Wednesday, November 5, 2008

Türk: Başbakan katliniz vaciptir fetvası vermiştir

ahmet_turk3 DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Başbakan Erdoğan'ın son dönemlerde yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan'ın eylemcilere pompalı tüfekle müdahale edilmesini 'Vatandaşın imkanı varsa kendisini koruyacaktır' sözlerini değerlendiren Türk, 'Başbakan bununla bir mesaj veriyor. Eskiden din adamlarının verdiği fetvalar vardı. 'Bunların katli vaciptir' diye. Aslında bu anlama geliyor. Ve bizi hedef gösteriyor. 'Sabrı gösterdik ama bundan sonra göstermeyeceğiz' diyerek katli vaciptir fetvasını verdi. Bir süre sonra Başbakan çıkıp, 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek' diye konuştu.
Partisinin Grup Toplantısı'nda konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına hafta sonu Başbakan Erdoğan'ın Hakkari ve Yüksekova ziyareti sırasında eylemcilerin basın mensuplarına saldırmasını kınayan Türk, olayın kendilerini üzdüğünü dile getirdi. Ağırlıklı olarak bölgedeki gelişmeleri ve Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki tavrını eleştiren ve değerlendiren Türk, DTP'nin yapılan eylemlerin demokratik çerçevede yapılması için büyük çaba sarf ettiğini belirterek, 'Ama birileri DTP'nin demokratik tepki ve eylemlerini farklı yere çekerek, bizi demokratik gelişmelerin önünde engel olarak göstermeye çalışıyor' dedi. Başbakan Erdoğan'ın 'Tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet anlayışına karşı olanlar çekip gitsin' şeklindeki sözlerine tepki gösteren Türk, Diyarbakır'da 'Bu bayrak hepimizin ortak değeridir' dediklerini hatırlatarak, 'Bayrakla ilgili sorunumuz yoktur dedik. Bizim amacımız, Türkiye'nin bütünlüğü içinde hakların sevgi ile kucaklaştığı bir ortamı yaratmaktır. Ama farklı bir şey söyledik. Türkiye farklı mozaiklerin yaşadığı bir cumhuriyettir. Bunları güvence altına alacak bir çalışma yürütüyoruz. Tek bir anlayış yerine farklılıkların güvence altına alınmasını kaçınılmaz görüyoruz' şeklinde konuştu.
'Başbakan 'katli vaciptir' fetvası verdi'
Demokratik tepkilerin gösterilmesinin toplumsal bir hak olduğunun altını çizen Türk, 'Biz her zaman bu tepkilerin cana mala zarar vermeyecek bir konumda gösterilmesi için hassasiyet gösterdik. Ama başbakan tavırları, söylemleri ve yaptıkları ile bu ülkeyi germeye çalışan bir tutuma sahiptir' dedi. DTP'nin önceki gün İstanbul'da yapmak istediği eyleme polisin saldırmasını kınayan Türk, henüz eylem başlamadan Taksim'e çıkmak isteyen partililerine müdahale edildiği ve il başkanlarının gözaltına alındığını belirti. Türk, Vali ve emniyet müdürünün yaptıkları açıklamalar ile ortamı gerdiklerini söyledi. Başbakan'ın ruh halini gördüklerini ve bu yüzden fazla bir şey söylemediklerini dile getiren Türk, Cumhurbaşkanın, 'Sorunun çözümü için bir araya gelin' çağrısının yapıldığı bir dönemde Başbakan'ın yaptığı açıklamaları eleştirerek şöyle konuştu:
'Bu sürecin hepimize zarar vereceği inancı ve bilincindeyiz. Bizim amacımız, halkların halkımızın birlikte sevgi ile kucaklaşacağı bir ortamı yaratmaktır. Sayın Başbakan bu dönemde çıkıyor, elinde pompalı tüfekle ortaya çıkıp, sağa sola ateş eden insan için, 'Eh sabırda buraya kadar, bir yere kadar' diyebiliyor. Şimdi bu mesajın anlamı nedir? Sayın Başbakan burada bir mesaj veriyor. Eskiden din adamlarının verdiği fetvalar vardı. 'Eh ne yapalım bunların katli vaciptir' diye. Aslında bu anlama geliyor. Ve hedef oluyor, gösteriliyor. 'Her türlü sabrı gösterdik ama ne yapalım bundan sonra göstermeyeceğiz. Katli vaciptir fetvasını veriyor. Yine görmek istemediğimiz bir süreçten sonra, Sayın Başbakan çıkacak ve 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek. Böylesine sorumsuzca açıklamalar bu ülkenin Başbakan'ının hakkı değildir. Bu ülkenin vatandaşları böyle açıklamaları böyle bir yaklaşımı hak etmiş değildir.'
'Seçim hesabı ile hareket eden Başbakan'ın kendisidir'
İmralı'da PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulamaları da değerlendiren Türk, 'İmralı'daki gelişmeler, fiziki müdahale konusu bize ulaşınca biz hemen o akşam Adalet Bakanı'nı aradık. Ulaşamadık ama ısrarla çok önemli olduğunu söyledik. 2 saat sonra Adalet Bakanı bizi aradı kendisine olayı anlattık. Bölgede gerginliğe yol açabileceğini söyledik ve 'Lütfen gerginliğin önüne geçin' dedik. Sayın Adalet Bakanı ikinci gün hemen bir açıklama yaptı 'Bunlar yalandır, bunlar oyundur' dedi' şeklinde konuştu. Başbakan'ın sağduyu çağrısı yapmak yerine seçim politikası yürüterek, Van'da, Hakkari'de, Şırnak'ta açıklamalar yaptığını dile getiren Türk, 'Sayın Başbakan elbette bu ülkenin Başbakanı gidecek, her yere gidecek. Halka projelerini anlatma gibi bir sorumluluğu var. Biz buna karşı değiliz. Ama böyle bir gergin ortamda gitmesi durumunda bugün görmek istemediğimiz görüntülerin ortaya çıkacağı ihtimalini göz önünde bulundurarak bunun içinde, 'Sayın Başbakan eğer bu süreçte gerçekten toplumu rahatlatacak, kucaklayacak bir çalışma yapması gerekiyor. Bütün bu sürece yanıt verecek, gelişmeleri halkla, sivil toplum örgütleri ile paylaşacağı bir süreçten sonra, bazı projeleri gündeme getirmesi doğru olur dedik ve bunu da açık yüreklilikle ortaya koyduk' dedi.
'Oturma eylemi sorunun çözümü için önemlidir'
DTP'nin Diyarbakır'da 2 gün yaptığı oturma eylemine de dikkat çeken Türk, sorunun demokratik çözümü için oturma eyleminin önemli bir demokratik tavır olduğunu söyledi. Eylemde binlerce insanın bir araya geldiğinin altını çizen Türk, 'Diyarbakır emniyetinin hoşgörü ile yaklaşması sonucunda hiçbir olay olmadı. Çünkü polis halkın arasına sokulmadı uzak bir noktada durdu. Oturma eylemi bir şenliğe dönüştü. Bizim amacımız gerginlik olsaydı, on binlerce insanların bir araya geldiği bir yerde bazı şeylerde gelişebilirdi. Seçim hesapları ile gündemi geren Başbakanın kendisidir. Bizim seçimle ilgili bir sıkıntımız yok ve şimdiye kadar seçimle ilgili bir çalışma da yapmış değiliz' dedi. Türk, Başbakan'ın 'Şırnak'ı istiyorum, Diyarbakır'ı istiyorum, Hakkari'yi istiyorum' dediğini ve bu açıklamaların gerginliğe neden olduğunu söyledi.
'Seçim hesabı yapan ve DTP'ye oy verenlere baskı yapanlar AKP'dir'
Kızıltepe'de 200 yıl önce kurulmuş ve son seçimde DTP'ye oy vermiş iki köyün boşaltılmak istendiğini dile getiren Türk, 'Bu evlerin yeri hazine arazidir tapusu yoktur denilerek, köylüler mahkemeye veriliyor. Peki 200 yıl önce kurulmuş köye yeni mi aklınıza geldi. Evleri yıkma tehdidi ile adeta ortamı gerginleştirmek isteyen bir yaklaşım sergileniyor. Bir çok ilde bir çok ilçede bize bilgiler geliyor. Devletin Valisi Kaymakamı bunlar AKP il ilçe başkanı değildir. Şimdiden siyasi partileri bir araya getirerek, DTP'ye karşı tek aday çıkarmaları için çalışmalar yapılıyor. Bütün bunları görüyoruz. Peki bu hangi hukuktur, hangi anlayıştır. Gidip İnsanları toplayıp tehdit edecekseniz, DTP'ye oy vermeyin diyecekseniz, sonra da DTP'yi suçlayacaksınız. Şimdi DTP gerginliğin kaynağıdır deniliyor. DTP ne yapsın, sustu, çalıştı projeler ortaya koydu' şeklinde konuştu. Türk, DTP'nin meclise gönderdiği Demokratik Özerklik Projesi'ne yönelik eleştirilere de tepki göstererek, 'Hep soruyorsunuz sizin projeniz nedir diye. Ne oldu kapağını açmadan okumadan eleştiriler yapıldı. İhanet projesi denildi. Peki o zaman neyi tartışacağız, susturarak, bastırarak sorunları mı çözeceksiniz? Kimi susturacaksınız, kimi bastıracaksınız? Çağımızın değerlerini görmemezlikten geliyorsunuz, dünyada gelişen olaylardan ders almıyorsunuz, sopa politikası ile susturma politikası ile sus diyorsunuz' şeklinde konuştu.
'Sorun çözümü için resmi çağrı yapılsın'
Sorunu çözümü için Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı tarafından çağrı yapılmasını isteyen ancak bunun yerine gizli kapaklı görüşmelerin tertiplendiğini belirten Türk, 'Ama bu yok, ne oluyor. DTP, AKP bir araya gelecek, deniliyor. Bizim böyle bir yaklaşımımız yok. Bizim muhatabımız Başbakandır, Hükümettir, sorunu çözecek olan hükümettir. Bölge milletvekilleri ile her zaman görüşüyoruz. Ama şimdiye kadar sorunu çözümü için ne söylediler' dedi. Türk, bütün gelişmelere rağmen diyalog yolunun kapatılmamasını bunun ciddi sorunlara yol açacağı uyarısında da bulundu.
Başbakan'ı bu noktaya getiren nedir?
Türk, Başbakanın sorumluluğunu hatırlatarak, 'Daralmaya tepki göstermeye gerek yok' diye seslendi. Başbakan'ın 'Sevmeyenler gitsin' demeye hakkının bulunmadığı ifade eden Türk, 'Bir yıl önce kendisi buna karşı çıktı. Nedir bu değişikliğin kaynağı kendisini bu noktaya nasıl geldi. Bir yıl önce kendisi karşı çıktı ama şimdi ya sev ya terk et anlamına gelen bir noktada Sayın Başbakan' dedi. Susurluk'un 12. yıldönümünü değerlendiren Türk, '12 yıl önce ortaya çıkan susurluk ile ilgili bu çeteleşmeyi ortaya çıkaracak çalışma olsaydı bugün Ergenekon yaşanmasıydı. Susurluğun Ergenekon'a dönüşmesine neden olan kim, Ergenekon'un Türkiye'yi kontrol edecek noktaya gelmesine neden olan kim? İşte hukuksuzluk. DTP bütün aydınlarla, sivil toplum örgütleri ile bu sorunun çözümü için ne yapılması gerekiyor. Hangi adımlar atılması gerekiyor. Kürt halkıyla, Türk halkıyla bir proje ortaya koymaya çalışacağız. Bunları ortaya koyun beklentiniz nedir diyeceğiz. Gerçekten çözülmeyen bu ülkede insanların birlikte yaşayacağı bir ortamın hazırlanmasında ısrarlı ve kararlıyız' dedi.
Kameramanlar salonu terk etti
Bu arada, Ahmet Türk, konuşmasına başlarken, Hakkari'de basın mensuplarına yapılan saldırıyı kınamak amacıyla, kameramanlar salonu terk etti. Eylemi yapan kameramanların her zaman DTP grubunu takip eden kameramanların değil, Başbakanı takip eden kameramanlar olduğu ise dikkat çekti. Bu da protesto olayının da Başbakanlık Basın Merkezi tarafından organize edilmiiş olabileceğini gösterdi.
ANKARA (DİHA)

Başbakan'ın sözlerinin yankısı: Kürtçe konuşan yurttaş dövüldü

mehmetzekibucaga Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Hakkari'de yaptığı konuşmada 'Ya sev ya terk et' demesi, daha sonra pompalı tüfekle göstericilere saldıranlar için 'böyle imkanları, tedbirleri varsa yapabilirler' şeklinde açıklamaları ırkçı saldırıları körüklüyor.

Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde telefonda annesiyle Kürtçe konuştuğu için Mehmet Zeki Bucağa (28) adlı yurttaş darp edildi. Kolu kırılan Bucağa, Gazi Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
Gölbaşı'nda telefonda annesiyle Kürtçe konuşan Mehmet Zeki Bucağa, iki kişinin saldırısına uğradı. Kolu kırılan Bucağa, Gazi Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Konu hakkında bilgi veren Bucağa, Van'dan dört ay önce Ankara'ya inşaat işlerinde çalışmak için geldiğini belirterek, şunları söyledi: 'Doğru dürüst iş bulamadığım için memlekete geri dönecektim. Gölbaşı'nda alacak param vardı. Onu almaya gitmiştim. Paramı aldıktan sonra daha önce tanıştığım bir galeriye girdim oturdum. O esnada telefonum çaldı. Arayan annemdi. Bende telefonu açıp Kürtçe konuşmaya başladım. O esnada galerinin içinde iki kişi daha oturuyordu. Birisi kalktı 'Sen Kürtçe konuşamazsın yasaktır' dedi. Ben de senin diline ben nasıl saygı duyuyorsam senin de benim dilime saygı göstermen gerekir dedim.'
2 kişi gözaltına alınıp serbest bırakıldı
Böyle söyledikten sonra o kişinin üzerine yürüdüğünü öne süren Bucağa, 'Bana bir yumruk vurdu. Daha sonra orada bulunan ağabeyi de yardım etti ve benim kollarımdan tutup dışarı çıkardılar. Orada da dövmeye başladılar' dedi. Kendisini korumak için yanında bulunan çakıyı çıkardığını ifade eden Bucağa, her iki kişinin kolunu arkadan büktüğünü ve bu şekilde kırdığını söyledi. Bucağa iki şahsın kaçmaya çalışırken, polis tarafından yakalandığını ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldıklarını ileri sürdü.
'İHD'ye başvuracağız'
Bucağa'nın amcası Cemal Bucağa'da olay gerçekleştikten sonra polisin kendisini aradığını ve ambulansla yeğenini Gazi Hastanesi'ne götürdüklerini söylediğini belirtti. Kendisinin de Gölbaşı'nda inşaatlarda çalıştığını ifade eden Cemal Bucağa, 'Hemen hastaneye geldim. Geldiğimde yeğenim kanlar içindeydi. Yeğenim annesiyle Kürtçe konuştuğu için dövülmüş. Polis bize mahkemeyle uğraşmayın, davacı olmayın dedi. Biz de kabul ettik ama yeğenimin kolunu kıranlar davacı olacaklarını söylemişler' diye konuştu. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştıklarını söyleyen amca Bucağa, İHD'ye başvuracaklarını söyledi.
ABDURRAHMAN GÖK - ANKARA (DİHA)

TBMM Newroz'daki ölümleri görmedi, polisi akladı

newroz2008cuneyt TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Siirt, Van ve Hakkari'de 4 kişinin ölümü ve yüzlercesinin yaralanmasıyla sonuçlanan Newroz olaylarına ilişkin hazırladığı raporda polisi akladı.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından Siirt, Van, Hakkari ve ilçelerinde Newroz'da yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan 147 sayfalık raporda, polisin ateş ederek ölüme sebebiyet vermesine rağmen, olaylarda polisin silah kullanmadığı belirtildi.
Alt komisyon tarafından hazırlanan raporda, Newroz olaylarında yaşanan ölümlerin polisin müdahalesinden kaynaklandığını ortaya koyan somut bilgi ve ifade olmadığından, ölümlerin şüpheli durumlarının devam ettiği belirtildi.
Alt komisyonun hazırladığı raporda, Newroz'un bayram kutlamasından uzak olup, kutlama ve basın açıklaması bahanesiyle PKK'nin propagandasını yapma ve gövde gösterisi amacına yönelik olduğu ileri sürüldü.
Polis sadece maddi güç kullanmış
zeki_erinc_newroz_sehidi_van1 Newroz'da birçok yerde polisin silah kullandığının gazete ve televizyonlara yansımasına rağmen, polisin silah kullanmadığı öne sürülerek şunlara yer verildi: 'Kolluk kuvvetleri olaylara katılan göstericilere, dağılın ihtarında bulunmuş, sonrasında topluluğu dağıtmak için zor kullanmıştır. Polis, olaylarda sadece maddi güç kullandı, silah kullanmadı.'
Raporda, Zeki Erinç ve Ramazan Dal'ın silahtan atılan mermiler sonucu öldükleri, ancak polisin göstericileri dağıtmak için 26 bar'lık plastik mermi atan silahlar, 852 adet gaz fişeği, 572 adet gaz el bombası, 16 adet sis el bombası, 405 adet FN 303 savunma fişeği kullandığı belirtildi.
Hazırlanan raporda, Yüksekova'da polis kurşunuyla ölen İkbal Yaşar olayına ilişkin soruşturmada ilerleme kaydedilmediği belirtilerek, 'Yaşar'ın ölümüne neden kurşunun nereden ve kimin tarafından atıldığının henüz tespit edilemediği sonucuna varılmıştır' denildi.
Ölümlerden polis sorumlu değilmiş
<IMG hspace=5 src="resimler/vannewroz2008polisteror.jpg" align=right vspace=5 border=0>Hazırlanan raporda, yaşanan ölümlerden polisin sorumlu olmadığı kaydedilerek şunlara yer verildi: 'Her iki vatandaşımızın ölümünün polisin saldırısından kaynaklandığını ortaya koyan somut bilgi ve ifade olmamasına rağmen, olaylarda güvenlik güçlerinin silah kullanan gösterici tespit edemedikleri ve kendilerinin silah taşıdığı düşünüldüğünde; bu yaralama ve ölümlerin nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır.
Yoksa, 'bu yaralanma ve ölümlerin kolluk tarafından meydana getirildiği' gibi bir şüphenin her zaman kişilerin zihninde olması muhtemeldir.'
Raporda ayrıca, polislerin göstericilere aşırı ve orantısız güç kullanması şeklinde Türkiye'yi dünya kamuoyu önünde de zor duruma sokacak davranışlarda bulunmalarının önüne geçebilmek amacıyla ciddi ve sürekli eğitim altında bulundurulmalarının zorunluluğuna dikkat çekildi.vannewroz2008polisteror
Ertuş'a işkence değil kötü müamele yapılmış
Raporda, görüntüsü ekranlara yansıyan ve polisin kolunu burktuğu Cüneyt Ertuş olayında, Ertuş'un kolunun kırılmadığı, sadece polisin orantısız güç kullandığı belirtildi. Komisyon, Ertuş'un maruz kaldığı uygulamaların işkence değil 'kötü muamele' olarak değerlendirilebileceği sonucuna vardı.
turk_polis_kol_kirdi Alt Komisyonun hazırladığı Siirt olaylarına ilişkin raporda ise DTP Diyarbakır Milletvekili ve komisyon üyesi Akın Birdal arasında geçen diyaloga da yer verildi. Raporda, Siirt İl Emniyet Müdürü'nün agresif tutum içerisine girdiği belirtilerek, 'İl Emniyet Müdürünün, o anki ortamın ve öncesindeki olayların verdiği gerginlik içinde olmasından kaynaklandığı düşünülen bir agresiflik içinde olduğu ve olayların büyümemesi, kimsenin zarar görmemesi için birlikte hareket etmek arzusuyla elini uzatan Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal'a karşı sarf edilen söz ve tutum, değil TBMM'nin bir üyesine, hiç bir kimseye karşı kabul edilemez niteliktedir' ifadelerine yer verildi.
Bu ve buna benzer olayların yaşanmaması için önerilerde bulunulan Alt Komisyonun raporu, yarın TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda ele alınacak.
ANF
Kürt halkı Erdoğan'ın yaptıklarını unutmadı / Video

İlk siyahi ABD Başkanı Obama'dan zafer konuşması

Demokrat senatör Barack Obama, 47 yaşında Beyaz Saray'ı kazanan ilk siyahi kişi oldu. John McCain yenilgisini kabul etti ve rakibini kutladı. Obama, onbinlerce kişinin toplandığı Chicago'da 'Amerika'ya değişim geldi' dedi.barakobamaabd
Amerikan başkanlık seçimlerinde tarihi bir gün yaşandı. Demokratların adayı Barack Obama, ülkenin ilk siyahi başkanı oldu. Obama, Avrupa saatiyle 5.05'te galibiyeti ilan edildikten bir saat kadar sonra Chicago'da Büyük Park alanında sahneye çıktı.
Henüz tamamlanmamış sonuçlara göre Obama 349 seçici üye elde ederken, McCain 147'de kaldı. Şu ana kadar toplam 114 milyon 316 bin oy sayıldı. Obama bu oyların 59 milyon 410 bini 808'ini, McCain ise 53 milyon 471 bin 628'ini aldı.
Barack Obama zaferini, 'Amerika'ya değişim geldi' sözleri ile özetledi. Obama, 'Uzun zaman gerekti. Ama bu akşam, bugün ve bu seçim boyunca tamamladıklarımız sayesinde, bu tarihi anda değişim Amerika'ya geldi' dedi.
Bu sizin zaferiniz
'Eğer halen birisi Amerika'da her şeyin mümkün olduğundan şüphe ediyorsa, kendisine kurucu babalarımızın rüyasının halen canlı olup olmadığını soruyorsa, bizim demokrasi gücümüzden halen şüphe duyuyorsa, cevap bu akşam verildi' şeklinde konuştu.obamasecmenleri
Obama, yeni First Lady Michelle Obama, gelecek ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve aileleri sahneye çıkmadan önce 'Bu sizin zaferinizdir' diye ekledi. Obama'nın konuştuğu alanda 65 bin kişi toplandı.
72 yaşındaki McCain ise sonuçların belirlenmesinden hemen sonra yenilgisini kabul etti ve Obama'yı kutladı. McCain, 'Bu başarısızlık sizin değil, benimdir. Sonuçların farklı olmasını dilerdim' şeklinde konuştu.
Rekor katılım
Mevcut Başkan George W. Bush'un 20 Ocak'ta yerini Obama'ya bırakması gerekiyor. Bush yaptığı açıklamada, bu geçişin çok yumuşak geçeceği sözünü verdi.
Amerikan başkanlık seçimine katılım oranının yüzde 66 civarında olduğu bildirildi. 'RealClearPolitics' adlı bağımsız kuruluşuna göre rekor seviyedeki katılım sonucu Demokrat Barack Obama oyların yüzde 52'sini, Cumhuriyetçi rakibi John McCaine ise yüzde 47'sini aldı. 1960 yılında John F. Kennedy'nin kazandığı seçime yüzde 63,1 oranında katılım sağlanırken, 2004'te George Bush'un kazandığı seçime katılım oranı ise yüzde 55,3'tü.ANF

RUSYA’NIN HEWLER BAŞKONSOLUSU GRAEV’DEN 140.MADDEYE TAM DESTEK…

051108114800 4-Nov-08 [17:45] PNA-Federal Kürdistan Parlamento başkan yardımcısı Dr. Kemal Kerkuki bugün Federal Rusya’nın başkent Hewler başkonsolusu Vagev Graev ‘i makamında kabul etti. Başkonsolus Graev, Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerdeki sorununun anayasal çerçevede çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayarak 140. maddeyi tam desteklediklerini belirtti.

Kürdistan yönetimi ile Rusya arasındaki ilişkilerin ele alındığı görüşmede  Başkonsolus Graev,  Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerdeki sorununun anayasal çerçevede çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayarak 140. maddeyi  tam desteklediklerini belirtti.

Irak’ın son siyasi sürecinde meydana geldiği sorunların çözümü noktasında görüş alışverişinde  de bulunulduğu görüşmede  Kerkuki, Kerkük’ün Kürdistani kimliği ile bir Irak şehri olduğunu  dikkat çekerek Kerkük ve diğer koparılmış bölgeler ile ilgili anayasada yer alan 140.maddenin  uygulanması gerektiğinin altını çizdi.


PETROL TESİSLERİ “IRAK PETROL POLİSİ” TARAFINDAN KORUNACAK

041108103118 4-Nov-08 [9:20] PNA-Irak’ın 2003’ten beri sayısız saldırıya uğrayan petrol tesislerinin 4 yıla kadar tamamen "Irak petrol polisi" tarafından korunacağı bildirildi. Irak’ın, 2012’de petrol tesislerini tamamen kendisi kontrol edebileceği belirtildi. Koalisyon güçlerinden dün yapılan yazılı açıklamada, istenen kredilerin alınması halinde, Irak’ın 2003’ten beri sayısız saldırıya uğrayan petrol tesislerinin 4 yıla kadar tamamen "Irak petrol polisi" tarafından korunacağı belirtildi. Açıklamada, Amerikalı General Franck Helmick’in hafta içinde petrol polisinin başındaki Iraklı general Hamid Abdullah ile bir araya geldiği ve General Abdullah’ın, "Gereken bütçeyi alabilmemiz halinde boru hatlarımızı 2012’ye kadar kendimiz koruyabilecek hale geliriz" dediği belirtildi. Irak İçişleri Bakanlığı’na bağlı bu birim 31 bin polisten oluşuyor. Iraklı general, çok uluslu koalisyonun desteğindeki Savunma Bakanlığından 5 bin adam daha istiyor. Iraklı general, ayrıca telsiz ve hafif silahlarla donatılmış, motosiklet ya da otomobilli petrol polisinin acil müdahalelerde bulunabilmesi için helikopter de talep ediyor. Amerikan ordusuna göre bu birim, direniş grupları ya da petrol kaçakçılarının sabotajlarının sayısını yüzde 90 oranında azaltabildi. Irak’ta bugün günlük petrol üretimi 2,5 milyon varil. Bu miktar, savaşın başladığı Mart 2003’teki miktara denk düşüyor.