Sunday, August 31, 2008

‘Türkçe konuş, çok konuş’ dönemi

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere Kürtçe konuştukları için hücre cezaları verildi.

hatice_aggoz_Kürtçe konuşma Tutusak yakınları, 12 Eylül dönemindeki ‘Türkçe konuş çok konuş’ anlayışının hüküm sürdüğünü söylüyor. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde hak ihlalleri her geçen gün artarak devam ediyor. Keyfi uygulanan disiplin cezaları ile haberleşme hakkı engellenirken; tutuklu ve hükümlüler Kürtçe mektup yazma ve telefon etme haklarından yararlanamıyor. Kürtçe konuşmadan dolayı PKK davasından tutuklu ve hükümlüler hücre cezalarına çarptırıldı. Ayrıca diğer cezaevlerinde 45 günde bir yapılan genel aramaların Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde 15 günde bir yapıldığı ve aramaların ciddi hak ihlallerine neden olduğubelirtiliyor. PKK davasından hükümlü 44 kişinin bulunduğu cezaevinde, baskılardan dolayı tutuklu ve hükümlülere çok sayıda disiplin ve hücre cezası verildi.TURK SESI CIKAR
PKK’li tutsak Osman Ağgöz’ün (32) eşi Hatice Ağgöz (30), “Eşimin annesi Sabihe Ağgöz (60), Türkçe bilmediği için oğluyla Kürtçe konuşmak zorunda. Kürtçe konuşunca da bırakmıyorlar ve eşim annesiyle Kürtçe konuştuğu için 15 günlük hücre cezası aldı. Eşimin annesi Erzurum’da kaldığı için görüşe çok fazla gelip gidemiyor. Annesi ne zaman görüşe gelse ağlayarak gelir çünkü Türkçe bilmiyor. Sadece telefonla oğluyla görüşüyor ama şimdi O’nu da annesine fazla gördüler. Eşimin telefonla görüşme cezası olduğu için 2 haftadır bizi arayamıyor” diye konuştu.
Askeri Cezaevi uygulaması
Tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit cezasının işkenceye dönüştürüldüğünü ifade eden Ağgöz, eşinin Kırıkkale F Tipi’ne götürülmesinden sonra 7 aydır mektuplarının verilmediğini söyledi. Uygulamanın sadece eşine yönelik değil, her tutukluyu kapsadığına dikkat çeken Ağgöz, “Kürtçe gazete, dergi ve kitap verilmiyor. İHD’ye suç duyurusunda bulunacağım. Bir zamanlar Askeri Cezaevi olan Mamak’ta uyguladıkları yöntemleri uyguluyorlar. ‘Türkçe konuş, çok konuş’ mantığını uygulamaya geçirmiş durumdalar. Kürtçe konuştuğumuz zaman gardiyanlar bizlere yine ikinci kanala geçtiler şeklinde hakaret ediyor” dedi.

 
Şervan’ın soruları
Tecrit içinde tecride mahkum olduklarını aktaran Ağgöz, “Oğlum Şervan (9), babasını göremediği zaman hırçınlaşıyor. Bize ‘Neden babam cezaevinde, biz ne yaptık ki babamı cezaevine koydular?’ diyor. Çocuğumun psikolojisi bozulmuş durumda. Komşularımıza ve bizlere artık bana Şervan demeyin diyor” diye kaydetti.

SERKAN KURT/ DİHA/ANKARA YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Kobralar köylüleri taradı

Bingöl’ün Karlıova İlçesi Kızılağaç Köyü’ne bağlı Meşeli Mezrası kobra tipi helikopterlerle iki saat boyunca tarandı.

kobra Bingöl’de son bir ay içerisinde 4 köyde devletin çeteleri tarafından baskın düzenlenmesi köylüleri kaygılandırıyor. Son olarak 27 Ağustos’ta sabah saat 04:00 sıralarında Karlıova’nın Kızılağaç Köyü Meşeli Mezrası (Aynik), 2 kobra tipi helikopter, uçaksavar tüfek ve ağır makineli silahlarla tarandı. 2 saat boyunca ateş altında kalan köyün etrafı özel harekat timleri tarafından sarıldı.bingolkoytaramahelikopter9
Operasyonların sık sık yapıldığı Karacehennem mıntıkasında bulunan Meşeli Mezrası’nın yoğun baskı altında olduğunu belirten köy sakinlerinden Doğan Bozkurt, olayı şöyle anlattı: “Sabaha karşı 2 kobra tipi helikopter köyün etrafında alçak uçuş yaparak uçaksavarlarla köyü taradı. Ancak korkudan hiç kimse evinden çıkmadı. Bu arada çocuk ve kadınların feryatları yükseliyordu. Uykudan uyandığımızda kendimizi sanki cehennemin içerisinde bulduk, ne yapacağımızı şaşırdık. Helikopterler uzun süre tarama yaptıktan sonra köyü terk etti. Ancak bu kez karadan ateş ediliyordu. Sabah 06:00’a kadar sürdü. Günün ilk ışıklarıyla dışarıya çıkmaya başladık. İnsanlara bir şey olmadığını görünce biraz rahatladık. O sırada özel harekat timleri de gitmişti. Köyün etrafını dolaşmaya başladık. Binlerce uçaksavar mermisiyle karşılaştık. 7 büyükbaş hayvanımız yaralanmış, 3’ü de telef olmuştu.”
Köylüler tedirgin
Helikopterlerle savunmasız sivil insanların üzerine ateş edilmesinin kendilerini tedirgin ettiğini belirten Bozkurt, DTP’li milletvekillerini köye çağırarak, olayları yerinde incelemelerini istedi. Bozkurt, “Bizi isyan ettirmek mi istiyorlar, provokasyon yaratmak mı istiyorlar, bilemiyoruz. Hayvanlar yerine insanları öldürselerdi nasıl olacaktı? Yoksa sadece gözdağı mı veriyorlar? Tedirginiz, bu konuyu tüm yetkili makamlara taşıyacağız” dedi. Fatma Bozkurt ise tarama esnasında ineklerinin bulunduğu avluya binlerce kurşun sıkıldığını söyledi. Helikopterlerin köyü hedef alarak ateş ettiğini dile getiren Bozkurt, “İlk köyün yukarı kısmında helikopter şiddetli tarama yapmaya başladı. Bizim evin üzerine geldiği sırada hepimizi taradığını sandık. Meğer avluyu tarıyormuş. Çocuklarımı kucağıma aldım ve gün aydınlığını bekledik. Baktık ki, hayvanlarımızı telef etmişler. Köydeki insanlar tedirgin. Tekrardan olası bir baskın sonucu köydeki tüm insanların öldürülmesi an meselesidir” dedi.
‘Valiliğe göstermemize izin vermediler’
Hayvanlarını traktöre yükleyerek, Bingöl Valiliği bahçesine götürmek üzere yola çıktıklarını ifade eden Bozkurt ailesi, Ilıcalar Beldesi Jandarma Karakolu tarafından zararlarının karşılanacağının belirtildiğini ve geri çevrildiklerini bildirdi. Köy sakinlerinden Selahattin Budak, “Bize yapılan bu zulüm, bu haksızlığa dağlar arasında kimse tanık olmuyor. Yalnız Allah görüyor. Bu zulmü herkes görmeli, aksi takdirde hepimizi öldürebilirler. Korkudan köyün dışına dahi çıkamıyoruz. Her an helikopterlerin köyü tekrardan tarayacağını düşünüyoruz. Köye hapsolduk” diyerek endişesini dile getirdi.
‘Korucular da baskın yapmıştı’
DTP Karlıova İlçe Başkanı Zeki Fırat, “Bundan bir süre önce köye korucular tarafından baskın düzenlenmişti. Ancak can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle şikayette bulunmamışlardı. Bu kez helikopterlerle köy tarandıktan sonra artık köylülerin yardım feryatları yükseldi. Çünkü tüm köylü ölümün eşiğinden dönmüş. Bizde olay yerini incelemeye gittik. Çocuklar resmen travma geçirmiş durumda. Herkes tedirgin her an ölümle karşı karşıyadır. Korkmamalarını ve yaşadıklarını gerekli mercilere taşıyacağımızı söyledik” diye konuştu.
İHD’ye başvuru yapıldı
Köylüler, suç duyurusunda bulunmak üzere İHD Bingöl Şubesi’ne başvurdu. İHD Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, şunları söyledi: “Sivil ve savunmasız insanlar üzerinde gerçekleşen baskılar bölgede ulaşılmaz boyutlara ulaştı. Olayın takipçisi olacağız. Bundan bir ay önce yine bölgemizde 4 kişinin yaşamına mal olan faili meçhul bir köy baskını düzenlendi. Bu kez helikopterlerle köyün tarandığını iddia eden vatandaşlar, şubemize başvuruda bulunmuşlardır. Konuya ilişkin hukuki yollara başvurarak olayın üzerinin örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz.”
FERHAT ARSLAN/ DİHA/BİNGÖL YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

İlgili Başlıklar

Kobralar köylüleri taradı

Ergenekon'un TİT bağlantısı

ERGENEKO -TIT Rizgarî Online/Veli Küçük'ün şoförü olan, aylığını Sedat Peker'den alan E.Caner Yiğit'in bilgisayarında TİT'in Ergenekon örgütü içerisindeki rolünü gösteren fotoğraflar bulundu. Aktif haber com`un haberinde şunlar kaydedildi:”Word dosyası şeklinde hazırlanmış belgelerde, kimliği belirsiz gençler Türk bayrağı üzerine yerleştirilmiş silah, mermi ve tesbihlerle poz veriyor. Bazı gençler ise fotoğraf çektirirken kafasına silah dayamış. Fotoğraftaki bir genç herkese tanıdık geliyor.

 

Gazeteci Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'a benzerliğiyle dikkat çeken genç, kafasına tabanca dayayarak poz vermiş. Bir başka fotoğrafta ise Türk bayrağı üzerine 'Y' harfi şeklinde dizilmiş kurşunlar dikkat çekiyor. 'Y' harfinin Yasin Hayal'i temsil etmesinden şüpheleniliyor. Savcı Zekeriya Öz'ün söz konusu fotoğrafla ilgili ciddi bir çalışma sürdürdüğü ifade ediliyor.

 

ERGENKON-TIT

Maaşı suç örgütü elebaşısı Sedat Peker tarafından ödenen Küçük'ün şoförü Emin Caner Yiğit'in bilgasayarında ele geçirilen fotoğraflar örgütün silahlı bir yıkım ekibi gibi çalıştığını gözler önüne seriyor. Bazı fotoğraflarda TİT (Türk İntikam Tugayı)'in kullanılması dikkat çekiyor. Çoğunluğu 2007 yılında çekilen fotoğrafların birinde, 'Ölüm Allah'ın emri, emir kuluyuz-TİT' yazısı yer alıyor. İddianamede TİT'in eylemlerine de vurgu yapılıyor. İddianamede TİT-Ergenekon ilişkisi şöyle anlatılıyor: "Şüphelilerden Semih Tufan Gülaltay'ın geçmişte TİT adına eylemlerde bulunduğu, Vatan Bölükbaşı'nın TİT adına hareket edip silahlı eylem yapma teşebbüsünde olması hususları da Ergenekon terör örgütünün kendi bünyesinde oluşturduğu bir silahlı hücreye TİT adını verdiği anlaşılmaktadır." ERGENEKON-TIT
Abdullah Çatlı, Oral Çelik ve Haluk Kırcı tarafından 1970'li yıllarda kurulan TİT, yedi TİP'linin öldürülmesi ve DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler cinayetiyle adını duyurmuştu. TİT'in ikinci dirilişi, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın en yakınındaki üç isim olan Özel Timci Cengiz Yıldırım, eski MİT'çi Cemal Kulaksızoğlu ve mafya lideri Semih Tufan Gülaltay liderliği altında oldu. İkinci TİT'in ilk hedefi, Akın Birdal'dı. Birdal, 1998'deki suikast girişiminden sağ kurtulurken, TİT'çiler de yakalanmıştı.”

RO/Akt: Zilan Dersim

Kürd güçler bölgeden çekilmekten memnun değiller

130808060606 Şerko Rauf*/Kürd askerler, Irak'ın etnik bakımdan karışık ve her an patlama durumundaki bölgesinde güvenliği sağlamaya çalışırken birçok kişinin hayatını kaybettiğini söylüyorlar. İki bin Peşmergeden oluşan bir tugay pazartesi günü Diyala kentinde devriye gezdikleri bazı kasabalardan çekildiler ve özerk Kürdistan bölgesinin sınırlarına doğru hareket ettiler. Kürd askerler, Irak'ın kuzeyinde Araplar ile Kürdlerin birlikte yaşadığı Diyala ve diğer bölgelerdeki hakimiyetini artırmayı amaçlayan merkezi hükümetin baskısı altındaydılar.

Bazı Arap ve Türkmenler, Kürdleri, nüfuzlarını kendi özerk bölgelerinin ötesine yaymaya çalışmakla suçluyorlar.

Onlarca Kürd asker yaklaşık 40 kilometre içeriye, Kara Tappah kasabasını Irak ordusu ve polis birliklerine bırakarak, Maydan kasabasındaki eski bir kaleye doğru saatler süren ilerleyişlerinin ardından yorgun ve soluk görünüyorlardı.
Geleneksel Kürd giysileri içinde, kaledeki ofisinde oturan Tugay Komutanı Tuğgeneral Nedim Necim Ahmed, "Biz terörle mücadele ediyorduk ve amacımız istikrarı sağlamaktı" dedi ve şöyle devam etti: "Amacımıza ulaşmak için çok şehit verdik. Şimdi ise Kürdlerin, teröristlerin öç almak için düzenleyebilecekleri saldırıların hedefi olabileceğinden korkuyoruz. Hizmet ettiğimiz zaman süresince Kürdler, Araplar ve Türkmenler arasında ayrım yapmadık."

anfal-halapja-_kurdistan-_kurd

Sünniler, Şiiler, Kürdler ve Türkmenlerin yaşamakta olduğu Diyala kenti, Irak'ın diğer bölgeleri daha istikrarlı hale gelirken, süregelen şiddetin merkezi oldu.

Bazı Peşmergeler şiddetle mücadele etmedeki katkılarının önemsenmediği kanısında.
Tugayda Astsubay Şahvan Hüseyin, "Orada mevzilenmemiz sırasında, ciddi tehditlere karşın mutluyduk çünkü bu bölgelerdeki insanların hayatlarını koruyorduk" dedi.

Hükümet Sözcüsü Ali el Debbağ bir televizyona verdiği mülakatında, Peşmergenin çekilmesiyle ilgili ayrılıkları geçiştirdi ve bulundukları bölgelerle ilgili Kürd hükümetiyle bir anlaşmazlık yaşanmadığını söyledi.

Debbağ şöyle dedi: "Eğer hükümet ordunun varlığına ihtiyaç olmadığı kanısındaysa veya halk, bölgenin bir tehdide maruz kalmadığına inanıyorsa, kararın federal yönetime bırakılması gerekir."

*REUTERS-MAYDAN/27/08/2008
Hazırlayan: Kaya Vural

Türk: Kürt sorununu masaya yatıralım

 baris_miting_amed1

Ayna: Çözümü artık devletten beklemiyoruz
Aydın Çubukçu: Savaş isteyenler kaybedecek
Adana'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Onbinler barış talebiyle Diyarbakı r'da buluşuyor
Kadıköy Meydanı barışseverlere dar geldi
Diyarbakır ve Adana'da binlerce kişi toplanmaya başladı
İstanbul'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Kadıköy'de 'barış mitingi' için kitle toplanmaya başladı
1 Eylül 2008 - Barış Mitingleri / Foto Galeri

Barış mitinginde gerilla ve asker annesi el ele

Diyarbakır'daki 'barış mitinginde' konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Ergenekon davasın müdahil olacaklarını belirterek, 'Kürtlere yapılan zulüm ortaya çıkmadan Ergenekon ortaya çıkmaz' dedi. Türk, yeni yasama yılında Kurucu Meclis oluşturulmasını önererek, 'Başta Kürt sorununu masaya yatıralım. Bakalım savaş isteyen kim barış isteyen kim?' diye konuştu.baris_miting2008_ahmetturk
Diyarbakır'daki 'barış mitinginde' DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, konuşmasına Kürtçe başladı. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutlayan Türk, 'DTP olarak sıcak bir yürekle selamlıyoruz. Biz barış istiyoruz. Yüzbinler barış diyor. Bu sesi dünya duyacaktır' dedi. Özgür bir birliktelik istediklerini ifade eden Türk, şunları belirtti:
'Yarın 1 Eylül ve Ramazan'ın başlangıcıdır. Bu gününü de yürekten kutluyorum. 1 Eylül BM kararıyla oluştu. Hitler faşizmin Polonya'yı işgal ettiği gündür. Halkların kardeşliği gündür. Ancak bu güçlü ülkeler barışı kavrayamadı. Halklara resmen soğuk rüzgarlar estirildi. Halkların iradelerini engellediler. Balkanlarda etnik temizlik yaptılar.Gürcistan'da Letonya'da başka çözümler dayattılar. Bin yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu Kürt, Türk ve diğer halklarla beraber yaşadılar. Kürtler 4 ayrı ülkeye mahkum edildiler. Kürtler hep barış istedi. Onurlu bir barış istedi. 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edilirken, Kürt halkını çektiği acılar karşısında suskun kaldılar.İsteseydiler bu çatışmalara katliamlara izin vermezlerdi. Bugün köleliğe hayır diyoruz. Bunun için alanlardayız.'
'Sorunlar karşısında suskun kalıyorlar'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ile ilgili sorunu tarihçilere bırakılması gerektiğini belirten Türk, 'Ama yıllardır Ergenekonların, JİTEM'cilerin, çetecileri halkımızı zulüm içinde bırakan anlayışına suskun kalıyorlar. Gelin diyoruz. Hakikatleri Araştırma Komisyonu kuralım' diye konuştu. Barışın önemine değinen Türk, 'Biz her şeye rağmen şartlar ne olursa olsun çatışmalar ne kadar büyük olursa olsun yine de halkların özgürlüğüne inanıyoruz. Dili, kimliği inkar edilen bir halk barışı nasıl sahiplenecek. Kültürsüz dilsiz barışı olabilir mi?' diye konuştu.
'Kürt sorununu masaya yatıralım'
Yeni yasama yılının açılışını da vurgu yapan Türk, şunları söyledi:
'Bugün yasama yılı açılıyor. Gelin bir kurucu meclis oluşturalım. Başta Kürt sorunun masaya yatıralım. Bakalım savaş isteyen kim barış isteyen kim?' 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı da değerlendiren Türk, 'Bir başbakan cumhurbaşkanı devir teslim töreni bile bu kadar şaşalı olur. Mütevazi bir şekilde olur. Ama 30 Ağustos'ta gördük ki siyasetçilerin adeta biz şahin mi olacağız güvercin mi olacağız diyerek, askerin devir teslim törenlerini seyretmekle yetiniyorlar. Sayın başbakan sadece izliyor bunu. Halkın iradesini esas alması gereken hükümet nasıl sizden oy isteyecek, nasıl yüzünüze bakacak merak ediyorum. Genelkurmay başkanı diyor ki AB hukuku terörle mücadeleyi engelliyor. Ergenekon'u faili meçhul cinayetleri, köy yakmalarını 90'lı yıllarda bunlar ortaya çıktığında AB hukuku vardı. Hukukun olduğu yerde çatışmalar olmaz. Bu anlayış yükselen bir tehlikedir. Bu yaklaşım tehlikelidir. Biz sizin adınıza sizin her zaman sesiniz olacak, sizinle birlikte barışı haykıracak, birlikte özgürlüğü barışı savunacağız. Barışın şafağı sizin mücadelenizle atacaktır.' Ergenekon hakkında çok yazılıp çizildiğini de kaydeden Türk, Ergenekon davasına müdahil olacaklarını söyledi. Kürt coğrafyasında faili meçhul kurbanı olanların davaya müdahil olmasını sağlayacaklarını kaydeden Türk, 'Kürtlere uygulanan zulüm ortaya çıkmazsa Ergenekon asla ortaya çıkmaz' dedi.
Güleç: Kürt halkının barış gününü kutluyorum
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün ardından Türkiye Barış Girişimi Sözcüsü Prof. Dr. Cengiz Güleç, bir konuşma yaptı. 'İnsan düşüncesini taşlara kazıyan yazıyı bulan, çağlar öncesinden bize seslenen topraklardayız' diyen Güleç, 'Yaşadığımız ülkenin sağlığı, ruhu, irfanı 5 bin yıllık uygarlığı yaratan atalarımıza yakışıyor mu? İnsanca bir memlekette mi yaşıyoruz? Maalesef ki yüzümüz kızararak 'Hayır' diyoruz' dedi. Türkiye'de bir iç savaş yaşandığını belirten Güleç, 'İç savaş yaşanan ülkemizde güvensiz ve kendine benzemeyenlerin linç etmeyi kendine hak gören topluluklar mevcut. Ülkemizin mezbahaneye dönüşmesine karşıyız. Bıçak ve satırların insafsızca kalktığı, ölüm korkusu ile beklenen yerde barış çiçeği açmak varken ülkenin her yerinde bu mezbahaneler vardır. Kimisi terk eden enjektelerle kimisi yüksek teknoloji kullanarak bu mezbahaneleri yaratıyor. Ancak bu mezbahanelerin hepsi kan içinde' diye konuştu. Anadil ve kültür haklarının elde edilmesi gerektiğini ifade eden Güleç, şunları söyledi:
'Yaşananlar ne kadar karanlık olursa olsun anadil, kültür çerçevesinde ve barış içinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Silah ve uyuşturucu tacirlerine direnmek, siyasilerden hesap sormak, askeri müdahaleleri takip etmek barış savunucularının işidir. Barışı en çok hak eden Kürt halkının barış gününü barış savunucusu bir Türk olarak selamlıyorum.'
Bülent Turan sahneye çıktı
Prof. Dr. Güleç'in konuşmasının ardından Bülent Turan sahneye çıktı. Barış mesajları okundu. Mitinge katılan onbinlerce kişi Koma Azad'ın müziği eşliğinde halay çekiyor...
DİYARBAKIR (DİHA)

DTP binası Açılmadan bombalandı

Sınır hattında askeri yığınağın en fazla olduğu yerlerden Şemdinli'nin Derecik beldesinde DTP'nin bugün açılışını yapmayı planladığı örgüt binası, dün bombalandı. DTP yine de açılış yapacak

Askeri bölge'de bombalama
Sınır hattındaki ve sınırötesindeki operasyonlar için önemli bir nokta olan ve binlerce askerin yığıldığı Derecik'te (Rubarok) DTP'nin bugün açılışını yapmayı planladığı bina önce bombalandı, sonra da ateşe verilerek kullanılamaz hale getirildi. Beldede askerlerin ve korucuların baskısı sürekli olarak gündeme geliyor.
Açılış töreni bugün
Askerlerin konumlandığı beldede yaşanan bombalamayı kuşkulu bulduklarını söyleyen DTP PM Üyesi İzzet Belge, 'Saldırı bizi yıldırmayacaktır. Baskılara rağmen bugün görkemli bir açılış yapacağız' dedi. DTP'li yetkililer incelemeler için beldeye giderken, yarınki açılışın görkemli geçmesi bekleniyor. Askeri beldede DTP'ye bombaizzet_belge_dtp
Son bir yıldır neredeyse kışlaya çevrilen ve TSK'nin tampon bölge hesapları kapsamında 'güvenlikli bölge' ilan edilerek OHAL uygulamalarının devreye sokulduğu Hakkari'de halka yönelik baskı ve sindirme uygulamaları had safhaya ulaşırken, Kürt kurumlarına yönelik saldırılar da giderek artmaya başladı. En son Hakkari'nin Şemdinli ilçesine bağlı Derecik beldesinde bugün açılışı yapılması planlanan DTP belde binası önceki gece önce bombalandı, ardından ateşe verildi. Çok sayıda askerin konumlandığı beldede binaların bombalanmasının kuşkulu olduğuna dikkat çeken DTP PM Üyesi İzzet Belge, 'Baskılara rağmen bugün görkemli bir açılışla belde teşkilatımızın açılışını yapacağız' dedi.
Askeri kuralların ve OHAL uygulamalarının hakim olduğu Hakkari'de DTP'nin Derecik belde örgütüne bombalı saldırı düzenlendi. DTP Şemdinli İlçe Örgütü, DTP Derecik Belde Örgütü'nü kurmak için 4 aydır çalışmalarını sürdürüyordu. Beldede, belediye binası yanında bulunan Cumhuriyet Caddesi'nde DTP Derecik Belde Örgütü için yer açıldı. Ancak, bugün açılışı yapılması planlanan belde binası önceki gece saat 01.00 sıralarında bombalandı. Daha sonra ateşe verilen bina tamamen kullanılamaz hale geldi. Bombalamanın etkisiyle çatısı dahi uçan binadaki yangın devam ederken, yangına müdahale edilmedi. Olayın duyulmasıyla birlikte çok sayıda yurttaş olay yerinde toplandı. Hakkari, Yüksekova, Şemdinli ilçelerinden başta olmak üzere çok sayıda DTP'li yönetici incelemelerde bulunmak üzere beldeye gitti. DTP binasının açılışından bir gün önce bombalanması geçmiş olayları tekrar gündeme getirdi. Güney Kürdistan Bölgesi'nin sıfır noktasında bulunan yaklaşık 50 bin askerin konumlandığı beldede, daha önce de defalarca açılması planlanan belde teşkilatı sık sık engellemelere maruz kalmıştı.
'Saldırı bizi yıldırmayacaktır' erdogan_basbug_gorusmesi
Olay yerine ilk giden DTP PM Üyesi İzzet Belge,Patlamanın olduğu dükkanı biz yapmıştık. Ancak iki gün önce Derecik'teki jandarma yetkililerine adres değişikliği sunduk. Çünkü söz konusu yer hem dar, hem de mahalle arasıydı. Daha merkezi bir yeri seçip çarşı merkezinde bir yeri tuttuk. Ancak teknik malzeme, eşyalarımız patlamanın oldu dükkanın içindeydi. Bu saldırı bize yöneliktir. Hedef örgütlenmemizi engellemek' dedi. Belge, Derecik'in tamamen bir askeri alana çevrilmek istendiğine dikkat çekerek, 'Biz geçmişte de defalarca burada belde açılışı yapmak istedik. Ancak her defasında baskı ve keyfi uygulamalara maruz kaldık. Ancak halkın ciddi talebi üzerine 4 ay önce belde açılışı için çalışma başlattık. Beldede bir yeri kendimiz yaparak hazırladık. Bir yeri de merkezde kiraladık. Ancak merkezde kiraladığımız yer açılışa bir gün kala bombalandı. Saldırı bizi yıldırmayacaktır' şeklinde konuştu. Bunca askerin konumlandığı beldede DTP belde binasının bombalanmasının ve faillerinin yakalanmamasının kuşkulu olduğuna dikkat çeken Belge, 'Binamıza bombayı atanlar savaşta ısrar erden karanlık güçlerdir. Yani Ergenekon yapılanmasının yerel ayaklarıdır. Yetkililere çağrımız bu olayın faillerinin bir an önce yakalanmasıdır' dedi. Saldırıya rağmen bugün milletvekili, belediye başkanları ve halkla birlikte DTP belde binasının görkemli bir şekilde açılışının gerçekleştirileceğini söyleyen Belge, 'Yarın (bugün) saat 09.30'da DTP Şemdinli ilçe binası önünde basın açıklaması yaptıktan sonra kitlesel olarak beldeye gidilecek. Saat 12.30'da açılış yapılacak. Bütün halkımız açılışa davetlidir' diye konuştu.
AKP ilçe olmak için uğraşıyor
Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'na gelmesiyle birlikte sınırda oluşturulmak istenen 'tampon bölge' hesapları kapsamında Hakkari ve çevresi 'güvenlikli bölge' ilan edilerek askeri bölgeye dönüştürüldü. Bu hesaplar üzerine Derecik beldesinin ilçe olması için Hakkari Valiliği, İl Genel Meclisi'ne öneride bulunmuştu. İl Genel Meclisi, öneriyi reddetmişti. Bunun üzerine Hakkari Valisi Ayhan Nasuhbeyoğlu, Hakkari İdare Mahkemesi'nde dava açmıştı. AKP Hakkari Milletvekili Rüstem Zeydan da, beldenin ilçe olması için TBMM'ye kanun teklifinde bulunmuştu. HAKKARİ – DİHA SIDDIK GÜLER