Saturday, November 8, 2008

Nankör Kedi…

RecepTayyip_Kedi Türk karikatürcüleri; T.Erdoğanı çizerken, kediye benzetirler… Bazen düşünüyorum; acaba kedinin hangi karekterine istinaden yapıyorlar bu benzerliği…

Aşağıdaki karikatürde görüldüğü gibi kedinin beceriksizliğine mi?....Yoksa halk arasındaki yaygın inanca göre; kedilerin nankörlük özelliğine göre mi?.

Türkçedeki nankör kelimesi; Kürtçeden ödünç alımış bir kelimedir… Nan+ Kûr (ekmek+ görmeyen, kör) kelimelerinin birleştirilmesinden türetilmiş ve kendine yapılan iyiliğin değerini bilmeyenler için kullanılır…

İyilik yaptıkları, kucak açtıklar insanların ihanetine uğradıklarından olacak, nankör kelimesi Kürtler tarafından çok kullanılır.. Bu konuda Kürtlerin; ’’ nanê me de; xwêy tunne … ’’ diye; önemli bir özdeyişleri de vardır..

Kürt geleneklerinde tuz; dostluğu, sadakatı, insanlığı simgeler…Bu yüzden de Kürtler ekmek verdikleri insanların ihanetlerine uğradıkları zaman, ’’Qey nanê me de xwey tunne bu!’’ (belki ekmeğimizde tuz yoktu); diyerek serzenişte bulunurlar ve avunurlar…

T. Erdoğan’ın son dönemlerde Kürt illerine yaptığı gezilerde takındığı tavırlar ve söylediği sözler; onun kedileri gölgede bırakacak bir nankörlük karekterine sahip olduğunu ortaya çıkardı...

Hatırlarsanız: T.Erdoğan ; Siirt’te okuduğu bir şiir yüzünden; soruşturmaya uğramış, hatta mahkum edilmişti... Bu gün kolkola olduğu Kemalist güçler tarafından meclise girmesi engellenmişti... Muhalefetle yapılan uzmaşmalar sonunda; yeniden seçilebilirliği sağlanmıştı... İptal edildiği için yenilenen Siirt seçimlerinde; Kürtler, oylarıyla onu meclise taşımışlardı.. T. Erdoğan; çoluk çocuğunun iaşesini; Siirt milletvekili olarak aldığı maaşla sağlıyordu...

Yani; bugün Kürtleri techir politikasıyla tehdit eden ve halkı pompalı tüfeklerle Kürtlere saldırtmak isteyen T.Erdoğan; ekmeğini; Siirt’lilerin verdiği oyların sayesinde kazanıyordu...

Kürtlerin ekmeğini yedikten sonra; Kürtlerin katline ferman çıkaran sadece T. Erdoğan mıdır...?..

Tabii ki hayır ... Türk siyasal yaşamında bu türden insanların sayısı sayılmayacak kadar fazladır.. Örneğin; uzun dönem Hakkari milletvekilliği yapmış: Mazhar Müfit Kansu [1] adında bir milletvekili vardır... Rodos’lu olan bu adamın Hakkari’yle uzak-yakın hiç bir ilgisi yoktur... Bu adam yaşamı boyunca; enerjisini sadece iki görevi yürütebilmek için kullanmıştır...

Birinci görevi; M.Kemal’e kapı kulluğu yapmak...

İkinci görevi de; Kürt milletini tarihten silmek için çaba sarfetmek olmuştur...

Kürt illerinden seçilen milletvekillerinin,%99 u da kendilerini bu geleneğe uydurmuşlardır.. Bunlar milletvekiliği oylarını alıp, maaşlarını ceplerine indirdikten sonra ilk mesailerine; Kemalizme kulluk etmek ve Kürtlerin varlığını inkar etmekle başlarlar..

Doğrusu: Kürtleri; başka yerlere sürmek, Kürtleri düşman göstermek, Kürtleri pompalı ya da pompasız tüfeklerle katletmek düşüncesi; Türkiye Cumhuriyeti'nin gündeminde her zaman latent (gizli) bir vaziyette bekletilmektedir.. Bu düşünceler; Kemalist yöneticilerin istedikleri zaman başlatacağı bir katliamın, parolası gibi saklı tutulur...

Geçenlerde eski Genelkurmay Başkanı; ne mutlu Türküm demek istemeyen Kürtleri de düşman olarak göstermişti..

Oysaki büyüklerimiz;1918 yıllarında; İngiliz kuvetlerinin desteğindeki Arap aşiretlerinin karşısında, bozguna uğruyarak, çil yavrusu gibi dağılan Türk askerleri, Nusaybin Ovası'na ve Kızıltepe düzlüklerine sığındıklarında; bir baş soğanı ve bir tas bulguru; yaralı Türk askerleriyle nasıl paylaştıklarını anlatırdı bizlere....

Baba ve dedelerimizin bir baş soğanı ve bir tas bulguru birlikte paylaştıkları; Türk ordusunun ve Kürtlerin oylarıyla iaşesini sağlayan bir Başbakanın; bu gün Kürtleri techir ve pompalı tüfek alternatifleriyle karşı karşıya bırakması; yukarda belirttiğim;’ ’nanê me de xwêy tunne’’ (ekmeğimizde tuz yoktur); Kürt özdeyişinin ne kadar gerçekçi olduğunun göstergesidir...

6 Kasım2008
Battal Aziz

[1}: Mazhar Mufit Kansu; Şeyh Sait Efendi ve arkadaşlarının idam kararlarını alan, Diyarbakır İstiklal Mahkemesinin başkanlığını da yapmıştır

....................................................................................
Yukardaki karikatür Türk gazetelerinden alınmıştır…

RO:Rizgarionline

Kürtçe müzik dinlediği için bıçaklanan genç yaşamını yitirdi

Kocaeli'nin Gebze İlçesi'nde 2 gün önce yolda yürürken 'Kürtçe müzik dinlediği ve Kürtçe konuştuğu' gerekçesiyle 3 kişi tarafından bıçaklı saldırıya uğraması sonucu ağır yaralanan Emin Çakan (21), yaşamını yitirdi.
mersinde_ulkuculer_ev_basti Gebze'de 6 Kasım Perşembe akşamı yolda yürürken 'Kürtçe müzik dinlediği ve Kürtçe  konuştuğu' gerekçesiyle 3 kişi tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan 21 yaşındaki Emin Çakan ismindeki genç ağır yaralandı. Çakan, Tuzla Anadolu Sağlık Merkezi'nde tedavi altına alındı. Çakan, tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde bugün öğle saatlerinde yaşamını yitirdi. Çakan, yarın DTP Muş milletvekilleri Nuri Yaman ve Sırrı Sakık'ın da katılacağı cenaze töreni ile Gebze Pelitliköy Mezarlığında defnedilecek. Olay ile ilgili başlatılan soruşturma sonucu yakalanan ve suçlarını itiraf eden 2 kişi gözaltına alındı.
KOCAELİ-DİHA

BAŞKAN BARZANİ FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI KOUCHNER İLE BİRARAYA GELDİ

Mesut Barzani_Bernard KouchnerPNA-ABD'deki resmi temaslarından sonra Fransa’ya giden Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile biraraya geldi.
Amerika’daki temaslarından sonra Fransa’ya geçen Başkan Barzani, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner tarafından karşılandı.

Görüşmede, Başkan Barzani ile Kouchner, Kürdistan Bölgesi ile Irak’ın şimdiki durumunu ve Irak’taki son siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

Bir süre önce ABD Başkanı Bush’un resmi davetlisi olarak  Washington’a giden Başkan Barzani, ziyareti çerçevesinde Beyaz Saray’da Başkan Bush başta olmak üzere, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, Washington Post gazetesinin yazar kadrosu ve diğer Amerikalı üstdüzey yetkililerle biraraya gelmişti

 

BAŞKAN BARZANİ, IRAK’IN FRANSA BÜYÜKELÇİSİ İLE IRAK’IN UNESCO TEMSİLCİSİNİ KABUL ETTİ    

7-Nov-08 [12:50]
PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Paris’teki ziyareti çerçevesinde Irak’ın Fransa Büyükelçisi Muvaffak Abud ve Irak’ın UNESCO Temsilcisi Büyükelçi Muhi El-Hatip’i kabul etti.

Başkan Barzani, dün Paris’te, Irak’ın Fransa Büyükelçisi Abud ve BM'nin Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) nezdindeki Temsilcisi Büyükelçi El-Hatip’i kabul etti.

Görüşmede Başkan Barzani, genelde Irak ve özelde de Kürdistan Bölgesi’nin şimdiki siyasi durumuna değindi.

Görüşmede ayrıca, Irak’taki son siyasi gelişmeler ele alındı.

Başkan Barzani, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile de biraraya gelmişti.

'Ya sev ya terk et' istifa getirdi!

erodgandengirfiratcicek AKP'nin ikinci adamı, Dengir Mir Mehmet Fırat, parti yöneticiliği ve MKYK üyeliğinden istifa etti. Fırat'ın yerine eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun getirilmesi, 'Kürt politikasındaki stratejik denge' olarak yorumlanıyor.
Fırat görevinden ayrılmak istediğini geçtiğimiz salı günü Erdoğan'a, 'Yorgunum ve rahatsızım, affımı talep ediyorum' diyerek ilettiği öğrenildi. Fırat'ın resmi istifasını ise önceki gün verdiği belirtildi.
İstifasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Fırat ise, AKP'de ikinci adam olduğunu, Başbakan Erdoğan ne kadar yoğunsa kendisinin de aynı derecede yoğun çalıştığını belirterek 'Yoruluyor insan. Ben de yoruldum. Başbakan görevi bırakmamam için ısrar etti, ancak sonra anlayışla karşıladı' dedi.
Ancak kulislerde Fırat'ın istifa süreci Erdoğan'ın, son olarak Hakkâri'de 'Tek bayrak, tek devleti kabullenmeyenlerin bu ülkede ne işi var' sözleriyle başladı.
Erdoğan'ın yine İstanbul'da göstericilere pompalı tüfekle ateş açılmasını değerlendirirken, 'Sabır ama nereye kadar imkânı dahilinde vatandaş kendini savunacaktır' sözlerinden Fırat'ın rahatsız olduğu ileri sürüldü.
Konu Salı günü yapılan MYK toplantısında da gündeme geldi. Erdoğan'ın bu sözlerini, 'Hassas bir dönemden geçildiğini, bu tür mesajların yanlış anlamalara yol açacağını' belirterek eleştirdi. Erdoğan başka eleştiriler de alan bu sözlerinin 'meramının yanlış anlaşıldığını' savundu.
Yerine katliamlardaki devlet adamı Aksu
İstifasını sunan Fırat'ın yerine, Kürtlerin yakından tanıdığı ve 1 Mayıs 1977, Maraş katliamı, Vedat Aydın cinayeti gibi Türkiye tarihine damgasını vuran birçok olayda Vali ya da İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Abdülkadir Aksu atandı.
Aksu'nun, Kürt sorunu konusunda Fırat ile aynı görüşleri paylaşmaması, resmi devlet politikasına daha yakın durması, askerlerle içiçe olması daha yakın çalışma mesajı olarak yorumlanıyor.
Nitekim Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç'ta bir televizyon kanalına yaptığı değerlendirmede Aksu'nun ikinci adam görevine getirilmesini AKP yeni süreçte Kürt sorunu konusunda alacağı pozisyonla ilgili olduğunu belirtti.

Clinton’dan farklı olmaz!

Obama Barack Obama’yla birlikte ABD-Türkiye ilişkilerinin farklılaşmayacağını dile getiren ünlü dil bilimci Noam Chomsky, Obama’nın Kürt sorununa yaklaşımında 1992 ila 2000 yılları arasında Beyaz Saray’da bulunan Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi.

Ünlü dil bilimci, düşünür ve siyasi muhalif Profesör Noam Chomsky, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama’nın Kürt sorunu konusunda herhangi bir açıklama yapmamasına rağmen Bill Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi. ABD’nin 44. başkanı olan siyahi lider Barack Obama’nın başkanlık süresince özellikle dış politikada nasıl bir performans sergileyeceği tartışılmaya devam ediyor. BBC Türkçe servisinin sorularını yanıtlayan ünlü dil bilimci, düşünür ve siyasi muhalif Profesör Noam Chomsky, Obama’nın ABD’nin eski başkanlarından Bill Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi.Noam Chomsky
BBC Türkçe’den Ayça Abakan’ın “Sizce Obama yönetiminde Türkiye’nin ABD nezdindeki statüsü ve konumu değişir mi? Özellikle Kürt sorunu, Ermeni sorunu gibi konularda...” sorusuna bu konuda iyimser olmanın zor olduğuna dikkat çeken Chomsky, “Türkiye’de büyük bir devlet terörünün yaşandığı 1990’ları size hatırlatmama gerek yoktur. Binlerce köy ve kasaba yerle bir olmuştu. Yüz binlerce belki de milyonlarca kişi mülteci durumuna düşmüştü. On binlerce kişi de öldürülmüştü. Bunlarda büyük ölçüde -bir önceki Demokrat başkan- Bill Clinton’ın payı var.
Türkiye’de vahşet arttıkça, Clinton Türkiye’ye daha fazla silah temin etmişti. Sadece 1997 yılında Türkiye’nin aldığı silahların yüzde 80’ini o sağlamıştı. Clinton Türkiye’ye tüm soğuk savaş döneminden daha fazla askeri yardımda bulundu. Obama ise, henüz tüm bu konularda dikkate değer bir söz sarf etmiş değil. Aklında ne olduğunu da bilemezsiniz. Ama Clinton’dan çok farklı olacağına dair bir kanıt da göremiyorum ben” şeklinde cevap verdi.
McCain’e göre ‘iyi tercih’
Obama’nın dış politikada sadece ABD’nin imajını düzelteceğini savunan Chomsky, yeni ABD Başkanı’nın önümüzdeki dört yılda Bush’un son döneminde izlediği politikalara benzer bir tutum sergileyeceğini söyledi. Obama’nın rakibi John McCain’e göre doğru bir ‘seçim’ olduğunu belirten Chomsky, “(Obama) Bana kalırsa aşağı yukarı Bill Clinton tarzında, merkezci bir Demokrat lider olacaktır ki, tabii bu alternatifinden elbette daha iyi bir sonuç. Ama ülkeyi bekleyen sorunlara bir cevap değil” dedi. ‘Obama hakkında ne düşündüğü’ sorusuna Chomsk, “sanırım, bu soruya, düşünür Gramsci’nin ün kazandırdığı “Aklın karamsarlığı, iradenin iyimserliği” sloganından daha iyi yanıt olamaz” cevabını verdi.
HABER MERKEZİ



‘Rengi Obama’yı ileri yapmaz’
Ortadoğu üzerine araştırmalarıyla bilinen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e göre, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, finans kapitalin bir temsilcisi ve bu nedenle tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda hareket edecek. Derisinin siyah olması ise Obama’ya bir artı kazandırmadığını söyleyen Gerger, Obama’yla birlikte Irak ve Afganistan’da devam eden savaş cehpesine Pakistan’da katılabilir.
Siyahi Barack Obama’nın ABD’nin 44. başkanı seçilmesinin ardından tüm dünyada iyimser bir rüzgar estirilmeye başlandı. Obama, mali krizden işgale kadar bütün sorunlara çözüm bulacak bir lider olarak sunuldu. Gerçekte Obama kim ve ne yapabilir? Mali krizi çözebilir mi? Irak ve Afganistan’da savaşı sona erdirebilir mi? İran’ı tehdit etmekten vazgeçer mi? ANF’den Ruken Adalı, bu soruları, Ortadoğu ve Amerikan emperyalizmi üzerine çalışmalarıyla temel referanslardan biri olarak gösterilen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e sordu.
* Barack Obama’nın başkan seçildiğinin kesinleşmesinin ardından yaptığı ilk açıklamanın siyasal mesajları nelerdir sizce?
- Obama’yı derisinin renginin ötesinde, neyi temsil ettiğiyle, ideolojik konumu ve politik-stratejik durumuyla değerlendirmek gerekiyor. Sadece derisinin rengine bakarsak, örneğin bundan önce saldırgan Amerikan ordusunun genelkurmay başkanı bir siyahtı. Emperyalizmin dış siyasetini yürüten dışişleri bakanı da bir siyah. Tek başına siyah deri rengine sahip olmak Obama’yı ne ilerici ne de gerici yapar. Obama esas olarak, finans kapitalin ve tekellerin bir temsilcisi. Onların çok yıpranmış imajlarını yeniden düzeltmek, çok yönlü iç ve dış sorularına bir çözüm olabilmek için cilalanarak seçilmiş biri.
Kuşkusuz, Amerikan toplumunda bir umut yarattı. Ama sonuçta, Amerikan tarihinde en fazla bağış toplayan başkan adayı oldu. Bağışların büyük bir bölümü şirketlerden, tekellerden ve bankerlerden geldi. Onlar, Obama’yı desteklediler. Obama da, Bush gibi finans kapitalin siyasetini uygulayacak. Obama da, finans kapitalin dinamiklerinin tutsağı olacak. Ama şu açık, Amerikan emperyalizmi büyük yenilgiler yaşıyor. Irak’ta yenilgiyi yönetecek bir lidere ihtiyaçları vardı. Bush bunu yapamadı. Bu nedenle, bozulan imajı düzeltmek için bir takım girişimlerde bulunacaktır.
Bush’un vaat ettiğini Obama da yapıyor

* Amerikan ekonomisinin şu an içinde bulunduğu mali krize ve Irak ile Afganistan politikalarında açığa çıkan siyasi krize bir çare olur mu Obama?
- Olamaz. Böyle umut halinde gelip, sonra büyük düş kırıklıkları yaratan çok önderler gördük. Çünkü bu sorunlar, sistem sorunları. Finans kapital, krizin faturasını büyük ölçüde emekçilere ve yığınlara ödetmek istiyor. Kurtarma denilen plan da bu. Şimdi bu yapılırken, tam tersi bir siyaset izlemek elbette doğası gereği mümkün değil. Obama da, Bush’un yaptığının bir benzerini vaat ediyor. Bush, bir ara herkese çekler gönderdi. Harcasınlar da piyasa canlansın diye. O da benzer bir şey yapıyor, geliri az olanlara vergi iadesi yapacağını ve vergileri düşüreceğini söylüyor. Böylece onlar harcayacak ve piyasa canlanacak. Başka da yapacağı bir şey yok.
Savaş cehpesi genişleyebilir

* ABD’nin dış politikasında özellikle İran, Irak ve Afganistan konusunda bir değişim mümkün mü?
- Bir değişimin olacağı anlaşılıyor. Ama nasıl? Mesela, Obama, Afganistan’a daha fazla asker göndermeyi planlıyor. Afganistan’daki savaşı derinleştirmek ve yaymak istiyor. Bin Ladin’i yakalama ya da öldürme sözü verdi. Bir Pakistan cephesi bile açabilir. Irak’ta ise muğlak bir biçimde ‘16 ayda çekileceğiz’ diyor. Bu emperyalizmin bölgeden çekilmesi değil, demin dediğim gibi, yenilgiyi daha iyi yönetmenin bir aracı olarak düşünülüyor. 1975’de Kissenger-Nixon ikilisinin Vietnamlaştırma politikası gibi, yükü daha çok Irak ordusunun ve işbirlikçi hükümetin üzerine yıkarak, Arap’ın Arap’ı öldürmesini biraz daha derinleştirerek, bir yönetim biçimi düşünüyor. Ama emperyalizmin gerek İsrail gerek İran meselesi olsun aynı politikası devam edecek ve emperyalizmin Ortadoğu’dan çekilme politikası yok.
‘Özel değişiklikler olmaz’
Mesela İran’a ilişkin olarak, doğrudan görüşeceğini söylüyor. Bush da gizli gizli görüşüyordu. İran ile ABD arasındaki sorun görüşüp görüşmeme sorunu değil ki. İran, ABD’nin taleplerine itiraz ettiğinde ne olacak? Obama’nın bir diplomatik çözüm perspektifi yok. Siyonist devleti tam olarak desteklediği açık. Bu bakımdan baktığımızda bu umut balonu çok kolay ve çabuk sönecek gibi görünüyor.
* Obama’yla Türkiye-ABD ilişkilerini seyri nasıl olur?
- Türkiye ile ABD arasındaki çıkarlar öyledir ki, Obama’yı da aşar. Amerikan devleti aşağı yukarı benzer politikalarını sürdürür. Çok özel ve önemli bir değişiklikler olacağını sanmam. HABER MERKEZİ YENİ ÖZGÜR POLİTİKA