DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Başbakan Erdoğan'ın son dönemlerde yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan'ın eylemcilere pompalı tüfekle müdahale edilmesini 'Vatandaşın imkanı varsa kendisini koruyacaktır' sözlerini değerlendiren Türk, 'Başbakan bununla bir mesaj veriyor. Eskiden din adamlarının verdiği fetvalar vardı. 'Bunların katli vaciptir' diye. Aslında bu anlama geliyor. Ve bizi hedef gösteriyor. 'Sabrı gösterdik ama bundan sonra göstermeyeceğiz' diyerek katli vaciptir fetvasını verdi. Bir süre sonra Başbakan çıkıp, 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek' diye konuştu. Partisinin Grup Toplantısı'nda konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına hafta sonu Başbakan Erdoğan'ın Hakkari ve Yüksekova ziyareti sırasında eylemcilerin basın mensuplarına saldırmasını kınayan Türk, olayın kendilerini üzdüğünü dile getirdi. Ağırlıklı olarak bölgedeki gelişmeleri ve Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki tavrını eleştiren ve değerlendiren Türk, DTP'nin yapılan eylemlerin demokratik çerçevede yapılması için büyük çaba sarf ettiğini belirterek, 'Ama birileri DTP'nin demokratik tepki ve eylemlerini farklı yere çekerek, bizi demokratik gelişmelerin önünde engel olarak göstermeye çalışıyor' dedi. Başbakan Erdoğan'ın 'Tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet anlayışına karşı olanlar çekip gitsin' şeklindeki sözlerine tepki gösteren Türk, Diyarbakır'da 'Bu bayrak hepimizin ortak değeridir' dediklerini hatırlatarak, 'Bayrakla ilgili sorunumuz yoktur dedik. Bizim amacımız, Türkiye'nin bütünlüğü içinde hakların sevgi ile kucaklaştığı bir ortamı yaratmaktır. Ama farklı bir şey söyledik. Türkiye farklı mozaiklerin yaşadığı bir cumhuriyettir. Bunları güvence altına alacak bir çalışma yürütüyoruz. Tek bir anlayış yerine farklılıkların güvence altına alınmasını kaçınılmaz görüyoruz' şeklinde konuştu. 'Başbakan 'katli vaciptir' fetvası verdi' Demokratik tepkilerin gösterilmesinin toplumsal bir hak olduğunun altını çizen Türk, 'Biz her zaman bu tepkilerin cana mala zarar vermeyecek bir konumda gösterilmesi için hassasiyet gösterdik. Ama başbakan tavırları, söylemleri ve yaptıkları ile bu ülkeyi germeye çalışan bir tutuma sahiptir' dedi. DTP'nin önceki gün İstanbul'da yapmak istediği eyleme polisin saldırmasını kınayan Türk, henüz eylem başlamadan Taksim'e çıkmak isteyen partililerine müdahale edildiği ve il başkanlarının gözaltına alındığını belirti. Türk, Vali ve emniyet müdürünün yaptıkları açıklamalar ile ortamı gerdiklerini söyledi. Başbakan'ın ruh halini gördüklerini ve bu yüzden fazla bir şey söylemediklerini dile getiren Türk, Cumhurbaşkanın, 'Sorunun çözümü için bir araya gelin' çağrısının yapıldığı bir dönemde Başbakan'ın yaptığı açıklamaları eleştirerek şöyle konuştu: 'Bu sürecin hepimize zarar vereceği inancı ve bilincindeyiz. Bizim amacımız, halkların halkımızın birlikte sevgi ile kucaklaşacağı bir ortamı yaratmaktır. Sayın Başbakan bu dönemde çıkıyor, elinde pompalı tüfekle ortaya çıkıp, sağa sola ateş eden insan için, 'Eh sabırda buraya kadar, bir yere kadar' diyebiliyor. Şimdi bu mesajın anlamı nedir? Sayın Başbakan burada bir mesaj veriyor. Eskiden din adamlarının verdiği fetvalar vardı. 'Eh ne yapalım bunların katli vaciptir' diye. Aslında bu anlama geliyor. Ve hedef oluyor, gösteriliyor. 'Her türlü sabrı gösterdik ama ne yapalım bundan sonra göstermeyeceğiz. Katli vaciptir fetvasını veriyor. Yine görmek istemediğimiz bir süreçten sonra, Sayın Başbakan çıkacak ve 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek. Böylesine sorumsuzca açıklamalar bu ülkenin Başbakan'ının hakkı değildir. Bu ülkenin vatandaşları böyle açıklamaları böyle bir yaklaşımı hak etmiş değildir.' 'Seçim hesabı ile hareket eden Başbakan'ın kendisidir' İmralı'da PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulamaları da değerlendiren Türk, 'İmralı'daki gelişmeler, fiziki müdahale konusu bize ulaşınca biz hemen o akşam Adalet Bakanı'nı aradık. Ulaşamadık ama ısrarla çok önemli olduğunu söyledik. 2 saat sonra Adalet Bakanı bizi aradı kendisine olayı anlattık. Bölgede gerginliğe yol açabileceğini söyledik ve 'Lütfen gerginliğin önüne geçin' dedik. Sayın Adalet Bakanı ikinci gün hemen bir açıklama yaptı 'Bunlar yalandır, bunlar oyundur' dedi' şeklinde konuştu. Başbakan'ın sağduyu çağrısı yapmak yerine seçim politikası yürüterek, Van'da, Hakkari'de, Şırnak'ta açıklamalar yaptığını dile getiren Türk, 'Sayın Başbakan elbette bu ülkenin Başbakanı gidecek, her yere gidecek. Halka projelerini anlatma gibi bir sorumluluğu var. Biz buna karşı değiliz. Ama böyle bir gergin ortamda gitmesi durumunda bugün görmek istemediğimiz görüntülerin ortaya çıkacağı ihtimalini göz önünde bulundurarak bunun içinde, 'Sayın Başbakan eğer bu süreçte gerçekten toplumu rahatlatacak, kucaklayacak bir çalışma yapması gerekiyor. Bütün bu sürece yanıt verecek, gelişmeleri halkla, sivil toplum örgütleri ile paylaşacağı bir süreçten sonra, bazı projeleri gündeme getirmesi doğru olur dedik ve bunu da açık yüreklilikle ortaya koyduk' dedi. 'Oturma eylemi sorunun çözümü için önemlidir' DTP'nin Diyarbakır'da 2 gün yaptığı oturma eylemine de dikkat çeken Türk, sorunun demokratik çözümü için oturma eyleminin önemli bir demokratik tavır olduğunu söyledi. Eylemde binlerce insanın bir araya geldiğinin altını çizen Türk, 'Diyarbakır emniyetinin hoşgörü ile yaklaşması sonucunda hiçbir olay olmadı. Çünkü polis halkın arasına sokulmadı uzak bir noktada durdu. Oturma eylemi bir şenliğe dönüştü. Bizim amacımız gerginlik olsaydı, on binlerce insanların bir araya geldiği bir yerde bazı şeylerde gelişebilirdi. Seçim hesapları ile gündemi geren Başbakanın kendisidir. Bizim seçimle ilgili bir sıkıntımız yok ve şimdiye kadar seçimle ilgili bir çalışma da yapmış değiliz' dedi. Türk, Başbakan'ın 'Şırnak'ı istiyorum, Diyarbakır'ı istiyorum, Hakkari'yi istiyorum' dediğini ve bu açıklamaların gerginliğe neden olduğunu söyledi. 'Seçim hesabı yapan ve DTP'ye oy verenlere baskı yapanlar AKP'dir' Kızıltepe'de 200 yıl önce kurulmuş ve son seçimde DTP'ye oy vermiş iki köyün boşaltılmak istendiğini dile getiren Türk, 'Bu evlerin yeri hazine arazidir tapusu yoktur denilerek, köylüler mahkemeye veriliyor. Peki 200 yıl önce kurulmuş köye yeni mi aklınıza geldi. Evleri yıkma tehdidi ile adeta ortamı gerginleştirmek isteyen bir yaklaşım sergileniyor. Bir çok ilde bir çok ilçede bize bilgiler geliyor. Devletin Valisi Kaymakamı bunlar AKP il ilçe başkanı değildir. Şimdiden siyasi partileri bir araya getirerek, DTP'ye karşı tek aday çıkarmaları için çalışmalar yapılıyor. Bütün bunları görüyoruz. Peki bu hangi hukuktur, hangi anlayıştır. Gidip İnsanları toplayıp tehdit edecekseniz, DTP'ye oy vermeyin diyecekseniz, sonra da DTP'yi suçlayacaksınız. Şimdi DTP gerginliğin kaynağıdır deniliyor. DTP ne yapsın, sustu, çalıştı projeler ortaya koydu' şeklinde konuştu. Türk, DTP'nin meclise gönderdiği Demokratik Özerklik Projesi'ne yönelik eleştirilere de tepki göstererek, 'Hep soruyorsunuz sizin projeniz nedir diye. Ne oldu kapağını açmadan okumadan eleştiriler yapıldı. İhanet projesi denildi. Peki o zaman neyi tartışacağız, susturarak, bastırarak sorunları mı çözeceksiniz? Kimi susturacaksınız, kimi bastıracaksınız? Çağımızın değerlerini görmemezlikten geliyorsunuz, dünyada gelişen olaylardan ders almıyorsunuz, sopa politikası ile susturma politikası ile sus diyorsunuz' şeklinde konuştu. 'Sorun çözümü için resmi çağrı yapılsın' Sorunu çözümü için Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı tarafından çağrı yapılmasını isteyen ancak bunun yerine gizli kapaklı görüşmelerin tertiplendiğini belirten Türk, 'Ama bu yok, ne oluyor. DTP, AKP bir araya gelecek, deniliyor. Bizim böyle bir yaklaşımımız yok. Bizim muhatabımız Başbakandır, Hükümettir, sorunu çözecek olan hükümettir. Bölge milletvekilleri ile her zaman görüşüyoruz. Ama şimdiye kadar sorunu çözümü için ne söylediler' dedi. Türk, bütün gelişmelere rağmen diyalog yolunun kapatılmamasını bunun ciddi sorunlara yol açacağı uyarısında da bulundu. Başbakan'ı bu noktaya getiren nedir? Türk, Başbakanın sorumluluğunu hatırlatarak, 'Daralmaya tepki göstermeye gerek yok' diye seslendi. Başbakan'ın 'Sevmeyenler gitsin' demeye hakkının bulunmadığı ifade eden Türk, 'Bir yıl önce kendisi buna karşı çıktı. Nedir bu değişikliğin kaynağı kendisini bu noktaya nasıl geldi. Bir yıl önce kendisi karşı çıktı ama şimdi ya sev ya terk et anlamına gelen bir noktada Sayın Başbakan' dedi. Susurluk'un 12. yıldönümünü değerlendiren Türk, '12 yıl önce ortaya çıkan susurluk ile ilgili bu çeteleşmeyi ortaya çıkaracak çalışma olsaydı bugün Ergenekon yaşanmasıydı. Susurluğun Ergenekon'a dönüşmesine neden olan kim, Ergenekon'un Türkiye'yi kontrol edecek noktaya gelmesine neden olan kim? İşte hukuksuzluk. DTP bütün aydınlarla, sivil toplum örgütleri ile bu sorunun çözümü için ne yapılması gerekiyor. Hangi adımlar atılması gerekiyor. Kürt halkıyla, Türk halkıyla bir proje ortaya koymaya çalışacağız. Bunları ortaya koyun beklentiniz nedir diyeceğiz. Gerçekten çözülmeyen bu ülkede insanların birlikte yaşayacağı bir ortamın hazırlanmasında ısrarlı ve kararlıyız' dedi. Kameramanlar salonu terk etti Bu arada, Ahmet Türk, konuşmasına başlarken, Hakkari'de basın mensuplarına yapılan saldırıyı kınamak amacıyla, kameramanlar salonu terk etti. Eylemi yapan kameramanların her zaman DTP grubunu takip eden kameramanların değil, Başbakanı takip eden kameramanlar olduğu ise dikkat çekti. Bu da protesto olayının da Başbakanlık Basın Merkezi tarafından organize edilmiiş olabileceğini gösterdi. ANKARA (DİHA) |