Monday, October 6, 2008

Kürtler tehlike altında

lincaltinovasokak56 Irkçı gruplar, Türkiye’nin birçok kentinde ‘Kahrolsun Kürtler’ diyerek sokaklara döküldü; DTP’nin bazı ilçe binalarına saldırıldı. Kürtlerin evlerine hapsedildiği Altınova’da ise talan devam ediyor.

Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nin Altınova Beldesi’nde Kürtlere karşı geliştirilen linç girişimi sonrası Ege, Trakya, Marmara ve Karadeniz’deki Kürtlere saldırılar arttı. Son olarak 3 Ekim’de HPG gerillalarının Bezele Karakolu’na yaptığı baskında onlarca askerin ölmesi ırkçıların sokaklara salınmasına gerekçe oldu. Irkçı faşist gruplar, Türkiye’nin birçok ilinde “Kahrolsun Kürtler” sloganlarıyla sokaklara döküldü.

 

Yıllardır dökülen kanın faturasını Kürtlere kesen ırkçı faşist gruplar,

Türkiye’nin birçok kentinde gösteriler düzenledi:

 
ANKARA
Ankara’da bir grup, Meclis önünde gösteri düzenlendi. Dikmen kapısı önünde, saat 00:30 sıralarında, ellerinde Türk bayrakları ile toplanan grup, “Kahrolsun PKK”, “PKK Meclis’ten defol”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” şeklinde slogan attı. Yaklaşık bir saat bekleyen grup daha sonra dağıldı.
İZMİR
İzmir’in Kemalpaşa İlçesi’ne bağlı Bağyurdu Beldesi’nde de bir yürüyüş düzenlendi. Bağyurdu meydanında toplanan yaklaşık 300 kişi, 50 araçlık konvoy ile Belde merkezinden ‘şehitler ölmez, vatan bölünmez’, ‘Kürtler defol’ slongaları atarak Bağyurdu Jandarma Karakolu’na kadar yürüdü. İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşı esnafı, dükkanlarına Türk bayrağı astı. Esnaf astığı bayrakları ölen askerlerin intikamı alınıncaya kadar indirmeyeceklerini söyledi. Tire Ticaret Odası da açıklama yaparak Pazartesi(bugün) günü ilçede bir gösteri düzenleneceğini duyurdu. Bergama İlçesi’nde 60 kişilik bir motosikletli grup, Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı mahallede bayrak ve küfürlü sloganlarla tur attı. Aliağa, Dikili ve Bornova’da da çeşitli gruplar sloganlarla Kürt karşıtı gösteri düzenledi. 
ESKİŞEHİR
Kentte yayınlanan yerel Haber 26 Gazetesi sahibi Ali Akyüz, gazetesinin bulunduğu Ticaret Sarayı binasının girişine üzerine “Teröre lanet olsun. Güneydoğu’da 15 şehit daha. Hala uyuyanları uyandırma servisi” yazılı pankart astı.
İSTANBUL
Kadıköy’de akşam saatlerinde toplanan bir grup bir gösteri düzenlendi. Aralarında askerlerin de bulunduğu gruptakiler pankart açıp çeşitli sloganlar attı. ‘Kürtlere Ölüm’ sloganı atan grup ellerinde Türk bayraklarıyla İstiklal Marşı’nı okuduktan sonra dağıldı.
SİNOP
Kentin Sakarya Caddesi’nde toplanan bazı dernek üyeleri, caddeyi kısa süreli trafiğe kapattı. ‘Şehit ve Gazi Aileleri Yardımlaşma Derneği Sinop Şubesi’ kentte tüm iş yerlerini kepenk kapamaya ve tüm işyerleri ve konutları bayraklarla donatmaya çağırdı. Gösteride PKK ve DTP aleyhine sloganlar atıldı.
ELAZIĞ
Bir grup ülkücü slogan atarak Gazi Caddesi boyunca yürüyüp, PTT Meydanı’na geldi. Burada yapılan basın açıklamasında, “Kürt Sorunu” adı altında PKK’nin meşrulaştırılmaya çalışıldığı iddia edilerek, “Suskunluğumuzu gafletimizden zannedenler, sabır duvarımızı zorlamaktadırlar. Ama eğer bu duvar yıkılırsa sel olacak öfkemizde, ihanet odakları ve onların yasal temsilcileri teker teker boğulacaklardır” denildi. Burada ‘Mehmet Ağar’ nerede sloganın atılması dikkat çekti.
BURSA
Türk Kamu-Sen Bursa İl Temsilciliği’ne bağlı bir grup, ellerinde Türk bayraklarıyla gösteri yaptı. ‘Dişe diş, kana kan’, ‘Mecliste terörist istemiyoruz’, ‘Ya bu kanı durdurun, ya da millet durduracak’ sloganları atıldı. Akşam saatlerinde ise Santral Garaj Semtinde toplanan yaklaşık 50 kişiden oluşan başka ülkücü grup gösteri düzenledi.
ADANA
Önceki akşam saatlerinde Toros Caddesi’ndeki Atatürkçü Düşünce Derneği şube binası önünde toplanan bir grup ‘Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye’, ‘Vatan sana canım feda’, ‘Şehitlerin katili Amerika’, ‘Adana uyuma şehidine sahip çık’ sloganları attı.
EDİRNE
Kendilerini ‘Türkiye Gençlik Birliği’ üyesi olarak tanıtan yaşları 15- 20 arasında değişen bir grup, ‘Kahrolsun Kürtler’ sloganı eşliğinde gösteri yaptı
ADAPAZARI
Kent meydanında dev bir Türk bayrağı asıldı. Bayrağı asan Mehbir Eryılmaz “Sakaryalı hala uyuyor” diyerek gösteri çağrısında bulundu. Bu arada kentteki Emniyet Müdürlüğü’nde izinler kaldırılırken; DTP binası da takibe alındı.
AYDIN
Aydın’ın Ortaklar Beldesi’nde de Kürtlere ait araçlar kimliği belirsiz kişilerce yakıldı. Son bir haftadır farklı kişilere ait 6 aracın yakıldığı beldede, son olarak Çetin Sevilgen adlı Kürt yurttaşa ait bir minibüs daha kundaklandı.
HABER MERKEZİ


mazlumder
MAZLUMDER: Hükümet duyarsız
Altınova’da 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan kavgaya ve ardından Kürtlere yönelik geliştirilen saldırılara ilişkin gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen 10 kişiden 8’i tutuklandı. Bu arada beldede Kürtlerin işyerlerine yönelik saldırılar da devam ediyor.
Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’ne bağlı Altınova Beldesi’nde 2 kişinin ölümü 5 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan kavga ve ardından çıkan olaylarla ilgili olarak adliyeye sevk edilen M.S, A.T, İ.Y, R.H, T.E, H.H.K, H.A ve H.İ, tutuklandı. 2 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Böylece önceki gün tutuklanan M.A ve E.S ile birlikte Altınova’da yaşanan olaylara ilişkin tutuklananların sayısı 10’a çıkmış oldu.
Bu arada beldede önceki günlere nispeten daha sakin bir ortamın sağlanmış olduğu gözlense de, bazı grupların Kürtlerin işyerlerine yönelik saldırıları devam ediyor. Olayda ölüme sebebiyet veren aracı kullandığı gerekçesiyle tutuklanan M.A’ya ve ailesine ait bir mobilya mağazası ateşe verilerek yakıldı.
DTP, BDP, EMEP, SDP, ÖDP, ESP, KÖZ, MKM, DÖKH, YGDM ve Barış Anneleri İnisiyatifi’nin de aralarında bulunduğu demokratik kitle örgütleri, Ege Bölgesi’ndeki Kürtlere yönelik saldırılara ilişkin DTP İzmir İl binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan DTP İzmir İl Başkanı Nametullah Epözdemir, Altınova Beldesi’nde bayramın birinci günü gençler arasında çıkan tartışmayla başlayan olayların tırmandırılmasında devlet güçlerinin göz yumması ve MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Dursun Bulut’un kışkırtmasının büyük rolü olduğuna dikkat çekti Epözdemir, “Kürtlere yönelik başlatılan linç ve sindirme girişimleri daha önce Adapazarı, Yalova, Seferihisar, Kemalpaşa, Bağyurdu, Torbalı, Gümülüdür ve Çivril’de Kürt yurttaşlara yönelik başlatılan linç girişimleriyle aynı karakteri taşıyor” dedi.altinova linc (2)
‘Saldırganlar hesabını iyi yapsın’
Ege Bölgesi’nden Kürtlere yönelik organize edilen şoven saldırıların bir benzerinin Altınova’da tekrarlanmasının göreve başladığı günden itibaren Kürt sorununda topyekun savaş konsepti başlatan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ürünü olduğunu belirten Epözdemir, Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözmek isteyen güçlerin sivil ayaklarıyla saldırıları kapsamlaştırdığını söyledi. Epözdemir, DTP’nin İzmir, Antalya, Manisa, Denizli İl binaları ve Buca, Gaziemir, Torbalı, Balıkesir-Ayvalık ilçelerine yönelik saldırıların yaşandığını son olarak ise BDP Dikili İlçe binası ve DTP Sarayköy İlçe binasına yönelik saldırıların yaşandığına dikkat çekti. Epözdemir, “Partimize yönelik saldırı planı yapanlar önce Ege Bölgesi haritasını önlerine koyup, örgütlülüğümüzü gözden geçirsinler. Herkes hesabını buna göre yapsın” diye konuştu.
Basın toplantısına destek veren EMEP İzmir İl Yöneticisi Haydar Cenan, SDP İzmir İl Başkanı Semra Uzunok, ÖDP İzmir İl Yöneticisi Osman Doğan ve ESP Temsilcisi Görgü Demirpençe de Kürtlerle dayanışma içinde olduklarını söyledi. Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nin Altınova Beldesi’nde yaşanan olayları yerinde inceleyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, siyasi olmayan bir olayın etnik çatışmaya dönüştürülmesine karşın hükümetin duyarsız kaldığını söyledi.
gergerlioglu2 MAZLUMDER heyeti, derneğin Bursa Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Altınova’ya giderek yerel yöneticiler ve olayın mağdurları ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Edindiğimiz izlenimlere göre adli bir vaka olarak başlayan kavga tarafların farklı etnik kökenden olması ve geçmişte de çeşitli sıkıntıların yaşanması nedeniyle Türk-Kürt meselesine dönüştürülmüştür” dedi. Yaptıkları görüşmelerde belediyeye ait bir kamyonetle şehir dışından taş taşındığının iddia edildiğini ifade eden Gergerlioğlu, siyasi olmayan bir olayın etnik çatışmaya dönüştürülmesine rağmen AKP Hükümeti’nin konuya ilgisiz kaldığını söyledi. Hükümetin bu ilgisizliğini eleştiren Gergerlioğlu, okulların açılmasıyla birlikte farklı olayların çıkabileceğini de kaydederek, şunları söyledi: “Yaşanan olaylarda Kürt vatandaşlarımızın birçok işyeri, arabası talan edilmiş. Kürt vatandaşlarımız hala sokağa çıkamıyorlar ve tedirginler. Okulların açılmasıyla birlikte bu tür olaylar büyüyebilir. Bu nedenle hem hükümete hem de yerel yöneticilere bu olayın daha da derinleştirilmemesi için gerekli tedbirleri almaları konusunda uyarıyoruz.”

Fatih binasına silahlı saldırı
DTP Fatih İlçe binası önceki gece kurşunlandı. Edinilen bilgiye göre, önceki gece saat 22:30 sıralarında 50 kişilik bir grup “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganlarını atarak DTP Fatih İlçe binası önünde toplandı. Küfürler savurarak bina önünde sloganlar atan grup bir süre sonra polis müdahalesiyle dağıldı. Polisin bina önünde güvenlik önlemi alırken bu sırada kimliği belirlenemeyen bir kişi silahla DTP İlçe binasına saldırdı. Binaya 5-6 el ateş eden saldırgan polis tarafından gözaltına alınırken, binanın alt katında bulunan evin camları kırıldı.
Sarayköy binası taş yağmuruna tutuldu
Öte yardan DTP Sarayköy(Deniz’liye bağlı) İlçe binası önceki gece geç saatlerde kimliği belirsiz kişilerce taş yağmuruna tutuldu. Saldırı, sabah saatlerinde partililerin İlçe binasına gelmesiyle fark edildi. İlçe binasının camları ve kapılarının kırıldığı saldırı sonucu, büyük çapta maddi hasar meydana geldiği öğrenildi.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Barış Meclis'inin, Meclis önündeki eylemine 'polis' engeli

Barış Meclisi'nin 8 Ekim'de görüşülecek olan tezkereyi protesto etmek amacıyla Meclis önünde yapmak istediği eylem, polisin engeline takıldı. Ankara Emniyeti Meclis önündeki açıklamaya izin vermeyeceğini belirtirken, Barış Meclisi gerginlik çıkmaması amacıyla eylemi Yüksel Caddesi'nde yapacak.

baris_yuruyus_ankara Türkiye Barış Meclisi'nin yarın Meclis önünde, tezkereyi protesto amacıyla yapmak istediği eylem, polis engeline katıldı. Sınır ötesi operasyon tezkeresine karşı, Meclis önünde protesto yapmak isteyen Barış Meclisi, Ankara polisi tarafından uyarıldı. Barış Meclisi yetkilileri ile görüşen Ankara Emniyeti, Meclis önünde yapılacak olan eyleme izin vermeyeceğini ve müdahale edeceğini bildirdi. Bunun üzerine Barış Meclisi yaptığı değerlendirmede, çatışmaların yoğunlaştığı hassas bir süreçte gerginlik çıkmaması amacıyla eylemi Yüksel Caddesi'ne aldı. Yarın saat 12.30'da Yüksel Caddesi'nde basın açıklaması yapacak olan Barış Meclisi, savaş tezkeresi yerine, Meclis'te bir barış konseptinin oluşturulması amacıyla da Meclis'e bir heyet gönderecek.baris-meclisi5
'Tezkereden önce linçleri görüşün'
Konuya ilişkin bilgi veren Barış Meclisi aktivisti Seydi Fırat, son Aktütün Karakolu'na yönelik baskında çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini ve Barış Meclisi olarak bundan derin üzüntü duyduklarını belirterek, 'Eğer bir barış konsepti olsaydı, bu insanlar hayatını yitirmezdi. Savaş konsepti bu insanların ölümüne yol açtı ve açacaktır. Bu yüzden biz gelecekten kaygılı ve endişeliyiz' dedi. Artan çatışmalar ile birlikte Kürtlere yönelik geliştirilen linç girişimlerine de dikkat çeken Fırat. şunları belirtti:
'Bütün bunlara karşı TBMM'nin buna el atması, tezkereden önce, Ayvalık, Altınova ve gelişen linçleri görüşmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz. TBMM önünde bunu dile getirmek istiyorduk. Emniyet izin vermediği eylemi Yükselle aldık. Gerginlik çıkmasın diye, bunu yapacağız. Linç olayları ortamı daha da çatışmalı sürece sürüklemektir. Bunun ilacı demokratik tepkilere izin verilmesidir. Buna karşı sağduyu ve barışın sesini yükseltmek istiyoruz. Buna destek olunması gerekirken buna engel olunmasını protesto ediyoruz.' ANKARA (DİHA)

'Sivil nefret' ve 'askeri nefret'

altinova linc (9) Savaşan güçlerin bir birinden nefret etmesi doğal sayılır.
Veysi Sarisözen Vaktiyle savaş yöntemleri arasında olan 'süngü savaşları'nı gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Öyle filmlerde izlediğiniz gibi saatler süren savaşlardan değildir süngüyle yapılan boğazlaşmalar.
Çanakkale'de savaşlara katılan dedemizden öğrendiğimize göre, birbirlerini delik deşik etmek üzere harekete geçen askerler, ilk temastan sonra bir kaç dakika içinde ya galip, ya da mağlup olur ric'at ederlermiş. İşte bu savaşın en amansız ve yüz yüze olan biçiminde, insanın hayvanlaşması, düşmanından hayvani bir nefret duyması, çenelerin kilitlenmesi, şuurların kapanması ve böğürtülerle insanların birbirlerinin kanını içmesi şaşırtıcı olmasa gerektir.
Bu, emirle yaratılan bir nefrettir.
Süresi bir kaç dakikadan ibarettir.
Birbirlerinin boğazlarına dişlerini geçirip, parçalayan askerlerin, bir kaç dakika sonra siperlerine dönmeleri, nefeslenmeleri, yaralarını sarmaları, derken silahların bir süreliğine sustuğu bir anda, o siperlerden yanık türkülerin ya da içli 'şansonların' yükselmesi...ve derken aralarında bir kaç on metrelik mesafe bulunan siperlerde, düşman tarafların birbirleriyle şakalaşmaya başlamaları...hatta bir birlerine ellerinde bir diğerinde olmayan sigara ya da çukulata atmaları bize anlatılan Çanakkale savaşlarından kalma manzaralardır.
Süngülerdeki 'düşman kanı' kurumadan, siperdeki askerin nefreti de sona ermiştir.
Hayvanlaşan mahluk, yeniden insan kimliğine bürünmüştür.
'Silahlı' ya da 'askeri' nefret, kör bir nefret değildir. Emirle yaratılır. Emirle sona erer. Örgütlüdür. Spontane değildir. Bir asker, düşmanından hastalık derecesinde nefret etse bile, emir almadıkça düşmanının kanını içemez. Bir 'seri katilin' cinayetleri neyse, bir ordunun da 'düşmanını mahvetmesi' aynı şeydir. Seri katil de, emir veren komutan da nefretle değil, hesapla hareket eder. O nedenle de seri katil elindeki silahını, komutan da emrindeki askeri denetler. Denetim dışı nefrete bu işlerde yer yoktur.
izmirfasistsaldiriogrrp4_thumb Ya sivil nefret!?...
İşte asıl korkulacak nefret budur. İnsanın kendiliğinden hayvanlaştığı ortam sivil nefret ortamıdır. Bu hayvanlaşma içselleşebilir. İçselleşen hayvanlaşmanın örgütlenmesi faşist partileri yaratır. O faşist partilerin silahlanması da, faşist orduların kurulmasına götürür.
Eğer bir 'ulus'un mensupları, bir başka 'ulus'un mensuplarına karşı 'sivil nefret' duymaya başlarlarsa, 'her şehide karşı DTP'li kanı dökelim' diye köpekleşme, kurtlaşma dönüşümüne uğrarlarsa, cinayet işleyen Türk olduğunda saçını başını yolup, aynı cürmü işleyen Kürt olduğunda evleri yakmaya ve insanları paralamaya yeltenirlerse, bu 'sivil nefret' okulundan geçip, devlet organlarında görev almaya, savcı, yargıç, polis v.s. olmaya kalkarlarsa, o 'sivil nefret' okulunun mezunları olarak askere gidip er, okuyup subay olurlarsa, işte o zaman insanlıktan çıkıp, hayvanlaşmanın son aşamalarına ulaşmak işten bile olmaz...Bir 'ulus' için en kötü sonuçtur bu...Böyle bir durumda yargı organları 'katliam çağrılarını' 'düşünce suçu' sayabilir, ordular denetimden çıkıp, insan kanı içen çeteleri, Ergenekonları yaratabilir...Bunun sonu sınırötesine taşmadır, emperyalist savaşlardır. Kana susayan, aslında petrole susamıştır...
Alman Nazi hayvanlaşma süreci böyledir. Yahudi düşmanlığı, tepeden tırnağa nefretle dolup taşan hayvani bir askeri güce dönüşmüş ve bu güç 50 milyon insanın mahvına yol açmıştır.
'Ey Türk!' Senin adına, seni sivil nefretin içine sürükleyenlere dikkat et!
Ve düşün ki, Ege'de azınlıkta olan Kürt, Diyarbakır'da çoğunluktadır, 6-7 Eylül'de pogromdan geçirdiğin Rumlardan farklı olarak kent varoşlarında 'kaybedecek hiç bir şeyi olmayan' bir topluluktur ve onun çocukları ellerine silah alıyor olsa da, o Kürt toplumu hala sana karşı 'sivil bir nefret' duymamaktadır...
Bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu düşün!
Kendi geleceğin için düşün!
İnsanlığın için düşün!
Çünkü asıl o tehlikededir!...

Veysi Sarisözen-Gundem

BAŞKAN BARZANİ VE NEGROPONTE’DEN ORTAK BASIN TOPLANTISI

PNA-Federal Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı John Negroponte dün gece geç saatlerde Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ile bir araya geldi. Görüşme sonrası ortak bir basın toplantısı düzenlendi.

Selahaddin kasabasında gerçekleşen görüşmede Başkan Barzani, görüşmede Negropon'te ile Irak ve ABD arasındaki ilişkileri ele aldıklarını ve aralarındaki dostluk bağını vurguladıklarını söyledi.

barzani-negroponte-croker-5-10 Irak ile ABD arasında imzalanması beklenen uzun vadeli güvenlik anlaşması konusundaki tutumlarını daha önce de dile getirdiklerini söyleyen Başkan Barzani, “Biz, bu anlaşmanın imzalanmasını gerekli buluyoruz” dedi.

Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasında sorunlar olduğunu belirten Başkan Barzani şöyle konuştu:

“Evet, Bağdat ile Hewler arasında sorun ve anlaşmazlıklar var. Ancak bizim Anayasamız var ve bu sorunların Anayasaya göre çözülmesini ümit ediyoruz. Bu amaçla da yakın gelecekte Bağdat’ı ziyaret edeceğim”

John Negroponte ise Başkan Barzani ile Irak’taki durum ve güvenlik anlaşmasının imzalanmasını konuştuklarını belirtti.

ABD ile Irak arasındaki stratejik güvenlik anlaşmanın her iki ülke çıkarına olacağına inandıklarını kaydeden Negroponte, sözkonusu güvenlik anlaşması içindeki anlaşmzalık noktalarının tek taraflı hale getirilene kadar basında bahsedilmemesi için Irak tarafıyla anlaşmaya vardıklarını ve bütünüyle bir anlaşma olmadan içeriğinin açıklanmayacağını belirtti.barzani-29-9

Negroponte ayrıca, “Başkan Barzani ile Türkiye’deki  terörist saldırıyı konuştuk ve ikimizde şiddetle bu saldırıyı kınadık” dedi.

Kürdistan Bölge hükümeti ile Bağdat hükümeti arasındaki ilişkiler konusunda bir soru üzerine Başkan Barzani, “Herşeyden önce Irakta merkezi bir hükümetin olduğu yönündeki hatayı reddediyorum. Çünkü Irak’ta birlik hükümeti var.” dedi.

Kürdistan Bölgesi sınırı konusunda Başkan Barzani, “140.madde Kürdistan Bölgesi’nin sınırını belirliyor. Maddenin uygulanması ardından sınır belirlenecek ve bu maddenin en kısa zamanda ugulanması temennisinde bulunuyorum” dedi.

Kerkük ziyaretine de değinen John Negroponte, geçen yılki ziyaretinde gördüklerine kıyasla kentteki durumun olumlu yönde değiştiğini gördüğünü söyledi.

ABD’nin Irak Daimi Anayasında bulunan 140.maddeyi desteklediğini yineleyen Negroponte, ülkesinin Kerkük konusunda tüm tarafları tatmin edecek bir çözüm bulunmasını istediğini kaydetti.

Kürtler; Yahudilere benzeyecek mi?....

jews-vienna Kürtler ile Yahudilerin kaderlerini bir birine benzetenler çoktur.. Komşu milletler ve dinler tarafından itilen, türlü acılara, katliamlara maruz bırakılan bu iki kavim; bir takım yanlarıyla, bir birlerine çok benzerler...Yahudiler; yüz yıllarca kendilerini kuşatan milletler -dinler-tarafından hor görüldüler...Katliamlara uğratıldılar, dünyanın dört bir yanına sürgün edildiler...vanpolis

Bin yıllardan beridir, kendi toprakları üzerinde yaşayan Kürtlerde; komşuları olan Araplar, Türkler ve Farslar tarafından hor görülmektedirler..Bu gün; Kürtlerin vatanı; Türk, Arap ve Fars ırkçılığının atış poligonuna döndürülmüştür....

Çok uzaklara gitmeye gerek yoktur, eğer Dahok’ta kaldığınız otelin penceresinden baktığınızda;İran ordusunun attığı top selerini duyamıyorsanız, gökyüzünde Türk savaş uçaklarının salvolarını görürsünüz...

Diyarbakır’da misafirseniz, Bingöl yada Dersim dağlarını bombalamak için havalanan, Türk jetlerinin gürültüsü, sabah uykunuzu haram edebilir...

Kürt milletininin varlığını inkar ve demokratik haklarını red edenlerin başında Türk ırkçılığı gelmektedir...Türk ırkçılığının amacı, gerçekleri aramak yerine, Kürtlerin varlığını yok sayarak, meseleyi terör sorununa indirgeyerek, Kürtleri yok etmektir... Bu yüzden de, Türkiye’de hükümet edenler (Kemalist Diktatörlük) Türkiye’yi 1930’ların Almanya’sına dönüştürmek niyetindedir...

Son dönemlerde; Alman faşizminin,Yahudilere karşı işlediği suç ve cinayetlerin, provaları, Türkiye’nin şehir ve kasabalarında; Kürtlere karşı uygulanmaya başlandı....

Örneğin; Kemalist mahkemeler, Kürtlerin öldürülmesini mübah görebiliyor;insanları Kürt öldürmeye kışkırtan gazeteler hakkında, görevsizlik kararı verebiliyor....

Kürt şehirlerinde, Türk askeri birlikleri, ellerinde silahları ve bayraklarıyla, ‘’ne
mutlu Türküm diyene’’ sloganları eşliğinde yürüyüşler yaparak, Kürtleri tahrik ediyor...Almanya’nın tarihine biraz aşina olanlar bilirler,1937-1938 lerde sivil Alman faşistlerinin en büyük eğlenceleri, ellerindeki bayraklarla şehir ve kasabalarda; ırkçı sloganların eşliğinde toplu mitingler yapmaktı...Kürt karşıtı ırkçı gösteri

Geçtiğimiz günlerde, Balıkesir’in;Altınova ilçesinde; Kürtlere yapılan saldırılar da, Türkiye’nin giderek, 1930’ların Almanya’sına dönüştürülmek istendiğinin kanıtıdır..

Altınova’da; adli bir olay bahane edilerek, can ve mal güvenlikleri Türk devletinin ‘’güvencesinde’’olan Kürtlerin, işyerleri kundaklanmış, evleri ve arabaları yakılmış, eşyaları talan edilmiştir...

Bu durum; 9-10 kasım 1938 de Kristal gece olarak tarihe geçen, Yahudi kırımıyla büyük paralelikler taşıyor..1938 ‘de Alman faşistleri, can ve mal güvenlikleri Alman devletinin güvencesinde olan, çaresiz Yahudilere saldırarak onların mallarını yağmalamış, evlerini yakıp yıkmıştır...Direnen Yahudiler; tutuklanarak, ölüm kamplarına gönderilmiştir...

Bu olaydan sonra, Alman faşizmi sistemli olarak, Yahudi soykırımına başlamış, Yahudi çocuklarının; Alman okullarında okutulması yasaklanmış, Yahudi vatandaşların sosyal güvence hakları, iptal edilmişti...manset

Dünya’nın sesizliği; Yahudilerin dağınık ve güçsüzlüğü; Alman faşizmini daha da azgınlaştırmış, 1942 yılında çıkarılan bir kanunla;Yahudiler, göğüslerinde uzaktan belli olabilecek bir şekilde, Davut Yıldızı taşımaya mecbur edilmişlerdi..

Yukarıda sıraladığım olaylar; başta Türk ırkçılığı olmak üzere bölgedeki, Arap ve Fars ırkçılığı tarafından hayin bir kıskaca alınan Kürt milletinin, uygar dünyanın gözleri önünde, sindirilerek, yok edilmeğe çalışıldığının göstergeleridir....

Türkiye’nin şehir ve kasabalarından tehlike sinyaleri geliyor..Kürtlerin mal ve can güvenliğini sağlamakla yükümlü olan Valiler; ırkçı gürühların taşkınlıklarına müsamaha gösteriyorlar..Kemalist diktatörlük; denetimi altındaki resmi ve sivil güçlerini harekete geçirterek, Kürtleri sindirmeye, yok etmeye hazırlanıyor....

Doğrusu;Türk, Arap ve Fars ırkçılığının, Kürt milletine karşı uyguladığı sinsi planın karşısında, Kürtlerin; Yahudilere benzemekten başka çareleri kalmamıştır.

Kürtler; ya 1938 Almanya’sındaki Yahudiler gibi dağınık ve güçsüz durarak, göğüslerine;kendilerini simgeleyen bir işareti takarak, tepkisiz ve sürünerekyaşamanın yolunu tutacaklar, ya da bu gün, İsrail’deki; Yahudiler gibi bir birlerini koruyarak, bir birlerine kenetlenerek ve ölümleri pahasına bile olsa, direnerek, onurla yaşamayı seçeceklerdir....

6 Ekim 2008 Battal Aziz.... Rizgari