Monday, August 25, 2008

Aleviler Oturarak Uyardı

Zorunlu din derslerinin kaldırılmasını isteyen Alevi örgütleri, her pazar kitlesel bir şekilde oturma eylemi yapacaklarını açıkladı.alevi_aciklama

İlgili Başlıklar

» Aleviler eyleme geçiyor

» Genelkurmay Alevileri ‘misyoner’ diye fişlemiş

» Alevilerden zorunlu başvuru

» Aleviler kendilerini tartıştı

» Devlet Alevileri duymuyor

Taksim Tramvay Durağı’nda dün bir araya gelen Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Kültür Derneği, Koçgir Kültür Derneği ve Özgür Demokratik Alevi Birliği üyeleri konuya ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, Türkiye Yazarlar Sendikası da destek verdi. Grup adına açıklamayı okuyan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, zorunlu din dersine ilişkin yüzlerce dava ile 2007’de AHİM’de kazanılan bir davanın olduğunu anımsatarak, “AHİM’de kazanılan davayı Başbakan’a ilettik; ancak konuya ilişkin hiçbir cevap alamadık. Bakanlar Komitesi’nde gelecek yanıtı bekliyoruz” dedi.

Yeniden müfredat hazırlanmalı
Zorunlu din dersinin 12 Eylül cuntasının sonucu olduğunu vurgulayan Balkız, “12 Eylül sonuçları nasıl zorunlu din dersi getirilmişse; AKP de bu iklimin yarattığı koşulların sonucudur. Darbecilerin, hak ve özgürlüğü engelleyen zihniyetin de ayrıca yargılanması gerekir. Din dersleri müfredatları yeniden hazırlanmalı. İçeriğinde ise çağdaş ve bilimsel, dinler tarihi, din sosyolojisi, din kültürü konularını olmalıdır. Din derslerine Alevi eğitimciler de katılmalıdır” diye konuştu.
‘Alevilik yok edilmeye çalışılıyor’
Balkız’ın ardından konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Yürütme Kurulu Üyesi Feti Bölükgiray, Aleviliğin sinsi asimilasyon politikalarıyla yok edilmeye çalışıldığını ve Anayasa’nın 2’inci maddesine aykırı bir şekilde din dersi verildiğini belirterek, AKP’nin Alevi inancı üzerinde uyguladığı potansiyel baskıya son vermesi gerektiğini vurguladı. Bölükgiray, son olarak her pazar kitlesel bir şekilde oturma eylemi yaparak ülkenin gündemine zorunlu din dersini getireceklerini söyledi. Grup, açıklamanın ardından 15 dakikalık bir oturma eylemi yaparak, sessizce dağıldı.
MEHMET CEVİZCİ/ DİHA/İSTANBUL YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

12 Yasak Sayfa

Hayat ve Roj TV'ye destek

Fransa, İtalya ve Almanya’da Roj TV’ye destek gösterileri

Kürtlerden Vatikan'a ziyaret

Türkiye'yi yöneten 50 kişi içinde Abdullah Öcalan’da var!

Sivas'ta katledilenler Malatya'da Berlin'de anıldı

Aleviler zorunlu din dersine tepkili

MGK RAPORU:Türkleşme oranının en fazla Kürtler'de...

Kürt kurumları ortak platform oluşturdu

Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa…

Barış ve Demokrasi Partisi kuruldu

Türkiye'de Soykırım kışkırtıcılığı; Türkler dışındaki etnik yapıların nüfus artışının durdurulması talebi!

"Cemşid Bender’in vefatı Kürtler için büyük kayıptır’’

Kamuoyuna Ankara’daki kriz; Türk devletinin Kürdistan sorunundaki çözümsüzlüğünün bir neticesidir...

“Asimilasyon insanlık suçudur!”

Halepçe, Qamışlo, Beyazıt ve Gazi katliamları protesto edildi

Gazi katliamı 5 bin kişi tarafından protesto edildi

Vahşetin simge kızı 13 yıl sonra konuştu

Alman bakan: Türkiye’nin Kürt politikası asimilasyondur

Aleviler Alman elçiliğine çelenk bıraktı

70 yıllık zifiri karanlığın aydınlatılması, 70 yıldır çiğnenen insanlık onurunun kurtarılması için hatırlatma!

Bu kaosun asıl sebebi Türkiye'nin demokratikleşememesidir(Ropörtaj)

» Dernek yönetimini kadınlar devraldı

Almanya’nın Mönchengladbach kentinde faaliyet yürüten Welatê Roj Kürt-Alman Kültür Derneği’nin yeni yönetimine tamamen kadınlar seçildi.

İlgili Başlıklar

Selis dernekleşiyor
Dersim’de iş kadınları dernek kurdu

Yöre derneklerinde kadının adı yok

Urfa’da iş kadınları dernekleşiyor

 

Böylesi bir sonucun açığa çıkmasında bir önceki dönemde dernek başkanlığı da dahil olmak üzere yönetimde yer alan 3 kadının başarısı etkili oldu. Almanya’nın Mönchengladbach kentinde faaliyet yürüten Welatê Roj Kürt-Alman Kültür Derneği’nin yeni yönetimini kadınlar devraldı. Geçtiğimiz haftasonu dernek lokalinde 14’üncü olağan kongresini gerçekleştiren Welatê Roj Kürt-Alman Kültür Derneği’nin yönetimine tamamen kadınlar seçildi. Bir önceki dönemde dernek başkanlığı da dahil olmak üzere yönetimde yer alan üç kadının başarılı çalışmaları yönetimde kadın sayısının artmasında etkili oldu.
Önceki gün gerçekleştirilen kongreye yaklaşık 50 üye katıldı. Kongrede eski dernek başkanı Rohat Yıldırım’ın açılış konuşmasının ardından Almanya Kürt Dernekleri M-GLadbachKongreFederasyonu (YEK-KOM) Kadın Komisyonu Sözcüsü Sevim Şahin bir konuşma yaptı. Şahin, derneklerin sorunları, üye sayısının çoğaltılması, yeni çalışmaların başlatılması gibi konuları ele aldı. Kurumsal çalışmalarda yönetim düzeyinde kadınların az sayıda yer almalarının nedenlerine değinen Şahin, erkek egemenlikli anlayışlara yönelik değerlendirmelerde bulundu. Kongreye katılan erkek delegeler ise yürüttükleri kurumsal çalışmalarda kadınların daha aktif katılımının önünde engel oldukları konusunda özeleştirisel bir tutum sergilediler. Kongrede yapılan konuşmaların ardından dernek çalışmalarının bir yıllık faaliyet ve mali raporu okunarak, onaya sunuldu. Yeni dönem çalışmaları çerçevesinde yoğun tartışmaların yürütüldüğü kongrede yıllık planlamadan sonra dernek yönetim seçimine gidildi. Kürt Alman Dostluk Dernegi’nin yeni yönetimi Esma Suvakçı, Saliha Soyvazoğlu, Sibel Kılıç, Rohat Yıldırım, Dilek Şimşek, Hayat İnan ve R. Mustafa seçildi.
Seçimden sonra yapılan kapanış konuşmasında tüm tüm katılımcılara teşekkürlerini ileten derneğin kadın yöneticileri, Mönchengladbach ve çevresinde yaşayan Kürdistanlıları 16’ıncı Ulusararası Kürt Kültür Festivaline katılmaya çağırdılar.
MURAT ALPAVUT / M.GLADBACH YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Askerden 'Köyü Boşaltın' Taraması

Burhan Peker adlı köylü: “Ne istiyorlar bizden? Bizden kendilerini sevmemizi istiyorlar. Üzerimize silah sıkarken nasıl onları sevelim?”'Köyü boşaltın' taraması

İlgili Başlıklar

» Taziye köyüne abluka

» Tören Mizizex Köyü’nde
» Köyü askerler taradı

» ‘Köyünüzü yakarız’ tehdidi!
» Kürt köyünde katliam

Amed’in Lice İlçesi’ne bağlı Hedik Köyü’nün korucular ve özel timler tarafından silahla taranması üzerine aralarında insan hakları savunucuları ve DTP’li milletvekillerinin de bulunduğu heyet, iddiaları yerinde inceledi. İnceleme sonucunda uyarı yapılmadan yerleşim yerlerine ateş açıldığı tespit edildi. Lice’ye bağlı Hedik Köyü’nün, 22 Ağustos’ta korucular ve özel timler tarafından silahla tarandığı iddiaları üzerine aralarında milletvekilli ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bulunduğu bir heyet oluşturuldu. DTP Diyarbakır Milletvekilleri Aysel Tuğuk, DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Muharrem Erbey, DTP Diyarbakır İl Başkanı Necdet Atalay, Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Dr. A. Selçuk Mızraklı, Diyarbakır Barosu’ndan Avukat Rauf Çiçek, MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı Nesip Yıldırım ve Lice Belediye Başkanı Şehmus Bayhan’dan oluşan heyet, 30 haneli Hedik Köyü’nde incelemelerde bulundu. Evlerin etrafında onlarca mermi kovanı toplanan köyde can kaybı yaşanmazken; bir köylünün elini sıyıran kurşunla hafif yaralandığı bildirildi. Ayrıca köyün ortasında bulunan bir evin duvarına 3 kurşun isabet ettiği tespit edildi. Köylülerle görüşen heyet üyelerine verilen bilgilerde, 3 saat boyunca köyün tarandığı belirtildi. Tarama esnasında tarlalarda olduklarını belirten köylüler, silah atışları sırasında ellerini kaldırarak yüksek sesle sivil olduklarını belirtmelerine rağmen kendilerine ateş edilmeye devam edildiğini, bunun üzerine çocuklarıyla birlikte evlerine kaçmaya çalıştıklarını ifade etti.
Burhan Peker adlı vatandaş, kendilerine ateş edilmesinin amacının köyün tekrardan boşaltılmak istenmesi olduğunu iddia etti. Birkaç ay içerisinde defalarca köyün etrafındaki ormanlık alanın askerler tarafından ateşe verildiğini belirten Peker, “Ne istiyorlar bizden? Bizden kendilerini sevmemizi istiyorlar. Onlar üzerimize silah sıkarken nasıl onları sevelim?” dedi.
‘Uyarı yapılmadan ateş edildi’
Köylülerle görüşme yapan heyet adına açıklama yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Erbey, “Asker ve korucuların yerleşim alanı üzerine rast gele ateş etmeye başladıklarına dair bir ön tespit yaptık” dedi. DTP Milletvekili Tuğluk, olaydan dolayı kaygı duyduklarını ifade etti. Devletin kendi vatandaşına kurşun sıkmasının hiç bir hukuk devletinde yaşanamayacağına vurgu yapan Tuğluk, ciddi bir olayla karşı karşıya olduklarını belirtti. Tuğluk’tan sonra konuşan DTP Batman Milletvekili Akat Ata, devletin, vatandaşın yaşam hakkı konusunda objektif sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Akat Ata, “Ancak burada yaşam hakkına bizzat devletin silah vermiş olduğu korucular ve özel timler tarafından kast edildiğini görüyoruz. Öncelik olarak cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturulmasını, ilgili takibin yapılmasını ve sorumluların yargılanması için çabamız olacak. Ve İçişleri Bakanlığı’na da bu konuda sorularımız olacak” diye konuştu.
Heyet saatlerce bekletildi
Heyet incelemelerini tamamladıktan sonra köyden ayrılırken yol üzerinde bulunan Abalı Karakolu askerleri tarafından durduruldu. Bir güvenlik görevlisinin ‘Bozkurt’ işareti yaparak heyeti kameraya çekmesine tepki gösteren Akat Ata, kamera çekiminin durdurulmasını istedi. Bunun üzerine heyet ve devlet güçleri arasında tartışma yaşandı. Askeri yetkili basın mensuplarının kasetlerinin kendilerine teslim edilmesi şartıyla heyeti bırakabileceklerini söyledi. Ancak hem heyet hem de basın mensupları bunun hukuki olmadığını ve dolayısıyla kasetleri teslim etmeyeceklerini belirtti. Bunun üzerine, heyet, askeri araç eşliğinde Lice Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi. Cumhuriyet Savcısı görüntülerin bir kopyasını aldı.
LEYLA SÖĞÜT/ DİHA/AMED YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Vahşet itirafları:“Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...”

images

“Yakalanan PKK’lıyı helikopterden attılar...

Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...”

Eski Astsubay Çakan isim, tarih ve yer vererek bunları kitabında yazdı ama, dava ona açıldı

Astsubayın dehşet itirafları

Kasım Çakan Taraf Gazetesi Eski Astsubay Kasım Çakan, Doğu ve Güneydoğu’da görev yaptığı sırada şahit olduğu faili meçhul cinayetleri bir kitapta topladı. Çakan’ın kitabının ihbar kabul edilmesini isteyen yayıncısı Mehdi Tanrıkulu, cinayetlerde adı geçen asker ve polislerin yargılanması için suç duyurusunda bulundu. Ancak Çakan ve yayıncısı Tanrıkulu hakkında dava açıldı.
ASTSUBAYKEN ER OLMAK • Doğu ve Güneydoğu’da astsubay olarak görev yapan Kasım Çakan, ordudan ihraç edildikten kısa bir süre sonra başına gelen olayları ‘Astsubayken Er Olmak’ adlı kitabında topladı. Çakan kitabında anlattığı olayların ihbar kabul edilerek soruşturmasını isterken İstanbul Başsavcılığı, Çakan ve yayıncısı hakkında ‘terör progpagandası yapmak’ suçundan soruşturma başlattı. Çakan ve Tevn Yayınları’nın sahibi Mehdi Tanrıkulu’nun bu suçtan yargılanmasına devam ediliyor.
SUÇ DUYURUSU • Yayıncı Mehdi Tanrıkulu, kitapta yazılanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Tanrıkulu, soruşturma başlatılması halinde çok sayıda faili meçhul cinayetin de aydınlatılabileceği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Tanrıkulu’nun başvurusunda, Çakan’ın kitabında yer alan şu iddialara yer verdi:
turkish_army_police_pkk HELİKOPTERDEN ATTILAR • 1992’nin Temmuz ayında, Kars-Kağızman’daki 7. Mekanize Tugayı 1. Mekanize Taburu 1. Mekanize Bölüğü’nde yeni görevime başladım. 04.04.1993 günü öğle saatlerinde iki Ağrı Dağı arasında, PKK militanları ile tabura ait askerler arasında çıkan çatışmada yaralı olarak ele geçen aslen Malatyalı, İnönü Üniversitesi 2. sınıftan terk, Doğan isimli militan, Erzurum’a götürülmek üzere çatışmanın ertesi günü bir helikopterle askeri yetkililer tarafından alındı. Fakat hem sivil hem askeri kaynaklardan öğrendim; Doğan çözülmediği için Tendürek Dağı’nda helikopterden atılmış, ölmüştü.

asker koy yakma bosaltma goc

CESEDE TECAVÜZ • 7. Mekanize Tugayı 1. Mekanize Taburu’nda görevliydik. 27 mayıs 1994 günü sabah saat 09.20 civarı askeri yol devriyesine PKK tarafından pusu atıldı. Sekiz asker ve bir astsubay hayatını kaybetti. Bir kadın ve bir erkek PKK’lı da hayatını kaybetmiş ve cesetleri de vadide kalmıştı. Ertesi gün çatışma bölgesine özel harekat birlikleri girdi. Arkasından da bizim askeri birlikler. Yanlarına geldiğimizde, özel harekât polisleri iki ölünün başındaydılar. Erkeğin vücudu isabet eden mermilerle parçalanmış; kadınsa kafasından vurulmuştu. Benim tim yanlarına gittiği zaman büyükçe bir taşın arkasında Adanalı polis Ramazan duruyordu. Bizim Bölük Komutanı Yüzbaşı Mehmet Özpolat sordu; ‘ne yapıyorsun’ diye. Polis Ramazan bağırdı; ‘Gelme Ben ölen teröristi hallediyorum’. Yüzbaşı, “Ne demek, aptal olma, ölüye yapılır mı’ dedi. Yüzbaşı, ‘Olamaz, sizler kafayı yemişsiniz, bu kadar aptallık olmaz’ dedi. Kendimi kaybettim. Ramazan’a küfrettim. Ramazan tabancasını çekerek yüzbaşıya hücum etti. Tam o sırada ben tüfeğin emniyetini açarak havaya doğru iki el ateş ettim.
lice_katliami_1993[1] ER HÜSEYİN’İN ÖLÜMÜ • Demirköy 3. Hudut Taburu’nda 18.09.1989 tarihinde göreve başladım. Bu birimde Bölük Komutanı Tuncay Baydur’du. Bölükteki askerlerle futbol oynarken Ağrı Doğubeyazıtlı Hüseyin isimli asker maç esnasında Baydur tarafından dövüldü. Aynı gece Hüseyin firar etti, üç gün sonra da cesedi bulundu. “Şırnak’taki görev yerime ise 1993 yılının Nisan ayı başında ulaştım. 7 temmuz 1993 tarihinde sabah saat 10.00 civarı Kayseri Komando turkish_army_police_pkk_archive Birliği görevden üs alanına döndü. Yanlarında elleri kelepçeli dört köylü vardı. Üs bölgesindeki yer altı sığınaklarında sabaha kadar tutulmuşlardı. 8 temmuz 1993 tarihinde Kayseri Komando Birliği dört köylüyü yanlarına alıp göreve gittiler. 9 temmuzda döndüklerinde genç köylülerden biri yoktu. Diğer üç köylü, bir komando çavuş, iki er, bir asteğmen, hem dövüyor hem getiriyorlardı. Gençlerden birine, diğerinin nerede olduğunu sordum. ‘O teröristlerin yerini söyle’ diye ona yüklendiler. O da ‘bilmiyorum’ dedi. Komando Yüzbaşı Mustafa, ‘açın elini kaçsın’ dedi. ‘O kaçmayınca yirmi mermi sıktılar. Babasının yanında oğlunu kurşuna dizdiler’ dedi. Ertesi sabah geriye kalan diğer üç köylüyü alıp götürdüler ve bir daha geri getirmediler.
Mehdi Tanrıkulu, suç duyurusunda, kitapta isimleri verilen asker ve polislerin ‘birden fazla nitelikli adam öldürme, görevi ihmal, işkence, ölünün maneviyatına hakaret, ordu içerisinde yasadışı silahlı çete kurmak’ suçlarından yargılanma-sını istedi. Tanrıkulu, yapılacak soruşturma ile birçok olayın da aydınlatılabileceğine işaret etti.Kurdistan-Post.org

Şengal katliamı unutulmuyor

Bir Ergenekon cephaneliği daha çıktı

Kerkük üzerinden nüfuz savaşı

'Faili devlet' yargılansın

‘Botlarımızın içi kan doluyordu’

DERSİM KATLİAMI TANIĞINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR Çiftçi katliamda yaşadıklarını anlattıktan bir hafta sonra, 3 Ocak 2007 tarihinde yaşamını yitirdi

Emir Türkiye’den geldi

Gazi davası yeniden görülsün

Köy yakanlar devrede

Sivas'ta Ölenler, Yaralananlar, Kurtulanlar...

Bu nasıl insanlık?

Diyarbakir'da 2'si bebek, 7'si çocuk toplam 10 kişinin katledildiği bombalı saldırının failleri korunuyor.

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Yer-gök böyle zulüm görmedi

Bir askerden vahşet itirafları

Bu da havan topu parçası

Facebook'da ırkçı örgütlenmeler

Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

KCK, PKK ve KJB'den 15 Ağustos açıklaması

AKP kan emmeyi sürdürüyor

AKP'den işkence ye büyük tolerans

Vahşete karşı bir direniş ruhu: 14 Temmuz 1982

Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı

1925 KÜRDİSTAN HAREKETİNİ ANMA PANELİNE ENGELLEME

Polis, 12 yaşındaki çocuğun yüzüne sıcak su döktü..“Oğluma bunu yapanlar insan olamaz”

BEDIUZZAMAN SAİD’İ KURDÎ: KÜRTLERİN GANDİSİ

CDK, Kürtlere saldırıları Hitler dönemine benzetti

Leopard 2 savaş tankı Türkiye'ye satıldı. Alman silahlanma raporunu sert bir şekilde eleştiren insan hakları örgütleri, Kürtlerin savaşla tehdit...

Diyarbakır 5 Nolu

Aydın Dere Tarih bizden ne istiyor?

Tarihe Kazınmış Belgeler; Kürt Soykırımları

Kayıp yakınlarını fişlediler : Önce öldür, sonra fişle!

Türkiye terörist ülke mi?

KÜRTLER İN ELİNE TUTUŞTURULMUŞ YENİ TOPİTOP ŞEKERİ YAHUDi DÜŞMANLIĞI

Halepçe, Qamışlo, Beyazıt ve Gazi katliamları protesto edildi

KCK, katliam yıldönümünde Suriye Baas rejimini kınadı

Vahşetin simge kızı 13 yıl sonra konuştu

İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları

Güçlükonak’ta 11 Kürt Öldürüldü [15 Ocak 1996]

Beytüşşebap Katliamı: Aileler Katliamcıların isimlerini biliyoruz

Beytüşşebap için Ankara’da düğmeye basıldı

'Askerler, hamile kadınların karnını deşiyorlardı'

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

En küçük bir ihbarda, ya Evleri ve mallari gasp edildi yada topluca Daragaçlarina çekildiler.Sürgün edildi "şansli" olanlar

‘PKK Ayrı, Kürt Sorunu Ayrı’ Fikri Gerçeği Yansıtmamakta

kurden pkk kurdistan kurds kurdische (4) PKK’dan önce de sorun vardı/ SEBAHATTİN TOPÇUOĞLU* -TARAF

Güneş Murat Tezcür tarafından kaleme alınan ve bu sayfada 18.08.2008 tarihinde yayımlanan ‘PKK neden silah bırakmıyor’ başlıklı makale, genelde Kürt sorununun özelde ise PKK meselesinin ne kadar yanlış algılandığının ve yorumlandığının tipik bir örneğini oluşturmaktadır. Kürt sorunu sosyolojik olarak tanımlanmadıkça ne PKK’nin silaha sarılışı ne de silahı bırakması anlaşılabilir. Tezcür makalesinde Kürt sorununa ve PKK’yi ortaya çıkaran sosyolojik olgulara değinmemektedir. Fakat devletin bu sorunu hangi yöntemlerle çözmesi gerektiği konusunda çok yönlü fikir üretmektedir. Bu bakımdan Tezcür’ün makalesi içerik olarak bilimsel olmaktan ziyade, daha çok devlet diliyle yazılmış stratejik bir rapor niteliğindedir. Oysa bir bilim adamının görevi resmi ideoloji çerçevesinde düşünce üretmek olmamalıdır. Böyle bir yaklaşım, kökleri derin olan ve son çeyrek yüzyılda on binlerce insanın hayatına mal olan Kürt sorununun doğru algılanmamasına ve yanlış yorumlanmasına yol açar. Bu da, yaşanan sorunun kısa ve orta vadede çözümüne hizmet etmez.

TEK SORUN ÖRGÜTE KATILIM DEĞİL

kurden pkk kurdistan kurds kurdische (8) Tezcür örgüte katılımların Öcalan’ın yakalanmasından veya teslim edilmesinden sonra da yoğun bir şekilde devam ettiğinin altını çizmektedir. Temel sorunun da buradan kaynaklandığına vurgu yapmaktadır. Bundan dolayı da PKK’nin etkisinin azaltılması için öncelikle katılımların engellenmesi gerektiğini savunmaktadır. Fakat katılımların neden aralıksız devam ettiğini açıklamamaktadır. Açıktır ki, insanlar karınlarını doyurmak veya dağda temiz hava almak için örgüte katılmıyorlar. Bu, devletin 85 yıllık inkâr ve asimilasyon siyasetinin bir ürünüdür. Devlet, Kürt sorununa yaklaşımını değiştirmedikçe, Kürtlerin temel anayasal hakları kabul edilmedikçe, ne Kürt sorununun çözümü mümkündür ne de PKK’nin silah bırakması gerçekçi bir yaklaşımdır.

KÜRT SORUNU PKK’DAN AYRILMAZ

pjak-pkk-kurds

Tezcür’ün ‘PKK ayrı, Kürt sorunu ayrı’ fikri gerçeği yansıtmamaktadır. Siyasi partiler, siyasetçiler ve bazı aydınlar tarafından dile getirilen bu tez, sosyolojik olgulardan uzak bir tezdir. PKK ve Kürt sorununu birbirinden ayrı ele almak mümkün değildir. Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur: Kürt sorununun tanımı kişiye, yazara, düşünüre, aydına, akademisyene ve bilim insanına göre değişebiliyor. Birileri bu sorunu devletin mantığıyla iş, aş, istihdam, güvenlik ve ‘terör’ sorunu olarak algılarken, birileri de sorunun eşitlik, özgürlük ve ‘ulusal’ bir sorun olduğunu savunmaktadır. Bu bakımdan kişinin Kürt sorununa hangi pencereden baktığı önem kazanmaktadır. Fakat belirtmek gerekir ki Kürtler genelde Kürt sorununu bir ‘terör’ sorunu olarak değil, aksine ‘ulusal’ bir sorun olarak ele almaktadırlar.

Bu bakımdan PKK, Kürt özgürlük hareketinin öncü gücü olarak değerlendirilmektedir. Böyle düşünen Kürtlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde fazladır. Bir bakıma PKK Kürtler tarafından ulusal kimliğin ve kültürel hakların tanınmasında devlet karşısında yegâne güç olarak algılanmakta ve meşru bir güç olarak kabul edilmektedir. Son otuz yıla damgasını vuran bu çatışma her iki taraftan on binlerce insanın canına mal olmuştur. İnsanların yurtlarından sürülmesi, mal ve topraklarını kaybetmeleri meselenin başka bir boyutudur. Bu bakımdan PKK ve Kürt sorununu bir birinden ayırmak maddenin tabiatına terstir. Her biri madalyonun diğer yüzüdür.

Kürt sorununu ortaya çıkaran temel olgu cumhuriyet sisteminin katı ‘ulus-devlet’ anlayışıdır. Osmanlı’nın yıkımı üzerine inşa edilen cumhuriyet Fransız ‘ulus-devlet’ modelini benimsemiştir. Katı merkeziyetçi olan bu devlet sistemi günümüzde anlamını yitirmiş olsa da, Türkiye bu modelden halen vazgeçmiş değildir. Cumhuriyetin kurulmasında önemli bir rol oynayan Kürtler, akabinde katı merkeziyetçi ‘ulus-devlet’ modelinin kurbanı olmuşlardır. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte heterojen olan toplum yapısı homojenleştirilmeye çalışılmıştır.

stop iran turkey terror attacks genocide of kurds pkk pjak SORUN ULUS-DEVLET MANTIĞINDA

Devlet homojenleştirme projesinde büyük ölçüde başarılı olmuştur. Fakat Kürtleri tamamen bu proje çerçevesinde asimile edip eritememiştir. Temel sorun da burada yatmaktadır zaten. Sayıları sadece Türkiye’de tahminen 15-20 milyon olan Kürtler temel haklarının anayasal garanti altına alınmasını talep etmektedirler. Fakat bu talep, devlet tarafından katı bir politikayla baskı altında tutulmaktadır.

Kürt sorunu PKK olmadan da vardı. PKK’yi ortaya çıkaran temel olgu, devletin Kürtlere karşı uyguladığı inkâr ve asimilasyon politikasıdır. PKK’nin silah bırakmasını talep ederken devletin devam eden inkâr ve asimilasyon politikasının son bulmasını ve bununla birlikte Kürtlerin sosyal, siyasal ve kültürel haklarının tanınmasını talep etmeyen bir anlayışın sorunun çözümünde başarılı olma şansı yoktur.

* Hamburg Üniversitesi Doktora Öğrencisi / shevbi@yahoo.de

Aslolan İşkenceye Toleransmış

5sivilgenc_vahseti1_sirnak İşkenceye sıfır tolerans” sloganıyla işe başlayan AKP iktidarının son iki yılında, adliyelere dört bin 662 işkence başvurusu geldi. 10 bin 886 polis, jandarma ve diğer kamu görevlisi işkenceyle suçlandı. Ancak sadece 614 olayda, bin 223 polis, jandarma ve diğer kamu görevlisi hakkında işkence davası açıldı.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, DTP Batman Milletvekili Ayla Akad Ata’nın soru önergesini yanıtlayarak, 2006 ve 2007 yıllarında, TCK’nın işkence, ağır işkence ve kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanarak kasten yaralama suçunu düzenleyen 94, 95 ve 256’ıncı maddeleri uyarınca haklarında soruşturma açılan polis, jandarma ve diğer kamu görevlileriyle ilgili istatistiki bilgileri verdi.
gazi_olaylari_ozlem_tunc2 2006: 6 BİN 18 POLİS VE JANDARMA SUÇLANDI • Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün derlediği bilgilere göre; 2006 yılında cumhuriyet başsavcılıklarında, 796’sı 2005 yılından kalan, bin 996’sı o yıl gelen dosyalarda toplam altı bin 18 polis, jandarma ve kamu görevlisiyle ilgili iki bin 761 işkence iddiasında bulunuldu. Bu dosyalarda toplam üç bin 962 kişinin işkence gördüğü iddiasına yer verildi.
2007:  BİN 901 YENİ SORUŞTURMA TALEBİ • 2007 yılında ise işkence suçlarından dolayı bin 47’si 2006 yılından kalmak üzere toplam iki bin 948 dosyada altı bin 735 polis, jandarma ve diğer kamu görevlisi işkenceyle suçlandı. Geçen yıl ise işkence nedeniyle dört bin 881 polis, jandarma ve diğer görevlileriyle ilgili bin 901 yeni soruşturma talebi geldi.
İKİ YILDA 4 BİN 662 İŞKENCE • Buna göre; cumhuriyet başsavcılıklarında, 796’sı 2005 yılından kalan olmak üzere 2006 ve 2007 yıllarında toplam dört bin 662 işkence, ağır işkence ve ölçünün dışında kuvvet kullanımını içeren TCK’nın 94, 95 ve 256. maddeleri kapsamında soruşturma evrakı işlem gördü. Bu olaylarda işkence suçlamasıyla ilgili 10 bin 886 polis, jandarma ve diğer kamu görevlisi suçlandı.
Hayata Dönüş iskence falaka olum MAĞDURLARIN  480’İ ÇOCUK • İşkence soruşturmalarının mağduru durumundaki yedi bin 301 kişiden altı bin 268’i erkek, 553’ü kadın, 429’u 18 yaşından küçük erkek ve 51’i ise 18 yaşından küçük kız çocuğuydu.
9 BİN 716 POLİS, 616 JANDARMA • Haklarında işkence iddiasıyla soruşturma açılanların dokuz bin 716’sı polis, 616’sı jandarma, 554’ü ise diğer kamu görevlilerindendi.
SADECE 614 OLAYDA DAVA AÇILDI • Geçen iki yıl içinde dokuz bin 102 polis, jandarma ve diğer kamu görevlilerini kapsayan üç bin 969 soruşturma tamamlandı ve bunlardan iki bin 644’ünde altı bin 397 görevliyle ilgili kovuşturmaya gerek olmadığı kararı çıktı. Yine bu iki yıl içinde bu soruşturmalarda sadece 614’ünde toplam bin 223 polis, jandarma ve diğer kamu görevlisi hakında kamu davası açıldı.
MEMURA DİRENME SUÇUNDAN 170 TUTUKLAMA • Adalet Bakanı Şahin’in verdiği bilgiye göre; 2006, 2007 ve 2008 yıllarında kamu görevlilerinin görevlerini yaptırmamak için direnme suçundan açılan soruşturmalarda bin 772 derdest, yedi bin 491 dava açma kararı alınırken; bunlardan 989’unda kovuşturmaya yer olmadığına, 373 davada ise beraat kararı çıktı.
Bu suçtan 2006’da 46, 2007’de 96 ve 2008’de ise 28 olmak üzere toplam 170 kişi tutuklandı.
TURK POLISI KURDISTAN OCAK 2006 - NİSAN 2008 • Bakan Şahin’in verdiği bilgiye göre; 1 Ocak 2006 tarihinden 30 Nisan 2008 tarihine kadar ikisi ikinci sınıf emniyet müdürü, üçü dördüncü sınıf emniyet müdürü, 11’i emniyet amiri, 22’si başkomiser, 33’ü komiser, 12’si komiser yardımcısı ve 839’u polis memuru olmak üzere toplam 922 polis hakkında da zor kullanma sınırını aştığı gerekçesiyle idari soruşturma açıldı.
Bunlarla ilgili yapılan işlemlerde ise çoğunda zamanaşımı veya ceza tayinine mahal olmadığı kararı çıkarken sadece bir başkomiser, komiser ve komiser yardımcısı aylık kesme cezasıyla cezalandırıldı. Bir polis kınama, bir polis aylık kesme, altı polis kısa süreli kıdem durdurma, iki polis de uzun süreli kıdem durdurma cezası aldı.Taraf

» İşkencedeki artış endişe verici : 32 kişi polis tarafından öldürüldü

» SKANDAL : El Kirine 4.5 Ay Hapis!

» Diyarbakır'da polis vahşeti

» Polisler: Her polis için 10 Kürdü öldüreceğiz

» Panzerle öldürmeyi unutturmak istiyorlar

» Dövülen S.A.'ya 'polis dövdü' suçlaması

» 1992 Newroz’unda Devlet Güçlerince Katledilen 54 Kişi Anıldı

» Polis, “Pis Kürtler, Düzeni Bozuyorsunuz. Hepiniz Teröristsiniz”

» Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

» Gözaltındaki DTP İlçe Başkanı hastaneye kaldırıldı

» Facebook’ta polis mesajları

» İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi

» ‘İsviçre Kürtleri Türk sayıyor’

» Irkçı-milliyetçi saldırgan gruplar, polis eşliğinde,

» Bornova da bir ayda 2. işkence : Mardinli Kürt'tür Vurun ulan vurun!

» Karakolda şahitlere de işkence : 'Siz Kürtler ölmezsiniz, köpeksiniz size bir şey olmaz'

» Polis'ten neştercilere çay ikramı...

» Cizreli çocuklara cezaevinde işkence

» Tutukluya işkence yaptılar

» İşkence yok infaz var!

» Yine Van yine polis!

» İnsaf! Ömür 10 yaşındaydı

» "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi."

» 'Önümüzdeki mahkeme gelmeyebilirim, beni işkencede öldürecekler,' sözleri hâlâ kulağımda. Necmettin sonraki mahkemeye gerçekten gelemedi, haklı çıktı.

» ‘Tek oğlumu aldılar benden’

» Penisine ip bağlanarak odanın içinde gezdirilen Aslan'a 'suçunu itiraf etmesi' istendi.

» Newroz kutlamaları sırasında terör estiren Van Emniyet Müdürü'ne Vali takdirname verdi

» TÜRKİYE'DE İŞKENCE GÜNLERİ

DTP'li Belediyeye Polis Baskını

dtp kongresi

Batman Belediyesi, bugün saat 19.00 sıralarında, Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve organize Suçlar Şube Müdürlüğü mensubu 20 kişilik bir polis ekibi tarafından basıldı. Belediye'deki nöbetçi personelin bildirmesi üzerine Belediye'ye gelen DTP'li başkan Hüseyin Kalkan ve DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız ile avukatları polislerle görüşerek arama izni olmadan makamlık ve diğer odaları açmayacağını polise bildirdi. Bunun üzerine yaklaşık 15 polis, belediye hizmet binasında beklerken diğer polisler ise arama izni için nöbetçi mahkemeye başvurdu. Polisler, mahkemeden aldıkları izinle, saat 19.30 sıralarında belediyeye tekrar gelerek başkan Hüseyin Kalkan'ın makamı başta olmak üzere Danışmanı Nesim Turhan ve Özel Kalem Müdürlüğü'nde geniş çaplı arama başlattı. Polisler, belediyede aramanın yanısıra belediye meclis üyelerinin aldığı tüm kararları da gözden geçiriyor.
DTP'li Başkan şoka girdi!
dtp_bayragi2005[1] Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, arama gerekçesiyle ilgili yaptığı açıklamada “Belediyeye bağlı olmayan alanlara hizmet götürdüğümüz için böyle bir uygulamayla karşılaştık. Arama yapmaya gelen polisler de bize ‘Size bağlı olmayan il dışındaki yerlere nasıl hizmet götürürsünüz’ dedi. Talep gelmesi halinde biz zaman zaman bize bağlı olmayan yerlere de hizmet götürüyoruz. Bunda da bir sakınca görmüyoruz. İlk defa Batman Belediyesi böyle bir baskına uğradı. Aramanın şaşkınlığını halen üzerimizden atmış değiliz. Gündüz mesai saati varken, sanki belediye yerinden gidecekmiş gibi mesai saati dışında ani baskın düzenlenmesine anlam veremedik halen aramanın şokunu yaşıyoruz” dedi Polisin, Batman Belediyesi'ndeki araması halen devam ediyor

Batman Belediye Başkan Danışmanı gözaltına alındı

ANF-BATMAN / Batman Belediyesi'ne baskın düzenleyen polisler, Belediye Başkan Danışmanı Nesim Turhan'ı gözaltına aldı.  Batman Belediyesi'ne akşam saatlerinde baskın düzenleyen polisler, Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan'ın bürosunda arama yaptıktan sonra Belediye Başkan Danışmanı Nesim Turhan'ı gözaltına aldı.www.Kurdistan-Post.org

» ‘Asıl eğitim evde başlar. Çocuklarınızla Kürtçe konuşun, Kürt kültürünü yaşatın'

» SKANDAL : El Kirine 4.5 Ay Hapis!

» Diyarbakır'da polis vahşeti

» Polisler: Her polis için 10 Kürdü öldüreceğiz

» Panzerle öldürmeyi unutturmak istiyorlar

» Dövülen S.A.'ya 'polis dövdü' suçlaması

» 1992 Newroz’unda Devlet Güçlerince Katledilen 54 Kişi Anıldı

» Polis, “Pis Kürtler, Düzeni Bozuyorsunuz. Hepiniz Teröristsiniz”

» Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

» Gözaltındaki DTP İlçe Başkanı hastaneye kaldırıldı

» Facebook’ta polis mesajları

» İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi

» ‘İsviçre Kürtleri Türk sayıyor’

» Irkçı-milliyetçi saldırgan gruplar, polis eşliğinde,

» Bornova da bir ayda 2. işkence : Mardinli Kürt'tür Vurun ulan vurun!

» Karakolda şahitlere de işkence : 'Siz Kürtler ölmezsiniz, köpeksiniz size bir şey olmaz'

» Polis'ten neştercilere çay ikramı...

» Cizreli çocuklara cezaevinde işkence

» Tutukluya işkence yaptılar

» İşkence yok infaz var!

» Yine Van yine polis!

» İnsaf! Ömür 10 yaşındaydı

» "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi."

» 'Önümüzdeki mahkeme gelmeyebilirim, beni işkencede öldürecekler,' sözleri hâlâ kulağımda. Necmettin sonraki mahkemeye gerçekten gelemedi, haklı çıktı.

» ‘Tek oğlumu aldılar benden’

» Penisine ip bağlanarak odanın içinde gezdirilen Aslan'a 'suçunu itiraf etmesi' istendi.

» Newroz kutlamaları sırasında terör estiren Van Emniyet Müdürü'ne Vali takdirname verdi

» TÜRKİYE'DE İŞKENCE GÜNLERİ

Sigaracıların gizlediği öldüren sır

sigara1[1] AmerİkalI uzmanlar, büyük sigara üreticilerinin sigarada bulunan “polonium” isimli zehirli maddenin etkileri üzerinde yıllardır araştırmalar yürüttüğünü ancak çalışmaların sonuçlarını kamuoyundan sakladığını öne sürdü. Amerikan Kamu Sağlığı Dergisi’nde yayınlanan bir makaleye göre aralarında dünyanın en büyük sigara üreticilerinden Philip Morris’in de bulunduğu birçok tütün şirketi, sigarada bulunan radyoaktif madde “polonium 210” üzerinde 40 yıl içerisinde 1500’ün üzerinde deney yaptı.
Yayınlamayı reddediyorlar
Ancak uzmanlar, “uyuyan devi uyandırmaktan” çekinen sigara üreticilerinin maddenin sağlık üzerindeki etkileri hakkındaki bulgularını yayınlamayı reddettiğini iddia ediyor. 2006’da eski Rus ajanı Litvinenko’yu zehirleyerek öldürmek için kullanılan polonium 210’un kansere sebep olduğu daha önce kanıtlanmıştı.
Sigarada da bulunan maddenin Amerika’da akciger kanseri vakalarının yüzde birinden sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Bu sayı tüm dünya ile oranlandığında bu maddenin yılda 11 bin 700 kişinin ölümüne sebep olduğu hesaplanıyor. Dergiye göre tütün üreticileri, maddeyi tütün yapraklarından ayırmak için birçok yol denedi ancak şu ana kadar hiçbirinde başarıya ulaşamadı. vatan

Ahmet Türk'ten ilginç açıklamalar

ahmet turk Ahmet Türk: Kürt sorununda devlet de değişmeli biz de

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk; "Gerçekçi olmak lazım, biz ütopyamızla bir dünya kuramayız. Bunu arkadaşlarımıza da anlatmaya çalıştım, siz gerçekçi olmadığınızda toplumsal realiteyi görmediğinizde Türkiye'nin hassasiyetlerini bilerek siyaset yapmadığınızda hayal kırıklığına uğrarsınız. Bazı arkadaşların söylemleri bize umutla bakan kişilerin umutlarını kırıyor, o çıkışlar çözüme hizmet etmiyor. Geçmişte, şahin olup da tüyü dökülen kuşlara dönenleri çok gördük" diyor. MEHMET GÜNDEM

 

Vicdanlarımızın Sesine Kulak Verelim

DTP eski Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk yaptıkları konuşmalarda öz eleştiri vererek, eksiklerinden dolayı Kürt halkından özür dilediler.

Emine Ayna: Gözaltıların zamanlaması dikkat çekici

Newroz’a ‘Demokratik Özerk Kürdistan’ damgasını vurdu

Türk: Butto’nun ölümü uluslar arası bir oyun

‘KARALAMA KAMPANYALARI BİZİ ETKİSİZ KILMAK İÇİNDİR’

DTP Eşbaşkanı Emine Ayna ve belediye başkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişi gazdan etkilenerek Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Bireyin özgürlüğü Anayasal güvenceye alınsın, Demokratik özerklikle, Demokratik Cumhuriyeti inşa edelim

Ahmet Türk : Yerel Seçimler Referandum Olacak, Aldığımız Oy Kadar Etkiliyiz

YORUM - Kürdi Çatı

Mersin'de 'HADEP'e müdahale' belgelendi

'PKK muhatap alınmalı'

'Faili devlet' yargılansın

Hakikat ve adalet için

12 Yasak Sayfa

Devletin kirli sırları

Kürdistan’da geliştirilen Islamcı Hareket

Gözaltındaki DTP İlçe Başkanı hastaneye kaldırıldı

Halkın İddianamesi (1-2-3-4-5-6)

Ergenekon'u çözmeyen Göngören'i çözemez

Hizbullah-Ergenekon ilişkisi, devlet ilişkisidir

Ne kadar derin?-Can Dündar

Ergenekon'un bittiği an!

Derin devlet oldu devlet

YORUM - Yüz yıllık temizlik

Ergenekon'u neden PKK ile ilişkilendiriyorlar

“Tutuklanmayacak Ergenekon” Kuzey Kürdistan’da: 6 ayda 178 kişi öldürüldü

Sezgin Tanrıkulu: ‘Kürtler Ergenekon’a tarafsız kalamaz’

Gücün, ahlaktan yoksunluğu: Bingöl'de 6 ayda 31 ölü, 35 gözaltı, 1 faili meçhul!

Türk: Fırat'ın doğusundaki Ergenekon'u temizleyin

Leyla Zana'nın savunması : 'Kürtlerin 3 önderi var'

Ergenekon'un kuyruğuyla uğraşıyorlar

'TSK bünyesindeki' ERGENEKON

Ergenekon’a AKP’ye ve darbe’ye hayır!

SUÇ BU CÜMLE “Dünyanın hiçbir yerinde yasal bir partinin 400 şehidi yoktur”

‘Tek oğlumu aldılar benden’

YORUM : Akp Kürtlere “Ölümü gösterip sıtmayı dayatıyor”

Çiller'in bilgisi dahilinde 250 kişiyi öldürdün mü?

KIBLESI ANKARA SERMAYESI CEHALET DINI PARA TURK HIZBULLAH'I TEKRAR SAHNEDE...*

Ülkesizlik acısı-Ali ERDOĞAN

İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları

Karayılan: Gabar'da İsrail parmağı var!

Jandarma Komutanı Çağlayan, 'kötü muamele' nedeniyle 3 ay hapis cezasına çarptırılmış, bu ceza da paraya çevrilerek ertelenmişti.

Yasımız var-Ahmet Altan

Tüyler ürperten işkence

AP’de Kürt sorununa çözüm arayışları

Özal'ın projesini bitiren ABD'ydi

Diyarbakır'da bulunan Asayiş Kolordu Komutanlığı döneminde, 3 yıl içinde ardında 383 faili meçhul ve yargısız infaz, 87 yaralı, 125 'de kayıp bıraktı.

Anti-semitizme, Irkçı ayrımcılığa Karşı, Barış ve Halkların Dostluğu için Mücadeleye Çağrı!

Kurdistan Haberleri-8

İnsan Hakları Heyeti: Beşağaç katliamı PKK'nin işi değil

Empati...

Birlikte yaşamak için en kestirme yol anlamak. Anlamak için ise ilk adım anlamaya çalışmak olmalı. Türkiye, birbirini anlamaya çalışma eylemine yabancı, empati yeteneği gelişmemiş, bencil ve dayatmacı kesimlerle dolu. Herkes ötekinden üstün ve ayrıcalıklı olduğunu farzederek söze başlıyor. Herkes herkesten kurtarıyor ülkeyi. Fakat bütün bu sahte kurtarıcılıklar bizi daha da dibe çekiyor, terörün kucağına itiyor. Bu terör kimi zaman PKK, kimi zaman Hizbullah, kimi zamanda Ergenekon marifetiyle vuruyor bizi. Bu ülke doğusundan batısına bir terör mağdurudur. Acı, gözyaşı, tabut ve bayrak hemen hemen her semte birkaç kere uğramıştır. Kürt ya da Türk acı hepimizi eşitliyor. Kürt sorunu ne Kürtlerin ne de bir bölgenin sorunudur, Kürt sorunu Kürtlerin olduğu kadar Türklerin ve Türkiye'nin sorunudur. Bu sorun karşısında sahici bir çözüm için Türk-Kürt herkes el ele vermeli. Artık anlayalım, birbirimizi anlamadan, yaklaşmadan, el ele vermeden, gönül birliği yapmadan artık hiçbir sorunu çözemeyiz...

* * *

PKK'ya yakın bir televizyonda, Batılıların 'AKP bölgede sizden daha fazla oy aldı' sorusuna cevap veremediğinizi söylediniz. Peki kendinize cevabınız var mı?

O sözleri halka bir sesleniş olarak değerlendirmek lazım.

Yani bir itiraf değil...

AK Parti'nin bölgede bizden fazla oy almasını bir şekilde izah edebiliriz, bağımsız adaylarla girdik, biz bir misyon partisiyiz, iktidar olmamızı zaten kimse beklemi-yordu... Bölge halkı CHP ve MHP'yi iktidar alternatifi olarak görmedi, AK Parti'yi statükocu anlayışın dışında değerlendirdi, çözüme katkısı olacağını düşündü.

Şimdi ne değişti?

AK Parti, çözüm yolunda beklenen adımları atmadı. Bugün Kürtler büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Bu tür söylemlerle halkı motive etmeye mi çalışıyorsunuz?

Biraz öyle. DTP, Kürt sorunun çözümü için bedel ödeyen bir parti ama bölgede birinci parti olmadan eli hep zayıf kalacak, çözüme gerekli katkıyı yapamayacak.

Kürtlerin mücadelesinin, dünyayı görerek ve çağı değerlendirerek dönüşmesi gerektiğini de söylediniz.

Silahlı çatışmayla sorunların çözülmeyeceğini görüyoruz, geçmişte oldu ama günümüzde ne kadar haklı olursanız olun silahla destek bulmak çok zor.

PKK'ya da tavır mı bu sözler?

Bu mesajı iki tarafa da veriyoruz. Silah bir hak arama yöntemi olmaktan çıkmalı, diğer yandan devlet sopayla Kürtleri susturmaktan vazgeçmeli. Ülkenin en önemli sorunu Kürt sorunudur, bu sorun çözülmeden Türkiye gerekli değişim ve dönüşümü de yapamaz.

DTP ne Türkiye partisi olabildi ne de bütün Kürtlerin partisi...

Bizim bütün Kürtlerin partisi olma anlayışımız yok. Biz misyon partisiyiz...

NEREDE HATA YAPTIK DİYORUZ

Nerede hata yaptık diyor musunuz?

İnsanız, tabii ki soruyoruz, Kürt demokrasi güçlerinin kendisini dönüştürmesi gerekiyor, bu konuda bir arayış da var ama bu değişimin gerçekleşmesi ve demokratik siyasetin etkili olabilmesi için devletin de Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözme niyetini ortaya koyması şart.

Kürtlerde silahla çözme inancı kayboldu mu?

Silahlı mücadele daha 10 yıl sürse de sonuç alınamayacağını herkes görmeye başladı.

Öyleyse neden sonuca gidilemiyor?

Biz bunu devletten bekliyoruz, sorunu çözme yöntemini değiştirdiğini görmemiz lazım. 70 yıllık statükocu mantıkla hiçbir sorun çözülmüyor. Dünya değişiyorsa Türkiye de değişmek zorunda ama statükocu kesim kendi iktidarını korumaya yönelik bir kapanma içinde.

DTP Eşbaşkanlığı'ndan ayrılmanız İmralı darbesi olarak görüldü.

Meclis'e bağımsız girmiştik, parti ile grup arasında bir diyalog oluşturma ihtiyacı vardı, biz de anlaşarak ayrıldık.

Güvercinler-şahinler tartışması ılımlı kesimin tasfiyesi olarak algılandı.

Durum biraz büyütüldü, insanlar farklı düşünebilir, bu bir zenginlik olarak görülmeli.

Bu farklı tartışmalardan net bir siyasi çizgi üretebildiniz mi?

Arkadaşlarla aramızda ideolojik bir fark yok ama siyasette farklı tutumlar olabilir, bu konuda rahat hareket ediyoruz. Bizim partimiz lider partisi değil.

Siz güvercin misiniz, şahin mi?

Ben diyalogun sorunların çözümüne katkı sunacağına inanıyorum. Çözüm istiyorsak bu süreçte herkesin uzlaşı ortamının sağlanmasına katkısı olmalı.

Hiç mi sorun yok?

İsim vermeyeyim ama bazı arkadaşların söylemleri, bize umutla bakan kişilerin umutlarını kırıyor. Bunlar sorunun çözümünde olumlu havayı ortadan kaldırıyor.

TÜYSÜZ KALAN ŞAHİNLER GÖRDÜK

Devletin üst katlarında, sizin DTP Genel Başkanı olmanıza olumlu bakıldığına dair haberler çıktı.

Uzun süredir siyasetin içindeyim sorunların çözümü konusundaki yaklaşımım biliniyor, gerçekçi olmak lazım, biz ütopyamızla bir dünya yaratamıyoruz. Bunu arkadaşlarımıza da anlatmaya çalıştım, siz toplumsal realiteyi görmediğinizde Türkiye'nin hassasiyetlerini bilerek siyaset yapmadığınızda hayal kırıklığına uğrarsınız. Geçmişte, şahin olup da tüyü dökülen kuşlara dönenleri çok gördük. Biz Kürt hak ve özgürlükleri mücadelesinde gerekirse şahin, gerekirse güvercin oluruz. Kimse kimseden daha çok şahin ve daha çok güvercin değildir.

DTP, PKK ile arasına mesafe koysun çağrısını çok duyduk, fakat bunun bir ölçüde olduğunu ve daha ilerisinin olmayacağını düşünüyorum...

Kürt sorununa çözüm bekleyen bir halk var. Bu yüzden PKK da halk içinde etkili. PKK'yı kınayın diyorlar, peki ben bunu dediğim zaman halk üzerinde tesirim ne olur, Kürtleri, hatta PKK'yı ikna şansım var mı... DTP ile PKK arasında organik bir bağ varmış gibi bakıyorlar, DTP'lileri muhatap almayı PKK'ya taviz gibi görüyorlar ki bu doğru değil.

Devlet siz adam yerine koymuyor mu?

Hayır, parlamentoya geldik, dışlandık. Sizin adam yerine koymadığınız temsilcilerin halka vereceği mesajların ne anlamı olabilir! Bize, "Devlet sizi kucakladı mı ki gelip bunu söylüyorsun" derler. Sorunu çözmek için ortak aklı geliştirmek şart. Bunun için herkesle görüşmek istiyoruz ama bize kapılar kapalı.

Meclis'te siyaset üretirken İmralı'nın açıklamalarından etkileniyor musunuz?

Tabii ki bazı doğrular var, ben de söylerim İmralı da söyler. Bazı söylemler barışa olanak sağlarsa ben kulağımı niye kapatayım. İmralı'daki adam PKK'nın kurucusu, halkın üzerinde de etkisi var. Son dönemdeki açıklamalarını devletin de görmesi lazım.

KİMSE YOKKEN TOKALAŞIYORLAR

Meclis'te Bahçeli ile tokalaşmanız büyük ilgi görmüştü. Diyalog neden sürmedi?

Türkiye'de demokrasi her zaman vesayet altında olduğundan siyasetçi yeni bir adım attığında nasıl tepki görürüm endişesini yaşıyor. Sayın Başbakan kimsenin olmadığı bir havalananında gelip nasılsınız diye elini uzatır, Baykal da öyle ama Meclis'in içinde selam bile vermez. AK Parti'nin gündeme getirdiği bir iki konuda memnuniyetimizi dile getirdik, hemen "bölücülerle şeriatçılar bir araya geldi" dediler oysa ne onlar şeriatçı ne de biz bölücüyüz.

ERGENEKON ÖRGÜTÜ KÜRT SORUNUNDAN BESLENDİ

Ergenekon sizin için ne anlam ifade ediyor?

Ergenekon'un yakalanmasını Kürtler hayati bir konu olarak görüyor. Biz Ergenekon'un kaynağına inilmesini istiyoruz. Ergenekon'un kaynağı Kürt sorunudur, bu örgütün geliştiği, beslendiği, büyüdüğü yer Kürt coğrafyasıdır. Kürt coğrafyasında yaşanan olayların Türk halkı tarafından bilinmesi, bizleri karşı karşıya getiren mantığın ortaya çıkması açısından çok önemli.

Ne gibi?

Kürt işadamlarını öldürenlerin ortaya çıkarılmasını, faili meçhullerin çözülmesini istiyoruz. 1990'lı yıllarda Muş'ta beş kişi gözaltına alındı. Gözaltına alındıklarını vali ve alay komutanı kabul etti. Beş kişi Murat nehrinin kenarında infaz edildi. Bunlar faili meçhul olarak kayda geçti. Bunlar ortaya çıkarılmazsa, Ergenekon davası sonuçsuz kalır.

Ergenekon sanığı Levent Ersöz'le ilgili bir iddianız var.

Evet, dönemin Şırnak Jandarma Alay Komutanı HADEP'li Serdar Tanış'ın ailesine telefon açıyor; "Oğlunuz HADEP ilçe başkanlığı yaparsa onu öldürürüz" diyor. Serdar Ankara'ya geldi anlattı, ben de "O zaman bir müddet bekleyin, partiyi kurmayın" dedim. Aradan bir ay geçmedi Serdar kayboldu. Serdar Tanış'la Ebubekir Yıldız arkadaşları tarafından Silopi Jandarma Komutanlığı'nın kapısına kadar götürülüyorlar. İçeri giriyorlar fakat aradan yıllar geçti hâlâ haber yok. O gün alay komutanı olan kişi bugün Ergenekon davasında sanık olan Levent Ersöz. Bölgede faili meçhul cinayetleri işleyen subayların Ergenekon'la bağlantıları var.

Ergenekon Kürt halkına bu kadar zarar vermişken, siz tepki vermekte biraz geç kalmadınız mı?

Halkımız da tepki gösterdi; "Bu kadar büyük fırsatı niye iyi değerlendirmiyorsunuz" dediler. Nereye varacağıyla ilgili hepimizin kuşkuları vardı. Susurluk'u, Şemdinli'yi yaşadık, suçüstü yakalanmasına rağmen hükümet bir başçavuşu bile cezalandıracak refleksi gösteremedi.

Şimdi ne oldu da generaller içeri alındı...

Bu hükümetin karar verdiği bir şey değil. Ergenekon'un siyasi boyutuna bakın, İP, milliyetçi sol ve Avrasya grubu. Türkiye'yi Batı'dan koparmaya çalışıyorlar. Devletin en üst düzeyindeki isimlere suikast planları yapılmış. Yani Ergenekon, devleti de hedef alıyor. Ergenekon'un üzerine gidilsin kararını devlet verdi. Bizim kafamızda hâlâ sorular var; Kürt coğrafyasında işlenen cinayetler ortaya çıkmazsa demokratikleşme olmaz. Biz bu konuya olayın mağdur tarafı olarak müdahil olacağız.

CHP HEPİMİZİ ÜRKÜTÜYOR

Öteki partilerin Ergenekon'a yaklaşımını nasıl buldunuz?

Dürüst konuşmak lazım, şu ana kadar MHP'nin bu kesimlerle bağlantısını ortaya çıkaracak bir şey yok.

CHP?

Sayın Baykal'la uzun süre birlikte çalıştık, parti içinde en ufak bir tartışmaya bile taraf olmaktan korkar. Böyle birinin Ergenekon'a bu kadar sahip çıkması beni endişelendiriyor, kuşkulandırıyor, acaba Baykal'la Ergenekon arasında ilişki mi var diyorum. Niye kuyruk olduğunu anlayamadım. Eğer CHP Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı yapsaydı Ergenekon bu kadar büyüyemezdi. CHP'nin her açıklaması beni, savcıları, devleti, hükümeti ürkütüyor. Bu açıklamalar, Ergenekoncuları cesaretlendirir.

İktidarı Ergenekon'la mücadelede yalnız bırakmamak lazım.

Bu devletin şeffaflaşması için bir fırsattır. Ergenekon sadece savcıların işi değil. Siyasi partilerin bir bütün olarak Ergenekon'un karşısında durmaları gerekir. Çünkü demokratik sistemi, siyaseti ve parlamentoyu yok etmeye dönük bir yapı bu.

İddianamede Ergenekon PKK-Hizbullah bağlantısından da söz ediliyor.

PKK ile Ergenekon arasında ilişki var demek zor. Geçmişte PKK'nın içinde yer almış sonra itirafçı olmuş ve kullanılmış birçok kişi görebiliriz. Sızmalar olabilir ya da farkında olmadan kullanılmış olabilir.

PKK'yı devletin kurdurttuğu da söyleniyor.

İnanmıyorum, devlet kurdurduysa durdurabilir. PKK devletin Kürtleri inkar ettiği bir süreçte ortaya çıktı. 80 darbesiyle Diyarbakır'da yapılan işkenceler, gözaltılar çığ gibi büyüttü PKK'yı.

DTP kapatılacak mı?

Geçmişte de birçok siyasi partimiz kapatıldı ama Türkiye'de yeni bir süreç başladı gibi. Kapatılmaması gerekir diyorum.

Kapatılırsa...

Demokratik siyaseti sürdürme kararındayız ama yeni bir travma köprülerin yıkıldığı bir noktaya götürebilir insanları ve bu çok tehlikelidir.

Partinin kapatılması PKK'yı öne çıkarır mı?

Kapatılma, sorunun çözümsüzlüğü olarak halka yansır ve bu da umudun adresini değiştirebilir.

ÖZAL, ÇÖZÜM İÇİN ADIM ATINCA ÖLDÜ

Siz Özal'la vefatından önce konuştunuz, onun ani ölümü suikast iddialarını gündeme getirdi, Kürt sorununa yaklaşım tarzı da bu bağlamda gündeme geldi.

Bir gün beni çağırdı yanına oturttu, zabıt tutan sekreterini dışarı çıkardı.

Ne söyledi size?

Şahinlik gerekirse herkesten şahinim ama bu işin böyle çözülmeyeceğini görüyorum. Allah'tan başka kimseden korkmuyorum, Süleyman Bey gibi de korkak değilim, Kürt sorununu çözecek formülü bulmamız gerekir. Af çıkaralım, herkesten bir dilekçe alıp kapalı zarfa koyalım beş yıl suç işlemediği takdirde zarflar ortadan kaldırılsın dedi. O dönemde bir ateşkes tartışması vardı, biz Şam'a gitmeyi düşünüyorduk, size gidin ya da gitmeyin demiyorum ama giderseniz yanınıza başka partilerden de isimler alın dedi. Biz de öyle yaptık ama kimse gelmedi. Biz Şam'a gittiğimizde Özal'ın öldüğünü öğrendik.

Uykuda bile marş okudum

Sizin PKK'lı olduğunuz bir dönem var mı?

Ben bir Kürdüm ve nasibimizi aldık. 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi'ne girdim. Her gün Tanrı'ya; "canımı al da beni bu işkenceden kurtar" diye yalvarıyordum. Ölüm bile elimize geçmiyordu

Cezaevinde neler yaşadınız?

Beni 200 askerin arasına çırılçıplak getirip copla dövdüler. Tuvaletlerde pislik yediriyorlar, 24 saat işkence yapıyorlardı. Dayaktan her yerimiz simsiyahtı. Bir gün adam copunu kaldırmış "Atatürk'ün annesinin adı ne" diye sordu, bildiğim halde söyleyemedim, aklım copa takılmıştı. Gece baskın yapılıyor, dayakla marş okutuluyordu, korkudan 56 tane marş ezberledim. Birçok insan cezaevinde gözümüzün önünde öldürüldü, yüzbaşı doktora bağırarak, "rapora ranzadan düşme yaz" diyordu. Bir asteğmen doktoru gözlerimle gördüm, insanlığımdan utanıyorum diye ağlıyordu.

Bunlar sizde nasıl bir travma oluşturdu?

Cezaevinden çıktıktan sonra köyüme gittim, şafakta uyanıyordum köyün etrafı panzerle sarıldı diye. Evimde bile geceleri uykuda ayağa kalkıp marş okuyordum dayak korkusundan.

'TÜRK'TEN RAHATSIZ DEĞİLİM

Kürt aydını Tarık Ziya Ekinci, DTP'nin kitle partisi olabilmesi için bir Türk'ün Kürtlere öncülük yapması gerektiğini söylemişti.

Geçmişte aramızda Türk arkadaşlarımız vardı ama olmadı...

Soyadınızın Türk olması yetmiyor mu?

Ben Kürt'üm. Türk soyadını biz seçmedik, nüfus memuru öyle uygun görmüş.

Türk'ten hiç rahatsız oldunuz mu?

Hayır.

TAŞ KOYSAK SEÇİLİR MANTIĞI YOK

Yerel seçimlerin sizin için referandum olacağını söylediniz.

Bizim için önemli bir sınav, mevcut durumumuzu ikiye katlamayı hedefliyoruz. Bu seçimlerde halkın benimsediği isimler olacak, "taş koysak seçilir" mantığı yok.

Diyarbakır herkes için önemli hale geldi.

Diyarbakır'ı kazanmamız halkımızın siyasetimizi benimsediği anlamına geliyor.

Kaybederseniz, siyasetiniz benimsenmemiş mi olacak?

Böyle bir ihtimal düşünmüyoruz ama tabi ki kendimizi gözden geçirmek zorundayız.

yeni şafak

Kürt kolasına vize yok

 

cola kurda

Türk Patent Enstitüsü (TPE) Kürt kolasına vize vermedi. ‘Cola Kurda’ isimli gazlı içecek için TPE’ye üç kez marka başvurusunda bulunuldu. Sonuncusu 2007 yılında yapılan patent başvuruları yapılan incelemelerin ardından TPE’den döndü.

Parklara Kürtçe çiçek isimlerinin verilmesi bile yasaklandı

Bir zamanlar 'Erivan Radyosu'

TBMM’de Kürtçe tahammülsüzlüğü

Kürtçe'ye Türkçe ispat!

Almanya, Kürt televizyonu Roj TV’yi yasakladı

Welat için mücadeleye

'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmekte

Marmara Bölgesi’nde Kürtlere yönelik halk ihlalleriyle birlikte linç girişimleri de arttı

1000 Kişi, Newyork Times, Herald Tribune ve Le Monde'dan sonra Kürt Sorunu'na Barışçıl Çözüm için be kez Taraf'a İlan Verdi

Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa…

'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak'

“Asimilasyon insanlık suçudur!”

Bir kardeşe 100 televizyon, radyo yayını serbest ediyorsun, diğer kardeşinin dilini yasak ediyorsun. Böyle din kardeşliği istemiyoruz. Kınıyoruz”

Akp'den Kürtçe tahammülsüzlügü

`Kürtlere soykırım uygulanıyor, BM aracı olsun'

Siyasal İslam ve Kürtler

Aynı olaylarda 110 otel, 27 eczane, 23 okul, 21 fabrika, 73 kilise ve mezarlıkları yakılıp, yıkılır. Türk medyasının provokasyonları bununla bitmiyor

Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar

BELGE: KART KURT, TARK TURK DA OLABİLİR

İHD 2007 Yılı Raporu: İşkence arttı!

'24 yılın TSK komutanları'ndan tarihi itiraflar

İşte Türkiye'nin Kürtçesi(!)

Özkök Paşa Kürtçe eğitime, karşı

 

2003 yılında Akıl Gıda Sanayi ve Ticaret LTD. tarafından yapılan marka başvurusu, 2004 yılında Ahmet Doğan, 2007 yılında da Hacı Ramazan Aslan isimli vatandaş tarafından tekrarlandı. Marka başvurusunda bulunan Şanlıurfalı Hacı Ramazan Aslan, ‘Cola Kurda’ ismini verdiği ürünü için PKK’nın da kullandığı sarı, kırmızı, yeşil renkleri ve örgütün amblemini çağrıştıran yıldızlı bir amblemi seçti. TPE her üç başvuruyu da, “kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı” olduğu gerekçesiyle reddetti.

 

IRAK’TA SATIŞI BAŞLADI

Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Irak’ın kuzeyindeki Kürt grupların kurduğu ve Türkiye’nin büyük tepkisini çeken ‘Kürdistan Havayolları’ uçaklarında da tüketildiği ifade edilen Cola Kurda’nın Irak piyasasında satışa sunulduğu belirtiliyor. ‘Cola Kurda’ ibareli başvuruların “kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı” gerekçesiyle reddedildiğini söyleyen Türk Patent Enstitüsü yetkilileri, marka tescil başvurusunun temel amacının resmiyette ticari faaliyet olarak göründüğünü belirttiler. TPE yetkilileri, marka tescil başvurularının incelenirken, tescili istenen markanın ‘kamu düzeni ve genel ahlaka’ aykırı olup olmadığı hususunun dikkate alındığını, söz konusu başvurularda da bu hükme aykırılığın tespit edildiğini ifade ettiler.

 

TALİMAT ALMANYA’DAN

‘Cola Kurda’nın üretiminde, merkezi Almanya’da bulunan ve Kürt Ekonomi Kongresi’nin (KARSAZ) üyelerine Kürt markaları yaratılması yönünde çağrıda bulunmasının etkili olduğu belirtiliyor. KARSAZ ayrıca kolanın yanında tekstil ve gıda gibi sektörlerde de Kürt markalarının yaratılması için girişimlerde bulunuyor. Ahmet Doğan isimli vatandaşın 2004 yılında TPE’ye yaptığı ‘Cola Kurda’ isimli marka tescilinde hizmet alanı olarak gazlı içeceğin yanı sıra tekstili göstermesi de dikkat çekmişti.

 

Kürt birası da sarı-kırmızı-yeşil!

Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu’na Kürt birası Roj Beer için de başvuruda bulunulmuş ve müracaat dosyasını inceleyen kurum, “markanın Kürtçe olması, terör örgütünün sarı- kırmızı-yeşil renklerinin kullanılması, ‘bir yudum özgürlük’ sloganının Zazaca da yazılması, belli bir kitleyi hedef alan mahiyetinde tereddüt olması” gibi nedenlerle bakanlıktan konunun ‘’emniyet ve İçişleri nezdinde değerlendirilmesi’’ isteğinde bulunmuştu.hurriyet

cola_kurda

 

‘Asıl eğitim evde başlar. Çocuklarınızla Kürtçe konuşun, Kürt kültürünü yaşatın'

Kürdistan - ŞAMPİYON HEWLERSPOR

kurdistan hewlerspor (4)

  25-Aug-08 [12:45] PNA-Arshad A.Abdurrahman: Irak Futbol Birinci Lig’de şampiyon Hewler Spor oldu. Geçen sezon lig şampiyonu Başkent Hewler Spor böylece tarihinde üst üste 2. Şampiyonluğa ulaşmayı başardı. kurdistan hewlerspor (3)

Hewler Spor Irak Futbol Birinci Ligi final elemelerinden şampiyon olarak çıkan üst üste ikinci kez şampiyon oldu.

Geniş güvenlik önlemleri üst seviyede tutulan final maçında Hewler Sporun karşısında Bağdat'ın güçlü ekibi Zewra yer aldı.

Hewlerspor, dün akşam Bağdat’taki Şaab stadında karşılaştığı rakibi Zewra Spor’u 1-0 yendi.

Normal süresi golsüz berabere sonuçlanan karşılaşma uzatmanın 8. dakikasında  Ahmet Salihi’n attığı golle Hewler Spor 1-0 öne geçti.

uzatmaların  8.dakikasında  attığı ve 1-0 öne geçtiği golde, Hewler Spor’un forvet oyuncusu Salih, adeta şov yaptı.

Hewler Spor, Bağdat’taki Şaab stadını dolduran seyircisinin de desteğiyle, bu sonucu maçın bitiş düdüğüne kadar koruyarak şampiyonluk kupasına ulaşan taraf oldu.

Karşılaşmayı, yaklaşık 65 bin seyirci izlerken maç sonrası statta görülmeye değer bir sevinç vardı.

kurdistan hewlerspor (2)

Hewler Spor maç sonrası şampiyonluk kupasını, düzenlenen törenle teslim aldı.

Bu arada başkent Hewler’de taraftarlar şehir turu atarak şampiyonluk sevincini doyasıya yaşıyor.

kurdistan hewlerspor (1)

Hewler Spor geçen sene de başkent Hewler'deki Franso Hariri Stadı'nda Bağdat'ın güçlü ekiplerinden Kuwwel Cewwiye ile yaptığı final maçını 1-0 kazanarak şampiyonluğunu ilan etmişti.

kurdistan hewlerspor

HEWLER SPORT

KÜRDİSTAN 2010 VIVA DÜNYA KUPASINA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

Kürdistan Dünya Dördüncüsü! “Viva Dünya Kupası Padania’’nın”

KÜRDİSTAN VE SEMİLAND BERABERE KALDI

Türk Tümen Komutanı'ndan Gever halkına hakaret!

Diyarbakır Türkiye Folklor yarışmasında birinci oldu

KÜRDİSTAN MİLLİ FUTBOL TAKIMI İLK ANTRENMANINI YAPTI

Genelkurmay’dan sonra bu da AKP'nin eylem planı

KÜRDİSTAN MİLLİ TAKIMI DÜNYA KUPASI İÇİN İSVEÇ'E GİDİYOR

Terim'in Claudia Roth'u korkutan sözleri

Kürtler adım adım geriliyor

Kürtlerin ikinci 'AŞ BETALI'

kerkuk kurdistane

1974 yılında Molla Mustafa Barzani 130 bin peşmergeye yakın bir güç ile Irak rejimine karşı savaştığında asıl dayanmış olduğu güç ABD ve Şahlık rejimi (İran) olmuştu. Ne zaman ki, Cezayir antlaşmasıyla İran ile Irak devletleri anlaştı, o zaman İran ve ABD güçleri Kürtlerden desteğini çekti. Bu durumda 130 bin peşmerge gücüne sahip olan Kürt hareketi birden tasfiye oldu. Güney Kürtlerin tarihine kara bir leke olarak geçen 'AŞ BETAL' tasfiye hareketi bölge ve uluslararası güçlerinin Kürtler üzerinden birbirleriyle hesaplaşmalarının bir faturasıydı…

kerkuk kurdistanG

Güney Kürdistan, ikinci Cezayir anlaşmasıyla yüz yüzedir. Bugünden bunun işaretlerini görmek mümkündür. Irak merkezi hükümetinin yerel seçimler kanunuyla başlatmış olduğu süreç hızla devam etmektedir. Yasa cumhurbaşkanı tarafında veto edilmesine rağmen Irak hükümeti tarafından yasa pratikleştiriliyor. Veto edilen 24 maddenin alt başlıklarından bir tanesi de, Kerkük'teki güvenlik ve asayişin Irak askerlerine devredilmesi ve peşmerge güçlerinin Kerkük'ten çıkarılmasıydı.
Kerkük sorunu gündemini korurken, merkezi Irak hükümeti 140. madde çerçevesinde referandumla durumları netleşmesi gereken Kürt yerleşim birimleri olan; Maxmur, Şengal, Şexan, Giyara, Diyala, Xaneqin ve Musul'u farklı bir biçimde tartışma konusu yaptı. Irak hükümeti tarafından Feyli Kürtlerin (Şii Kürtler) çoğunlukta olduğu Diyala iline binlerce Şii asker kaydırıldı.  Bu karardan haberi olmadığı anlaşılan Güney Kürdistan güçleri bir iki gün peşmerge güçlerini şehirden geri çekmeden Irak askerleriyle çatışma pozisyonu aldı. Daha sonra çaresiz bir biçimde geri adım atan Güneyli güçler Diyala ve Diyala'ya bağlı Karatepe, Mendeli, Bedra, Cessan, Zirbati, Celevla kasabalarından peşmerge güçlerini çekmek zorunda kaldılar. Irak askerleri Diyala'ya girdikleri ikinci gün sözde terörizme karşı yapmış oldukları bir operasyon ile Diyala il meclis üyelerinden Kürt olanların evlerini basıp 'teröristlere yardım ettikleri' iddiasıyla gözaltına aldılar. Daha sonra da Karatepe'de Komünist Partisi'ni (bir Kürt partisidir) hiçbir gerekçe göstermeden kasabadan bulundukları bürodan çıkarıp kovdular. Bu durum karşısında hiçbir yasal işlem yapılmazken Güneyli güçler de sessizliği tercih ediyorlar.

Kirkuk Castle, a symbol of Kurdish history


Merkezi Irak Hükümeti bu uygulamalarla da sınırlı kalmıyor. Resmi binalara giren YNK ve KDP gibi partilere de devlet binalarını terk edin dayatmasında bulunuyor. Halk bu durumu büyük bir kaygı ile izlerken, kendi can ve mal güvenliklerinin Irak'ın güney kesimlerinde getirilen Şii askerlere terk edilmesini de büyük bir kaygı ile izlemektedir. Merkezi Irak Hükümeti'nin askeri yığınağı sadece Diyala ile sınırlı kalmamakta, şu an Kerkük'e iki taburluk (6000), Xaneqin alanına da kesin olmamakla beraber otuz bine yakın Şii asker getirilmiştir. Altan alta da Maxmur, Şengal, Şexan, Giyara, Musul'da da peşmerge güçlerinin çekilmesini dayatıyorlar. Bu konuda ismini vermek istemeyen bir Güneyli siyasetçi, 'Gizli kapılar ardında bize dayatılan şey 1991 yılından sonra ortaya çıkan 36. paralelin sınırlarına geri çekilmektir. Şu anda Diyala ve Kerkük örneklerinden anlaşılacağı gibi askeri zorla bizi o sınırlara çekmek istiyorlar' diyor ve ekliyor: 'Diplomatik yollarla Kerkük'te yapacağımız bir şey kalmadı. Kerkük artık elimizden çıktı. Bu durumu halka izah edecek gücümüzde yok.'
Peki, ne oldu da Kürtler bu düzeye geldi? Yaşanan tüm bu durumlar ABD bilgisi dışında mıdır? Merkezi Irak Hükümeti'ni ABD'den bağımsız düşünmek mümkün müdür? Daha düne kadar peşmerge güçlerini Bağdat'a kadar götürmek isteyen ABD değil miydi? Yine Musul, Şengal, Şexan, Maxmur, Giyara, Kerkük ve Diyala'nın güvenliğini peşmerge güçlerine teslim eden ABD'de değil miydi? Hani ABD, Kürtleri stratejik dost olarak görmüştü, GOP'ta Kürtlere önemli bir rol vermişti?
Öyle anlaşılıyor ki, yine Kürtlere, santranç tahtasında piyon olma rolü verildi. ABD Kürtleri, Arapları ve Türkleri kendi çizgisine getirmek için bir baskı aracı olarak kullandı. Şu anda ABD, Irak'taki Şii ve Sünni güçler arasında belli bir denge sağladı. Taşlar yerli yerine oturdukça Kürtler stratejik önemden adım adım geriye düşmekteler. Bu düşüş giderek devam edecektir. Çünkü Kürtler bölgenin en sorunlu, en zayıf ve en parçalı gücü konumundadırlar. Kürtler bölgedeki konumları itibariyle statüko güçlerini dize getirmek için emperyal güçlerin vazgeçemeyeceği bir kozken, parçalı, zayıf ve öz güçten yoksun duruşları da emperyal güçler için her zaman masada satılmaya hazır bir konumdur.
Bu durum Güneyli güçlerin kendi öz güçlerine dayanmamasından kaynaklanıyor. Bugün Güney Kürdistan'da elde edilen tüm kazanımlar ABD'nin eliyle sağlanmıştır. ABD, nasıl ki kendi çıkarları için yetiştirmesi olan Saddam rejimini devirdi, bugün de çıkarları gereği Kürtlere sağlamış olduğu kazanımları tekrardan elinden alabilir!
1974 yılında Molla Mustafa Barzani 130 bin peşmergeye yakın bir güç ile Irak rejimine karşı savaştığında asıl dayanmış olduğu güç ABD ve Şahlık rejimi (İran) olmuştu. Ne zaman ki, Cezayir antlaşmasıyla İran ile Irak devletleri anlaştı, o zaman İran ve ABD güçleri Kürtlerden desteğini çekti. Bu durumda 130 bin peşmerge gücüne sahip olan Kürt hareketi birden tasfiye oldu. Güney Kürtlerin tarihine kara bir leke olarak geçen 'AŞ BETAL' tasfiye hareketi bölge ve uluslararası güçlerinin Kürtler üzerinden birbirleriyle hesaplaşmalarının bir faturasıydı.
Bugün de Güney Kürtleri için tarih tekerrür etmektedir. Kürtler ikinci bir Cezayir antlaşmasıyla yüz yüze kalmamaları için uluslararası ve bölgesel güçlerin kendileri üzerinden birbirleriyle hesaplaşmasına izin vermemeliler. Bunun içinde kendi öz güçlerine dayalı olarak Kürtlerin çıkarlarını esas alan bağımsız politikalar belirlenmesi gerekir.
Umudumuz odur ki, hiçbir şekilde Kürtler ikinci bir 'AŞ BETAL' yaşamasınlar.
YUSUF ZİYAD

Irak ordusu KDP ve YNK bürolarını bastı!

“Telebimiz reddedilirse, Irak bakanlıklarıyla ilişkilerimizi keseceğiz’’

Devletin Irak Türkmenleri üzerindeki planları ortaya çıktı

Crocker: “Amerika Hiçbir Şekilde Kürtlere Sırtını Dönmeyecek”

İşte Katliamların TSK ibareli 'GİZLİ' Belgesi

RUS KONSOLUS: “BİZ KÜRDİSTAN’A AYRI BİR ÖNEM VERİYORUZ’’

Crocker, “Erbil - Bağdat Sorunları, ‘anahtar Iraklılarda olacak şekilde’ çözülmeli”

Türk Ordusu Misket Bombaları ile Sivil Halka Zarar Veriyor

Şengal Katliamı bir başlangıçtı

Kerkük üzerinden nüfuz savaşı

Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”

Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi

Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’

Kandil’den Kerkük mesajı:Sömürgeciler Kürtleri denetim altında bulundurmak için Kerkük’ü enegelliyorlar”

Türkiye, Saddam Hüseyin rejimininden sonra Kürtlerin bütün kazanımlarını azaltmak için her yolu deniyor

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇBİR ŞEKİLDE PAZARLIK YAPMAYACAĞIZ’’

BAŞKAN BARZANİ: “KERKÜK’ÜN BÜTÜN OLUŞUMLARI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ’’

Kerkük’teki Patlamanın Faili İstanbul’da Kaçırıldı

Ankara Kerkük'ten memnun

Kerkük'ü bekleyen ciddi tehlike

Kerkük, Küdistan'a bağlanmadıkça ne Kürdistan özgürleşecek ne de Kürdler rahat yüzü görecektir!

Irkçı Arap aşiretlerinden Kerkük’te Kürtlere karşı sonsuza dek şavaşma kararı

Barzani: Artık yeter

TARAFLAR UZLAŞAMADI...KERKÜK TATİLDEN SONRAYA BIRAKILDI...

Musul’da 500 Kürde ait toplu mezar bulundu

Kürtlere Kerkük’te Türkiye, Irak ve Suudi Arabistan kuşatması!

Irak Dışişleri Bakanlığından, Türkiye’ye: Kerkük’e karışma

Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!

Kerkük = Kürt sorunu

BAŞKAN BARZANİ: ‘’DIŞ GÜÇLERİN AJANDASI KERKÜK’TE BAŞARIYA ULAŞMAZ’’

KERKÜK İL MECLİSİNİN TALEBİ İÇİN UYGUN BİR YOL SUNULACAK

Barzani ile röportaj

BAŞKAN BAZRANİ: ‘’ DIŞ GÜÇLERİN KERKÜK’TEKI AMAÇLARINA HİÇBİR ŞEKİLDE YOL VERMEYECEĞİZ’’

“140.MADDE ÖLDÜ DİYENLER IRAK’IN PARÇA PARÇA OLMASINA TAHAMMÜL ETSİNLER’’

Hişyar Zebari’nin ağzından Irak

BAŞBAKAN NEÇİRVAN BARZANİ: MALİKİ 140.MADDENİN UYGULANMASINDAN YANA’’

KERKUKİ : ''DE MİSTURA , RAPORUNDAKİ HATALARI İTİRAF ETTİ''

‘’KÜRDİSTAN HALKININ 140.MADDENİN UYGULANMASINI İSTEMESİ TABİİ BİR HAKTIR’’

IRAK PARLAMENTO BAŞKAN YARDIMCISI TAYFUR: ''TÜRKİYE İÇ İŞLERİMİZE KARŞIYOR''

BAŞKAN BARZANİ VE BUSH TELEFONLA GÖRÜŞTÜ: YEREL SEÇİM YASASI DEĞERLENDİRİLDİ

Emir Türkiye’den geldi

BAŞBAKAN BARZANİ İLE PARLAMENTO BAŞKANI MÜFTÜ BİR ARAYA GELDİ: ''DE MİSTURA RAPORU KAYGI VERİCİ..."

BM'nin Kerkük raporuna Güney Kürdistan Parlamentosundan ret

Kerkük'te seçim var referandum yok

KÜRDİSTAN İTTİFAK LİSTESİ, BM'NİN 140. MADDE İLE İLGİLİ ÖNERİLERİNİ GÖRÜŞMEK ÜZERE TOPLANIYOR.

DR.MAHMUT OSMAN: "BM'NİN 140.MADDE KONUSUNDAKİ ÖNERİLERİ OLUMSUZ"

KERKÜKLÜLER KARARI ‘’KÜRDİSTAN BÖLGE YÖNETİMİNE BAĞLANMAK İSTİYORUZ’’

'Kerkük Kürtlerin yüreğidir'

YNK : Türkmen Cephesi 4 Kürdü öldürdü

'Ergenekon'un avukatı' Baykal'ın açıklamaları ve ITC saldırısı failleri gösteriyor

Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı

KERKUK ,ERBiL’DEN SONRA SÜLEYMANİYE’DE  BÜYÜK PROTESTO

KÜRDİSTAN BÖLGE BAŞKANLIĞI’NDAN İNTİHAR SALDIRISINA KARŞI SERT KINAMA...

ERGENEKON IRAK FELLUCE’YE NE GÔNDERDI?

İsyan çağrısından sivil katliama

ITC , ‘’HALKA ATEŞ AÇIN’’ TALİMATI VERDİ...

Sağlık Bakanı: Kerkük'te 25 kişi öldü, 180 kişi yaralandı

BAŞKAN BARZANİ: “BA’S REJİMİNDEN ÖNCE KÜRDİSTAN BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİ, ANCAK KÜRDİSTAN PARLAMENTOSU IRAKLI KARDEŞLERLE YAŞAMAYA KARAR VERDİ”

Önümüzdeki dönem içerisinde Kürd-Sünni ittifakı yaşanabilir.

BAŞKAN BARZANİ: ‘’KERKÜK KONUSUNDA HİÇKİMSENİN ATEŞLE OYNAMASINI İSTEMİYORUZ’’

2008 yılında koparılan bölgelerin tekrar Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını temenni ediyoruz. Başarı Kürdistan halkı ve hükümetinindir

Kürdistan Bölgesi’ndeki son gelişmeler, Türkiye’nin bombardımanları, 140.madde ve Kürdistan Bölgesi sınırları ile Irak sınırlarının korunması

140.MADDE...

İHSAN:Irak daimi anayasasının 140. Maddesinin uygulanması için kurulan Yüksek Komisyonun ileriye yönelik olumlu adımlar attığını'' söyledi.

Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi

Kürd İttifakı:'Referandumun 2-3 ay için ertelenmesi sorun teşkil etmiyor'

Katliamcı devletler Kerkuk referandumunu erteletti!

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

Kerkük referandumunun yapılması için süreç hızlandı

KERKÜK BİR KÜRT KENTİDİR