Monday, October 13, 2008
Karayılan, şiddeti sınırsız kullanmayı doğru bulmuyoruz
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Röportaj
Demirel'e mektup
Yaşar Kaya KURDISTAN-POST.COM Başbakan’a Açık Mektup Not; Özgür Gündem’in ilk şehidi Hafız Akdemir’in olaylı bir şekilde Diyarbakır mezarlığından çıkarılıp Lice’ye defnedilmesinden sonra Süleyman Demirel’e yazılan mektuptur Sayın Başbakan, size bu mektubu yazmaya mecburum. Çünkü tarih belgedir., belge olmadan tarih olmaz. Özgür Gündem’in Diyarbakır muhabiri Hafız Akdemir, evinden gazete bürosuna giderken, kafasına sıkılan bir kurşunla şehit edildi. Hafız Akdemir’in kafasına sıkılan kurşun, Özgür Gündem’in beynine sıkılmıştır. Ben ve gazete yönetimi bunun farkındayız. Sonra sizin inkar ettiğiniz gibi değil, gerçekten cenaze polis ve Özel Tim tarafından kaçırılarak zorla gömüldü. Ailesi ve gazetemiz yönetimi savcılığa başvurarak cenazemizin istediğimiz yere gömülebilmesi için şu anda beklemekteyiz.
Size bu mektubu yazmaya mecburum. Çünkü tarih belgedir., belge olmadan tarih olmaz. Özgür Gündem’in Diyarbakır muhabiri Hafız Akdemir, evinden gazete bürosuna giderken, kafasına sıkılan bir kurşunla şehit edildi. Hafız Akdemir’in kafasına sıkılan kurşun, Özgür Gündem’in beynine sıkılmıştır. Ben ve gazete yönetimi bunun farkındayız. Sonra sizin inkar ettiğiniz gibi değil, gerçekten cenaze polis ve Özel Tim tarafından kaçırılarak zorla gömüldü. Ailesi ve gazetemiz yönetimi savcılığa başvurarak cenazemizin istediğimiz yere gömülebilmesi için şu anda beklemekteyiz. Devlet bu katili en kısa sürede bulmak zorundadır. Yoksa geriye iki şık kalmaktadır. Ya bu cinayeti devlet işlemiş, örtbas etmek istemekte veyahut bir katili bulmakta aciz içinde kalmaktadır. Her iki halde de, devletin varlığı ve can güvenliğini sağlamada çoktan şüpheli bir hale düşmüş bulunmaktadır. Bunun başka izah tarzı yoktur. Gazete sahibi olarak bana ne zaman ateş edileceğini merakla beklemekteyim. Ölümden korkmuyorum ve bunu bilmenizi istiyorum. Ama 15 yaşındaki çocuklarımızın ‘’Baba, sen niçin silah almıyorsun, bir gün sana da ateş edecekler’’ Sözlerimi söyleme noktasına sizin hükümetiniz döneminde geldik. Bu gerçekten acıdır. Ben, bütün olaylar sizin döneminizde başladı demiyorum. Kürt realitesini Kürdistan’da ilan eden Koalisyon Hükümeti, bu realitenin altını-üstünü ne ile doldurdu? Yoksa kan, barut ve insanları tek tek Kontrgerilla ve Hizbullah eliyle öldürmeyi kafi mi gördünüz ? Realite bumu dur ? Uluslaşma potansiyeli artan Kürtler, kendi siyasi kimlik ve kültürel haklarını talep etmekte ve bunun mücadelesini vermektedirler. Bir kısmı da bunun için silahlı mücadele vermektedir. Hükümetiniz bu mücadeleyi yapan PKK ile adı konmamış pis bir savaş yürütmektedir. Bu biliniyor Ama hükümetiniz Kürt halkının kimlik mücadelesini demokratik platformlarda yapan Halkın Emek Partisi’ne de düşmandır. HEP seçime sokulmadı, tabiri caiz ise kafası kesilmek istendi. Yaşadığımız genel seçim sürecinden sorma Sn. Turgut Özal ‘’HEP’’i seçime sokmamak yanlıştır dedi. Bence de öyle… Onlar da mı illegal ve silahlı? Onu da geçelim. Hükümetiniz Kürt aydınlarına, Kürt Enstitüsü’ne, Kürt kültürü’ne ve Kürt basınına düşman, onlar da mı silahlı ve illegal? Sayın Demirel, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar hangi iktidar, Kürtlere insan hakkını, kültürel kimlik hakkını verdi? İnkar, asimilasyon ve ölümden başka. Bölge Valisi’nden gazetemiz çalışanları, bölge bürolarımız ve tüm personelimiz için ruhsatlı silahtan tutun, dünyada geçerli olan bütün koruma tedbirlerini istedim. Bir muharibimizin burnu kanasa, kendilerinin sorumlu olacağını söyledim. Bu, meşru hakkımızı sonuna kadar kullanmak için de, bize saldırırlarsa Birleşmiş Milletler koruması isteyeceğim. O da olmazsa herkes kendisini koruyabildiği kadar koruyacaktır. Vedat Aydın’ın öldürülmesi ve cenaze töreninde devlet güçlerinin ateş etmesi sonucunda onlarca kişi öldü, ama güvenlik güçlerinin hiçbir tanesinin elinde, küçük bir çizik bile olmadı. Kimin kime saldırdığı açıkça belli ve sonra HEP’liler öldürülmeye devam etti, halen de ediyor. Özgür Gündem’in bu şekilde hedef alınması sadece tüyle ürperticidir, düşünmek bile istemiyorum. Sizden Adalet dilemiyorum. Adil bir Hükümet olmadığınızı biliyorum. Daha fazla kan dökülmesini arzu etmiyorum. Kürt ve Türk halkının kardeşliği temelinde, eşitliği temelinde yapılması gereken diyalog çağrıları cevapsız kalırsa bu kan gölünde çoğumuz boğulacağız. Halbuki, kardeş Kürt ve Türk halkının bu sonu belli olmayan kavgayı değil, eşit ve insanca, beraberce mutlu yaşamayı hak ettiğine inanıyorum. Bunlar samimi düşüncelerimdir, size saygılarımı iletiyorum Sayın Başbakan. Yaşar Kaya |
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
PKK'nin silah bırakması
PKK’nın silah bırakması “kimsenin yenemediği” anlamına gelir Ruşen Çakır-Vatan “İlk olarak PKK kayıtsız şartsız silah bırakmalı” önermesine, örgüte yakın çevreler dışında pek kimsenin itirazı yokmuş gibi görünüyor. Ancak daha derinlere indiğimizde, bazılarının bu yaklaşımı önemsemediğini bazılarının “tabii silah bıraksın ama...” diye başlayan cümleler kurduklarını kimilerinin de böyle bir ihtimalden ciddi olarak ürktüğünü görüyoruz. Önce sonunculardan başlayalım: Kim PKK’nın silah bırakmasını, niçin istemez? 1) Bu çatışmadan istifade edip sahici bir çözüm istemeyenler. 2) PKK’nın kendi rızasıyla silah bırakmasını, devletin, buradan hareketle de Türkiye’nin mağlubiyeti olarak görenler. 3) Böyle bir adım sonrasında ne tür gelişmeler yaşanacağını kestiremeyip korkanlar. Birinci gruptakiler için söylenecek fazla bir şey yok. Yıllardır birbirimizi tanıyoruz. Bizler samimi olarak çözüm için uğraştıkça, onlar da, değişik kılıklar altında, değişik bahanelerle bizleri engellemeye çalıştılar, çalışacaklar. İkinci gruptakilereyse söylenecek iki şey var: 1) Bunca yıldır yaşananlar ve son günlerdeki saldırılar, askeri yöntemlerle PKK’nın tasfiye edilemeyeceğini bize gösterdi. Diyelim ki PKK, şu ya da bu şekilde tarih sahnesinden silindi, onun küllerinden yepyeni, kimbilir daha etkili örgüt(ler) çıkmayacağının garantisi yok. Zira PKK çok güçlü bir toplumsal zemin üzerinden varlık gösteriyor. 2) PKK’nın silah bırakması bir tarafın yenildiğinden çok “kimsenin yenemediği” anlamına gelir ve bu ülke insanlarının daha fazla birbirlerini tüketmemesine imkan sağlayabileceği için bunu teşvik etmek gerekir. Sonuncu gruptakilere gelince: “Diyelim ki PKK silah bıraktı. Ya sonra?” sorusu tabii ki meşru ve anlamlı bir sorudur. Bunun ardından yaşanabilecek en kötü gelişme, gerek devletin, gerekse kamuoyunun, PKK’nın bu adımını “yenilginin kabulü” olarak görüp, hiçbir şey değişmemiş gibi, eski usül, yöntem, politika ve düzenlemelerle yola devam etmeleridir. Böylesi bir durumda Kürt kökenli yurttaşların bu ülke ve topluma aidiyet duygularının iyice zayıflayıp ülke hızla bir iç savaşa sürüklenebilir. Ne var ki, dün de PKK yanlılarının itirazlarını cevaplandırmaya çalışırken belirttiğim gibi, Türkiye birçok açıdan olumlu anlamda epey değişti, hatta yer yer dönüştü. PKK’nın silah bırakmasını Kürtlerin taleplerini bastıma fırsatı olarak değerlendirmek isteyeceklerin azınlıkta kalacaklarını ve etkilerini yitireceklerini düşünüyorum. Sorunları ayrıştırmak Geriye PKK ve Kürt sorunlarını, ayrıştırmak gerektiği tespitinden hareket edip, “önce Kürt sorununu çözelim, PKK da buna bağlı olarak kendi kendine tasfiye olur” diye düşünenler kalıyor. PKK’nın “Kürt sorunu”nun doğrudan ürünü olduğunu isabetli bir şekilde tespit edenler, nedense PKK’nın zamanla, bu sorununun kaderini etkileyebilecek, hatta belirleyebilecek bir konuma ulaşmış olduğunu görmüyor veya görmek istemiyorlar. Kürt sorunu ile PKK arasındaki bu “tavuk-yumurta” ilişkisini kısa yoldan çözme iddiasındaki bu kişilerin PKK’ya gösterdikleri ilginin kat kat fazlasını Irak Kürtlerine gösteriyor olmalarında kafa karıştıran çok şey var. Özetle, “Türkiye AB yolunda Kürt sorununu çözmeye yönelik adımlar atar, gerekli kültürel ve siyasi reformları gerçekleştirir, bölgeye ekonomik yatırımlar yapar ve Irak Kürtleriyle iyi ilişkiler geliştirirse” şeklinde basitleştirdiğim ve epey taraftarı bulunan formül, sırf PKK’yı ciddi bir aktör olarak işin içine katmadığı için bile, bana gerçekçi, uygulabilir ve sonuç alıcı gözükmüyor. Kuşkusuz bu formül, Washington’ın da devreye girmesiyle yürürlüğe sokulmak istenebilir. Ancak bugüne kadar edindiğimiz deneyimler ışığında, PKK’nın, kendisinin dışarda bırakılmak istenmesine karşı çok sert cevaplar geliştireceğini düşünebiliriz. İşkencecilere sıfır tolerans Engİn Ceber’in İstanbul İstinye Karakolu’nda polis, Metris Cezaevi’nde jandarma ve infaz memurlarının dayak ve işkencesi sonucu öldüğü yolunda çok güçlü kanıtlar ve tanık ifadeleri var. “İşkenceye sıfır tolerans” iddiasındaki hükümettense ses yok. Varsa da o kadar cılız ki duyulmuyor. İşkencenin en ağır insanlık suçu, işkencecilerin de en aşağılık kişiler olduğuna bizzat tanıklık etmiş biri olarak, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Çiçek, İçişleri Bakanı Atalay ve Adalet Bakanı Şahin’i, görevlerini yapmaya, bizleri daha fazla utandırmamaya davet ediyorum. İşkence iddialarının üzerine gitmenin değil, tam tersine gitmemenin terörle mücadeleye gölge düşürdüğünü biliyor olmalılar. |
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Yorum
Engin Ceber’i Ferhat uğurladı
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : İşkence
Kürtler AKP'ye güle güle diyecek
Üst üste iki seçimde de en doğru tahmini o yaptı. Tarhan Erdem Tempo dergisinin son sayısında yerel seçimlere yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
UFUKTA AKP VAR AMA.. Türkiye geneline AKP hâkim. Ama AKP’nin genel seçimlerde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da aldığı oy düşecek. 22 Temmuz’daki tablo bozulacak. DTP’nin Güneydoğu’daki oylarında bariz bir çoğalma olacak. Bu yerel seçim öngörüsü Tarhan Erdem’e ait. Erdem, “Yerel seçimlerde Kürtlerin kulakları, Başbakan’ın söyleyeceklerine eskisi kadar açık olmayacak” diyor ►Yerel seçimlerde, seçmenin oy inisiyatifini en çok ne belirler? Adayın partisinin yanında iki önemli etken vardır. Biri, belediye başkanı adayının kişiliği, deneyimi yani niteliği yanlış aday seçimi, partisinin oyunu etkiler. İkinci etken, belediye seçimlerinde iktidar partisinin sahip olduğu avantajdır. Özellikle küçük yerlerde halk genellikle, “İktidarın adayını seçelim” der. ►O halde bu mantıkla, yerel seçimlerde ufukta AKP mi var yine? 14 ay önce yüzde 47 ile iktidara gelmiş bir partinin, yerel seçimlerde yüzde 50’nin üzerinde oy alması sürpriz sayılmamalı. Dolayısıyla 29 Mart akşamı, sayısı 2 bin 400 civarında olan belediye başkanlığının önemli kısmını AKP’li adayların kazanmasına hazırlıklı olmalıyız. Fakat burada önemli bir ‘ama’ var. AKP'NİN GÜNEYDOĞU'DA OYU DÜŞECEK ►Nedir o? AKP’nin genel seçimlerde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da aldığı oy düşecek. Yani 22 Temmuz’daki tablo bozulacak. Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP), yani bağımsızların Güneydoğu’daki oylarında bariz bir çoğalma olacak. Kürtler açısından mesele net: AKP, bölgede 22 Temmuz’da aldığı oranlardan düşük oranda oy almalıdır. Tabii DTP’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması bu beklentiyi değiştirebilir. Şimdi, “Tarhan Erdem, bu kez de Kürtler için mi araştırma yapmış?” diyenler olacak. KÜRTLER AKP'YE GÜLE GÜLE DİYECEK ►22 Temmuz’da Erdoğan’a evlerini açan Kürtler, neden AKP’ye, “Güle güle” diyecek? Kürtler, 22 Temmuz’da Erdoğan’a tam olarak, “Haydi gel, evimize gir” demedi. Olan şuydu: Baraj nedeniyle, DTP parti olarak seçime girmedi, bağımsız adaylarla Meclis’e girmeyi denedi. Yalnız bağımsızların nereden kaç milletvekili kazanacağını hesaplayarak aday göstermenin riski vardı bu teknik nedenle, bağımsızlar dışındaki partiler için kendiliğinden yer ayrılmış oldu. Bu teknik durumla, Başbakan’ın çıkışlarının Kürtler üzerinde yarattığı olumlu hava birleşti. Kürtler, ‘bir şey’lerin değişeceğini umutla beklediler. “Bu adamı deneyelim. Biraz daha sabredelim” dediler ve Erdoğan’a oy verdiler. AKP ne yaptı? Sadece Nâzım Ekren’i gönderdi bölgeye doğru bir adımdı, ama yeterli değildi. Söylemekten dilimizde tüy biten işler yine yapılmadı. ►Şu nakarat mı? “İdari reform, ekonomik iyileşme ve eğitim.” ►Kürt sorununun geldiği nokta, yerel seçimlerde ortaya çıkar mı? Kürt sorunu, TBMM’nin meselesidir. Benim Kürt sorunu ya da “Kapana sıkışanlar” dediğim konu, Türkler ile birlikte Türkiye’de yaşamak isteyen insanların meselesidir. Konu şudur: Ben federasyon veya başka şeyler isteyenlerle meşgul değilim. Birlikte yaşamaya kararlı olan, birlikte yaşamaya kararlı olduğumuz insanları düşünmeliyiz. Eğer bu sorunu çözmezsek, bizimle birlikte yaşamak isteyenlerin sayısını azaltırız, yıllardan beri yaptığımız budur. Gelelim sorunuza, Doğu’da ve Güneydoğu’da DTP veya bağımsızların, AKP’yi 22 Temmuz performansının altına çekebilmesi ile ortaya çıkan resim şu olacak: Kürtler AKP’ye, “DTP’nin kapatılmasına iktidar partisi olarak hiçbir şey söylemediniz, ama kendinizle ilgili olduğunda dünyayı yerinden kaldırdınız. Sen, kendine demokratsın, benim partimin hakkını niye savunmadın?” diyecektir. AKP BAYDEMİR'LE BİLE DİYARBAKIR'I ALAMAZ ►Bir varsayım: Osman Baydemir, AKP’nin adayı olsa? Seçimi kazanamaz. Çünkü orada sadece Baydemir’in kişiliğine oy verilmiyor açıkça “Ben Kürt’üm” diyen siyaseti taşıyan insana oy veriliyor. Bakınız, Cumhuriyet tarihinde TBMM’de aslen Kürt olan milletvekili sayısı genelde halk içindeki Kürt oranından daha fazla olmuştur. Ama bu, Kürtlerin temsil edildiği manasına gelmez. ►Ne anlama gelir? Her kapı açıktır, ama “Ben Kürt’üm” diye siyaset yapanlara değildir. Ama tam burada hatırlatmak gerek: Erdoğan da Kürtlerin kalplerinin kapısını, “Ben de sizdenim” diyerek aralamıştı. ►Sayın Başbakan şimdi size, “Daha ortada seçim sonucu yok. Doğmamış çocuğa don biçiyorlar” derse? DİNİN ETKİSİ AZALACAK Doğu bölgelerinde dini refleksleri ‘daha hızlı’ adaylar, AKP için ‘doğru’ olur mu? İZMİR YİNE CHP ►Yerel seçimlerden bahsediyoruz. Milliyetçi Halk Partisi’nin (MHP) ya da CHP’nin adını anmadık daha. MHP ve CHP görünmez mi olacak? TOPBAŞ YENİLMEZ ►İsterseniz spekülasyon yapalım MHP, az farkı kapatıp iktidardan Osmaniye Belediye Başkanlığı’nı alabilir mi? Bilmiyorum. Mustafa Sarıgül, Demokratik Sol Parti’den (DSP) aday olursa, Şişli’de kalır. Kadir Topbaş’ın yenilmesi çok zor! Bunların dışındakiler gözü kara kumarcılık olur. Ancak Doğu ve Güneydoğu dışında, 29 Mart akşamı, son günlerde “AKP’nin oyu çok düşecek” diyenler korkarım üzüleceklerdir. AKP, son aylarda yaptığından çok daha fazla hata yaparsa başka tabii. Unutmayalım, daha altı ay var, seçmenimizin eğilimleri lider hatalarının da yardımıyla, önümüzdeki altı ayda değişebilir. (vatan) |
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Dtp
Taha Akyol’un; Babasının Bahçesi....
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Xaneqin savaşa giden yol üzerinde
Amal Jayasinghe-Xaneqin/ Irak'ın doğusundaki Diyala eyaletinin Kürd kenti Xaneqin'de yerel yetkililer, savaşa giden yol üzerindeler ve merkezi iktidarın Kürdistan'a bağlanmalarını kabul etmemesi halinde şiddet olaylarının patlak vereceği uyarısında bulunuyorlar. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin Kürdistan Yurtseverler Birliği partisinin (KYB) siyasi büro üyesi Mala Bahtiyar, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Hükümete mesajımız açık. Anayasa'yı uygulamak ve yerel bir -kendi kaderini kendi belirleme- referandum yapılmasına izin vermek. Şayet hükümet bir şey yapmazsa, siyasi karışıklık ve şiddet olayları yaşanacaktır" dedi. Bağdat'taki merkezi hükümetle her türlü bağın kesilmesi çağrısında bulunan ve Xanekin'in özerk Kürdistan bölgesine katılmasını isteyen Kürd lider, Xanekin 'in tarihi Kürdistan'ın parçasıolduğunu ifade etti. Mala Bahtiyar'a göre, peşmergeler Xanekin'de mükemmel şekilde güvenliği sağlıyorlar. Iraklı güçler ve onların Amerikalı müttefikleri Diyala'nın geri kalan kısmında mevcut. Bahtiyar şöyle konuşuyor: "Burada El Kaide savaşçıları yok, şiddet de yok. O halde neden Iraklı birlikler olsun? Merkezi hükümet bizden bırakıp gitmemizi istemek yerine bize teşekkür etmelidir." 2006 yılında Xanekin Belediye Konseyi, bölgenin Kürdistan'a katılmasını istemişti. Ağustos 2008'de Irak ordusu kamu binalarından Peşmergelerin ayrılmasını talep etti. Bu ültimatom, savaşçılarının bir adım bile kıpırdamadığı Kürdlerin öfkesine neden oldu ve bir kriz patlak verdi. O tarihten bu yana KYB ile merkezi hükümet arasında görüşmeler yapılıyor.Ancak KYB'nin yerel yöneticisine göre hiçbir ilerleme olmadı.Aynı yetkili, soruna tek bir çözüm görüyor, o da Kürdistan'a katılmak. Anlaşmazlığın kökeninde Xanekin'in petrol rezervleri meselesi yatıyor. Kentin Kürd Belediye Başkanı Muhammed Mala Hasan, "Biz bir petrol denizinin üzerinde oturuyoruz, ancak bunu işletmeye başlamak için para olmadığından bundan hiçbir fayda sağlayamıyoruz" diyor. Hasan'a göre, krizin barışçı yollardan tek çözümü ve petrolü işletmeye başlamanın tek yolu bir referandum düzenlemek. *AFP/26/09/2008 Hazırlayan: Kaya Vural |
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
Bağdat-Erbil
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Yorum
ABD'den İran'a şok suçlama: Irak'ta rüşvet
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : İran
Kitap Fuarı: Konuk ülkenin karnesi!..
Bu yılki Frankfurt Kitap Fuarı’nın konuk ülkesi Türkiye’nin sloganı ‘Bütün Renkleriyle Türkiye!’ Ama sloganın aksine Türkiye tüm rezillikleriyle fuara geliyor. 2- Sedat şenoğlu, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Gazeteci- yazar, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi 3- Füsun Erdoğan, Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü, Gebze Özel Tip Cezaevi, Gebze/KOCAELİ 4- Hasan Coşar, Atılım Gazetesi Yazarı, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA 5- Ziya Ulusoy, Atılım Gazetesi yazarı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi 6- Bayram Namaz, Atılım Gazetesi yazarı, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi 7- Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Müdürü, Gebze Özel Tip Cezaevi, Gebze/KOCAELİ 8- Behdin Tunç, DİHA şırnak muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi. 9- Faysal Tunç, DİHA şırnak muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi 10- Haydar Haykır, DİHA şırnak muhabiri, Batman M Tipi Cezaevi 11- Ali Buluş, DİHA Mersin muhabiri, Mersin E Tipi Cezaevi. 12- Mehmet Karaaslan, Gündem Gazetesi, Mersin Temsilciliği çalışanı, Mersin E Tipi Cezaevi. 13- Mahmut Tutal, Gündem Gazetesi Urfa çalışanı, Urfa E Tipi Cezaevi. 14- Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Müdürü, şair, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA 15- Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA. 16- Barış Açıkel, İşçi Köylü Gazetesi Sahibi ve Yazıişleri Müdürü, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ. 17- Hüseyin Habip Taşkın, Güney Dergisi, Sosyalist Mezopotamya dergisi ve Çoban Ateşi gazetesi yazarı, Manisa Cezaevi. 18- Mehmet Bakır, Güney Dergisi Eski Genel Yayın Yönetmeni, Bolu F Tipi Cezaevi. 19- Erdal Güler, Devrimci Demokrasi Gazetesi Eski Yazıişleri Müdürü, Amasya E Tipi Cezaevi, İstanbul. 20- Murat Coşkun, Acının Dili Kadın kitabının yazarı, Adana Cezaevi
9 ayda 17 kapatma Gerçek, 3 Ekim 2008’de 1 ay süreyle kapatıldı ►Ilgili Haberler
|
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Medya
Tezkereye tepki
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kurdistan
Ankara’nın cevabı yok
TZPKurdî’nin başlatmış olduğu ‘Êdi Bes e anadilde eğitim istiyorum’ kampanyası çerçevesinde, Urfa’nın Viranşehir, Suruç ve Hilvan ilçelerinde Kürtçe ders verilerek, anadilde eğitim talebi tekrarlandı. Bir aya yakındır süren kampanyaya karşı devlet erkanının sessizliği sürüyor. Viranşehir’de Kürtçenin eğitim dili olması ve anayasal güvence altına alınmasını isteyen yüzlerce kişi, Cumhuriyet Mahallesi Dumlupınar İlköğretim Okulu önünde bir araya geldi. Çocuklar, “Bê ziman jiyan nabe”, “Ziman çand û dîroka meye sedema hebûna meye”, “ X,W,Q Edî Bes e”, “Qedeka zimane me Kurdi re Êdî Bes e” yazılı dövizler taşıdı. TZPKurdî aktivisti Ayşe Sürücü, devlet seslendiği kısa açıklamasının ardından öğrencilere Kürtçe ders verdi.
‘W’yi ayırdılar ‘VV’ yaptılar’
www.gundemonline.org Türkiye'de Kürt dili üzerindeki yasak ve baskılara her yeni gün bir yenisi ekleniyor. Mersin'e 20 yıl önce ekonomik sıkıntılarından dolayı göç eden Kılıç ailesi 23 Ağustos'ta doğan çocuklarına 'Ciwan' ismini koymak istedi. Ancak isimde geçen 'W' harfi Mersin Nüfus Müdürlüğü'ne takıldı. Bebeğin babası Abdulkadir Kılıç, bebeklerine 'Ciwan Cemil ismini koyma kararı aldıklarını belirterek, 'Mersin Nüfus Müdürlüğü'ne gittim ve çocuğuma 'Ciwan Cemil' ismini takmak istediğini söyledim. Ancak müdürlükte bana 'Bilgisayar W harfini kabul etmiyor, kaydetmiyor' denildi' diye konuştu. |
KurdTime : Monday, October 13, 2008 0 Yorum
Etiketler : Kürtçe