Milliyet-Gökçer Tahincioğlu ‘Her şehit için DTP’li öldürülmeli’ denilen köşe yazısını ‘fikir özgürlüğü’ olarak değerlendiren Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararını mahkeme ‘isabetli’ buldu Bolu 2. Komando Tugayı’nda vatani görevini yapan 13 askerin 7 Ekim 2007’de şehit düşmesinin ardından Bolu Express gazetesindeki köşesinde “Türk, işte karşında düşmanın” başlıklı bir yazı kaleme alan I.E., terörle mücadeleyi anlattı. I.E., yazısının devamında DTP milletvekillerinin, DTP yöneticilerinin ve DTP’li belediye başkanlarının isimlerini tek tek sıraladı. I.E., yazısında şu ifadelere yer verdi: “Yüce Türk Ulusu, işte karşında düşmanın. ‘PKK bölücü terör örgütüdür onun mensupları da vatan hainidir’ demedikten sonra bunların topu Türk düşmanı olarak bundan sonra ‘sivil yurtsever’ unsurların hedefi olacaktır. Kahpece pusu kuran, dağdaki teröristin peşinde koşmaktansa üç-beş mikrobu temizleyip bundan sonra ‘Bir bizden beş sizden tamam mı, devam mı?’ demek gerekir. Bunu yapacak ve diyebilecek yurtsever unsurlar da çıkar elbet. Toplumun arzusu, yoğun olarak bu yöndedir. Bundan böyle şehit edilen her güvenlik görevlisine karşın, bunlardan birinin aynı kaderi paylaması toplumun çoğunluğunun isteği haline gelmiştir. Artık kangren olmuş uzuv veya uzuvların kesilip atılma zamanı gelip geçmiştir.” ‘Düşünce özgürlüğü’ sayıldı DTP Diyarbakır Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, yazının yayımlanmasının ardından avukatı Duran aracılığıyla Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılığın, ifade alıp duyuruyu karara bağlamak dışında araştırma gerektirmeyen soruşturması altı ay sürdü. Savcılık, soruşturma da sonunda yazıyı hukuka uygun bularak takipsizlik kararı verdi. Kararda, yazının düşünce özgürlüğü kapsamında olduğu vurgulandı. Mahkeme de uydu Duran, takipsizlik kararının kaldırılarak dava açılması için Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Dilekçede, yazının halkın bütününde suç işlemeye alenen tahrik eylemini oluşturduğu ifade edilerek şöyle denildi: “İçinde açıkça infaza ve öldürmeye davet ve tahrik ifadeleri taşıyan bir yazının, savcı tarafından aklanmış olması kamu vicdanını ve toplumun adalet duygusunu derin biçimde yaralamıştır. Savcılığın takipsizlik kararına karşı verilen genel tepki ‘bu da suç değilse suç ne’ biçimindedir. ” ‘Karar isabetli’ Mahkeme de savcılığın isabetli bir karar verdiğine işaret ederek itirazı reddetti. Mahkemenin kararında, savcılığın verdiği kararda isabetsizlik bulunmadığı vurgulandı. Duran da kararı AİHM’ye taşımaya karar verdi. Bu tip kesinleşen kararlara karşı Adalet Bakanlığı’nın “kanun yararına bozma” hakkı bulunuyor. Ancak bakanlık bu yola başvurmazsa iç hukuk yolları tamamen tükenmiş oluyor. Bu durumda savcılığın kesinleşen kararına göre, AİHM aksi bir karar verene kadar DTP’lilerin öldürülmesi için çağrı yaparak isim listesi yayımlamak suç sayılmayacak. |
0 Yorum:
Post a Comment