Monday, November 3, 2008

Erdoğan'dan 'tahrik edici' sözler!

tayyiperdogan Erdoğandan ağır kin ve tahrik Ankara'da basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, amacını aşan, şoke edici sözler sarfetti..

Ankara'da basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Doğu illerine yaptığı ziyaretlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu...
Erdoğan şunları söyledi:
BUNUN ADI ÖZGÜRLÜK DEĞİL
"Van Doğu'da büyük illerimizden biri. DTP geçen dönemlerde seçim kaybetti. Bu dönemde ne olacak endişesi içindeler. Kepenkleri kapatmak istediler. Vanlı vatandaşlarım bunu kabul etmedi. Lastikler yaktılar, söndürmeye gelen itfaiye aracını yakmaya çalıştılar. Bazı vatandaşlarımızın mağazalarının camlarını kırdılar. Bu kişiler bir partinin mensubu. Sığınmak için o partiye gittiler.
Bunun adı demokrasi değil. Farklı yöntemlerle oy devrişebilmek... Farklı yöntemlerle güya insan hakkı talebinde bulunma yolu. Bunun adı özgürlük mücadelesi de değil. Malum partinin iki milletvekili var Van'da. Bunlardan biri kapı kapı dolaşıp esnafı kepenk kapatmaya ikna etmeye çalışıyor. Polisimize ağza alınmayacak hakaretler eden tipler bunlar. Düşünün milletvekili bunlar.
Malum partinin tavrına karşı polis sağduyulu davrandı. Bunlar insan düşmanı buradan oy devşirmeye çalışıyorlar. Medya da bu olayları yayınlamamalı.
VATANDAŞ KENDİNİ SAVUNMA YOLUNA GİDER!
Basın toplantısının ardından bir muhabir , Güneydoğu gezisi sırasında çeşitli protesto gösterilerinin hedefi olan Erdoğan'a, sokaklara yansıyan gerilim hakkında vatadaşlara tavsiyesini sordu.
Gazeteci ayrıca Başbakan'a, dün İstanbul'da terör örgütü sempatizanlarına bir vatandaşın pompalı tüfekle karşılık verdiğini de hatırlattı ve bu konudaki görüşünü öğrenmek istedi. Başbakan Erdoğan ise bu soruya hiç beklenmedik bir cevap verdi...
"Vatandaşa sabır telkin ediyorum ama bu sabır nereye kadar olacak onu da bilemiyorum. Siz vatandaşların mağazasını yakarsanız, canına kastedersiniz o da elinde imkanlar varsa karşı koyacaktır! Miting yapacaksan yapılacak yerler bellidir. İstediğim yerde yaparım dersen yapamazsın. Çocukları kullanıyorlar. Bunların özgürlük mücadelesiyle ne alakası var. Bu terörün mahalle aralarına girip halkı tahrik etmesidir. Geçmişte bu ülke aynı şeyleri yaşadı." vatan

Kürtçe yasağı sınır tanımıyor

Meclis’e gelen bir davetiyenin üstünde Kürtçe yazı olduğu için milletvekillerine ulaştırılması engellendi. Bir mahkumun ise kendi yazdığı Kürtçe bir şiir kitabını edinmesi cezaevi yönetimi tarafından yasaklandı

TRT’den Kürtçe yayına geçiş hazırlıkları süredursun, Kürtçe kitapların cezaevlerine girmesi de Kürtçe davetiye dağıtılması da yasak. Gerekçe ise aynı: Anlaşılmayan bir dil!Zeki Kayar adlı mahkum, cezaevinde “Dile Xembar”(Üzgün Yürek) isimli Kürtçe bir şiir kitabı yazdı ancak basıldıktan sonra kitap cezaevinde kendisine verilmedi. Gerekçe olarak ise “anlaşılmaz bir dil olduğu ve kamu güvenliğini tehlikeye düşürebileceği” gösterildi. Yine, ünlü yazar Mehmet Uzun ile ilgili hazırlanan bir belgeselin Türkçe, İngilizce ve Kürtçe yazılı davetiyeleri, “ne yazıldığı anlaşılamadığı” için Meclis’te dağıttırılmadı.


MİLLETVEKİLİNE MEKTUP • Siirt E Tipi cezaevinde yatan Zeki Kayar, yaşadığı yasağı bir mektupla DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik’e anlattı. Kayan, mektubunda, Ocak 2007’de “Dile Xembar”(Üzgün Yürek) isimli Kürtçe şiir kitabının Tevn Yayınevi tarafından basıldığını ve o günlerde Gaziantep H Tipi Cezaevi’nde olduğunu anlatan Kayar, yayınevinin bu kitabı yayımladıktan sonra kendisine bir koli gönderdiğini ancak cezaevi idaresinin Kürtçe yazıldığı için kitabını kendisine vermediğini belirtti. Kayar, “Şiir kitabım kolisiyle birlikte cezaevinin altındaki bodrumda. İki yıldan beri bir koli şiir kitabım orada ve ne bana ne aileme veriyorlar. Bütün girişimlerim sonuçsuz kaldı” dedi.
Kayar, kendi yazdığı şiir kitabının cezaevi idaresi tarafından verilmemesi nedeniyle mahkemeye gittiğini, mahkemenin de bu talebini reddettiğini, buna neden olarak da kitabının Kürtçe yazılmasının gösterildiğini, Kürtçenin “anlaşılmaz bir dil” olarak görüldüğü ve tercüme edilemediği için “kamu güvenliği tehlikeye atılamayacağı” gerekçesiyle, kitabın kendisine verilmemesi yönünde karar çıktığını bildirdi.
Halen Siirt E Tipi Cezaevi’nde bulunan Zeki Kayar’a, iki yıldır sadece kitabının kapağının fotokopisi verildi. Kayar, DTP’li Özçelik’e gönderdiği mektubunda, bu şiir kitabının dışarıda her yerde serbestçe satıldığını ve hakkında toplatma kararı olmadığını da belirtti.dile xembar zeki kayar

TRT KÜRTÇE YAYINA HAZIRLANIYOR AMA •
Osman Özçelik ise, Kürt dilinin yasaklanmasına ilişkin devlet tutumunu devam ettiğini belirterek, “TRT’nin Kürtçe yayına hazırlandığı böyle bir süreçte bir şiir kitabına Kürtçe yazılması nedeniyle el konulması ve yazarına verilmemesini yadırgıyoruz. Konunun aydınlatılması için Adalet Bakanlığı’ndan soru önergesi ile bilgi almaya çalışacağız. Bu kanun dışı durumu kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.

MECLİS’TE DE “NE YAZILDIĞI ANLAŞILAMADI” •
17. Fotoğraf adlı bir grup, yazar Mehmet Uzun ile ilgili hazırladığı belgeselin davetiyelerini, milletvekillerine gönderilmek üzere TBMM’ye iletti. Davetiyelerde, Mehmet Uzun’dan, “Siz istediniz, ben de anlatacağım. Şimdi kandili yakın ve unutulmuşların sesini dinleyin” dizesi Türkçe, İngilizce ve Kürtçe olarak yer aldı. Meclis’te dağıtılması istenen davetiyeler dağıtım hizmetleri tarafından Genel Sekreterliğe gönderildi. Burada iki gün boyunca incelenen davetiyeler, “Üzerinde Kürtçe yer aldığı ve ne yazıldığının anlaşılamadığı” gerekçesiyle milletvekillerine dağıtılmasına izin verilmedi. DTP grup yönetimi, bu durumu Meclis Başkanı Köksal Toptan’a iletti. TBMM’de daha önce de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin “Dengbejler” ile ilgili Kültür Bakanlığı’nın desteği ve AB fonlarıyla yaptığı kitap çalışmasının  milletvekillerine dağıtılmasına izin verilmediği öğrenildi.

Erdoğan'a son tokat Colemerg'den

hakkaricolemerg021120082 Diyarbakır, Dersim ve Van'da büyük protestolarla karşılanan Başbakan Tayip Erdoğan'a Hakkari'de de öfke vardı. Erdoğan'ın Hakkari merkez ve Yüksekova ziyaretini protesto etmek amacıyla sabah saatlerinde başlayan protesto gösterileri geç saatlere kadar sürdü.erdogan Ya sev ya terk et
Kepenkler kapatıldı, kontaklar açılmadı
Sabah saatlerinde Erdoğan'ın kente gelişine tepki olarak Hakkâri merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde kepenkler açılmadı. Araçların kontaklarının da açılmadığı Hakkari ve ilçelerinde polis ilçe merkezlerini işgal etti. Yüksekova'da mahaller de ablukaya alındı. DTP İlçe binası önü başta olmak üzere birçok noktaya onlarca polis yerleşirken, polis iki kişinin bir araya gelmesine dahi izin vermemesi dikkat çekti.hakkaricolemerg02112008
Polis kurşunuyla 1 kişi ağır yaralandı
Yüksekova'da yaklaşık 10 bin kişi tarafından protesto yürüyüşü yapıldı. Gösteriye polisin ateş açması sonucu Nasmi Vural adlı yurttaş kurşunla ağır yaralandı.
Yüksekova'da, Yüksekova Şemdinli Yolu, Orman ve Mezarlık mahalleri başta olmak üzere birçok noktada göstericilerle polisler arasında çatışma çıktı. Barikatlar kuran eylemciler geç saatlere kadar polisle çatıştı. Olaylar boyunca polisler yüzlerce gaz bombası kitlenin üzerine attı.
Askerlerin Yüksekova merkezine de indiği olaylarda göstericilerin üzerlerine ateş açıldı. Kitlenin eylemlerine son vermesinin ardından boşalan mahalle sokaklarından Yüksekova merkezine asker ve polisler 'Her şey vatan için' sloganlarıyla yürüyüş yaptı.hakkariocalanprotestoeylem
AKP'li milletvekilleri Hakkari'ye sokulmadı
Hakkari ve Yüksekova'da Erdoğan'ı protesto gösterileri devam ederken, Erdoğan'ın gezisine katılmak üzere karayoluyla Hakkari'ye gitmek isteyen AKP'nin bölge milletvekillerini kitle merkeze sokmadı.
Hakkari'de polis aracıyla bir çocuğu ağır yaraladı
Hakkari kent merkezin girişinde bir araya gelen bir grup Hakkari-Van yolunu trafiğe kapattı. Saatlerce süren çatışmalarda polislerin gaz bombalarıyla saldırdığı görüldü. Birçok kişinin yaralandığı ve 5 kişinin gözaltına alındığı kent merkezinde halkın evlerine çekilmesiyle olaylar sona erdi. Protestolar sırasında bir polis aracı 14 yaşındaki Sinan Çiftçi'yi ezerek ağır yaraladı. Çiftçi, Van Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Hakkari'de polislerin saldırdısıyla başlayan olaylarda 5 gösterici gözaltına alındı.yuksekovapanzer021108
HAKKÂRİ – DİHA

Türk: Kimi kimin vatanından kovuyorsun!

ahmetturk03112008 Diyarbakır'da sona eren Türkiye'nin en uzun oturma eyleminde açıklamalarda bulunan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'ırkçı' söylemleri için 'Kimi kimin vatanından kovuyorsun' dedi. Türk, Türk, Erdoğan'ın kimin başbakanı olduğunun iyice anlaşıldığını kaydetti.
Türk, oturma eyleminde yaptığı konuşmada AKP'nin savaş politikasında ısrar etmesinin halk tarafından asla kabul görmeyeceğini hep birlikte haykırmış olmanın onurunu yaşadıklarını belirterek, 'Son olarak Sayın Öcalan'a karşı fiziki saldırı ile adeta barutun fitili ateşlenmek istenmiştir. Yaşananlara karşı Kürt halkı 2 haftadan bu yana demokratik tepkisini gösteriyor. Şimdi buradan soruyoruz, eğer İmralı'da yaşanan yalan ise bunu söylemek için 15 gün beklediniz? Neden insanların sokaklarda ölümleri yaşaması ve işkencelerden geçirildiğini izlerken bir açıklama yapma gereği hissetmediniz?' dedi. Türk, Başbakan Erdoğan'ın Hakkari'de yaptığı konuşmayı da sert bir dille eleştirerek, 'Erdoğan'ın tekçi ve ırkçı yaklaşımını ret edenleri ülkeyi terk etmeye davet etmesi tam bir aymazlık örneğidir' dedi.erdogan Ya sev ya terk et
Tüm olanlardan AKP sorumludur
Dün İstanbul, Hakkari, Yüksekova önceki gün de Van ve Iğdır'da yapılan eylemlere sert bir şekilde müdahale edilmesini kınayan Türk, 'Kendi demokratik hakları olarak açıklama yapılmasına dahi izin verilmeden müdahaleye maruz kalan halkımızı selamlıyor, müdahale esnasında işkenceye uğrayan yurttaşlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Sokak işkencesini rutin bir uygulama haline getiren AKP'yi bütün bu olanlardan sorumlu tuttuğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.' 1999 sonrası Türkiye'de gelişen kısmı barış ortamını değerlendirmeyen hükümetlerin ve özellikle AKP Hükümeti'nin ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğine tanıklık ettiklerini ifade eden Türk, 'PKK'nin ilan ettiği ateşkeslere operasyonlarla cevap verildiği süreçlerde hem kendimiz hem de aydınlar hükümeti uyardık' diye konuştu.
Erdoğan diyalog ve uzlaşı kültürüne kapalı
Çözüm için koşulların olgunlaştığını ve fırsatın kaçırılmaması gerektiği yönündeki açıklamalara ve çağırılara AKP'nin kulak tıkadığını belirten Türk, Türkiye'nin bu duruma gelmesinin sorumlusunun AKP olduğunu söyledi. Ülkenin içinde bulunduğu tabloyu 3 yıl önceden tahmin etmek için kâhin olmaya gerek olmadığını kaydeden Türk, 'Hükümet önemli fırsatları elinin tersi ile tepmiştir. Yangına körükle giderek, bugünkü tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Diyalog ve uzlaşı kültürüne kapalı olan Erdoğan'ın bu tavrı ağır bir fatura olarak halkın karşısına çıkmıştır. Son yıllarda Kürtlere karşı sürdürülen baskı politikaları, linç girişimleri, askeri operasyonlar, tezkere, tutuklama ve işkence furyaları halkı canından bezdirmiştir' dedi.
Şantaj ve tehdit uygulamaları
'Son olarak Sayın Öcalan'a karşı fiziki saldırı ile adeta barutun fitili ateşlenmek istenmiştir' diyen Türk, 'Yaşananlara karşı Kürt halkı 2 haftadan bu yana demokratik tepkisini gösteriyor. Meydan ve sokaklarda demokratik tepkilerini gösteriyor. Halkımız bu eylem ve etkinlik sürecinde, özellikle bir talebini ortaya çıkarıyor. İmralı Cezaevi'nde yapılan kötü muamele ve hakaretin hukuk çerçevesinde hesabının sorulmasıdır. Ancak halkın bu uygulamalara karşı itirazları görmezden gelinmiş, demokratik siyasete şans tanınmadığı gibi, sokak eylemlerine acımasız ve ölümlere yol açacak müdahaleler yapılmıştır. Hükümetin olaya ciddiyetsiz yaklaşımı Kürtleri sokağa dökmüştür. Yapılan bu müdahaleler sonucunda bir yurttaş polis kurşunu ile yaşamını yitirmiş, yüzlercesi yaralanmış ve tutuklamalar yaşanmıştır. Bu müdahale sırasında onlarca iş yeri ve araç zarar görmüştür. Bu süreçte Başbakan, ısrarla partimizi suçlamaktan geri durmamıştır. İmralı sistemi üzerinde toplumu görme oradaki politikaları şantaj ve tehdit unsuru haline getirme uygulamaları bu hükümet ile başlamıştır' şeklinde konuştu.
Halkın gözünün içine baka baka yalan söylüyor
Türk şunları söyledi: 'Şimdi buradan soruyoruz, eğer İmralı'da yaşanan yalan ise bunu söylemek için 15 gün beklediniz? Neden insanların sokaklarda ölümleri yaşaması ve işkencelerden geçirildiğini izlerken bir açıklama yapma gereği hissetmediniz? Eğer yalan ise, buyurun bağımsız bir heyet veya Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nu İmralı Cezaevi'ne gönderin, Gerçekleri öğrenelim. Ama biz artık biliyoruz ki, bu ülkede halkının gözünün içine baka baka kamuoyuna yalan söyleyen bir Başbakan vardır. Bundan kimse kuşku duymasın Başbakan aynı zamanda halkı kışkırtmaya devam etmeyi de siyasi bir taktik olarak görmektedir. Bir yandan halkı kışkırtacak provokatif açıklamalar yapmakta, diğer yandan ortaya çıkan görüntülerle partimizi suçlamaktadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Oysa önceki dönemlerde, 'kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapacağız' diyerek, çocukların sokak ortasında ölmesine ve 'son terörist kalana kadar operasyonlar devam edecek', savaşı derinleştirerek Kürtlere yönelik linç girişimi ile insanların evlerinin ateşe verilmesini 'duyarlı vatandaşların tepkisidir' diyenin kendisi değilmiş gibi hâlâ partimizi suçlaması sayın Başbakanın büyük bir çelişkisidir.'
AKP, DTP nedeniyle kapatılmadı
Erdoğan'ın DTP'nin ateşkes çağrılarına barış ve demokratik çözüm için projeler ortaya koyan yaklaşımını görmemesini eleştiren Türk, DTP'nin yükselişinin AKP'nin kabusu haline dönüştüğünü söyledi. Devletin ve ordunun AKP'ye biçtiği rolün Kürtleri denetim altına alma görevi olduğuna dikkat çeken Türk, 'AKP de bu nedenle kapatılmadı. Sayın Başbakan şimdi Kürtlerin desteğini kaybettiğini görüp paniklemeye başlamıştır. Kürtlerin denetim altında tutması varlık yokluk gerekçesidir. Ancak şimdiden Sayın Başbakan'a geçmiş olsun diyelim. Tercihinizi çözümden yana koyarak, halkın desteğini almak yerine statükocu güçleri arkanıza alarak güçleneceğinizi sandınız ancak yanıldınız' dedi.
AKP isterse savaşı bir günde durdurabilir
Türk, DTP olarak kimden gelirse gelsin barış ve demokrasi lehine çıkan her söze büyük önem verdiklerini kaydederek, 'Hak ve özgürlük mücadelesinin silahla değil kalemle yürütülmesi' sözüne anlam biçiyoruz. Ama aynı zamanda bu çağrıların ne kadar boş olduğunu biliyoruz. Bu konuda herkeste büyük bir güvensizlik duygusu hakimdir. Silahları susturacak güç hükümetin yetkisindedir. Yasal ve anayasal düzenleme görevi DTP'de değil hükümettedir. AKP isterse bu savaşı bir günde durdurabilir. Askeri operasyonlar olmazsa silah kullanmam diyen PKK'ye karşı operasyon ısrarı zaten savaşın derinleşmesinden başka bir şey değildir' diye kaydetti.
Kimi kimin vatanından kovuyor
'Şiddette ısrar eden AKP'dir' diyen Türk, Erdoğan'ın ırkçı bir sloganı Hakkari'de sarf etmekten çekinmeyerek, 'ya sev ya terk et' gibi cümlelerin tam anlamı ile pervasızlık örneği olduğunu belirtti. Türk konuşmasına şöyle devam etti: 'Bu ülkede ve elbette ki bayrak, bu değerleri birlikte yaratan Türk ve Kürt ve diğer kesinlerin ortak değeridir. Kimsenin tekelinde değildir. Ancak Erdoğan'ın tekçi ve ırkçı yaklaşımını ret edenleri ülkeyi terk etmeye davet etmesi tam bir aymazlık örneğidir. Bu vatan hepimizin ortak vatanı değil mi? Kim kimi kimin vatanından kovuyor? Başbakan tahrik etmeye ve halkın değerlerine hakaret etmeye devam ediyor' dedi.
Kimlerin başbakanı olduğu iyice anlaşıldı
Erdoğan ismi geçince sık sık yuhalamalarla sözü kesilen Türk, ABD'den icazetli bir Başbakanın bir halkı kendi vatanından kovma çağrısının traji komik bir durum olduğunu belirtti. 'Öcalan' ve 'Öcalan'a uzanan eller kırılsın' sloganları nedeniyle konuşmasına ara vermek zorunda kalan Türk, 'Kimlerin Başbakanı olduğu iyice anlaşılmıştır. Halkımıza yönelik ayrımcı politikayı ve bölünme ve ayrılığı derinleştirmeye çalışan uluslararası sermayenin himayesinde olduğu ortaya çıkmıştır. Erdoğan'ı bayrağa ve diğer ortak bir değerlere saygısızlığı olmayan halkımıza sarf ettiği ırkçı sözlerini düzeltmeye davet ediyoruz. Bizleri tahrikle suçlayanlar öncelikle kendi eylem ve söylemlerine bir baksınlar' diye konuştu.
Demokratik Özerklik projesi tartışılmalı
Bu yöntemlerden derhal vazgeçilmesini isteyen Türk, Kürt sorununun demokratik çözümü için adım atılmasını istedi. Çözüm önerilerini de sunan Türk şunları söyledi: 'Toplumdaki hassasiyetlerin dikkate alınarak, İmralı sistemine son verilmesi gerekiyor. İmralı'da evrensel hukukun gerekleri acilen yerine getirilmelidir. İmralı sistemi bir tehdit ve şantaj olarak kullanılmamalıdır. Tam tersine çözüm için diyalog kapısı olarak görülmelidir. Yeni bir demokratik bir Anayasa ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Sivil bir anayasaya kavuşturulmalıdır. Vatandaşların etnik kimliği ile özdeşleştiği Anayasa yerine anayasal bir vatandaşlık tanımı içinde, çok kültürlülüğü tanıyan bir tanım yapılmalıdır. Vatandaşların kendi anadillerinde yayın ve eğitim yapma yönünde engeller yeni Anayasa ile kaldırılmalıdır. Demokratik Özerklik Projesi tartışmaya açılmalıdır. Türkiye için en uygun çözüm modeli ile ortak yaklaşım geliştirilmelidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük sorununu için ortaya koyduğumuz çözüm projesi dikkate alınsın. Bu proje tüm kesimlerle tartışılsın. Halkımız barış ve demokrasi için atılacak her türlü adımı büyük bir destek ile karşılayacağına kimsenin şüphesi olmasın.'
Hodri meydan
Türkiye halkına da seslenen Türk, en büyük amaçlarının kardeşliği sağlamak ve pekiştirmek olduğunu söyledi. Bunun dışında partilerine yapılan hiçbir yakıştırmayı kabul etmediklerini ifade eden Türk, bu söylemlerin halkları karış karşıya getirme dışında hiçbir işe yaramadığını ifade etti. Türk, 'Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Halkımızın bizlere verdiği görev çözümü tartışmak ve barışı sağlamaktır. Bunun için diyaloga ve somut adımlara ihtiyaç vardır. Bu somut adımlardan ilki, İmralı konusunda yapılacak soruşturma ve tatmin edici açıklamadır. Bütün bir sürece barışçıl bir döneme evriltme görevi Sayın Başbakandadır. Diyalog çağrılarımıza bugüne kadar ret cevabı veren Başbakanın kendisidir. Öyle 'hodri meydan' demekle bu sorunlar kendiliğinden çözülmez. Buyurun bu halkın iradesine saygı gösterdiğinizi gösterin. Bir araya gelerek sorunu tartışalım. Barış ve demokrasiden yanaysanız, biz de barış adına 'Hodri meydan' diyoruz' dedi.
DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve DTP milletvekillerinin de bulunduğu platformda yapılan açıklamanın ardından, oturma eylemi sona erdi. Kitle DTP'lileri Öcalan lehine atılan sloganlarla uğurladı.ANF

İran'da Kürt tutsak işkence ile katledildi

AbdulrezaRecebi İran rejimi Tahran'daki Evin cezaevinde tutuklu bulunan 46 yaşındaki insan hakları savunucusunu işkence ile katletti.
Alınan bilgilere göre 2001 yılından beri cezaevinde olan Kürt tutsak Abdulreza Recebi (46) Kermanşah'taki Dizel Abad Cezaevi'nde ağır işkencelere maruz kaldıktan sonra Tahran'daki Evin cezaevine konuldu. Cezaevi koşullarından dolayı ağır hastalıkları da olduğu belirtilen Recebi, Evin cezaevinin 350 numaralı bölümünde psikolojik ve fiziki işkencelerden geçirildi.
Recebi'nin pişmanlığa zorlandığı ve bir çok kez göstermelik olarak infaza götürüldüğü kaydedildi. Recebi'nin molla rejiminin işkencehanesinde 28 Ekim 2008 tarihinde yaşamını yitirdiği öğrenildi.
ANF

Yüksekova'da polis aracı çocuğu ezdi

İşte Yüksekova'da polisin aracıyla ezdiği ve sonrasında kaçtığı görüntüler..</DIV>

İşte Yüksekova'da polisin aracıyla ezdiği ve sonrasında kaçtığı görüntüler..

yuksekovapanzer021108

Erdoğan Türkeş’ten de beter!

erdogan Ya sev ya terk et ANF HAKKARİ / Hakkari’de karşılaştığı protestolar karşısında sinirlenen Başbakan Tayyip Erdoğan, 80 yıldır dayatılan imha ve inkar politikasını hatırlatarak, Kürtlere ‘’ya sev ya terk et’’ dedi.
Van ve Yüksekova’dan sonra Hakkari’ye geçen Erdoğan, partisinin merkez ilçe kongresinde yaptığı konuşmada ‘’Bayrağa karşı çıkan gitsin. Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok" dedi.
Erdoğan, Diyarbakır, Dersim, Van, Yüksekova ve Hakkari’de karşılaştığı protestolardan dolayı DTP’lilere yönelik ırkçı konuşmalar yaptı.5833912
TEK MİLLET, TEK BAYRAK!
Erdoğan AKP Hakkari Merkez İlçe Kongresinde yaptığı konuşmada, kendisini protesto eden halk ve DTP’yi etnik milliyetçilikle suçlayıp AKP'nin ise birlik-beraberlik siyaseti yaptığını anlattı.
Kürt sorununu görmezden gelen Erdoğan, hak talep eden Kürtlere "Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin. Dünyanın neresine gidersen git her ülke böyledir" dedi.
Kendisini protesto eden yüzbinlerin taleplerini duymazdan gelen Erdoğan, Diyarbakır’da olduğu gibi yine sokak temizliği siyasetine sığındı. DTP belediyelerini iş yapmamakla suçlayan Erdoğan ‘’Sokaklarına, caddelerini bakıyorum yine aynı yine pislik içinde, yine böyle. Yol diye bir şey adeta yok’’ diye konuştu.
‘Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet’ söylemi ile Kürtlerin etnik kimliklerini yok sayan Erdoğan DTP’yi ise etnik milliyetçilik yapmakla suçladı. 
ETNİK AYRIMCILIK
Erdoğan ‘’Bunların bu ülkenin ne topraklarına saygısı var, ne de buralarda yaşayan vatandaşıma saygısı var. Yok. Ve bunlar benim Kürt kökenli vatandaşlarımı istismar ediyorlar. Bunlar kimlik siyaseti yapıyorlar, kimlik siyaseti yapmak suretiyle, etnik ayrımcılık yapmak suretiyle buradan oy toplamayı hedefliyorlar’’ dedi.
Uluslararası insan hakları örgütleri ile AB raporlarına da konu olan, son yıllarda hızla artan insan hakları ihllalerini de görmezden gelen Erdoğan, insan hakları ihlallerinde en küçük bir tavizi bile kabul etmedikleri iddiasında bulundu.
ŞEMDİNLİ'YE DÜKKAN YAPTIK
PKK’yi kast ederek Hakkari’nin ilerlemesinden, kalkınmasından rahatsızlık duyduklarını söyleyen Erdoğan, Van’da dün kapanan kepenler, onbinlerce insanın protesto gösterisi ile 50 üzerinde insanın gözaltına alınmasını inkar ederek söyle konuştu: ‘’Dün Van'da da yaptılar ama Van'da on binlerce insan Ferit Melen Bulvarı'nda toplandı. Dükkan kapatamadılar, kepenkleri indiremediler. Ne yaptılar, gittiler lastik yaktılar.’’
Konuşmasında Erdoğan, ‘’Şemdinli’de bombalar patladı, orada dükkanlar yakıldı. Suyunu hallettik, dükkanları hallettik’’ diye konuştu.


Erdoğan faşistlere taş çıkardı: Ya sev ya terk et!bozkurt
Yüksekova'daki açılışın ardından Hakkari'ye geçen Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP'den bir adım daha ileri gitti. 'Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin' diyen Erdoğan, DTP'li bölge belediyelerinin Kürt kökenli vatandaşları istismar ettiklerini, kimlik siyaseti yaparak, oy toplamayı hedeflediklerini iddia etti.
Erdoğan, AKP'nin Hakkari Merkez İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bölge belediyelerini suçlayarak, şu iddialarda bulundu: 'Bunların bu ülkenin ne topraklarına saygısı var, ne de buralarda yaşayan vatandaşıma saygısı var. Yok. Ve bunlar benim Kürt kökenli vatandaşlarımı istismar ediyorlar. Bunlar kimlik siyaseti yapıyorlar, kimlik siyaseti yapmak suretiyle, etnik ayrımcılık yapmak suretiyle buradan oy toplamayı hedefliyorlar. Çekirge bir atlar, iki atlar üçüncüde işi biter. Bunlar da fazla atlayamayacaklar. Her geçen gün eriyecekler ve benim milletim bunlara gereken dersi er veya geç verecek. Şu anda geldikleri noktanın çok daha gerisine gidecekler.'
'Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin. Dünyanın neresine gidersen git her ülke böyledir' diyen Erdoğan, tarih boyunca birlik ve beraberlik içinde yaşadıklarını savundu.
HAKKARİ (DİHA)