Tuesday, September 16, 2008

Barzani : "ABD çekilirse askeri darbe olabilir"

CNN TÜRK Barzani, "Kürtler'in Irak ordusundaki rolü kenara itildi. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez" dedi.
Katar'dan yayın yapan El-Cezire televizyonundaki "Özel Diyalog" programında soruları yanıtlayan Kürt lider Barzani, Hanekin kasabasında Irak askerlerinin Kürt peşmergelerden bölgeyi terk etmelerini istemeleri ile ortaya çıkan krize değindi.
Barzani, Irak Silahlı Güçler Genel Komutanlığı ile Irak Savunma Bakanlığı'nın siyasi sorunların çözümü için tek tarafla kararlar vermemeleri gerektiğini anlatırken, “Kürtler'in Irak ordusundaki rolü kenara itildi. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez" dedi.
Mesud Barzani, “Ülkenin yönetiminde kenarda bırakma değil ortaklık ilkesi uygulanmalı" derken, yönetimde daha fazla söz sahibi olmaları gerektiğini savundu.
Barzani, “Biz, Irak'ta ortağız ve yeni Irak'ın oluşturulması sürecine katıldık" diye konuştu ve Bağdat'taki yönetim ile aralarındaki sorunlarının tüm çabalarına rağmen giderilemediğini söyledi.
Irak ordusunun modern silahlarla donatılması ve güçlü olmasından yana olduklarını anlatan Barzani, “Bu silahlar hiçbir şekilde Irak halkına karşı ve siyasi sorunların tek taraflı hale getirilmesi için kullanılmamalı" dedi.
Mesud Barzani, ortada Irak ordusu yokken, iki peşmerge tugayını Irak ordusuna vererek Irak Silahlı Kuvvetleri'nin kuruluşuna öncülük ettiklerini de söyledi.
Barzani, "Biz bu ülkenin yapı taşlarından biriyiz. Buna rağmen Kürtlerin Irak ordusundaki rolü kenara itildi. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Üstelik bu yaklaşım tarzı, Kürt-Arap kardeşliğinin çıkarına hizmet etmez. Irak ordusunda Kürtlerin oranı bugün sadece yüzde 2.5'tir. Buna karşılık Irak ordusunun yüzde 51'i Şii ve yüzde 46'sı Sünni'dir. Bu da Kürtlerin Irak Ordusu'nudaki rolünün kenara itildiğinin göstergesidir" dedi.
Mesud Barzani, Irak ordusunu silahlanması konusuna değinirken de “Silahlanma tarafların dayanışması ile olmalı. Bu, tek taraflı yapılmamalı ve parlamentonun gözetiminde olmalı. Irak Silahlı Güçler Genel Komutanlığı ile Irak Savunma Bakanlığı, siyasi sorunların çözümü için tek taraflı kararlar vermemeli" şeklinde konuştu.
Barzani, bir soru üzerine, ABD güçlerinin çekilmesi halinde Irak'ta askeri bir darbe olabileceğini sözlerine ekledi.

DTP'ye destek için 'Halk Mahkemesi' kuruldu

dtp_halk_mahkemesi Türk adaletinin DTP'ye karşı açtığı kapatma davasına karşı Diyarbakır'da binlerce kişi 'Bağımsız Halk Mahkemesi' kurdu. Hakkari'de de yapılan kitlesel basın açıklaması ile DTP'ye açılan kapatma davası kınandı.
Anayasa Mahkemesi'nde DTP'nin sözlü savunma yaptığı saatlerde Diyarbakır Dağkapı Meydanı'nda 'Halk Mahkemesi' kuruldu. Duruşmaya katılmak için gelen binlerce kişi PKK ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan lehine slogan attı.
DTP bayrağı taşıyarak, Oremar, Tirsonek ve Zap Destanı şarkıları eşliğinde halaya duran kitlenin taşıdığı 'Siyasi irade engellenemez', Ne Ergenekon ne AKP yaşasın Demokratik Cumhuriyet', 'Siyasetin yolunu kapatırsan dağın yolunu açarsın' yazılı dövizler dikkat çekti.
Ayrıca Türk devleti tarafından daha önce kapatılan 5 Kürt siyasi partisini temsil eden 'Partiler mezarlığı' yazılı bir döviz göze çarptı. Protesto gösterisi sırasında yoğun askeri-polisiye önlemler alındı.
Şeyh Sait'in Asıldığı Yerde kuruldu
dtp_halk_mahkemesi_daktilo Halk Mahkemesi Kürt liderlerden Şeyh Sait'in asıldığı yer olan Dağkapı Meydanı'nda kuruldu. Mahkemede Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP Diyarbakır Milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, MYK üyeleri Selma Irmak, Mazlum Tekdağ, Kamuran Yüksek, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, DTP'li ilçe belediye başkanları, DTP İl Başkanı Nejdet Atalay, İHD, Göç-Der, TUHAD-FED, DÖKH, YDG, Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Karahan, KESK Diyarbakır Şubeler Platformu üyeleri de yerlerini aldı.
Alanda kurulan sembolik 'Halk Mahkemesi'nin salonu dizayn edilirken, mahkemenin tiyatrosunun ise Dicle Fırat Kültür Sanat Merkezi (DFKM) çalışanları düzenleneceği belirtildi.
Öte yandan kapatma davasına bir tepki de Hakkari'den geldi. DTP Hakkari İl binası önünde toplanarak yürüyüşe geçen yaklaşık 2 bin kişi Bulvar Caddesi'ndeki belediye binası önünde yürüyüşlerine son verdi.
'Hiç Kimse Halkın Düşüncesini Kapatamaz'
Sarı, kırmızı ve yeşil, bezler ile bez afişleri taşıyan eylemciler, 'PKK halktır, halk burada', 'Biji serok Apo', 'Şehit Namırın', 'Sayın Öcalan', 'DTP siyasi irademizdir', 'Gençlik Öcalan'ın fedaisidir', 'Geliyor geliyor Apocular geliyor' şeklinde sloganlar arttı.
Belediye binası önünde basın açıklamasını okuyan DTP Hakkari il Başkanı Hasan Güzel, partilerin kapatılıp açılabileceğini, ancak insanların düşüncelerine kilit vurulmayacağını vurguladı. DTP hakkındaki kapatma davasının devam ettiği kritik bir günde bu kapatma davalarının ne ilk ne de son olduğunu belirten Güzel, parti kapatmanın dünyanın her yerinde bir insanlık ayıbı olduğunu kaydetti. Güzel, 'Hiç kimse halkın düşüncesini kapatamaz. Kimse halkın önünü kesemez, kilit vuramaz. Kürt sorunu siyasal bir sorundur. Hiçbir şekilde sınır ötesi operasyonlarla ve başkalarının oyunlarıyla çözülemeyecek. Bu sorunun Sayın Öcalan ile çözüleceğini herkes bilmelidir' dedi. Basın açıklamasından sonra eylemciler slogan atarak dağıldı.
AMED /ANF

Türk: DTP'nin kapatılması büyük talihsizlik olacaktır

Binlerce kişi DTP için alanlara çıktı

İstanbul'da 4 DTP'li gözaltına alında

DTP sözlü savunma veriyor

DTP'li Demirtaş'ın mahkemeye zorla getirilmesini istedi

Kürtlerin kapatılmak istenen 6. partisi DTP Anayasa Mahkemesinde

Halkın iradesine kilit vurulamaz

Bugüne kadar Kürtlerin yasal zeminde faaliyette bulunan beş partisini kapatan Anayasa Mahkemesi, DTP davasında demokrasi sınavı verecek

anayasa_mahkemesi2

GÖZLER ANAYASA MAHKEMESİ'NDE

Anayasa Mahkemesi bugün son kez Kürt halkının siyasal iradesini temsil eden DTP'yi dinleyecek. 221 üye ve yönetici hakkında siyasi yasak istenen DTP'nin sözlü siyasi savunmasını DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, hukuki savunmasını da milletvekilleri Hasip Kaplan ve Bengi Yıldız yapacak.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM KAÇINILMAZ

DTP'yi kapatmanın çözüm olmadığının altının çizileceği savunmada, Kürt sorununun demokratik çözümünün kaçınılmaz olduğuna bir kez daha vurgu yapılacak. 150 sayfalık savunmada, Kürt sorununda PKK ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan gerçekliğine de yer verileceği belirtiliyor.

Bu ne yaman çelişki AKP

DTP'nin kapatılmasıyla ilgili dava bugün görülüyor. Kürtlerin iradesini temsil eden hemen hemen tüm partilerin kapatılmayla yüzyüze kalmış olması Kürt sorununun daha fazla şiddete teslim edilmesine yol açarken, Kürtler her dönem inatla yeni bir parti ile legal siyasi arenada varlığını hissettirmeye çalıştı. Ancak her kapatılma davası Kürtlerin sisteme dönük güven bunalımını derinleştirdi. DTP ile bu kaderi son defa aşma çabası gösteren Kürtler, AKP'nin hakkındaki kapatma davasındaki söylemlerinin kendileri içinde referans olmasını beklerken, AKP hükümeti HADEP'le ilgili kapatma davasının AİHM'de görülen duruşmasına verdiği savunmada, HADEP'in 'terörist örgütün temsilcisi' olduğu için kapatılması gerektiğini öne sürdü. AKP'nin Kürtleri temsil eden partileri nasıl değerlendirdiğini de ortaya koyan savunması DTP'nin'de AKP hükümeti için aynı anlamı ifade ettiğini gösterdi. Oysa AKP kendi kapatılma davasında sunduğu savunmada parti kapatmalarının istisna olması gerektiğini söylemiş, bir partinin kapatılmasını dahi talep etmenin demokrasisinin tek sesli ve yasakçı bir yöne taşınması tehdidini getireceğini savunmuştu.dtp_turk_ayna_kaplan

AKP'den çifte standart

Kendisi hakkında açılan kapatma davasını demokrasi ayıbı olarak nitelendiren AKP hükümeti, AİHM'de görülen HADEP davasına ilişkin gönderdiği savunmada, HADEP'in kapatılması kararını yerinde bularak yeni bir çifte standarda daha imza attı. Hükümet AİHM'e gönderdiği savunmada 'HADEP'in kapatılması gerekliydi' görüşüne yer verdi.

11 Mayıs 1994'te kurulan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), 13 Mart 2003'te Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Basına sızan bir MGK raporu kapatma kararının 18 Aralık 1996 yılında gerçekleştirilen MGK toplantısında kararlaştırıldığını yazınca HADEP'in avukatları, davayı AİHM'e taşıdı. AİHM hükümetin yanıtlaması istemiyle, '1.HADEP'in kapatılmasından dolayı başvurucuların, Sözleşme'nin 11. Maddesine aykırı şekilde, örgütlenme özgürlüğü hakkı ihlal edildi mi? 2. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 69. Maddesi'nin gerektirdiği şekilde HADEP'in devletin maddi yardımından mahrum bırakılması için alternatif önlem hakkında yeterince düşündü mü?' sorularını sordu.

Bu da AKP'nin kendi savunması

AKP Anayasa Mahkemesi'nde hakkında açılan kapatma davasında şu savunmayı yapmıştı: 'Siyasi Partilerin yaşatılması esas, kapatılmaları istisnadır. Siyasi partiler sosyolojik gerçeklerdir bu gerçekliği gözardı ederek başarılı bir demokrasi kurulamaz. Eğer siyasi partiler sosyolojik toplumsal gerçekliği yansıtan aynalar ise aynayı kaldırmak gerçeği kaldırmıyor. O gerçek bir başka şekilde kendini ortaya koyuyor. 1961'den bu yana 24 parti kapatıldı. Askeri müdahaleler döneminde kapatılanlar hariç. Bu açıdan Türkiye çağdaş demokrasilerde kırılması imkansız bir rekorun sahibidir. Partiler ve kişilerin halkların sesi olmakla yükümlü olduğu bir politik sistemde açılan dava ve hazırlanan iddianameler sosyo-politik sorunlara çözüm getirmekten uzaktır. Bir partinin kapatılmasını talep etmek Türk demokrasisinin tek sesli ve yasakçı bir yöne taşınması tehdidini getirir.'

 

AKP, HADEP'i bölücü ilan etti

AİHM'in sorduğu sorulara yanıt gönderen hükümet savunmasında HADEP'in kapatılmasını savunarak kararın Anayasa, Siyasi Partiler Yasası ve uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu öne sürdü. HADEP'in kapatılmasının 'yasa tarafından öngörüldüğünü' kaydeden hükümet savunmasında, 'Türkiye'deki siyasi partiler, devletin birlik ve bütünlüğünü yıkmayı ve ulusal dayanışmayı bozmayı hedefleyen faaliyetlere katılamazlar. Bu ilkenin çiğnenmesi, Anayasa'da yasaklanmış olup, bu durum aynı zamanda uluslararası hukuka da uygundur. Uluslararası sözleşmelerin hiçbirisinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yıkma amacı taşıyan faaliyetlere katılma hakkını bir siyasi partiye tanıyan bir hüküm yoktur. Tam tersine, devletin ve ulusun bütünlüğünü koruyan hükümler vardır' dedi. Hükümetin sunduğu savunmada, ağırlıklı olarak HADEP ile PKK arasındaki illiyet bağı olduğu öne sürüldü. Parti üyelerinin PKK'yi destekleyen açıklamalarını illiyet bağına ispat olduğunu iddia eden AKP hükümeti, 'HADEP ve parti üyelerinin faaliyetlerinin bunların terörist örgütün temsilcileri olduklarını kanıtladığı kabul edilmelidir. Bu sonuç üzerine Anayasa Mahkemesi, HADEP'in kapatılacağı kararını vermiştir' ifadelerini kullandı.

HADEP'lilerin eylemlerini vahim buldu

Diğer partilerin kendi programları yüzünden kapatıldığını, ancak HADEP'in PKK'yi destekleyerek ülkenin bölünmesi eğiliminde oldukları kanıtlanmış parti üyelerinin faaliyetleri nedeniyle kapatıldığını öne sürdü. Partinin kapatılmasının, orantısız bir önlem olmadığını savunan hükümet, 'Etnik ayrımcılık, şiddeti teşvik ve şiddeti özendirmenin önlenmesi ve bunlara son vermek için bir müdahale olarak partinin kapatılması ve bazı sorumlu kişilere geçici olarak 5 yıl süreyle yasak getirilmesi, Sözleşme'nin 11. maddesinin 2. fıkrasıyla uyumlu bir uygulama olarak değerlendirilmelidir' görüşüne yer verdi. Hükümet sunduğu savunmada AİHM'in sorduğu 'Neden maddi yardımı kesme yoluna başvurulmadı?' sorusuna ise 'HADEP ve üyelerinin eylemlerinin vahameti ve PKK terör örgütü ile aralarında doğrudan ve gerçek örgütsel ilişkilerin varlığı göz önünde tutuldu ve mahkeme devlet yardımından yoksun bırakma cezasından söz etmeksizin bu siyasi partinin kapatılmasına karar verdi' ifadeleri ile yanıt verdi. STRASBOURG - ANF

İnşaat işçisine, önce işkence sonra infaz!

“Benim ağabeyimi yok yere vurdular. Ağabeyim annesiz babasızdı, köyde tek başına yaşıyordu. Öldürdükleri yetmiyormuş gibi bir de işkence yapmışlar ona. Tırnakları sökülmüştü. Kafasında darp izleri vardı. Elleri ezilmişti. Onu işkence ile öldürmüşler.”

murattekdal1

Amed’in Lice İlçe’sinde özel harekat timleri tarafından infaz edilen Murat Tekdal’ın yalnız başına yaşayan bir inşaat işçisi olduğunu belirten ailesi, Tekdal’a işkence yapılıp ardından da öldürüldüğünü belirtti. Abla Fatma Güler, “benim ağabeyimi yok yere vurdular. Ağabeyim annesiz babasızdı, köyde tek başına yaşıyordu. Öldürdükleri yetmiyormuş gibi bir de işkence yapmışlar ona. Tırnakları sökülmüştü. Kafasında darp izleri vardı. Elleri ezilmişti. Onu işkence ile öldürmüşler” diye konuştu.
Türk ordusunun Kürdistan’daki sivil infazları sürüyor. Geçtiğimiz haftalarda Hakkari’de bir çobanın HPG’li diye katledilmesinin ardından bir başka olay ise üç gün önce Amed’in Lice İlçesi’nde yaşandı. Lice-Hani kırsalında operasyona çıkan askerler, Lice İlçesi Ecemiş Köyü nüfusuna kayıtlı Murat Tekdal’ı öldürdü. Cenazeyi HPG’li diyerek Lice Devlet Hastanesi’ne götüren askerler daha sonra da Tekdal’ın yaşadığı Ecemiş Köyü muhtarını arayarak, ‘Murat Tekdal adlı bir teröristi öldürdük. Gelin götürün’ diye haber verdi. Bu haber üzerine köy muhtarı, anne babası olmadığı için köyde tek başına yaşayan ve HPG ile hiçbir ilişkisi olmayan Tekdal’ın amcası ve ablasına durumu bildirdi. Murat Tekdal 12 Eylül günü tek başına yaşadığı köydeki evinden başka bir köye misafirlik için gitmiş ve gün boyunca kendisinden haber alınamamıştı. Murat Tekdal’ın sivil olduğu anlaşılırken, Türk yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda ise Tekdal için HPG’li denilerek, vurulduğu belirtilmişti. Olayı büyük bir şok yaşayarak karşılayan Tekdal ailesi, çocuklarının HPG’li olmadığını ve işkence ile infaz edildiğini belirterek, olayın peşini bırakmayacaklarını söyledi.
yeniozgurpolitika Yok yere öldürüldü
Tekdal’ın amcası Emin Tekdal, yeğeninin 12 Eylül’de Amed’den ayrılarak yaşadığı Ecemiş Köyü’ne gittiğini belirterek “Aynı gün saat 16.00’da komşu köye misafirliğe gidiyor. Biz o gittikten sonra 13 Eylül günü saat 12.00’ye kadar kendisinden haber alamadık. Saat 12.00’de askerler bizim köyün muhtarını arayarak ‘Murat Tekdal adındaki bir PKK’liyi öldürmüşüz, gelin cenazesini alın’ demişler. Böyle bir haber gelince şok yaşadım. Çünkü benim yeğenim HPG’li değil. Yeğenimin PKK ile hiçbir ilgisi yoktur. Yeğenim inşaatlarda çalışıyordu. Bazen köyde tarlalarda da yevmiye ile çalışıyordu. Diğer mahsum insanlarımız gibi yeğenim de yok yere öldürüldü” dedi. Devletin son dönemlerde mahsum insanları tekrardan öldürmeye başladığını öne süren Tekdal, kamuoyunun bu olaylara sessiz kalmamasını istedi.
‘Tek odalı evde yaşıyordu’
Yeğeninin ölümünden sorumlu olanların cezalandırılması için tüm hukuki yollara başvuracaklarını vurgulayan amca Emin Tekdal, “Biz bunun takipçisi olacağız ki başka mahsum insanlar öldürülmesin” dedi. Murat Tekdal’ın 5-6 yıldır tek başına yaşadığını dile getiren amca Emin Tekdal, “yeğenim kendine tek odalı bir ev yapmıştı. Annesi-babası olmadığı için orada tek başına kalıyordu. Kendi halinde biriydi. Yılda 5-6 ay şehirde inşaatlarda çalışıyordu, kışın da köye gidiyordu. Kaç gün önce iş aramak için Diyarbakır’a geldi ama iş bulamayınca yine geri döndü. Gittiği gün bu olay oldu” diye konuştu.
‘Tırnakları sökülmüştü’
Murat Tekdal’ın tek kardeşi olan Fatma Güler infaza ilişkin şunları belirtti: “Benim ağabeyimi yok yere vurdular. Ağabeyim annesiz babasızdı, köyde tek başına yaşıyordu. Hangi hakla araştırmadan sormadan vurdular ağabeyimi. Öldürdükleri yetmiyormuş gibi bir de işkence yapmışlar ona. Tırnakları sökülmüştü. Kafasında darp izleri vardı. Elleri ezilmişti. Onu işkence ile öldürmüşler. Yaptıkları kanunsuzluktur. Abim 29 yaşındaki bir gençti, daha muradına bile ermemişti. Böyle adaletsizlik olur mu?”
Suçluların cezalandırılması için ellerindengeleni yapacağını söyleyen Güler, “Ağabeyimi vurdular ve şimdi de her yerde hava atıp ‘biz bir PKK’li’ öldürdük’ diyorlar. Benim ağabeyim PKK’li değil. Aslında hiçbir PKK’liyi de vuramıyorlar. Ancak sivil insanları sebepsiz yere vurup sonra da PKK’lileri öldürdüklerini söylüyorlar. Ağabeyimin hakkını istiyorum. Araştırıp soracağım kim vurmuşsa bulup cezasını çekmesi için elimden geleni yapacağım” diye kaydetti.
LEYLA SÖĞÜT/ DİHA/AMED YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

İNSANLIĞIN ÖLDÜĞÜ AN

Bölge'de yürütülen kirli savaşı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bu fotoğraf karesi Bitlis'in Mutki ilçesinde bir çatışmadan sonra çekilmiş

mutkide_tsk_vahseti1_2008


BÖLGE'DEKİ KİRLİ SAVAŞ İŞTE BU
Operasyon ve çatışmaların şiddetlenmesiyle devreye konulan uygulamalar 1990'lı yılları aratmıyor. Bir dönem sık sık kulak ve kafa kesmekle gündeme gelen askerler, bu kez Bitlis'in Mutki ilçesinde sahneye çıktı. Askerlerin, 26 Ağustos'ta çıkan çatışmada yaşamını yitiren 8 HPG'linin cenazelerine basarak, 'askerlik anısı' fotoğrafı çektirmişler.
ASKERLER POZLA YETİNMEDİLER
Askerler sadece fotoğraf çekmekle yetinmiyor. Fotoğraflarda sağlam görünen cenazelerin, toprağa verildiği sırada parçalandıkları aileleri tarafından duyurulmuştu. Bu çatışmada yaşamını yitiren Gülcihan Sönmez'in vücudunun, Ümik Yakan'ın ise kafatasının parçalandığı ortaya çıkmıştı.
İnsanlık bunun neresinde?
ozgur_ulke_vahset_haberi Yıllardır Bölge'de yürütülen kirli savaş kapsamında insanlığı ayaklar altına alan uygulamalar bitmek bilmiyor. Son yıllarda yeniden hortlatılan vahşet uygulamaları 90'lı yılları hatırlatırken, insanlık da bir kez daha ayaklar altına alındı. Özellikle 90 yıllarda PKK'lilerin cenazelerine basarak fotoğraf çektirme, kulak kesme, baş kesme gibi insanlığa sığmayan karelerle hafızalarda yer edinen askerlerin benzer bir gayri insani uygulaması geçen günlerde Bitlis'te yaşandı.
Askerlerin 1994'lerde PKK'lilerin cenazelerine basarak çektirdikleri fotoğrafların ortay çıkmasıyla insanların hafızalarına işleyen bu kareler daha unutulmamışken, benzer bir insanlığa sığmayan bir uygulama geçen günlerde Bitlis'te yaşandı. Bitlis'in Mutki ilçesinde 26 Ağustos'ta meydana gelen ve 8 HPG'linin yaşamını yitirdiği çatışmada askerlerin yaşamını yitiren HPG'lilerin cenazelerinin üzerine basarak fotoğraf çektikleri ortaya çıktı.
26 Ağustos günü Mutki'ye bağlı Deşta Hute ve Hasköy kırsalında korucularla görüşmeye giden 8 HPG'li pusuya düşürüldü. Bunun üzerine çıkan çatışmada 8 HPG'li yaşamını yitirdi. Ancak çatışmadan sonra askerlerin çektirdiği fotoğraflar insanlık adına utanç verici.
CENAZELERE BASARAK POZ VERMİŞLER
Ortaya çıkan ve cep telefonuyla çekilen fotoğraflarda olay yerindeki askerlerin HPG'lilerin cenazelerine basarak fotoğraf çektikleri görülüyor. Özellikle aynı çatışmada yaşamını yitiren Yılmaz Amed kod isimli Sadrettin Varol'un cenazesi üzerinde bir askerin durarak fotoğraf çektirdiği karelere yansırken, cenazelerin ise sağlam olduğu görülüyor. Ancak fotoğraflarda sağlam görünen cenazelerin, toprağa verildiği sırada parçalandığı da ortaya çıkmıştı.
CENAZELER PARÇALANMIŞTI
Çatışmadan sonra aileleri tarafından cenazeleri alınan HPG'lilerden birçoğunun cenazelerinin parçalandığı ortaya çıkmıştı. Özellikle Muş'un Varto ilçesinde toprağa verilen Savuşka Adar kod adlı Gülcihan Sönmez'in vücudunun parçalandığı gözlenirken, aynı çatışmada yaşamını yitiren ve Van'ın Özalp ilçesinde toprağa verilen Şahan (Brûsk) kod adlı Ümit Yakan'ın ise kafatasının parçalandığı ortaya çıkmıştı.
BİTLİS / DİHA
Mutki'de yaşamını yitiren gerillaların kimlikleri belirlendi

İşte Bölge'de yaşanan savaşın vahşet görüntüleriasker_tsk_vahset_1994mutkivahset_sadrettinvarol_2008

"Mutkide Asker Vahşeti Sadrettin Varol"

YIL: 1994<
Elleri belinde, poz veriyor! Kafatasını taşla parçaladığı gerillanın dışarıya fırlayan beynine doğru uzatmış ayağını.


YIL: 2008>
Zihniyet değişmedi. Yaşamını yitirmiş HPG'linin önce göğsüne basarak fotoğraf çekiyorlar, sonra parçalıyorlar.