapısını hazırlamak ve kamuoyunu alıştırmaktı. Nitekim içerde operasyonlar daha da ağırlaştırıldı. Genelkurmay Başkanlığı 9 Haziran'da bir bildiri yayınlayarak, PKK'ye karşı herkesi 'kitlesel refleks' göstermeye çağırdı. Bu çağrı linç girişimlerinin önünü açacağı gerekçesiyle kamuoyunda tepki uyandırırken, Büyükanıt geri adım atarak, 'Demokratik tepki istiyoruz' savunmasında bulundu. Çatışmaların tırmanması ve asker kaybının artması nedeniyle kamuoyunda TSK'ye yönelik geliştirilen eleştiriler karşısında Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ'la birlikte 27 Haziran'da Isparta Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Merkez Komutanlığı'nda basın toplantısı yaparak, kendisini 'Çatışmalara eğitimsiz asker göndermiyoruz' sözleriyle savundu.
AKP'yi yüzde 47'yle iktidara taşıdı
buyukanit_erdogan1 Türkiye sınırötesi operasyon ve e-muhtıra tartışmalarının gölgesinde 22 Temmuz'da seçimlere gitti. AKP'nin mağduriyet ve sınırötesi operasyon siyaseti tutmuştu. Ordunun müdahalesi AKP'yi yüzde 47'yle iktidara taşıdı. Ordunun muhtırasını yiyen AKP, MHP'nin de desteğini alarak Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanlığı'na seçti. Büyükanıt'ın e-muhtırası ve sert çıkışları işe yaramamış, tam tersine AKP'yi daha da güçlendirmişti. Çankaya kalesinin düşmesi Büyükanıt liderliğindeki ordu yönetiminin tarihi bir başarısızlığı olarak kayıtlara geçti. Büyakanıt'ın 'tehlikede olduğunu söylediği' cumhuriyet AKP tarafından kuşatmaya alındı. Dış basın da seçim sonuçlarını AKP'nin ordu destekli laik kesimler karşısındaki zaferi olarak yorumladı.
Meclis'ten istediği yetkiyi aldı
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümetin kurulmasının ardından gündem yeniden sınırötesi operasyon tartışmalarına kaydı. Büyükanıt'ın bir an önce gerçekleştirmeyi planladığı sınırötesi operasyon için psikolojik süreç başladı. Hükümetin verdiği yetkiyle Genelkurmay Başkanlığı operasyonların yoğunlaştığı Siirt, Hakkari ve Şırnak'ta geniş bir alanı kapsayan 'Güvenlik Bölgesi' uygulaması başlattı. Aynı günlerde Genelkurmay, Kürtlere karşı savaş anlamına gelen 'Bilgi Destek Eylem Planı'nı devreye koydu ve ardından provokasyonlar zinciri başladı. 30 Eylül 2007'de Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Beşağaç köyünde 12 korucunun JİTEM tarafından silahla taranarak öldürülmesi olayı izledi. Operasyona korucuları dahil etmeyi planlayan Büyükanıt, 1 Ekim 2007 tarihindeki şu sözleri saldırının gerçek amacını anlatmaya yetiyordu: 'Son dönemde PKK'ye çok büyük bir darbe vurulmuştur. Koruculara saldırının bunun bir nedeni olarak görülebileceğini düşünüyorum.' Cepheyi genişleten Büyükanıt, diğer taraftan 'Başkentte teröriste 'kardeşim' diyenler var. Herşeyin bir sınırı vardır. Bu sınır zorlanmamalıdır' diyerek, açıkça DTP'yi de hedef gösterdi. Büyükanıt'ın 'Ben ayağımı frenden çekip konuşsam gerginlik artar' şeklinde tehditlerini sürdürdüğü DTP peş peşe silahlı saldırıya uğradı ve ardından kapatma davasına varan siyasi linç kampanyası başlatıldı. Bölge'de çatışmalar da giderek tırmanırken, 17 Ekim 2007'de Meclis'ten sınırötesi operasyon tezkeresi geçti. PKK'nin 21 Ekim'de gerçekleştirdiği büyük Dağlıca baskını Büyükanıt'ı kamuoyu karşısında zor duruma düşürmüştü. Düğmeye basıldı ve hükümetin verdiği direktifle TSK, 16 Aralık'ta sınırötesi hava operasyonunu başlattı. 'Ben artık istediğim yetkiyi aldım' diyen Büyükanıt, ABD'nin desteğiyle gerçekleştirdiği operasyona büyük bel bağladı, kamuoyunu da büyük beklentiye soktu.
jitem_iskence_bombalama_tecavuz_suikast Tampon planı Zap'ta suya düştü
Aslında Büyükanıt'ın hedefi geniş kapsamlı bir kara operasyonuydu. Bununla amaçlanan ise Güney'de bir tampon bölge oluşturulmasıydı. Büyükanıt 20 Ocak 2008'de Londra'ya giderek, vize aldı. 21 Şubat'ta TSK on bin askerle Güney'e girdi. Büyükanıt, Güney Kürdistan'a girip derinleşme ve giderek kalıcılaşmayı hedefliyordu. Operasyonun hedefinde aynı zamanda Güney'deki Federe Yönetim ve Kerkük de vardı. Ancak PKK'den gördüğü direniş karşısında ağır kayıp veren TSK, harekatın 10'uncu gününde ani bir biçimde çekilmek zorunda kaldı. Büyükanıt'ın 'tampon bölge' planı da böylece Zap fiyaskosuyla suya düştü. Durumu kurtarmaya çalışan Büyükanıt, geri çekilmeyi taktik başarı olarak savunurken, 'Tere yağından kıl çeker gibi çekildik' ifadesini kullandı. Ancak tartışmalar bitmedi ve CHP ile MHP, 'TSK'nin ABD'nin talimatıyla geri çekildiğini' savunarak, Genelkurmay'a yüklendi. Büyükanıt ise, iddialı konuşarak, 'İspatlasınlar üniformamı çıkartırım' savunmasını yaptı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Büyükanıt'ın açıklamalarını 'PKK'ye itibar kazandırıyor' diye nitelendirince Genelkurmay'dan muhalefete 'Bize PKK'den daha fazla zarar veriyorsunuz' yanıtı geldi. Büyükanıt'la muhalefet arasındaki çatışmanın nedeni aslında kara harekatının başarısızlığını gizlemeye yönelikti. Çünkü Büyükanıt'ın büyük umutlar bağladığı tasfiye ve 'tampon' planı başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
ERDOGAN ATO Ergenekon'dan da kurtardı
Kara harekatının hemen ardından laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği iddiasıyla AKP hakkında kapatma davası açıldı. Laiklik konusunda keskin tavırlarıyla bilinen Büyükanıt'ın sessizliği dikkat çekti. Büyükanıt, gazetecilerin ısrarlı sorularına 'Ben bu konularda hiçbir şey söylemeyeceğim' diyerek durumu geçiştirmeye çalıştı. Bu sözler aslında Dolmabahçe mutabakatının sürdüğünü ortaya koyuyordu. Yargı çevrelerinin ve CHP'nin bütün zorlamalarına karşın Büyükanıt dava karşısındaki sessizliğini bozmayarak, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün deyimiyle AKP'yle ilişkisini 'şiir gibi' yürütmeye devam etti. Aslında Büyükanıt'ın bu sessizliğinin ardında kapatma davasının seyrini önemli oranda etkileyen ABD onaylı Ergenekon operasyonu vardı. Çünkü Ergenekon'un asıl kolu ordu içine uzanıyordu ve yüksek rütbeli askerlerin karargahın izni olmadan hareket edemeyeceği gerçeği Büyükanıt'ı sorumlu hale getirmişti. Çeşitli darbe planları yapan emekli generaller Ergenekon operasyonu kapsamında bir bir tutuklanırken, Büyükanıt, 'Benim bildiğim tek operasyon Kuzey Irak'a düzenlenen operasyondur' diyerek, suskunluğunu korudu. Hükümet ise kapatma davasının seyrini etkilemek için Ergenekon operasyonunu kışlanın kapısından içeri götürmedi. Büyükanıt'la Erdoğan arasında bu uzlaşma Ergenekon operasyonunun derinleşmesine izin vermedi. Bu sürecin sonunda AKP de kapanmaktan kurtuldu. Son Yüksek Askeri Şura toplantısında geleneklerin dışına çıkılarak 'irticai' faaliyetlere katılan hiçbir subayın ordudan atılmaması, Ergenekon uzlaşmasının sonucu olarak gelişti. Şemdinli'den kurtulan Büyükanıt, AKP sayesinde Ergenekon'dan da yara almadan sıyrıldı. Büyükanıt'ın giderayak gündeme gelmesine yol açan asıl gelişme ise emekliliğinde kullanmak üzere hükümet tarafından kendisine değeri 1 milyon YTL'yi bulan zırhlı özel araç hediye edilmesinde yaşandı. CHP giderayak hem ihraçsız YAŞ toplantısı hem de özel araç hediye edilmesiyle ilgili olarak Büyükanıt'ı topa tuttu. Büyükanıt da Genelkurmay bildirisiyle CHP'ye sert karşılık verdi. Şimdilik sular durulmuş gibi gözükse de hem hediyelik makam aracı hem de ihraçsız YAŞ toplantısı uzun süre daha Türkiye'nin gündeminde kalmaya devam edecek.
ABD çizgisinden sapmadı
baykal_bahceli_erdogan_buyukanitİki yıllık görev süresinde ABD-İngiltere-İsrail ekseninden sapmayan Büyükanıt, zaman zaman PKK'yi bahane ederek Washington yönetimine kafa tutan açıklamalar yapsa da ABD çizgisi dışına asla çıkmadı. Daha önceki sert çıkışlarının aksine Büyükanıt, Güney Kürdistan yönetimine karşı da söylemlerini belli ölçüde yumuşattı. Büyükanıt geçen aralıkta SAREM'in düzenlediği bir konferansta 'Kerkük'ün dışında kalacağı modern bir federasyon olabilir' diyerek, Kerkük'süz bir Kürt oluşumuna Ankara'nın fazla itirazının olmayacağının mesajını verdi. Talabani'ye karşı önceleri sert tutum sergileyen Büyükanıt, Irak Cumhurbaşkanı'nın martta Ankara'ya yaptığı ziyarete de açıktan karşı çıkmadı. Büyükanıt'ın iki yıllık görev süresinin bir diğer özelliği de yayınladığı bildirilerle Genelkurmay'a yönelik eleştiriler ve basında yer alan haberlere cevap yetiştirmesi oldu. 27 Nisan e-muhtırası da dahil Büyükanıt iki yılda toplam 40 bildiri yayınladı. Ayrıca resepsiyonlar da dahil her platformda konuşmaktan geri kalmayan Büyükanıt, en konuşkan Genelkurmay Başkanı sıfatını aldı. 'Karanlık savaş', 'Artık PKK kampları BBG evi gibi', 'imamlar ve muhtarlar da mayın döşüyor' ifadeleri Büyükanıt döneminde iz bırakan sözler oldu. İLHAN ERDEM YARIN: İlker Başbuğ – www.gundemonline.org

Şengal Katliamı bir başlangıçtı

AKP Demokrasiye Gitmek İçin Bir İmkân Değildir

Erdoğan-Başbuğ mutabakatının asıl hedefi Kürtlere yönelik baskılar

AKP medyasının yeni dönem görevi

Ergenekon'u neden PKK ile ilişkilendiriyorlar

Türkiye'yi yöneten 50 kişi içinde Abdullah Öcalan’da var!

YORUM : Ergenekon ve Kürtler

Özkök’ün yemeğini evden getirdiği günler

İşte Ergenekon gerçeği

Başkan Barzani'ye, Türk genelkurmayından tepki

Büyükanıt’ın “sürprizi” :HPG Komutanı Bahoz Erdal’a suikast planı!

TSK'ye ait olduğu belirtilen Eylem Planı'nda öncelikli hedef Kürtler oldu.

“İsrail Kürdistan ile ilişki kurmak istiyorken Kürdistan İsrail ilişkisinden utanıyor”

Türk-İran işi

GENELKURMAYBAŞKANI BÜYÜKANIT'TAN İLGİNÇ AÇIKLAMA

Büyükanıt’ın Kürt kimliği korkusu

Benim üzerimde üniforma var

Debkafile: “Cheney, İran için Türkiye’ye gidiyor“

Newroz’a ‘Demokratik Özerk Kürdistan’ damgasını vurdu

GÜNEŞLERİ BATTI!

Avrupa Basını: PKK prestij kazandı

Gates ve Bush Büyükanıt’ın havasını aldı…

Kürdistan ve Kosova İkiyüzlü politikalar, işgalci Türk ordusu

İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları

İngiltere’de Büyükanıt’ın ziyareti protesto edildi

Yaşar Büyükanıt için tutuklama istemi

'Kürt planı' Londra'da ısıtılıyor

2007'de Kürt sorunu değil, rejim çözüldü

'Sadece Kalatuka köyünde 250 baş hayvan telef oldu, köy camisi ve hastane imha oldu'

ABD, istihbarat verdi, yolunu açtı, sen ne yaptın? Saldırdın da ne oldu? Eline ne geçti? ABD, sana yeni yardım etmiyor ki, 24 yıldır yardım ediyor...

`ERDOĞAN VE BÜYÜKANIT YARGILANSIN'

Türkiye Kurdistan'da zararlı ve boş bir işe girişti

PKK’yı durdurabileceği sanılmamalı. PKK militanlarının yenilgiye uğratılması için kendileriyle karada hesaplaşmak gerekecek.

İnsanlığın değer verdiği değerlerden biri insan hakları, ikincisi demokrasi, üçüncüsü özgürlük, dördüncüsü barış...

6 Mart 2007 tarihinde 30 gün, 9 Nisan 2007'te 15 gün, 12 Temmuz 2007'te 15 gün, 8 Eylül 2007'de 30 gün yayın durdurma cezası verilmişti.

DTP ve Kürt kurumları medyanın hedefinde

Büyükanıt: "Sırf operasyon yapmak için operasyon yapılmaz. Birazcık operasyon yapalım diye operasyon yapılmaz."

"Türkiye'nin Kürt bölgesine karşı daim, doğrudan tehditleri.. kuşku yaratıyor ve bizi hedefin Kürdistan bölgesi olduğu kanaatine yaklaştırıyor."

“Ellerine Sağlık. Bu millet bağlı bulunduğu her ülkenin başına beladır. Asalakça yaşamaya alışmışdır. Ermeniler gibi bunlarıda İran, Suriye, Irak.."

Mardin'de Sağ Yakalanan iki Gerilla Kurşuna Dizildi

tsk_gerilla_kursuna_dizildi 13:34 Mardin'in Derik ilçesi kırsalında çatışmada yaşamlarını yitirdiği öne sürülen iki gerillanın, bir itirafçının da katıldığı operasyonda sağ yakalandıktan sonra infaz edildikleri bildirildi.
Derik ilçesi Tepebağ bölgesinde 22 Ağustos günü çıkan çatışmada yaşamını yitirdiği bildirilen iki HPG gerillasının, sağ yakalandıktan sonra kurşuna dizilerek öldürüldüğü bildirildi.
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, Mardin'den Derik kırsalına operasyona çıkan özel harekat timleri, Derik-Mazıdağ ilçeleri yol kontrolüne katılan bir itirafçıyı da yanlarına alarak Tepebağ bölgesine operasyon düzenledi. İhbar sonucu yerleri tespit edilen Mehmet Dölek ve ismi henüz belirlenemeyen bir HPG gerillası yemek yedikleri sırada pusuya düşürüldü. Burada sağ yakalanan iki gerilla, özel timler tarafından kurşuna dizilerek öldürüldü. Olaya çatışma süsü verilmesi amacıyla yaklaşık yarım saat boyunca özel timlerin çevreye ateş açtıkları bildirildi.
Olaydan sonra ANF'ye bilgi veren yerel kaynaklar, infaz edilen iki gerillanın yemek yedikten sonra baygın halde sağ yakalandıklarını ve kurşuna dizildiklerini açıkladı.
Çatışmada yaşamını yitiren iki gerilladan olan Mehmet Dölek Mardin'de toprağa verilirken, ismi henüz öğrenilemeyen diğer gerillanın cenazesinin ise Malatya Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği bildirildi.
MARDİN / ANF
H P G'li Dölek'i binlerce kişi toprağa verdi

Vahşet itirafları:“Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...”

'Faili devlet' yargılansın

‘Botlarımızın içi kan doluyordu’

DERSİM KATLİAMI TANIĞINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR Çiftçi katliamda yaşadıklarını anlattıktan bir hafta sonra, 3 Ocak 2007 tarihinde yaşamını yitirdi

Emir Türkiye’den geldi

Gazi davası yeniden görülsün

Köy yakanlar devrede

Sivas'ta Ölenler, Yaralananlar, Kurtulanlar...

Bu nasıl insanlık?

Diyarbakir'da 2'si bebek, 7'si çocuk toplam 10 kişinin katledildiği bombalı saldırının failleri korunuyor.

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Yer-gök böyle zulüm görmedi

Bir askerden vahşet itirafları

Bu da havan topu parçası

Facebook'da ırkçı örgütlenmeler

Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

KCK, PKK ve KJB'den 15 Ağustos açıklaması

AKP kan emmeyi sürdürüyor

AKP'den işkence ye büyük tolerans

Vahşete karşı bir direniş ruhu: 14 Temmuz 1982

Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı

1925 KÜRDİSTAN HAREKETİNİ ANMA PANELİNE ENGELLEME

Polis, 12 yaşındaki çocuğun yüzüne sıcak su döktü..“Oğluma bunu yapanlar insan olamaz”

CDK, Kürtlere saldırıları Hitler dönemine benzetti

Leopard 2 savaş tankı Türkiye'ye satıldı. Alman silahlanma raporunu sert bir şekilde eleştiren insan hakları örgütleri, Kürtlerin savaşla tehdit...

Diyarbakır 5 Nolu

Aydın Dere Tarih bizden ne istiyor?

Tarihe Kazınmış Belgeler; Kürt Soykırımları

Kayıp yakınlarını fişlediler : Önce öldür, sonra fişle!

Türkiye terörist ülke mi?

KÜRTLER İN ELİNE TUTUŞTURULMUŞ YENİ TOPİTOP ŞEKERİ YAHUDi DÜŞMANLIĞI

Halepçe, Qamışlo, Beyazıt ve Gazi katliamları protesto edildi

KCK, katliam yıldönümünde Suriye Baas rejimini kınadı

Vahşetin simge kızı 13 yıl sonra konuştu

İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları

Güçlükonak’ta 11 Kürt Öldürüldü [15 Ocak 1996]

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Beytüşşebap için Ankara’da düğmeye basıldı

'Askerler, hamile kadınların karnını deşiyorlardı'

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

En küçük bir ihbarda, ya Evleri ve mallari gasp edildi yada topluca Daragaçlarina çekildiler.Sürgün edildi "şansli" olanlar

“Özgür Gündem 8 aylık bir yayın döneminde 8 şehit vermiş bir gazetedir.”

image Yaşar Kaya yasar.kaya@hotmail.de 

Tarih: 25 Ağustos 2008 Pazartesi www.Kurdistan-Post.org

Musa Anter´in,cenazesinin kaldırılmasından sonra İstanbul´a dönüşte bu açık mektup dönemin Başkanına yazıldı. Güncelliğini yitirmediği için mektubu yeniden hatırlatmak istedik...

 

Tansu Çiler´e Açık Mektup 16 Temmuz 1993

Sayın Tansu Çiler

Başbakan

Size yazmak zorundayım. Ülkemiz ve halkımız kan ve ateş çemberinden geçmektedir. Bu inkar edilemez. Günlük ölü sayısı ortalama 40 50 civarındadır. Bu haksız ve kuralsız savaşta ölenler bizim çocuklarımızdır. Bu gidişe daha çok seyirci kalamayız. Kimse seyirci kalmamalı. Hele sizin gibi Hükümet edenler. İcranın başında olanlar hiç seyirci kalamazlar. Bu cinayet ve kan deryasında daha çok ocak sönmeden, daha çok analar evlat acısı görmeden, tez elden bu gidişe dur demek gerekmektedir. Acil sorun budur. Bu sorun ve buna ilişkin hiç bir sey ertelenemez.ciller_agar_catli_kocadag_sahin_bucak_teroru

11 Temmuz 1993 günü Genel Kurmay Başkanlığı’nda düzenlenen ve daha sonra sizin verdiğiniz yemekle son bulan "Brifing"e Özgür Gündem ile Aydınlık gazetelerinin davet dışı bırakılması bir demokrasi ayıbıdır.. Biz Özgür Gündem olarak, resmi ideolojiyi savunmuyoruz.  Bilakis resmi ideoloji dışında çıkan bir gazeteyiz. Doğu ve Güneydoğu´da olup bitenleri burjuva basını hep halktan sakladı. Ama biz doğru vermeye çalışıyoruz. Evet orada kuralsız bir savaş var. İnsanlar ölüyor, köyler bombalanıyor, biz bunu inkar edemeyiz, yok sayamayız. Bu halka ve insanlara ağır bir ihanettir. Bizim dışımızdaki basın yıllarca bu savaşın gerçeğini kulak ardı etti. En çok göze batışımız çevremizde bizim gibi gazetelerin olmayışındadır.

Özgür Gündem 8 aylık bir yayın döneminde 8 şehit vermiş bir gazetedir. Bizim basın tarihimizde ve dünya basın tarihinde böyle bir gazetenin eşine rastlanmak mümkün değil.  Geçmişteki bu cinayetler bizlerce ve dünyaca biliniyor. Buraya bir şey ilave edecek durumda değilim. Bugün gelinen noktada Özgür Gündem´i önce marjinal hale sokmak, tecrit etmek bu ülkenin demokrasi mücadelesinin bir ayağı saymamak yanlıştır.

Bu ülkede elbirliği ile inşasına çalıştığımız yasaksız bir demokraside Özgür Gündem ve benzeri gazeteler olmalı ve biz onu içimize sindirerek tahammül etmeliyiz. Biz fikri suç saymayan bir gazeteyiz. Fikir için "devletin dibine konan dinamit" görüşüne hep karşı olacağız. Bu zaptiye nazırı kafası ile bir yere varamayacağımız, açıkça ortadır. Her türlü gerçeği  ve Kürt sorunu yasaksızca tartışarak doğruları bulacağız. Demokrasi talebimiz bundadır. İnkar, şiddet, savaş, ölüm ve asimilasyon ile hiç bir şeyi 70 yılda çözemedik, simdi de çözemeyiz.

1946’larda Zekeriye ve Sabiha Sertel’lerin gazetesi, Tan Matbaasına yapılan saldırı ve tertip ile 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’daki yağma, Kahraman Maraş, Atatürk Kültür Merkezi’nin yakılması, Marmara yolcu gemisinin batırılması, Çorum olayları, Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun öldürülmesi, 1 Mayıs 1977 katliamı tarihimizin kara lekesi olan ve tertip oldukları sonradan ortaya çıkan olaylardır.

Bu devletin geçmişinde ve geleneğinde bu tür karanlık olayların olması bizi ciddi bir şekilde endişelendirmektedir. Bekirağa Bölüğü’nde boğulan Yakup Cemil’den İzmir suikastına kadar uzanan bu tarih diliminde yönetimin kanlı ellerini kim inkar edebilir ?

Bu sebeplerdir diyoruz ki;

Ülkemizde huzur için, demokrasi için, insan hakları için çağdaş mücadeleler veren yayın organlarına bu tür tuzaklar kurmaya, özgür ve çağdaş düşünceleri yok etmeye gerek duyulmamalıdır.

Özgür Gündem;

Öncelikle kendisini, sonra savunduğu fikir platformunu, demokrasinin bir zenginliği olarak görmektedir. Bütün demokrasi güçlerini, devrimci ve demokratları, açık rejimden yana olanları, halkların kardeşliğine inananları, barışa gönül verenleri, geçilmekte olan bu sıkıntılı süreçlerde yanına çağıracaktır.

Size bu mektubu yazdığım sırada gazetemizin yayının durdurulması kararı mahkemece ve polis eliyle tebliğ edilmiştir. Hukuki dayanaktan yoksun bu karar tebliğ edilmeden evvel usulen yerine getirilmesi gereken eksiklik için bize bir duyuruda bulunmadan haksız karar alınmıştır.

Sayın Başbakan;

Ülkemiz yeni bir süreçten geçmektedir. Türkiye değişmek zorundadır. Bu değişimin çağdaş, ileriye dönük, kansız ve barutsuz olması hepimizin dileğidir. Çok bedel ödenerek bu günlere gelinmiştir. Barış kaçınılmaz hedefimiz olmalıdır. Demokrasilerde çarelerin tükenmediği inancını tekrarlıyor ve size saygılar sunuyorum.

Yaşar Kaya 16 Temmuz 1993

BAŞKAN BARZANİ’DEN HEWLER SPORA KUTLAMA MESAJI…

mesoud mesut barzani masod

PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Irak’ta üst üste şampiyonluk elde eden Hewler Spor kulübü yeneticilerini, teknik direktörünü, oyuncularını ve taraftarlarını kutladı.

Kutlama mesajının metni:

''Hevler Spor Kulübü’nün elde ettiği ve başarı ve federal Irak’ta şampiyon olması münasebetiyle kulüp yöneticilerini, teknik directorünü, oyuncularını ve taraftarlarını yürekten kutluyorum.

Şüphesiz ki spor alanı halkların dünyaya tanıtılması için bir kapıdır. Hewler Spor Kulübü, başarısıyla  Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Hewler ve Kürdistan halkını tümüne  büyük bir hizmet sundu.  Kulübün, Irak’ta iki defadır üstüste şampiyonluk elde etmesi spor dostu Kürdistan halkına bir armağan olmakla beraber bu başarısıyla herkesin gönlünde yer edinmeyi  de başardı. Bu başarı, Kürdistan halkının sporun diğer dallarında da başarı elde edebileceğini kanıtladı. Kulübün başarılarının devamını diliyorum. Oyuncuların herbirine sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

        Mesut Barzani

Kürdistan  Bölgesi Başkanı

            25.08.2008

Başbakan’a Hedik sorusu : ‘Köylerine geri dönmek isteyenlere gözdağı verilmek mi istendi?’

DTP Amed Milletvekili Tuğluk: Hedik olayı ile köylerine dönmek isteyenlere gözdağı verilmek istendi. Başbakan olarak, ne yapacaksınız?

DTP Amed Milletvekili Aysel Tuğluk, Amed’in Lice İlçesi’ne bağlı Hedik Köyü’nün askerler tarafından taranmasını, ‘köylerine geri dönmek isteyenlere gözdağı verilmek istendi’ şeklinde yorumladı. Tuğluk, Başbakan Recep T. Erdoğan’ın, “Köylerin bir daha boşaltılmayacağına, geri dönenlerin huzur ve güven içinde köylerinde yaşayabileceğine dair başbakanlık düzeyinde kamuoyunu rahatlatıcı sözlü ya da yazılı bir açıklamanız olacak mı?” sorusunu yanıtlamasını istedi.

hedik-heyet-ziyaret7Tuğluk, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması isteğiyle verdiği soru önergesinde, 22 Ağustos’ta meydana gelen olayla ilgili olarak yaptıkları incelemede, köyün yarım saat süreyle özel tim mensupları tarafından rastgele, bazen hedef gözetilerek tarandığını, köyün 15 saat boyunca abluka altına alındığını hatırlattı. Son 25 yıldır 3 bin 500 köyün yakıldığını ve zorla boşaltıldığını, 3 milyondan fazla kişinin zorla yerlerinden edildiğini anımsatan Tuğluk, şunları kaydetti: “Vatandaşlarımız büyük şehirlerin varoşlarında yoksulluk, açlık ve sefaletle yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Hedik Köyü de 1988 yılında zorla boşaltılmıştı. 2000 yılından sonra görece çatışmaların azalmasıyla birlikte insanlarımız kısmen köylerine geri dönmeye ve ait oldukları yerlerde yaşamaya başlamışlardır. Hedik Köyü sakinleri de 2003 yılının ortalarında geri dönerek hem evlerde hem de çadırlarda kalmaya başlamışlardır.”

‘Olay aydınlatılmalı’

2003 yılında geri dönülen köyün akşam saat 18:00 civarında taranmaya başlandığını kaydeden Tuğluk, askerlerin önce “Yanlışlık oldu, kusura bakmayın!” dediğini, daha sonra köyü ablukaya aldığını belirterek, olayın büyük bir korku ve tedirginliğe neden olduğunu söyledi. Olayın aydınlatılmasını isteyen Tuğluk, şu soruların yanıtlanmasını istedi:

- Çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte bölgede çalışmalarını yürüten asker, özel tim ve köy korucularının, OHAL dönemini aratmayacak düzeyde vatandaşlarımıza yönelik hukuksuzca davranışlarda bulundukları ve çok ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı, kimi zaman yaşam hakkı ihlali dâhil olmak üzere baskı ve korku yaratmak amacıyla benzer vakaların arttığını rapor ve belgeleriyle öğrenmekteyiz. Bunun önünü almaya dönük ülkenin Başbakan’ı olarak yasal ve idari bir tedbir alacak mısınız?
- İçinde korucuların, askerlerin ve özel timin bulunduğu kalabalık bir grubun hiçbir uyarı, ikazda bulunmadan rast gele evleri ve orada bulunan çocuklar dahil tüm insanları yarım saat süreyle ateş altında tutmuş olmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Olay hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından bilgilendirildiniz mi?
- Bilgilendirilmişseniz eğer, olayın soruşturulmasına ve sorumluların açığa çıkarılmasına yönelik bir talimatınız olmuş mudur? Bakanlık herhangi bir inceleme de bulunacak mıdır?
- Bölgede özellikle son dönemlerde köylerine dönen ya da dönmek isteyen insanların üzerinde baskıların yoğunlaştığı, geri dönmeye çalışanların üzerindeki baskının arttığı gözlemlenmektedir. Hedik Köyü’ndeki bu son olay da bunu doğrulamaktadır. Bu geçmişte olduğu ve yapıldığı gibi gizli bir konseptin uygulamaları mıdır? Köye dönüşleri engelleme konusunda insanlar üzerinde baskı ve korku yaratılmak mı istenmektedir?
- Değilse, söz konusu bölgede görevli askeri yetkili ve köy korucularının keyfi, fiili ve denetimsiz uygulamaları mı vardır?
- Hedik Köyü’nü silahla tarayan asker ve korucuların olaydan sonra gayri ciddi bir biçimde ifade ettikleri gibi benzer “yanlışlıkların!” olmaması için TC Hükümeti’nin Başbakan’ı olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Köye dönüşleri teşvik etmek ve vatandaşların güvenli biçimde dönüşünü, yerleşmelerini ve yaşamalarını sağlamak için hükümet nezdinde bir çalışmanız var mıdır, olacak mıdır?
- Köylerin bir daha boşaltılmayacağına, geri dönenlerin huzur ve güven içinde köylerinde yaşayabileceğine dair Başbakanlık düzeyinde kamuoyunu rahatlatıcı sözlü ya da yazılı bir açıklamanız olacak mıdır? ANKARA YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Vahşet itirafları:“Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...”

'Faili devlet' yargılansın

‘Botlarımızın içi kan doluyordu’

DERSİM KATLİAMI TANIĞINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR Çiftçi katliamda yaşadıklarını anlattıktan bir hafta sonra, 3 Ocak 2007 tarihinde yaşamını yitirdi

Emir Türkiye’den geldi

Gazi davası yeniden görülsün

Köy yakanlar devrede

Sivas'ta Ölenler, Yaralananlar, Kurtulanlar...

Bu nasıl insanlık?

Diyarbakir'da 2'si bebek, 7'si çocuk toplam 10 kişinin katledildiği bombalı saldırının failleri korunuyor.

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Yer-gök böyle zulüm görmedi

Bir askerden vahşet itirafları

Bu da havan topu parçası

Facebook'da ırkçı örgütlenmeler

Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

KCK, PKK ve KJB'den 15 Ağustos açıklaması

AKP kan emmeyi sürdürüyor

AKP'den işkence ye büyük tolerans

Vahşete karşı bir direniş ruhu: 14 Temmuz 1982

Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı

1925 KÜRDİSTAN HAREKETİNİ ANMA PANELİNE ENGELLEME

Polis, 12 yaşındaki çocuğun yüzüne sıcak su döktü..“Oğluma bunu yapanlar insan olamaz”

CDK, Kürtlere saldırıları Hitler dönemine benzetti

Leopard 2 savaş tankı Türkiye'ye satıldı. Alman silahlanma raporunu sert bir şekilde eleştiren insan hakları örgütleri, Kürtlerin savaşla tehdit...

Diyarbakır 5 Nolu

Aydın Dere Tarih bizden ne istiyor?

Tarihe Kazınmış Belgeler; Kürt Soykırımları

Kayıp yakınlarını fişlediler : Önce öldür, sonra fişle!

Türkiye terörist ülke mi?

KÜRTLER İN ELİNE TUTUŞTURULMUŞ YENİ TOPİTOP ŞEKERİ YAHUDi DÜŞMANLIĞI

Halepçe, Qamışlo, Beyazıt ve Gazi katliamları protesto edildi

KCK, katliam yıldönümünde Suriye Baas rejimini kınadı

Vahşetin simge kızı 13 yıl sonra konuştu

İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları

Güçlükonak’ta 11 Kürt Öldürüldü [15 Ocak 1996]

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Beytüşşebap için Ankara’da düğmeye basıldı

'Askerler, hamile kadınların karnını deşiyorlardı'

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

En küçük bir ihbarda, ya Evleri ve mallari gasp edildi yada topluca Daragaçlarina çekildiler.Sürgün edildi "şansli" olanlar