Thursday, September 11, 2008

KÜRTLER 36. PARALELE RAZI MI?

36paralel

Kürtler ile merkezi Irak hükümeti arasındaki kriz giderek derinleşiyor. İşin en tuhaf ve ilginç tarafı Kürt yöneticilerinin yaşanan krizin derinliğini kendi basın ve kamuoylarından gizlemesidir.

Kürtler ile merkezi Irak hükümeti arasındaki kriz giderek derinleşiyor. İşin en tuhaf ve ilginç tarafı Kürt yöneticilerinin yaşanan krizin derinliğini kendi basın ve kamuoylarından gizlemesidir. Güney Kürdistan basın ve medyası yaşanan soruna karşı ilgisiz mi? Yoksa sorunu olduğu gibi yansıtmaktan çekiniyorlar mı? Bilemiyorum. Yetkililer yaşanan gelişmeler hakkında basın ve kamuoyunu bilgilendirmiyorlar bu açık.

Hewlêr erbil katliami

DİYALA KÜRTLERDEN ARINDIRILDI, KÜRT HÜKÜMETİNDEN SES YOK
ANF-Çünkü Arap orduları Diyala’ya girdiklerin bugüne kadar operasyon üzerine operasyon düzenliyorlar. Resmi rakamlara göre dokuz-on günlük süreç içinde yaklaşık olarak 800 kişi gözaltına alındı. Diyala halkı “operasyonlarda yakalanan 800 kişinin çoğunluğu resmi dairelerde çalışan Kürtlerdir” diyor. Bu operasyonlarla Diyala kent yönetimi tümden Kürtlerden arındırılıyor. İşin ilginç yönü hiçbir Kürt yetkili bu operasyonlara ‘dur’ demiyor ve sessizliklerini koruyorlar. Bir şehirde bu kadar ‘terörist’ barınmışsa demektir ki tüm şehir halkı ‘teröristlere’ yardım yataklık yapmıştır ve ‘teröristlerin’ çoğunluğu Kürt’tür. Acaba bu mümkün mü?   
Diyala ve Xaneqin’den sonra sıranın Süleymaniye ve Hewler’e gelirse hiç şaşmamak lazım. Mevcut politikalarla Arap ordularını Kerkük’te durdurmak mümkün değildir.
KÜRTLER 36. PARALELE RAZI MI?
Kürtler kendi duruşlarıyla adeta Arap ordularına Güney Kürdistan’ı işgal edin davetiyesi çıkarıyorlar. Bunun ne kadar bilinçli ya da bilinçsiz olduğu başka bir tartışma konusudur. Burada sorgulanması gereken Kürt yetkililerin oldukça pasif bir savunma içerisinde olmalarıdır.

Öyle görünüyor ki Kürtler şimdiden 36. paralele razıdırlar. Yeter ki o statüden daha geri bir konuma düşürülmesinler. Kerkük giderse ardı sıra Süleymaniye, Hewler ve Dohuk’un da gideceği bilinmelidir.
Mevcut durumda bile Güney Kürdistan’ın peşmerge ve asayiş güçlerinin maaşları ödenmekte zorluk çekiliyor. Yine ekonomik hiçbir geliri olmayan bir Kürt hükümetinin göbekten merkezi Irak hükümetine bağlanmayacağını kimse söylemesin.

09 May 2007 19 and wounded 70 people erbil hewler katliam bomb

ULUSLA BİRLİK POLİTİKASI YOK
Bugüne gelinmesindeki en büyük sebep Güneyli güçlerin başta ulusal bir politikalarının olmayışı, yine kendi içlerinde parti (YNK ve KDP) çelişkilerinin en üst düzeyde devam etmesinden kaynaklanmıştır. Kendi içlerinde birlik ve ortak bir politikası olmayan güçleri kim ciddiye alabilir. İki ayrı peşmerge gücü, iki ayrı istihbarat örgüttü (Parastin, Zanyari), iki ayrı federal hükümet (Soran ve Behtinan), dış güçlerle iki ayrı devletmiş gibi ilişkilenmeler ve anlaşma yapmaları v.b durumu nasıl izah edilebilir.
Bu tabloya bakıldığında burada Kürt halkı adına olumlu tek bir şey çıkar mı? Ya da bu tabloyla güçlü bir duruş sergilenebilir mi? Elbette Arap ordularını Kerkük, Xaneqin, Diyalaya çağıran daha sonra Maxmur, Şengal, Şexan, Dohuk, Süleymaniye ve Hewler’e çağıracak olanda bu duruş olacaktır.
erbil Hewlêr katliami TALABANİ ARAPLARIN BU POLİTİKASINA DESTEK VERİYOR
YNK, özelde Celal Talabani Arapların bu politikasına destek vermektedir. KDP içinde ismini vermek istemeyen bir yetkili; “sorunun bu düzeye gelmesinde YNK’nin Kerkük sorunu noktasında takındığı tavır oldukça belirleyici olmuştur” diyor.
KDP'liyetkilinin yaptığı değerlendirme şöyle: “Kerkük politikasının dönüm noktası Celal Talabani’n 25 Şubat 2007 tarihinde hastalanması ve tedavi için Ürdün’e götürülmesiydi. Asıl politika burada belirlendi. Daha sonra 2 Şubat 2008 tarihinde Celal Talabani’n Kerkük’te Türkmen ve Araplarla yapmış olduğu toplantı ve sonrasında Türkiye ziyareti Kerkük politikası ve Irak’ta ki Kürtlerin statüsünü belirlemiştir. Sorun ne kadar Kerkük sorunu olarak görünse de Kerkük sorunun altında Kürt statüsü belirlenmiştir.
Irak parlamentosunda onaylanan 24 maddeyi tartışmak için 22 Ağustos 2008 tarihinde Bağdat’ta KDP ve YNK pilotbüro üyeleriyle Mesut Barzani ve Celal Talabani toplandıklarında bu toplantıda Celal Talabani’nin ‘Kerkük bir Arap şehridir Kerkük konusunda yapabileceğimiz bir şey yoktur. Boşuna çaba harcamayalım.’ şeklinde tavır takındı ve onun için yapılan bu toplantı sonuç almadan dağılmıştır’’ dedi.
Yine bir taraftan Kerkük sorunu tüm sıcaklığıyla tartışılırken diğer taraftan Celal Talabani Kerkük il yönetimine (polis, asker ve diğer resmi dairelere) yetkili düzeyde yeni 300 Türkmen’in alınması için talimat veriyor. Böylelikle Kerkük il yönetiminde yaklaşık olarak 1500 Türkmen alınmış oluyor. Anlaşılan o ki Celal Talabani sorun daha tartışma sürecinde iken yetkisini kullanarak Kerkük’ü Türkmen ve Araplara teslim etmek istiyor. 
Sonuç olarak Kürtler, Araplar neden böyle davranıyor demekten ziyade, Kürtlerin kendi içlerinde neden birlik olmadıklarını, tarihi bir fırsattı bireysel ve ailesel çıkarlara kurban edilmesini sorgulamalılar. Sorun çözümü, Kürtlerin birliğinden geçer.
Çünkü ufukta Kürtler istemeseler de Araplarla son bir çatışma daha yaşayacaklar.

 

0 Yorum: