Ergenekon Savcısı'nın iddianamenin eklerinde 'PKK-Ergenekon ilişkisi' yönünde yaptığı yorum, aksine Ergenekon, AKP ve TSK'nin bağlantısını ele veriyor Savcı Zekeriya Öz, 'PKK'nin müzahir kitlesini DTP binalarına topladığını', böylece 'milli duyguları olan insanları' binaları taşlamaya kışkırttığını, bunun da 'ülkede Kürt-Türk çatışmasını yaratma' amacı taşıdığını ileri sürerek, 'PKK ile Ergenekon'un stratejik bağını' kuruyor. Hiçbir temele dayanmayan bu yorumla Kürtleri suçlayan Öz, Kürtlere yönelik linç saldırılarını da meşrulaştırmaya çalışıyor. Öz'ün yorum biçimi ise, AKP, TSK ve Ergenekon'un stratejik bağlantısını ele veriyor. Mersin olayından sonra TSK bildiri yayınlamış ve Kürtleri 'sözde vatandaş'lıkla suçlamış, İçişleri Bakanı da Nisan 2008'de Sakarya'daki linç saldırısını yapanlar için 'milli duyguları olan insanlar' demişti. Bu da Ergenekoncuların başlattığı linç olaylarının AKP ve TSK tarafından desteklendiğini ortay koyuyor. Devlet-TSK-AKP'de 'Öz' bağ Ergenekon iddianamesinde savcının kimi iddiaları desteklemek adına kullandığı dil, Kürtlere karşı uygulanan suç fiillerinin hukuken meşrulaşmasına hizmet ederken, hukuk-devlet bağını da gözler önüne serdi. PKK ile Ergenekon örgütü arasında stratejik işbirliği olduğu iddiasında bulunan Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün iddialarını temellendirmek adına verdiği örnekler Kürtlere karşı işlenen suçlarda devlet-TSK-AKP ve hukuk bağının olduğuna işaret etti. Hayali stratejik işbirliği Savcı Zekeriya Öz'ün Ergenekon örgütü ile PKK arasında ilişki olduğu yönündeki iddiaları ve bu iddialarını temellendirmeye çalıştığı delilleri tartışmalara neden oldu. Savcı Öz, DTP'li yöneticilerin seçmen kitlesini DTP binalarında topladığını ve Ergenekon yapılanmasının da aynı tarzda Türk-Kürt çatışmasını körüklemek stratejisi ile hareket ettiğini savunarak, 'PKK ve Ergenekon örgütü, aynı strateji ile hareket etmektedirler. Bu iki stratejinin de amacı devleti bölmeye ve parçalamaya yöneliktir' iddiasında bulundu. Öz'ün zorlama yorumuna göre PKK Kürtleri DTP binalarına toplamak, Ergenekon da bu insanlar binalarda iken taşlayıp, provokasyon yapmakla görevlendiriliyorlar. Burada 'Kürt-Türk çatışması' yaratmak için PKK-Ergenekon arasında stratejik işbirliği içerisinde olunduğunu iddia eden Öz'ün, hiçbir temele dayanmaksızın sarf ettiği iddialar hayali stratejik işbirliği arayışında olduğunu gösterirken, 'milli duyguları olanlar DTP'yi taşladı' ibareleri ise olayı meşrulaştırma girişimine işaret ediyor. Oysa iddianamenin başka sayfalarına yansıyan örnekler bu iddianın tersini yani Ergenekon-PKK ilişkisine değil, devlet-TSK-hükümet-Ergenekon ilişkisine işaret ediyor. Özkök'ten 'özde vatandaş' Cumhuriyet Savcısı Öz'ün Kürtlerin Ergenekon örgütü gibi 'Türk-Kürt çatışmasını körüklemeye çalıştığı' tezini güçlendirmek için iddianamesine koyduğu hiçbir delil bulunmazken, iddiasını güçlendirmeye çalıştığı bütün olaylarda gerginliği tırmandıran unsurların TSK, hükümet ya da derin güçler eliyle gerçekleştiği iddianamede geçen örneklerle açığa çıkıyor. Bunlardan en barizi ise Mersin'deki bayrak provokasyonu oluyor. Mersin'de Newroz kutlamaları sonrasında iki küçük çocuğun eline kimliği belirsiz sivil bir kişi tarafından Türk bayrağı tutuşturulmuş ve yakılması istenmişti. Ergenekon operasyonu kapsamında tanıklık yapan 'Gizli Tanık 17', Mersin'deki Newroz kutlamaları sonrasında gelişen bayrak yakılması olayının Ergenekon operasyonunda tutuklanan Ali Kutlu tarafından organize edildiğini söyledi. Bu bayrak yakma olayı sonrasında birçok yerde protesto gösterileri yaşandı. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ve Kuvai Milliye Derneği gibi örgütler tarafından protesto yürüyüşleri yapıldı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök basına yaptığı açıklamada, 'sözde vatandaşlar' terimini kullandı.
Linçleri meşrulaştıran dili kullandı Cumhuriyet Savcısı Öz'ün Ergenekon örgütü ile PKK arasında işbirliği olabileceği iddiasını temellendirmek için kullandığı dil ve argüman ise, AKP hükümeti yetkililerinin kimi linç olaylarını meşrulaştırmak için kullandığı söylemlerle paralellik arzediyor. DTP binalarına yapılan saldırıları, 'DTP'nin kendi kitlesini DTP binalarında toplamasından dolayı milli duyguları olan insanlar DTP binalarını taşlamaktadır' ifadeleri ile meşrulaştıran Öz'ün iddianamede kullandığı 'Milli duyguları olan insanlar' söylemi, DTP Sakarya İl Örgütü'nün düzenlemek istediği Kültür Sanat Şenliği'nin gerçekleştirildiği düğün salonunun etrafını kuşatan Alperen Ocağı üyelerinin, 65 yaşındaki Ebubekir Kalkan'ın yaşamını yitirmesine sebebiyet verdiği olaylarda İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın kullandığı 'Olay tamamen milli duyguları olan insanların tahrik olması neticesinde gelişmiştir' sözlerini hatırlatıyor. Öz'ün yorum biçimi, AKP, TSK ve Ergenekon'un stratejik bağlantısını ele veriyor. Bu örnekler Ergenekoncuların başlattığı olayların AKP ve TSK tarafından desteklendiğini ortay koyuyor. ALTERNATİF |
0 Yorum:
Post a Comment