Kürt kültürünü yaşamak Sürgüne rağmen Kürt kültürünü yaşamaktan ve araştırmaktan asla vazgeçmediğine vurgu yapan Sinemxan, 'Türkiye'de yaşayan iki Kürt bir araya geldiğinde Türkçe konuşuyor' eleştirisinde bulunarak, Kürt dilinin ve kültürünün yaşatılması çağrısında bulundu. Kürt kültürü ve aydınlanmasına büyük katkıları ile tanınan Celadet Bedirxan'ın kızı Sinemxan Bedirxan, 2. Cizre Kültür ve Sanat Günleri kapsamında 'Bir Sürgünün Öyküsü' konulu söyleşide bulundu. Söyleşiye, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, DEP eski Milletvekili Selim Sadak, Cizre Belediye eski Başkanı Aydın Budak, Cizre Belediye Başkan Vekili Ahmet Dalmış, akademisyen ve siyasetçi Fadıl Bedirhanoğlu, araştırmacı-yazar Kone Reş, DTP Cizre İlçe Başkanı Yakup Budak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. 'Bedirxani ailesinin diyarı olan Cizre'de bulunmaktan kıvanç duyuyorum' sözleriyle söyleşiye başlayan Sinemxan, Bedirxanî ailesinin yaşadığı sürgünün trajik yanlarını anlattı. Sinemxan, sürgünün insan yaşamını paramparça ettiğini belirterek, sürgünü, insanı kendi köklerinden uzaklaştıran çok kötü bir serüven olarak tanımladı. Tüm aile fertlerinin sürgünde öldüğünü ve sürekli ülke özlemiyle tutuştuklarını anlatan Sinemxan, 'Lübnan'da bir köyde yaşayan ve Bedirxanî ailesine mensup olan akrabalarımız Girit'te büyüdüğü için Yunaca konuşuyorlar. Bu Bedirxanî ailesinin yaşadığı trajik öyküyü aslında çok iyi tarif ediyor. Sürgün insan yaşamına vurulan en büyük darbedir' şeklinde konuştu. Sürgün yaşamına rağmen aile fertlerinin Kürt kültürünü yaşamaktan ve araştırmaktan asla vazgeçmediğini vurgulayan Sinemxan, şöyle konuştu: 'Babam Celadet ben 5-6 yaşlarındayken beni okula götürdüğünde sürekli bana şunu söylerdi. 'Bak kızım biz Cizreliyiz, Bedirxanî ailesindeniz ve bizim vatanımız Kürdistan'dır. Bunu sakın unutma'. Küçük yaşlarda Cigerxwîn'in haftada bir şiirini ezberlemek zorundaydık. Tabii çocuk olduğumuz için çok sıkıcı geliyordu bize. Çünkü yaşıtlarımız gibi biz de oyun oynamak istiyorduk. Ama yıllar sonra bunun faydasını gördük. Onun için Kürt anne ve babalarına sesleniyorum. Asıl eğitim evde başlar. Çocuklarınızla Kürtçe konuşun, Kürt kültürünü yaşatın.' Parklara Kürtçe çiçek isimlerinin verilmesi bile yasaklandı Bir zamanlar 'Erivan Radyosu' TBMM’de Kürtçe tahammülsüzlüğü Kürtçe'ye Türkçe ispat! Almanya, Kürt televizyonu Roj TV’yi yasakladı Welat için mücadeleye 'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmekte Marmara Bölgesi’nde Kürtlere yönelik halk ihlalleriyle birlikte linç girişimleri de arttı 1000 Kişi, Newyork Times, Herald Tribune ve Le Monde'dan sonra Kürt Sorunu'na Barışçıl Çözüm için be kez Taraf'a İlan Verdi Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa… 'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak' “Asimilasyon insanlık suçudur!” Bir kardeşe 100 televizyon, radyo yayını serbest ediyorsun, diğer kardeşinin dilini yasak ediyorsun. Böyle din kardeşliği istemiyoruz. Kınıyoruz” Akp'den Kürtçe tahammülsüzlügü `Kürtlere soykırım uygulanıyor, BM aracı olsun' Siyasal İslam ve Kürtler Aynı olaylarda 110 otel, 27 eczane, 23 okul, 21 fabrika, 73 kilise ve mezarlıkları yakılıp, yıkılır. Türk medyasının provokasyonları bununla bitmiyor Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar BELGE: KART KURT, TARK TURK DA OLABİLİR İHD 2007 Yılı Raporu: İşkence arttı! '24 yılın TSK komutanları'ndan tarihi itiraflar İşte Türkiye'nin Kürtçesi(!) Özkök Paşa Kürtçe eğitime, karşı 2. Cizre Kültür ve Sanat Günleri'nde, 'Cizreli Yazarların Gözüyle Cizre' konulu akademisyen ve siyasetçi Fadıl Bedirhanoğlu, araştırmacı Hasan Çeter, yazar Abdulkadir Bingöl konuşmacı olarak, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, görevden uzaklaştırılan Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak, Belediye Başkan Vekili Ahmet Dalmış, Celadet Bedirxan'ın kızı Sinemxan Bedirxan, DTP Cizre İlçe Başkanı Yakup Budak ve çok sayıda kişi izleyici olarak katıldı. Panelde ilk sözü alan akademisyen ve siyasetçi Fadıl Bedirhanoğlu, İslamiyet döneminde Cizre'nin tarihini aktardı. Bedirhanoğlu, Cizre'nin tarih içinde sürekli bir merkez konumunda olduğuna dikkat çekerek, 'Cizre tarih boyuca bir yönetim merkezidir. Siyasi, toplumsal, kültürel ve bilimsel alanda sürekli bir merkez konumunu yaşamıştır' dedi. Cizre'nin tarihi süreçte değişik isimlendirmelere tabii kaldığını da aktaran Bedirhanoğlu, şunları söyledi: 'Daha önceleri 'Qesra Dicle' (Dicle Kalesi) olarak isimlendirilen Cizre çatışmalar nedeniyle boşalmış ve 812 yılında Halife Memun zamanında Talip oğlu Ömer tarafından yeniden inşa edilmiş ve 'Ceziretül İbni Ömer' ismi verilmiştir. Kentin üç tarafını kaplayan Dicle Nehri'nden bir kanal kazıtarak ada biçimine getirilmiştir. Tarihçiler Cizre'yi hep yeşillikleri ve güzellikleriyle anlatmıştır. Cizre 1514 tarihinde Osmanlı imparatorluğunun hakimiyetine girmiştir. Beylikler süreci sürmüştür.' Kürt folklorunda Cizre'nin yerini anlatan İstanbul Kürt Enstitüsü Üyesi Hasan Çeter ise Mervaniler döneminde yaşamın olan Mir Mihemedê Fadıl'ın anlatımına göre Malazgirt Savaşı'nda 20 bin Kürt askerin Mir İskenderê Melikşah komutasında Bizanslılarla savaştığını ve Diyajen'i Kürtlerin esir aldığını belirtti. Tarih boyunca egemenlik sürdüren bütün beyliklerin sadece ekonomik ve askeri anlamda hüküm sürdüğünü, sosyal, kültürel ve sanatsal alanlarda ise özgürlüğün olduğunu ifade etti. Panelde son sözü alan Cizreli yazar Abdulkadir Bingöl de panelin iki önemli yanı bulunduğunu ifade ederek, 'Biri Kürtçe düzenleniyor olması ikincisi önemli konuğu Mir Bedirxanın torunu Sinemxan Bedirxan'ın aramızda oluşudur' dedi. 'Bir ülkenin şeref ve onuru o halkın şeref ve onurudur' diyen Bingöl, Melayê Cizîrê'yi Kürtlerin Mevlana'sı olarak nitelendirdiğini ifade etti. Bingöl, 'Onun şiirinde, felsefesinde büyük bir derinlik var. O Kürtlerin Mevlana'sıdır' dedi. Etkinliğin ilk gününde yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen konserde, Kürt dilinin tüm inkar ve asimilasyon politikalarına rağmen ayakta kalmayı başardığına dikkat çekilerek, insanların anadillerini hiçbir gücün ellerinden alamayacağına vurgu yapıldı. Cizre'de 'Dilin Onuru, Onurun Dili' sloganıyla düzenlenen 2. Cizre Kütür ve Sanat Günleri kapsamında Cizre İlçe Stadyumu'nda geçirdikleri trafik kazasında yaşamlarını yitiren Kürt siyasetçiler Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay anısına konser düzenlendi. Sanatçılar Ferhat Tunç, Şahê Bedo, Koma Evîna Botan ve Mersin Sanat Kültür Merkezi'nden Koma Nuarin'in sahne aldığı konsere, DEP eski Milletvekili Selim Sadak, DTP Şırnak milletvekilleri Hasip Kaplan, Sevahir Bayındır, DTP Şırnak İl Başkanı Halil İrmez, DTP Cizre İlçe Başkanı Yakup Budak, İdil Belediye Başkanı Resul Sadak, Cizre Belediyesi eski Başkanı Aydın Budak'ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Demokratik Konfederalizm bayraklarının açıldığı konserde, sarı, yeşil, kırmızı renkleri ağırlıkta yer aldı. Bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan konserin açılış konuşmasını yapan DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Kürtlerin kahraman bir halk olduğunu söyledi. AKP'nin Kürt bölgelerini hedef aldığını ifade eden Kaplan, AKP hükümetine seslenerek, AKP'nin seçimlerde Kürt bölgelerinde iktidar olmasının hayal olduğunu söyledi. Eski DEP Milletvekili Selim Sadak da, Mir Bedirxan'ın Kürt dili üzerinde büyük emekleri olduğunu belirterek, Mir Bedirxan'ın sürgün edilerek Kürtçe konuşmasının engellendiğini söyledi. Mir Bedirxan ve ailesinin sürgünde de Kürtçe'yi konuşarak geliştirdiğine vurgu yapan Sadak, 'Zorla sürgün edilen bir insanın dilini ve kültürünü, hiçbir güç elinden alamaz' dedi. Cizre Belediyesi eski Başkanı Aydın Budak ise geçen yıl geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Kürt siyasetçiler Orhan Doğan ile Hüsnü Ablay ve Cihan Deniz'i anarak konuşmasına başladı. Etkinliğin sloganının 'Dilin Onuru, Onurun Dili' olduğunu belirten Budak, 'Bu sloganı seçmemizin amacı, Kürt dili, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar yok edilmek istendi' diye konuştu. ŞIRNAK / DİHA |
0 Yorum:
Post a Comment