Sunday, October 19, 2008

PROTESTOLARDA TIRMANIŞ

PKK lideri Abdullah Öcalan"ın cezaevinde dövüldüğü iddialarına ilişkin halk sokaklara döküldü. Diyarbakır’da binlerce kişi düzenlenen bir yürüyüş ile PKK lideri Abdullah Öcalan"a yönelik fiziki saldırıya kınadı. Koşu yolunda yapılan açıklama ardından polis gaz bombaları ile saldırdı. Kentin bir çok yerinde çatışmalar meydana geldi.amedyuruyusocalan[1]

Diyarbakır’da Öcalan’a yönelik fiziki saldırı ile ölüm tehdidlerini kınamak için binlerce kişi sabah erken saatlerinden itibaren DTP Diyarbakır il binası önünde toplanmaya başladı. DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTPli Diyarbakır milletvekilleri, DTP Batman Milletvekili Ayla Akat, DTP"li belediye başkanları, sivil toplum örgütü temsilcileri, Özgür Yurttaş Dernek üyeleri, DÖKH ve YDG üyelerinin de aralarında bulunduğu kitle öğle saatlerine kadar binlere ulaştı.

Öğle saatlerine doğru binlerce kişi yürüyüş düzenine geçmeye başladı. Ancak panzer ve zırlı araçlarla bölgeyi saran polisler kitlenin yürüyüş yapmasına engel olmaya çalıştı. DTP’li yetkililer ile polisler arasında yapılan görüşme ardından binler Koşuyolu Parkına doğru yürümeye başladı.

Yürüyüş korteji engellendiği sırada Diyarbakır"ın birçok mahallesinden yürüyüşe katılmak için yürüyüş güzergahında bekleyen kitle ise bulundukları noktadan, alkış ve sloganlarla engellemeyi kınadı. Bunun üzerine yer yer küçük çaplı çatışmalar meydana geldi. Gerginlik üst boyuta ulaşınca, DTP"liler ile polisler bir kez daha görüştü. Yapılan ikinci görüşmenin ardından polislerin yol açması ardından kitle yürüyüşe devam etti. Kitle çalınan şarkılara alkış ve zılgıtlarla tempo tutarken, kortej kilometreleri bulup, binlerin yürüyüşü Koşuyolu Parkına ulaştı.

Koşuyolu Parkında yapılan bir dakikalık saygı duruşu ardından söz alan DTP İl Başkanı Nejdet Atalay kısa bir açıklama yaptı. Öcalan üzerindeki saldırıya dikkat çeken Atalay, "Son bir kaç yıldır toplum üzerindeki hassasiyeti bilindiği halde Sayın Öcalan"ın sistematik bir şekilde hukuk dışı uygulamalara maruz kalması Kürt ve Türk çatışması yürütmenin konseptinin parçasıdır. Öcalan"ın saçları kazıtıldı. İdari cezalar verildi. Son olarak yaşanan fiziksel saldırı ve tehdit bu konseptin parçasıdır " dedi.

 

Daha önceki uygulamaların toplumda yarattığı infial bilinmesi halinde bunun sistematik uygulamanın devam ettiğini bildiren Atalay, "Yaşanan bu olay onur kırıcıdır. Kabul edilemez. Bu saldırı ile Kürtlerin orunu kırılmak isteniyor. Başbakanlık Kriz Masası tarafından yönetilen cezaevinde bunların olması uygulamaların tesadüf değildir. Bu yaşanan olay Başbakanlık tarafından yapıldığını göstergesidir. Bu uygulamaların yaratacağı infialden AKP sorumludur" şeklinde konuştu.

Atalay"ın açıklaması sırasında kitle sık sık sloganlar attı. Yapılan açıklamanın ardından gençler Ofis Semti"ne yürümek istedi. Polis kitleye gaz bombaları ile müdahale etti. Polisin attığı gaz bombasından DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTP"li milletvekilleri, belediye başkanları da etkilendi. Gençler polislere taşlarla karşılık verdi. Çatışmalar kentin birçok alanına yayılırken, gençlerin yer yer barikat kurduğu öğrenildi. Müdahalelerde gözaltılar yaşanırken, çatışmalar gün boyu devam etti.

HAKKÂRİ
Hakkâri"nin Yüksekova İlçesi"nde yaklaşık 40 bin kişi PKK lideri Abdullah Öcalan"a yönelik saldırıyı kınamak amacıyla düzenlediği yürüyüşte olaylar çıktı. Yüksekova"da bir araya gelen 40 bini aşkın kişinin düzenlediği yürüyüşe güvenlik güçleri sert müdahalede bulunmasından sonra çarşı merkezinde başlayan olaylar mahallere sıçradı. Panzerle ilçe merkezindeki kitleye yapılan müdahaleden sonra kitle Esentepe, Güngür, Yeşiltepe Cumhuriyet ve Mezarlık mahallerine çekilerek barikatlar kurdu. Güvenlik güçlerin gaz bombalarıyla müdahale ettiği eylem kitlenin taşlarla karşılık vermesiyle sürdü. Birçok noktada olayların sürdüğü Yüksekova"da 3 kişi gözaltına alındı.

İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Öcalan’a uygulanan ağır tecrit ve ağır disiplin cezası uygulamalarını, fiziki şiddet uygulanmasını insan hakları savunucuları olarak protesto ederek, yetkilileri insan haklarına uygun davranmaya çağırdı. Açıklamada, "Avukatları tarafından verilen bilgiler göstermektedir ki, İmralı Cezaevi’nde yaratılan koşullar Abdullah Öcalan için kaygı vericidir. Yakın tarihte saçlarının zorla kesilmesi, hücre cezaları ve son uygulamalar bu kaygıyı artırmaktadır.İnsan haklarına aykırı uygulamaları protesto ediyoruz" denildi.

İstanbul Küçükçekmece Kanarya Mahallesi"nde toplanan yüzü maskeli bir kişilerde, sloganlarla eylem yaptı. Ara sokaklarda devam eden gösteri sırasında polisle, göstericiler arasında çatışma yaşandı.
Ümraniye"de ise yaklaşık 50 kişilik grup yolu trafiğe kapatarak eylem yaptı. Ellerindeki molotofları yere atarak ateşe veren göstericiler daha sonra TEM Otoyolu"na indi. Araçların geçişi sırasında molotof kokteyllerini TEM Otoyolu"na atan grup büyük tehlike atlattı. Grup çevik kuvvet ekiplerinin gelmesi üzerine ara sokaklara dağılarak kaçtı.

ALMANYA
Türkiye"de devlet politikalarının çözümsüzlüğü sebebiyle tehlikeli boyutlara ulaşan Kürt sorunu yurt dışında da patlak verdi. Almanya’nın Köln kentinde Abdullah Öcalan’a İmralı’da işkence yapıldığı iddiası 5 bin kişilik kalabalığı meydanlara döktü. Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) tarafından organize edilen yürüyüş nedeniyle yoğun güvenlik önlemleri alındı. Köln"ün en işlek semtlerinden biri olan Neumarkt"a doğru yapılan yürüyüşe Almanların da katılması dikkat çekti.

BELÇİKA
Belçika"nın Anvers kentinde ise bir araya gelen 400 kişi yürüyüş yaptı. Anvers"in şehir merkezinde bir araya gelen yüzlerce Kürt genci Öcalan posterlerini taşıyarak yürüyüşe geçti. Kitle yolu uzun süre trafiğe kapattıktan sonra dağıldı.

İTALYA
İtalya’nın Floransa kenti de konuyla ilgili yapılan bir eyleme ev sahibi oldu. Yürüyüş Piazza Del Santa Maria Novella"dan başladı. Yürüyüş boyunca sık sık "Katil Erdoğan”, “Faşist Türkiye”, “Biji Serok Apo”, “Dişe diş kana kan seninleyiz Öcalan” şeklinde sloganlar atıldı. Eylemcilerden oluşan bir heyetin ellerindeki bir dosyayı AB temsilciliğine sunarak eylemlerine son verdi. İtalya’daki Kürt gençleri Venedik kentinde Abdullah Öcalan olayını kınamak için konvoylu eylem gerçekleştirildi. Venedik İstasyonu önünde başlayan konvoylu protesto eylemine 18 araç katıldı.


Öcalan'a İmralı'da yapılan fiziki saldırı ve ölüm tehdidinin ardından Kürtler ayağa kalktı. Başta Kürdistan olmak üzere dün ve önceki gün bir çok yerde kitlesel protestolar yapıldı. Eylemler bugün de sürüyor. İşte an an bugün yaşananlar

İşte an an bugün yaşananlar

silopi191020083 Gündem

18:06 Mersin'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı protesto gösterileri devam ederken polis 17 yaşındaki bir çocuğu yaraladı.

18:04 Silopi'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırıya karşı öfkeye dönen mitingi 'Önderime dokunmayın' çağrısıyla sona erdi

17:59 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı protesto amacıyla Nusaybin'de binlerce kişi tarafından gerçekleştirilen yürüyüşe polisin müdahale etmesi sonucu çok sayıda kişi gözaltına alındı

17:46 Batman'da Karşıyaka Mahallesi'ne düzenlenen yürüyüşe polisin silah ve gaz bombalarıyla müdahale etmesinin ardından başlayan olaylar sona erdi

17:15 İstanbul'da düzenlenen miting sona erdi. Miting sonrası dağılan kitleye saldıran polis 1 kişiyi gözaltına aldı.

17:12 Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı protesto etmek için bir araya gelen kitleye yapılan müdahalenin ardından, mahalle aralarında başlayan çatışmalar son erdi. 23 kişi gözaltında.

16:44 Batman'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yapılan fiziki saldırıyı protesto etmek için yürüyen kitelnin üzerine ateş açıldı

16:40 Silopi'de yapılan miting sonrasında yürüyüşe geçen binlerce kişiye polis müdahale etti

16:30 Mersin'de düzenlenen 'Ne Ergenekon ne AKP çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitingi sonrası dağılan kitle polis ablukasına alındı. Gerginlik sürüyor

16:21 Batman'da yüzlerce kişi, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki şiddete maruz kalmasını kitlesel yürüyüşle protesto ediyor

16:17 Adana'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırı, yüzlerce kişi tarafından protesto edildi. Gösteriye panzerle müdahale edildi.

16:16 İzmir'de Öcalan'a yönelik saldırıyı protesto etmek için Çamlık Mahallesi'nde bir grup genç molotofkokteyli atarak yolu bir süre trafiğe kapattı

15:55 İstanbul'da otobüslere doğru hareket ve ağırlıklı olarak kadın ile çocukların bulunduğu kitleye polis biber gazı ve gaz bombalarıyla saldırdı

15:34 Antalya'da Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı protesto etmek için basın açıklaması yapan DTP'lilere ülkücüler saldırdı

15:24 Urfa'da Öcalan için yapılan yürüyüşde yüzlerce kişiye polisin müdahale etmesinin ardından çıkan çatışmalar devam ediyor

15:15 Mardin, Kızıltepe, Mazıdağı, Derik ve Antep'te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için yürüyüşler yapıldı.

15:02 Nusaybin'de birçok mahallenin yollarına molotofkokteyli atılarak, trafiğe kapatıldı.

14:52 Kitleye polis tarafından yapılan müdahalenin ardından çok sayıda yurttaş gözaltına alınırken, mahallelerde polis ve gençler arasında çatışmalar başladı

14:47 Siirt'te düzenlenen gösteriye yapılan müdahalede çok sayıda kişi yaralandı. Gösteri sonrası esnaf kepenk kapattı

14:22 Kadıköy Meydanı'na doğru yürüyüşe geçen kitlenin önünü kesin polis, DTP'li milletvekillerinin araya girmesiyle barikatları kaldırdı

14:21 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yapılan fiziki saldırıyı kınamak amacıyla yüzlerce kişinin yaptığı eyleme polis saldırdı

14:15 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a saldırıyı protesto eden Nusaybin'deki kitleye polis saldırdı

14:10 Diyarbakır'da Tayyip Erdoğan'ın ziyaretini ve Öcalan'a saldırıyı protesto için kepenkler kapatılacak

14:06 Silopi'de yapılan 'Ne AKP ne Ergenekon çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitinginde polisin çekim yapmak istemesi üzerine gerginlik yaşandı

13:57 'Ne Ergenekon ne AKP çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitingi için toplanan binlerce kişi mitingin yapılacağı Kadıköy Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti

13:52 Nusaybin'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a fiziki saldırı binlerce kişi tarafından protesto edildi, yürüyüşe polis müdahale etti.

13:40 İstanbul'da 'Ne Ergenekon ne AKP Demokratik Cumhuriyet' mitingi Öcalan sloganlarıyla Kadıköy Meydanı'na ürüyüş ile başladı

13:36 DTP Tatvan İlçe Örgütü, PKK Lideri Öcalan'a yönelik fiziksel saldırıyı protesto etmek amacıyla yarın AKP ilçe binasına çelenk bırakacak

13:33 Urfa'da Öcalan'ın fiziki saldırıya uğramasını protesto etmek için Süleymaniye DTP Bürosu önünde toplanan yüzlerce kişi yürüyüşe geçti

13:18 DTP Ankara'da tarafından yapılan mitingde Öcalan'a yapılan saldırı sloganlarla protesto ediliyor

13:07 Antep'te Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı kınamak amacıyla DTP İl binasından adliyeye kadar yüzlerce kişinin yapmak istediği yürüyüşe polis müdahale etti

13:04 Şemdinli'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziksel saldırıyı protesto etmek amacıyla esnaf kepenklerini açmadı

12:16 Almanya'nın başkenti Berlin'de dün akşam saatlerinde Türk faşist çevrelerin buluşma yeri olan bir kahveye saldırı düzenlendi

12:01 Öcalan'a yapılan fiziki saldırıyı protesto etmek için bugün Kızıltepe'de protesto yürüyüşü yapılacak

11:59 Abdullah Öcalan'a fiziki saldırıyı protesto etmek amacıyla İzmir Buca'da bir belediye otobüsü ve ülkücülere ait olduğu öğrenilen 3 araç ateşe verildi

Silopi'de 'Önderime dokunmayın' çağrısı

silopi19102008 Silopi'de yapılan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırıya karşı öfkeye dönen 'Ne AKP ne Ergenekon çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitingi sona erdi. Mitingde konuşan DEP eski Milletvekili Selim Sadak, Öcalan'ın Kürt halkının temsilcisi, lideri ve önderi olduğunu belirtirken, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise 'Bu halkın önderliğine el atmayın çünkü ateşle oynuyorsunuz' dedi.
Şırnak'ın Silopi ilçesi Newroz meydanında on binlerin katıldığı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik yapılan fiziki saldırıya tepkinin damgasını vurduğu 'Ne AKP Ne Ergenekon çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitingi yapılan konuşmaların ardından sona erdi. Mitingde, konuşan DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yapılan saldırıyı kınayarak, 'Mücadelenizi selamlıyorum. Bugün Mersin'de, Adana'da, Şırnak'ta, Hakkari'de ülkenin dört bir yanında halk ayakta. Ne zamana kadar inkar ne zamana kadar katliam yapacaksınız' dedi. Bayındır, Kürtlerin Öcalan'a uzanan elleri kıracağını söyledi.
'Çözüm Kürtlerin lideri Öcalan'dadır'
DEP eski Milletvekili Selim Sadak ise konuşmasına 'Sayın Öcalan'ın yoldaşları merhaba. Merhaba Ebubekir Deniz merhaba Serdar Tanış arkadaşların yoldaşları' diye başlayarak, 'Cudi'nin volkanı gibisiniz. Yerinizde duracak gibi değilsiniz' dedi.
silopi191020082
Orduya ve AKP'ye seslenen Sadak, 'Bırakın artık vazgeçin bu düşüncenizden. Şırnak halkını görmüyor musunuz, Ergenekon'a olan tepkisini görmüyor musunuz? Şırnak'ta sözüm ona düzenlediğiniz terör mitinginde düştüğünüz duruma acıyorum. 200 defadan fazla miting yaptınız. Elinize ne geçti. Ne yaptınız? Bu bölgede yaşayan ve mitinge katılan soysuzların utanmaları gerekir. Bu insanları bu alanda görmüyor musunuz?' dedi. Türkiye'de yayın yapan medyaya da seslenen Sadak, 'Siz bu TEL Mitingi'ne 20 bin kişinin katıldığını yazdınız. Hiç mi utanmadınız? Aslında mitingi düzenleyenlerin çaresizliğini gösterdiniz' diye konuştu. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Kürtlerin temsilcisi olduğunu belirten Sadak'ın 'Kürt sorununun çözümünü başka yerde aramayın. Çözümün adresi Kürt halkının temsilcisi, lideri, önderi PKK Lideri Abdullah Öcalan'dır' demesi üzerine kitle hep bir ağızdan 'Biji Serok Apo', 'Öcalan' sloganları attı.silopi191020083
'Öcalan'dan özür dileyin'
Sadak, kitleye 'Siz de 'Sayın Öcalan diyorsunuz. değil mi?' diye sorması üzerine kitle 'Sayın Öcalan' cevabı verdi. Öcalan'a yapılan saldırının ateşle oynamak olduğunu ifade eden Sadak, 'Tarihte İsa'nın çarmıha gerilmiştir. Dört kıtada İsa'ya saygı gösteriyorlar. Ve sahipleniyorlar. Sayın Öcalan'a dokursanız ateşin üzerine benzini dökmüş olursunuz. Öcalan'dan özür dilemediğiniz müddetçe bu insanlar hep ayakta kalacak ve hep kinini, öfkesini size karşı sunacak' dedi. Sadak'ın sözleri sık sık sloganlarla kesildi.
Kaplan: Ateşle oynuyorsunuz
Sadak'ın ardından konuşan DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan Ergenekon'a karşı bir miting düzenlediklerini belirterek, 'Kadın yaşlı çoluk çocuk herkes bu meydanda. Boşuna bu halk bu meydanda değildir. Onlarca gencimizi İpek Yolu'nda Leven Ersöz ve arkadaşları tarafından katledildi. Benim yüreğim Serdar ve Ebubekir ile beraberdir. Onlarda bunlar tarafından katledildi. Silopi halkı Fırat'ın ötesinde olduğu bu davada yok. Bu Ergenekon mağdurları bu davayı iyi takip etmeli. Ergenekon davasına müdahil olmaları gerekir' diye konuştu. Ergenekoncuların saygısızlığının Kürtlerin liderine ve önderine de yöneldiğini ifade eden Kaplan, 'Bu halkın önderliğine el atmayın çünkü ateşle oynuyorsunuz. Bundan sonra bu gibi alanlarda tepkilerinizi dile getirmelisiniz. Duygularınızı iyi biliyorum. Meclis kürsüsünde de bu durumu anlatacağım. Kürt ve Türk arasında çatışma ve gerginlik yaratmayın' şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından binlerce kişi Öcalan lehine sloganlar atarak yürüyüşe geçti. Polis yürüyüşe müdahale etti. Müdahale sonucunda çatışma çıktı. ŞIRNAK - DİHA

AKP'nin gerçek amacı

gazete_medya_basin Hükümetin kod ismiyle yazan medyadaki sözcüsü Yeni Şafak'taki köşesinde muazzam önemde sözler etti. Yasin Doğan ismiyle yazan yazar, ağzından değil, kaleminden de değil, lakin klavyesinden öyle bir söz kaçırıyor ki, hükümetin de, askeriyenin de, cümle Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlarının da hep birlikte içten içe bildikleri bir gerçek böylece hükümetin yarı-resmi organı Yeni Şafak'ta tarihe not olarak düşüyor.
Yasin Doğan'ın yazısında yer alan altın değerindeki itiraf, şu cümleyle dile gelmiş: 'PKK'nın klasik bir terör örgütüne dönüştürülerek etkisizleştirilmesinin yolu uluslararası desteğinin kesilmesinden geçmektedir.'
Neymiş?
Demek ki, PKK 'klasik bir terör örgütü' değilmiş... Ama onu 'klasik bir terör örgütüne dönüştürmek' gerekirmiş. Böylece onu etkisizleştirmek mümkün olurmuş. Bunu başarmak için de PKK'nin 'uluslararası desteğini' kesmek gerekirmiş. Uluslararası desteği kesilince PKK 'klasik bir terör örgütüne dönüşecekmiş'...
Şimdi konuyu ele alalım:
Hükümetin medyadaki sözcüsü, PKK'nin 'klasik bir terör örgütü' olmadığını itiraf etmiştir.
'Klasik terör örgütü' nasıl bir şeydir?
19. yüzyıl sonu ve 20 yüzyıl başındaki haliyle 'klasik terör örgütü', örneğin Narodnaya Volya ya da İttihat ve Terakki gibi, politik amaçlarına 'suikastler ve sabotajlar' yoluyla ulaşmak isteyen gizli örgüt tipidir.
Geçtiğimiz yüzyılın, yani 20. yüzyıl boyunca türlüsüne tanık olduğumuz 'klasik terör örgütleri'ne örnek vermek gerekirse, 'Kızıl Ordu Fraksiyonu'nu (RAF) hatırlayabiliriz. Bunlar, çok farklı sivil, resmi, askeri hedeflere karşı suikast ve sabotaj yöntemlerini kullanmışlardır.
Hükümetin medyadaki sözcüsü, PKK'nin yukarda sayılan türde 'klasik terör örgütü' olmadığını itiraf etmiştir.
Haklıdır. PKK 'klasik terör örgütü' değildir.
İyi de, nasıl bir 'terör örgütü'dür? Hükümet sözcüsü bunu açıklayamıyor. Bu konuda herhangi bir tanım veremiyor. Veremez. Çünkü Türkiye'nin karşısında bir 'terör örgütü' yok, politik ve askeri bir Kürt ayaklanma örgütü var...
Konumuz bu değil. Konumuz şu: Belli ki, hükümet, şu anda yürüttüğü diplomatik faaliyetinin amacını belirlemiş: PKK'yi 'klasik terör örgütüne dönüştürmek'...
Yani PKK'yi, herhangi bir politik kitle hareketine ihtiyaç duymayan, her türlü yasal ve parlamenter çalışmayı reddeden, sayıca az, tamamen gizli, silahlı bir 'suikastçılar ve bombacılar' örgütüne dönüştürmek, hükümetin amacıdır. Hükümet böyle bir 'terör örgütünden' korkmuyor, PKK'yi böyle bir 'terör örgütü'ne dönüştürmek istiyor...
AKP'ye şunu sormalı: Siz PKK'yi gerçekten, 'klasik bir terör örgütü'ne dönüştürmek mi istiyorsunuz? Yani siz PKK'nin askeri-politik, kitlesel bir ayaklanma örgütü olmaktan çıkmasını, sivillerin bulunduğu yerlere 'canlı bombaları' göndermesini, siyasilere, ünlü kişilere suikastler düzenlemesini, 11 Eylülcüler gibi, binlerce insanın ölümüne yol açacak kanlı sabotajlar tertiplemesini, böylece PKK saflarında örgütlü insanların birer 'bebek katili', 'eli kanlı terörist' haline gelmesini, Türkiye'nin her bir köşesinde hiçbir amaç taşımayan kör şiddetin egemen olmasını, şimdi yalnız askeri hedeflere karşı kullanılan patlayıcıların metropolleri ateşe vermek için insafsızca patlatılmasını mı istiyorsunuz?
İşte her şey ortada: AKP imha ve inkar yolundan yürüyor ve bu yolla PKK'yi 'klasik terör örgütüne dönüştürmek' istiyor.
Barıştan yana olanlar ise, isyanın nedenlerinin ortadan kaldırılması yoluyla, PKK'nin silahsız, kitlesel, demokratik bir örgüte dönüşmesini istiyor.
Bildiğimiz kadarıyla PKK ve onun önderi Öcalan da, başından beri PKK'yi 'klasik terör örgütüne dönüştürmek' isteyen çetecilerle savaşıyor ve isyanın nedenleri ortadan kalktığı gün, silahsız kitlesel, demokratik bir parti olarak Türkiye siyasetine kendi katkısını yapmak istiyor...
Yasin Doğan, PKK'yi kanlı, kör şiddete tapınan, sivil hedeflere şiddet uygulayarak toplumu terörize etmek isteyen, her türlü gizli servisin elinde oyuncak haline gelen 'klasik bir terör örgütüne dönüştürme' amacına belli ki ulaşamaz...
Sonuç: Kürt sorununda çözümsüzlük yanlısı şovenist güçler, 'terörist örgütten' değil, kitlelere dayanan örgütlerden korkuyor. Onların 'terörle mücadele' lafları yalandır. Onlar, 'kitlelerle' mücadele ediyorlar ve bu halk karşıtı siyaseti 'terörle mücadele' diye gizliyorlar...
Yasin Doğan'ın yazısı, bu yalanın üstündeki utanç perdesini yırtmıştır.
AKP, Kürtlere karşı provokasyon partisidir. Kürtleri 'klasik terörizme' sürüklemek istiyor. İşte, elimizdeki kanıtı bir kere daha büyük harflerle yazalım:
'PKK'NİN KLASİK BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE DÖNÜŞTÜRÜLEREK ETKİSİZLEŞTİRİLMESİNİN YOLU ULUSLARARASI DESTEĞİNİN KESİLMESİNDEN GEÇMEKTEDİR...'
Gazeteci değil, görevli
'Medya, terör örgütünün oksijeni'dir. Terör örgütü bunu bildiğinden, eyleminin medyada mümkün olduğu kadar yer alması için çaba gösterir. Mümkün olduğu kadar, 'medyatik' eylem yapmaya çalışır. Medya desteği arar. Doğrudan kendine bağlı medya yaratmaya çalışır. Ayrıca kontrolünde olmayan medyayı da uzaktan medyatik eylemlerle etkilemeyi hedefler. PKK bu yöntemlerin hepsini kullanmaktadır. Org. Başbuğ'un medyayı bu kadar önemsemesinin nedeni de budur.'
Yukardaki paragraf Milliyet yazarı F. Bila'ya ait. Bu paragraf çok şey anlatıyor: Ordunun medyadaki bu sözcüsü gazeteci olduğunu unutmuş. Medyaya karşı İlker Başbuğ'un verdiği muhtırayı savunurken, düşünce özgürlüğüne karşı düşmanca bir tutum alıyor.
Güya 'medya, terör örgütünün oksijeniymiş...' Eski bir İngiliz Başbakanı'ndan alınma bu lafla anlatılan nedir? Güya 'terrorist', 'medyatik eylem' yapmaya çalışırmış... Amacı da medyada yer almakmış. Demek istiyor ki, 'yer verilmezse oksijensiz kalır boğulurmuş...'
Bu klişe laflar, 'klasik terör örgütü' için doğru sayılabilir. Toplum içinde izole olan, dar bir suikastçılar ve sabotajcılar örgütü, ancak 'medyatik eylemlerle' medyada yer bulursa yaşayabilir. Çünkü onun yaptığı eylem, eylem yapılan yerle sınırlı kalır. Ekranlar ve gazeteler görmezden gelirse, etkisi de zayıf kalır. Türkiye gerçeğiyle uyuşmaz bunlar. Türkiye'de terör sorunu yok. Kürt sorunu var. Taş kafalara bu gerçek bir türlü girmiyor. Milyonlarca Kürt insanının kendi politik örgütlerine, kendi medyalarına sahip çıktığı açıktır. Hürriyet ya da Milliyet savaş haberlerine bir satır yer vermese de, Bölge'de Kürt kamuoyu canlıdır. Çünkü bu kamuoyu örgütlüdür. Sivil toplum örgütleri ağıyla işlenmiş, modernleşmiş. Hassas duyargalara sahiptir. Dağda hiçbir eylem medyatik değildir.
Savaşın kendisi yeterince medyatik sayılmalıdır. Savaşın içindeki mevzi çatışmalar, rutin çatışmalardır. 25 yıldır sürmektedir. PKK medyatik eylem yapmamaktadır. Medyatik eylemler ordu tarafından yapılmakta, tüm medyaya verilen brifinglerde, hava saldırılarının nasıl başarılı olduğu anlatılmaktadır. Medyayı ordu kullanmaktadır.
Fikret Bila ise PKK'nin hem kendi medyasını yarattığını, hem de kontrol etmediği medyayı kullandığını yazmaktadır. Yani demek istemektedir ki, Kürt özgür medyası ve Türk demokrat, liberal medyası yok edilsin...
'Medya ve oksijen' laflarının Türkçe anlamı budur, ve Fikret Bila kesinlikle gazeteci değil. Sıradan bir görevlidir... Öyle olmasa, Başbuğ'un tehditlerini 'medyayı önemsemek' diye yorumlar mıydı?
Taraf da yol ayrımında
'Özgürlükçü' eski bir arkadaşımızla söyleşiyorduk. Söz Başbuğ'dan açıldı.
Biz, 'Askeri vesayet rejiminden askeri rejime doğru bir adım atıldı, ekrandaki manzara, bir darbe durumunu andırıyordu' dedik.
Özgürlükçü arkadaşımız, buna tamamen katıldığını söyledi.
Biz, 'Ancak Taraf Gazetesi'nin askerle giriştiği cesur tartışmanın içeriğinde büyük bir zayıflık var' dedik.
Adeta kulaklarını dikti, dikkat kesildi.
'Neymiş o zayıflık?' diye sordu.
Biz, derdimizi şöyle anlattık: Taraf askeri eleştiriyor. Ama eleştiri 'neden barışçı çözüme razı olmuyorsunuz?' sorusuyla yapılmıyor. Örneğin Aktütün'le ilgili tartışmada Taraf, 'neden teröristlerle ilgili enformasyona rağmen onları bastırmadınız?' sorusuyla yer alıyor... Yani, Taraf, çok ağır eleştirilerde bulunmasına, hatta ordunun dokunulmazlığını sarsmasına rağmen 'ara' bir yerde 'duruyor.'
Eski arkadaşımız şöyle yanıtladı:
'PKK terörüne karşı çıkmadan askeri eleştirmek mümkün mü? İşte siz böyle yapıyorsunuz ve haliniz ortada... Gazeteleriniz teker teker kapanıyor, her birinizin yığınla davası var...'
Biz ise, Kürt sorununda çözümsüzlüğü besleyen en büyük argüman 'PKK başka, Kürt sorunu başka' argümanıdır diyoruz. DTP de haklı olarak böyle söylüyor. Bunlar birbiriyle organik olarak iç içe geçiyor. Eğer Taraf Gazetesi bu bağı görmezden gelirse, çözümsüzlüğe karşı duramaz. Çözümsüzlüğe karşı durulmayınca da askeri vesayete karşı durulamaz. Hatta, adım adım, 'biz sizden daha fazla PKK'yi imha etmek istiyoruz' yarışına bile mecbur kalınır... Ve silahın susmadığı durumda, savaşı 'liberal' yöntemlerle yürütmek ve Türkiye'de demokrasiyi korumak mümkün değildir.
Ya Kürt Özgürlük Hareketi ile birlikte askeri vesayete karşı...
Ya da askeri vesayetle birlikte Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı...
Bir başka türlü söylersek: Ya paşanın dediği yerde durulacak... Ya da vicdanların emrettiği yerde...

Ayna: Aklınızı başınıza alın

mersin19102008 Mersin'de 'Ne Ergenekon ne AKP çözüm Demokratik Cumhuriyet' mitinginde konuşma yapan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, Ergenekon'un yarattığı İmralı Cezaevi'ni AKP'nin yaşattığını belirtti. Ayna,PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik fiziki saldırıyı DTP de dahil Kürtler'in üzerine aldığını belirterek, 'Bu saldırıları Kürtler hak ve özgürlüklerine saldırı olarak değerlendiriyor. Ateşle oynamayın. Kürtlerle oynamayın. Aklınızı başınıza alın' dedi.
DTP tarafından düzenlenen ve KESK bileşenleri sendikalar, EMEP, ESEP, SDP, BDP, 68'liler ve 78'liler Girişimi, Halkevleri tarafından desteklenen 'Ne Ergenekon ne AKP Demokratik Cumhuriyet' mitingi Metropol Miting Alanı'nda başladı. 7 bin polisin görevlendirildiği mitingde, vatandaşlar kurulan arama noktalarında arandıktan sonra alana alındı. 'Ne Ergenekon Ne AKP', 'Yaşasın Demokratik Cumhuriyet', 'Adil özgür eşit bir barış' pankartlarının yer aldığı mitingde, DTP bayraklarının yanı sıra, Demokratik Konfederalizm, PKK bayrakları ile Öcalan posterleri açıldı. Kadınların yöresel kıyafetleriyle katıldığı mitingde sarı, kırmızı yeşil renkler de yer aldı.
Miting alanına yakın evlere Türk bayrağı asıldı
Miting alanına yakın binalarda Türk bayraklarının asılması dikkat çekti. Binlerce kişinin çalınan Oremar ve Destane Zap şarkılarına eşlik ettiği mitingde, sık sık, 'Biji Serok Apo', 'Dişe diş kana kan seninleyiz Öcalan', 'İntikam' sloganları atıldı. Mitinge, DTP MYK Üyesi Şilan Eminoğlu, DTP PM üyeleri, İl ve İlçe yöneticileri, Adana Küçükdikili Belediye Başkanı Leyla Güven, DÖKH, YDG aktivistlerinin de yer aldığı 10 bini aşkın kişi katıldı.mersin191020082
'Kürtler Ergenekon'a karşı mücadelesini sürdürmeli'
Mitingin açılış konuşmasını Miting Tertip Komitesi Başkanı Suat Işık yaptı. Işık, Kürtçe ve Türkçe yaptığı konuşmada, kitlenin mitinge katılarak Ergenekon'un kirli yüzünü ortaya çıkardığını söyledi. Işık, Ergenekon gibi kirli oluşumlara karşı Kürt halkının yürüttüğü mücadelenin sürdürülmesi çağrısında bulundu. Işık'ın ardından sahne alan Koma Serkasor söylediği şarkılarla kitleyi coşturdu. Daha sonra konuşma yapan DTP Mersin İl Başkanı Filiz Yılmaz, Türkiye'de bir dönem JİTEM, bir dönem kontrgerilla, bir dönem Hizbullah olarak adlandırılan örgütün bugün Ergenekon olarak adlandırıldığını söyledi. Yılmaz, Ergenekon operasyonunda da, Kürtlere karşı nasıl hak ihlallerinin yapıldığının ortaya çıktığını belirterek, 'Bunlardan bir tanesi de ilimiz Mersin'e ilişkindir. Bayrak provokasyonu bu örgüt tarafından yapıldığı, yine partimizin kazandığı Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin bu örgüt tarafından kazanmamıza engel olunması ortaya çıkmıştır' dedi.
mersin191020083 'AKP kendi Ergenekon'unu yaratmaya çalışıyor'
Yılmaz'ın ardından DTP Eşbaşkanı Emine Ayna konuşma yaptı. Ergenekon'un Hurşit Tolon, Veli Küçük olmadığını, iddianamede geçen isimler olmadığını belirten Ayna, 'Ergenekon sıradan bir çete değildir. T.C'nin kuruluşundan bu yana oluşan bir zihniyettir. Ergenekon operasyon Erdoğan'ın dediği gibi, bir demokrasi hareketi ise, 85 yıllık zihniyetin anayasa ile birlikte değiştirilmesi gerekir. Ama öyle değildir' diye konuştu. AKP'nin yaptığının sadece 30 yıllık Ergenekon'u tasfiye edip AKP'nin Ergenekon'unu yaratmaya çalışmak olduğuna vurgu yapan Ayna, 'Eğer öyle olmasaydı direk yönetimi, denetimi, Başbakanlık Kriz Merkezi'ne bağlı İmralı Cezaevi'nde bulunan Kürtlerin 'hassasiyetim' dediği Sayın Abdullah Öcalan üzerine fiziki şiddet uygulanmazdı' diye kaydetti.
'Ateşle oynamayın Kürtlerle oynamayın'
DTP'nin 22 Temmuz seçimlerinde Meclis'e girmesine neden izin verildiğini, çatışma ve savaş yükseltilecekti neden DTP'nin Meclis'e girmesine izin verildiğini düşündüklerini belirten Ayna, 'Bulduğumuz cevap, DTP grubunun düşmesi kaygısıyla gelişen tepkilere karşı bir barajlama sağlamaktır' dedi. Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın 'Aklınızı başınıza toplayın' açıklamasına değinen Ayna, 'Asıl siz ateşle oynamayın. Kürtlerle oynamayın' dedi.
'Bu halk barış için AKP'ye oy verdi'
Artık gerçekleri ortaya koyduklarını dile getiren Ayna, AKP'nin yüzde 50 oyu alırken 75 Kürt milletvekilini çıkarırken tüm illerde, 'Biz aslında PKK'ye karşı değiliz. Kürtlerin hakları olduğunu biliyoruz ama bu halkların tanınması için bizim tek başımıza güçlü bir şekilde Meclis'e girmemiz gerekiyor. DTP 20 kişilik bir grupla sorunun çözümüne katkı sağlamaz, bize öyle destek verin ki tek başımıza anayasayı değiştirebilelim' dediğini hatırlattı. Ayna, ancak bu gerçeklerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığına vurgu yaparak, 'Bu halkı kandıramazsınız bu halk size oy verdiyse barış ve demokrasi için oy verdi. Ama şapka düştü kel göründü. O yüzden diyoruz ki, aklınızı başınıza toplayın bu halkla oynamayın' diye kaydetti.
mersin191020084 'Biz de dahil Kürtler saldırıyı üzerimize alıyoruz'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın daha önce zehirlendiği olayının çıktığını hatırlatan Ayna, konuşmasına şöyle devam etti: 'Biz o zamanda alanlara çıkıp söyledik, 'şiddeti körüklüyorsunuz' diye. Sonra gelişen tepki ve CPT'nin girişimleriyle bu durduruldu. Daha sonra zorla saç kazıtma olayı ortaya çıktı. O zaman da aynı şeyleri söyledik. Bugün ise fiziki saldırı gündemde. Biz de dahil Kürtler İmralı'ya yapılan saldırıyı üzerimize alıyoruz.
Çünkü Öcalan sıradan bir tutuklu değildir. Bu halk bu kişiye sahip çıkıyor. Bu saldırıları Kürtler halk ve özgürlüklerine saldırı olarak değerlendiriyor.'
'Ergenekon'un yarattığı İmralı Cezaevi'ni AKP yaşatıyor'
İmralı Cezaevi'ni Ergenekon yarattığını, AKP'nin yaşattığına dikkat çeken Ayna şunları kaydetti: 'Bu yüzden diyoruz ne Ergenekon ne AKP. Tek farkı Ergenekon 'biz Türküz' diyor, AKP 'biz Türk İslam Senteziyiz' diyor. Farkı budur. AKP Fetullah Gülen ve ABD desteği ile büyüyen bir parti. Ama bugün Gülen'in de yüzü ortaya çıktı. Kendilerine nurcu diyen bu cemaat, Said-i Nursi'nin kendi yazdıklarında Kürt kelimesine bile tahammül edemeyip bu kelimeyi 'Müslüman' olarak değiştirdikleri de ortaya çıktı. Fetullah Gülen'e de sesleniyoruz. Diyarbakır'a kurduğunuz bir kaç vakıf ve dernekle ne Kürtleri Müslümanlaştıracaksanız, Kürtler AKP ve Gülen'den Müslümanlığı öğrenmedi. Bugün her Kürdün evinin duvarında kuran da asılıdır, şehitlerinin fotoğrafı da asılıdır.'
'Sorun bir halkın iradesinin tanınıp tanınmaması'
Ne Ergenekon ne AKP demelerinin nedeninin, Öcalan'a yönelik zehirlenme, saç kazıtma ve fiziksel şiddet olduğunu söyleyen Ayna, 'Bunun ötesi çok tehlikelidir. Sorun oy sorunu değil artık bir halkın iradesinin tanınıp tanınmamasıdır. Bundan sonra gelişebileceklere karşı DTP önünde duramayacaktır' dedi. Ayna'nın konuşması sırasında sık sık 'Biji Serok Apo' sloganları atılarak, Öcalan'a yönelik fiziki saldırı protesto edildi. Miting Koma Azad'ın söylediği şarkılarla devam ediyor.
MERSİN (DİHA)

HRW: Ergenekon'da Ordunun Rolü Araştırılsın

hrw_0 Bianet

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW), 20 Ekim Pazartesi günü başlayacak 86 sanıklı Ergenekon gizli örgütü yargılaması sırasında ''ordu, istihbarat birimleri ve devlet birimlerinde halen görevde olanların da bu komploya karışıp karışmadığının incelenmesi'' çağrısında bulundu. 

HRW Avrupa ve Orta Asya direktör yardımcısı Benjamin Ward “Bu davayla Türkiye’nin, ihlallerden dolayı güvenlik güçlerini sorumlu tutacağına dair net bir mesaj verme şansını yakaladığını” söyledi. “Ama, bu, ancak soruşturmanın, delillerin ucu nereye ve kime uzanırsa uzansın, sürdürülmesiyle mümkündür.”

HRW'den yapılan yazılı açıklamada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek olan dava iddianamesinde ''Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT), ordu ve istihbarat birimlerinin bu komploya karıştığı iddialarını reddettiği''ne dikkat çekiliyor ve bu saptamanın ''Nisan 2007’de basına sızdırılan emekli Deniz kuvvetleri komutanı Amiral Özden Örnek’e ait günlüklerde, 2004 yılında iki ayrı darbe planlandığına dair bilgiler''le uyuşmadığı vurgulanıyor. 

Ward, “Bu komplonun sonuna kadar gitmek için mahkemenin, Özden Örnek’in günlüklerinde sözü edilenler de dahil, gizli darbe planlarında ordunun rolüne ilişkin iddiaları kapsamlı olarak araştırmalı ve darbe planlayıcı olduğu iddia edilen kişilerle Ergenekon çetesi arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığını ortaya çıkarmalıdır” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ergenekon çetesi davasında ''İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinin davalılarla ilgili her türlü delili kapsamlı olarak inceleyerek ve sanıkların adil yargılanmalarını sağlayarak hukukun üstünlüğünü kollayacak yetkinlik ve bağımsızlığa sahip olduklarını göstermelerini'' de istedi. (EK)
_____________________________________

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye ile ilgili çalışmaları için:
http://www.hrw.org/doc?t=europe&c=turkey