Thursday, September 25, 2008

Irak yerel seçimler yasası kabul edildi

Irak Parlamentosu tartışmalı yerel seçimler yasasını aylar süren müzakerelerden sonra kabul edildi. Yasaya göre, yerel seçimler 18 vilayetin 14'ünde 31 Ocak 2009 tarihine kadar yapılacak.

irak_parlamentosuKürtlerin tepkisi üzerine daha önce Irak Başkanlık Konseyi tarafından geri çevrilen yasada Kerkük'e ayrı bir çözüm öngörülüyor.Kürt, Sünni ve Şii tarafların haftalarca süren müzakereleri ardından yeniden parlamentoya sunulan yasanın, meclis üyelerinin oybirliğiyle kabul edildi. İlk yasa 22 Temmuz'da parlamentoda Kürtler Kerkük maddesi nedeniyle oturumu boykot etmelerine rağmen kabul edilmişti. Kürtlerin baskısı ile reddedilen ilk yasa Kerkük'te referandumun yapılmasını öngören Federal Irak Anayasası'nın 140. maddesini dikkate almayarak, yerel seçimlerle birlikte Kerkük'te Kürtlere 32, Araplara 32, Türkmenlere 32, Hristiyanlara 4 sandalye verilmesi öngörüyordu. Protestolar üzerine Irak Devlet Başkanlığı Konseyi tarafından geri çevrilmişti. Kürt Parlamentosu boykota rağmen yasanın çıkarılmasını kınamış, birçok kente yüzbilnler alanlara çıkmıştı. Temmuz sonundaki protestolar sırasında düzenlenen intihar saldırısanda çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti. Yasanın çıkması için Irak Devlet Başkanı, YNK Lideri Celal Talabani söz vermişti. Washington, Ankara ve Tahran'ın baskısına boyun eğen Talabani oldu-bitti yaratmak istemişti. Türkiye ve ABD yasanın çıkması için baskı yaparken, aylar süren pazarlıklar yapılmıştı. Mevcut durumda parlamento tarafından kabul edilen değiştirilmiş yasada Kerkük'te seçimler yer almıyor. Seçimler Federal Kürdistan Bölgesi'ndeki Süleymaniye, Duhok ve Hewler'i de kapsamıyor. Taraflar, bir parlamento komisyonunun kurularak, Kerkük sorununa ilişkin çözüm raporunu Mart 2009'dan önce sunması üzerine anlaştı. Sünni Uyum Cephesi yetkililerinden Selim El Cuburi, tüm tarafların tavizlerde bulunduğunu söyleyerek, Kerkük için ayrı bir yasa çıkarılacağını belirtti. Yerel seçimlerin daha önce 1 Ekim'de yapılması kararlaştırılmıştı. Yeni karara göre seçimlerin 31 Ocak 2009'dan önce yapılması gerekiyor.

Parlamentodaki oylama Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin ABD Başkanı ile 23 Eylül'de BM oturumu sırasında yaptığı görüşme sırasına denk geldi. Parlamentonun kabul ettiği seçim yasasına Irak Başkanlık Konseyi'nin de onay vermesi bekleniyor. Başkanlık Konseyi, Talabani ile Şii ve Sünni iki yardımcısından oluşuyor. BAĞDAT /ANF

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türk 'güvenlik güçleri'nin eylemlerine ilişkin AİHM'de alınan 175 kararın akıbetini soruyor

SIRI SAKIK TBMM Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türk 'güvenlik güçleri'nin eylemlerine ilişkin AİHM'de alınan 175 kararın akıbetini soruyor. Sorulan kararlar arasında Musa Anter, Savaş Buldan, Serdar Tanış ve Ferhat Tepe davalarının da olduğu 100'e yakın infaz dosyası da bulunuyor. Komitenin 17-18 Eylül tarihindeki toplantında aldığı geçici kararı 23 Eylül günü açıkladı. Türk güvenlik güçlerinin eylemlerine ilişkin AHİM kararlarının ele alındığı Komite kararında güvenlik güçlerine karşı etkili soruşturma önündeki engellerin kaldırılması istendi.
Güvenlik güçlerinin cezai sorumluluklarına ilişkin Türkiye'yi eleştiren Komite idari yetkinin aldığı kararlar veya kötü muamele ve işkence vakalarının dışında diğer ağır ihlaller için güvenlik güçleri hakkındaki takipsizlik karaları nedeniyle yasaların halen 'muğlak' olduğunu belirtti. Komite, Türk makamlarından her düzeyde güvenlik güçlerinin idari yetki olmaksızın soruşturulması için tüm 'muğlaklıkları' ortadan kaldırmaya çağırdı.europa_flags
Yaşam hakkının ihlal edildiği hükmüne varılan Musa Anter, Savaş Buldan, Serdar Tanış, Ebubekir Deniz, Ferhat Tepe, Mehmet Şen ve Zeki Tanrıkulu davalarının seyri şöyle:
MUSA ANTER: 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da JİTEM tarafından katledilen Gazeteci-Yazar Musa Anter cinayetini karara bağlayan AİM 19 Aralık 2006'da Türkiye'yi, Musa Anter'in tehdit edildiğinin bilinmesine rağmen Anter'in yaşamını koruma zorunluluklarını yerine getirmediği ve ölümünden sonra da etkili bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle 25 bin euro manevi ve 3 bin 500 euro mahkeme masraflarını ödemeye mahkum etti.
SAVAŞ BULDAN: Kürt İşveren Savaş Buldan'nın haziran 1994'te 2 arkadaşıyla birlikte İstanbul Yeşilyurt'ta 8 polis tarafından kaçırılarak katledildi. Bunun üzerine Buldan'ın ailesi 1995'te davayı AİHM'e taşıdı. 20 Nisan 2004'te davayı karara bağlayan AİHM 'yeterli soruşturma yapmadığı' için mahkeme masrafları da dahil olmak üzere, Türkiye'yi 26 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti.
SERDAR TANIŞ VE EBUBEKİR DENİZ: HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve İlçe Yöneticisi Ebubekir Deniz, 25 Ocak 2001 tarihinde Uzman Çavuş Taşkın Akyün ve bir arkadaşı tarafından Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Karakolu'na çağrıldı. Olayın üzerinden tam 7 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen, ne Tanış'tan ne de Deniz'den bir haber alınamadı. Sorumlulara ise hiç dokunulmadı. Bunun üzerine dava AİHM'e taşındı. AİHM, yapılan başvuru üzerine 30 Aralık 2005'te Tanış ve Deniz'in kaybedilmesi ve AİHM'e incelemelerde gerekli kolaylığı sağlamadığı gerekçesiyle Türkiye'yi 150 bin euro tazminata mahkum etti.
ZEKİ TANRIKULU: AİHM, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 1 Eylül 1993'te Silvan'da faili meçhul cinayete kurban giden Dr. Zeki Tanrıkulu'nun eşinin başvurusu üzerine 8 Temmuz 1999'da Türkiye'yi 18 bin Sterlin ödenmemeye mahkum etti.
MEHMET ŞEN: Nuray Şen'in eşi Mehmet Şen 26 Mart 1994 tarihinde Birecik'te işletmekte olduğu Çağdaş Kahvesi'nden sivil giyimli polisler tarafından görgü tanıkları oldukları halde alıkonularak bilinmeyen bir yere götürüldü. 30 Mart günü ise Özgür Gündem gazetesi ve DEP Antep il teşkilatını arayan kimliği belirsiz bir kişi, Şen'in cesedinin Antep Devlet Hastanesi'nde olduğunu bildirdi. Mehmet Şen, ağır işkence edilmiş ve kafasından aldığı iki kurşunla katledilmişti. Nuray Şen, aynı yıl devletin olayı aydınlatmaması üzerine AİHM'e başvurdu. Başvuruyu 30 Mart 2004 tarihinde karara bağlayan AİHM, Türkiye'yi toplam 50 bin 500 euro tazminata mahkum etti.
FERHAT TEPE: 1993 tarihinde Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabirliğini yapıyordu. Bitlis'te gözaltına alınan Tepe'nin cesedi, işkence edilmiş halde 8 Ağustos 1993 tarihinde Hazar Gölü'nde bulundu. Ancak, açılan davalar, takipsizlikle sonuçlandı. Tepe'nin davası bir sonuç alınamadan 'faili meçhuller' dosyasına kaldırıldı. Bunun üzerine baba İshak Tepe, AİHM'e başvurdu. Ön incelemeyi yapan Mahkeme, başvuruyu kabul ederek, Türkiye'de araştırma yapmaya karar verdi. Bunun üzerine mahkeme görevlileri 2000 yılında Türkiye'ye geldi. Buradaki tanıkları dinleyen görevliler, 2003'te Türkiye'yi 'gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmadığı' gerekçesiyle tazminata mahkum etti. STRASBOURG - ANF
Apê Musa ve 'Hayata Dönüş' katliamları Meclis'te

Türk Basını, söz konusu Kürt basını olunca sansüre ortak

Kürt basınına yönelik baskılar ve sansür uygulamaları basın meslek örgütleri tarafından da görülmüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Doğan Medya Grubu'na yönelik boykot çağrısı üzerine önceki gün olağanüstü toplanan ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Basın Senatosu, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin de aralarında bulunduğu basın kuruluşları dün bir bildiri yayınladı.

alternatif_gelecek_gazeteBildiride, Erdoğan'ın tutumu 'dünyada eşi benzeri görülmeyen' bir tutum olarak değerlendirilerek, 'Asıl olan ifade özgürlüğüdür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkı herkes tarafından her koşulda korunmalıdır' denildi. Ancak ÇGD tarafından Alternatif Gazetesi'nin kapanması konusu gündeme taşınmasına rağmen bildiride bu konuya yer verilmedi. Bu da söz konusu Kürt basını olunca basın kuruluşlarının da sansüre ortak olduğu yorumuna neden oldu.

Bildiride, Erdoğan'ın tutumu 'dünyada eşi benzeri görülmeyen' bir tutum olarak değerlendirilerek, 'Asıl olan ifade özgürlüğüdür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkı herkes tarafından her koşulda korunmalıdır' denildi. Ancak ÇGD tarafından Alternatif Gazetesi'nin kapanması konusu gündeme taşınmasına rağmen bildiride bu konuya yer verilmedi. Bu da söz konusu Kürt basını olunca basın kuruluşlarının da sansüre ortak olduğu yorumuna neden oldu.
Alternatif ve Özgür Halk'a destek 
Alternatif Gazetesi'ne bir ay yayın durdurma ve Özgür Halk Dergisi'ne kapatma verilmesi bu kez Diyarbakır, Dersim, Ankara ve İstanbul basın açıklamaları ve destek ziyaretleriyle kınandı. Diğer taraftan Türkiye, Özgür Bakış davasından AİHM'de mahkum oldu
Alternatif Gazetesi'nin yayının bir ay durdurulmasına ve Özgür Halk Dergisi'nin kapatılmasına tepki gösteren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ve DTP Diyarbakır İl Başkanı Necdet Atalay, Kürt sorununu dillendiren kesimlere karşı ayrımcılık yapıldığını ve çeşitli ceza yöntemleriyle susturulmaya çalışıldığını belirtti.
Alternatif Gazetesi'nin ve Özgür Halk Dergisi'nin kapatılmasına tepki gösteren DTP Diyarbakır İl Başkanı Necdet Atalay, Kürtlerin sorununu dillendiren kesimlere karşı ayrımcılık yapıldığını ve çeşitli ceza yöntemleriyle susturulmaya çalışıldığını söyledi. Atalay, 'Kürtlüğe dair ne varsa gerek mahkeme huzurunda gerek aydın-entelektüel ortamda gerekse devlet bürokrasisi açısında ayrımcılığa maruz kalıyor. Doğan Grubu ve AKP arasındaki polemik çerçevesinde özgür basın tartışılıyor. Ama gerçekten özgürlüğünü, bağımsızlığını yıllardır haberleriyle ispatlamış ve gerçek özgür basın dediğimiz başta Kürt basını ve yine diğer bazı basın organlarının karşılaştığı baskılara kimse değinmiyor' diye konuştu.
Kürtlere yönelik başlayan tasfiye sürecinin basına yapılan saldırıyla devam ettiğini dile getiren Atalay, 'AKP hükümetinin sözde demokrasi açılımlarının kendine demokrasi olduğu özgür basına yönelik baskılar ile ortadır. Genel olarak değerlendirecek olursak Kürtlere yönelik bir tasfiye süreciyle karşı karşıyayız. AKP ve Genelkurmay arasında bütünlük ve devletin ortak siyasetiyle Kürt dinamizmine kazanımlarına ve Kürt hareketine karşı çok ciddi bir tasfiye planıyla karşı karşıyayız' dedi. Atalay, 'Gazeteleri, partileri kapatırsanız karşınızda farklı arayışlar ortaya çıkar' şeklinde konuştu.muharrem erbey
İnsanların haber alma ve haber yayma hakkının engellenmemesinin isteyen İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey, 'Yavaş yavaş polis devleti, asker devleti, milliyetçi faşizan tutumuyla demokratik hukuk devletinden uzaklaştığını görmekteyiz. 2002 yılından sonra baskının şiddetin insan hakları ihlallerinin arttığını görmekteyiz. En az insan haklarının yaşandığı yıl 2002 yılıdır. 2003'ün başından itibaren tırmanmaya başlayan insan hakları özellikle son bir yılda daha da artmıştır. Hükümetin orduyla anlaşması sonucu ortaya çıkan gelişmeler bizleri kaygılandırıyor. Özellikle basını susturmak başlı başına bir inkar ve imha konseptini rahat bir şekilde yürürlüğe kurma koşullarını yaratmak amaçlı olduğunu düşünüyoruz.' DİYARBAKIR - DİHA


azadiya_welat_zarok Mersin'de Azadiya Welat Bürosu'na baskın yapıldı
Alternatif Gazetesi'nin yayınının durdurulması ve Özgür Halk Dergisi'nin kapatılması sonrası bu kez de Kürt kurumları basılmaya başlandı. Azadiya Welat Gazetesi Mersin Bürosu'na dün sabah saatlerinde düzenlenen baskında DİHA muhabiri Murat Kolca ve Azadiya Welat çalışanı Ferit Köylüoğlu gözaltına alındı. İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polisler tarafından yapılan baskın sonrası gözaltına alınan Kolca ve Köylüoğlu ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Öte yandan dün akşam saatlerinde ise Adıyaman'da, 'Eğer Sayın Öcalan demek suç ise ben bu suçu işliyorum ve kendimi ihbar ediyorum' kampanyası çerçevesinde savcılığa dilekçe gönderilmesinin ardından 3 DTP yöneticisi gözaltına alındı. Gözaltına alınan DTP İl Başkan Yardımcısı Zeynep Ölbeci, BDP Adıyaman İl Başkanı Mulla Şahin ve Aziz Akdağ, İl Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
'Basın özgürlüğü' dediler Alternatif'i görmediler
Kürt basınına yönelik baskılar ve sansür uygulamaları basın meslek örgütleri tarafından da görülmüyor. Başbakan'ın Doğan Medya Grubu'na yönelik boykot çağrısı üzerine olağanüstü toplantı alan, aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Basın Senatosu, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin de aralarında bulunduğu basın kuruluşları dün bir bildiri yayınladı. ÇGD tarafından Alternatif Gazetesi'nin kapanması konusu gündeme taşınmasına rağmen bildiride bu konuya yer verilmedi. Bu da söz konusu Kürt basını olunca basın kuruluşlarının da sansüre ortak olduğu yorumuna neden oldu. Toplantıya ilişkin DİHA'ya bilgi veren Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay ise toplantıya Hayat TV ve Alternatif gazetesinin kapatılmasını konusunu getirdiğini ve bunun bildiride yer alması gerektiğini, basın yönelik en fazla dava açıldığı dönemin AKP dönemi olduğunu söyledi.cagdas_gazeterciler_dernegi
Türkiye Özgür Bakış'tan mahkum
Özgür Bakış gazetesi çalışanlarından Sakine Aktan'ın bir haberinden dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yaptığı başvuruda Türkiye, ifade özgürlüğünü ihlale etmekten mahkum oldu. AİHM Sakine Aktan davasını Salı günü karara bağladı. Aktan Özgür Bakış gazetesinin 27 Aralık 1999 tarihli sayısının 11. Sayfasında Kürdistan Gazeteciler Birliği YRK başkanı ile yaptığı bir 'YRK Medya Okulu açıyor' başlıklı röportajdan dolayı 1 yıl 8 ay hapis ve 100 milyon lira para cezasına çarptırıldı. Olayı 2001 yılından bu yana bir çok kez yargılama konusu oldu. AİHM, 'haberin bazı yerlerinde Türk devleti hakkında en negatif bir tablo ortaya koyulmasına ve öyküye düşmanca bir çağrışım vermesine rağmen, şiddette, silahlı direnişe ve ayaklanmaya teşvik etmediğini' kaydetti. Türkiye'yi ifade özgürlüğü hakkını (madde 10) ihlal etmekten mahkum eden AİHM, Aktan'a bin 500 euro manevi tazminat verilmesine karar verdi.
Sine-Sen'den sansüre tepki
Sine Sen Genel Başkanı Yusuf Çetin, DTP'ye açılan kapatma davası, sınır ötesi tezkerenin uzatılması, Alternatif gazetesinin bir ay kapatılması gibi uygulamalara tepki göstererek, aydın ve sanatçılara 'Baskı, sansür ve parti kapatmalara karşı durun' çağrısında bulundu. Son güncel gelişmelere ilişkin Sine Sen Genel Başkanı Yusuf Çetin, sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Militarist ve şoven sisteme karşı muhalefet eden muhalif basın keyfi gerekçelerle sürekli kapatıldığını belirten Çetin, 'Bizler haber alma özgürlüğünden mahrum bırakılıyoruz. Gerçek haberi okuduğumuz Alternatif'e ceza verilmiştir. Bu ortamda haber alma ve basın özgürlüğünden söz emek mümkün değildir. Tezkerenin süresi uzatılarak yeniden ölüm ve cenaze törenleri gündeme getirilecek. Savaş bütçesini doğalgaz ve elektrik faturalarımızla ödeyeceğimizi biliyoruz' dedi. Çetin ayrıca DTP'ye kapatma davasının kaygı verici olduğunu belirtti.

Sıra Tolon'da mı?

Ergenekon sanığı Orgeneral Eruygur'un hastaneye kaldırılarak tahliye edilmesinin ardından dün de Orgeneral Tolon hastaneye sevkedildi. Bu da 'Eruygur'dan sonra tahliye sırası Tolon'da mı' sorusunu gündeme getirdi

hursit_tolon_gozaltinda Genelkurmay Başkanlığı'nın Ergenekon sanıkları emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'u cezaevinde ziyaret etmesinden sonra ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Beyin kanaması gerekçesiyle hastaneye kaldırılan Eruygur'un tahliyesinden iki gün sonra dün de Tolon hastaneye kaldırıldı.
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon hakkında hala iddianame hazırlanmış değil. Ergenekon iddianamesinde iki generalle ilgili belgelerin Genelkurmay'a sunulduğu kaydedilmişti. Bu durum ve Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi düzeydeki ziyareti, iki generalin aklanacağı yorumlarına neden olmuştu. ergenekon tahliye
Eruygur'dan sonra tahliye sırası Hurşit Tolon'da mı?
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ergenekon sanıkları emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'u cezaevinde resmi ziyaretinden sonra ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Beyin kanaması gerekçesi ile hastaneye kaldırılan Şener Eruygur'un tahliyesinden iki gün sonra dün de emekli Orgeneral Hurşit Tolon hastaneye kaldırıldı. Sabah saatlerinde rahatsızlığı nedeniyle Kocaeli Devlet Hastanesi'ne ambulansla götürülen Tolon, muayeneden geçirildi. Hastanenin Acil Servisi'nden içeri alınması sırasında jandarma tarafından yoğun güvenlik önlemi alındı. Muayenesinin ardından hastanenin B Blok girişinden yürüyerek çıkan Tolon, ambulansla tekrar cezaevine götürüldü. Tolon'un rahatsızlığı ile ilgili bilgi edinilemedi. Tolon'un avukatı İlkay Sezer, Tolon'un sağlık sorunları olduğunu, bu nedenle tutuksuz yargılanması için tahliye talebinde bulunacaklarını söyledi. Tolon'un, yüksek tansiyon, kalp sorunu, prostat rahatsızlığı bulunduğu için tutuksuz yargılanmasını isteyeceklerini belirten Sezer, Tolon'un sağlığı yüzünden tahliyesini engellemek için yayınlar yapıldığını iddia etti. Tolon'un avukatlarından Cengiz Sarıbay ise 'Tolon, tahliye için benim de kafamı gözümü yarmamı mı bekliyorlar anlamında' sitemde bulunduğunu savundu. Öte yandan Orgeneral Şener Eruygur'un Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde bir beyin ameliyatı geçirdiği belirtildi. Eruygur ve Tolon hakkında hala iddianame hazırlanmış değil. Kamuoyuna açıklanan Ergenekon iddianamesinde kendileriyle ilgili herhangi bir belge ve bulguya yer verilmezken, elde edilen belgelerin ise Genelkurmay Başkanlığı'na sunulduğu kaydedilmişti. Bu durum 'darbe girişimi' suçlamasıyla yargılanması beklenen iki generalin orduya havale edilerek, aklanmaya çalışılacağı yorumlarına neden olmuştu. Nitekim daha sonra Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi olarak ziyareti de bu konudaki kuşkuları arttırmıştı. Bu ziyaret sonrasında hastalık gerekçesiyle önce hastaneye sevkedilmesi, sonrasında ise Eruygur'un tahliye edilmesi söz konusu yorumları haklı çıkarıyor. Benzer bir sürecin dün hastaneye sevkedilen Tolon için de işletileceği belirtiliyor. www.gundemonline.org