M. Ali Birand-Posta Bayram günlerinde başladı ve bugüne kadar geldik. Neredeyse iki haftadır, PKK bu ülkenin gündemini elinde tutuyor. Kanlı saldırılar ve cinayetleriyle, kamuoyuna hakim oldu. Kendi kendimizi aldatmayalım. Belki hoşumuza gitmeyecek, ancak PKK büyük bölümümüzün kimyasını bozdu. Kafamızdaki dengeleri alt üst etti. Bugün yavaş yavaş toz duman dağılıyor. Eğer gerçekçi bir bilanço çıkarırsak, hem içine düştüğümüz karmaşayı, hem de kafamızdaki dengelerin nasıl değiştiğini çok daha iyi görebiliriz. 1. GÜNDEMİ ELİMİZDEN KAÇIRDIK: PKK, bundan önce de çok kanlı saldırılar düzenlemiş, ancak hiçbir zaman böylesine bir etki yaratmamıştı. Bu defakinin farkı, arka arkaya (hem içerde, hem dışarıda) iki girişimle, istediği anda istediği yeri vurabileceğini gösterdi. Çok anlamlı iki hedef seçilmiş, zamanlaması (Tezkere ve Terör zirvesi öncesinde arka arkaya iki saldırı) ilginç şekilde hesaplanmış. Bu olaylar Türk kamuoyunu çok şaşırttı. PKK kendini gündemin başına oturttu. Manşetlerden ve yorum sayfalarından inmedi. Türk kamuoyunu etkileme gücünü göstermiş oldu. Ne yapılırsa yapılsın engellenemeyen bir PKK imajı yarattı. 2. TSK, AÇIKÇA SORGULANIR OLDU: Aktütün ve Diyarbakır saldırıları en çok Türk Silahlı Kuvvetlerinin kamuoyundaki “yenilmez” , her şeyi iyi yapar imajını etkiledi. Daha da önemlisi, son aylarda duruma hakim olduğu, PKK’yı perişan ettiği, önemli darbeler vurarak köşeye sıkıştırdığı izlenimini sarstı. Aktütün karakolunun daha önce 2 defa saldırıya uğraması, 30 un üstünde şehit verilmesine rağmen, 3 üncü defa aynı durumla karşılaşılması üzerine , Genelkurmay’ın “Karakolun yerini değiştirecektik, ancak para yetmedi” açıklaması kafaları karıştırdı. Demek ki, askerde sanıldığı kadar organize değilmiş, PKK’nın belinin kırıldığı iddiaları gerçekleri tam anlamıyla yansıtmıyormuş izlenimini yaygınlaştırdı. O güne kadar TKS’yı kırmak istemeyen yorumcular dahi, Askeri müthiş bir eleştiri altına aldı. İlk defa, TSK’nın terörle mücadelede yarattığı karizması fena halde çizildi. Yeni bir “Asker-Sivil’ ilişkisi, “Askerden hesap sorulması” dönemine girilmiş oldu. 3. TÜRK KAMUOYU BİRBİRİNE GİRDİ: Türk kamuoyunun kimyasını bozan, işte bu gelişmelerdi. Güvenilen dağlara kar yağmış., Asker suçlanır olmuş, Hükümet ile TSK dengesi iktidar lehine bozulmuştu. Herkes birbirini suçlamaya başladı. Kimi Askeri, kimi Barzani’yi, diğeri ABD’yi sorumlu tuttu. Hiçbir tutarlığı olmayan, abuk sabuk öneriler ortaya atıldı. Modası geçmiş tampon bölgeden, Barzani’nin yakalanıp, Öcalan gibi Türkiye’ye getirilmesine kadar inanılmaz açıklamalar duyuldu. Toplumun morali bozuldu ve demokrasiyi zedeleyecek eski uygulamalara geri dönülmesi tartışılır oldu. 4. ANKARA-ERBİL YAKINLAŞMASI ENGELLENDİ: PKK’nın son saldırılarının diğer yan etkisi, bir süredir düzeltilme sürecine sokulan, Türkiye-Kuzey Irak Yönetimi ilişkilerinin tekrar bozulması oldu. Barzani yönetimi, aylardan beri Ankara ile ilişkileri geliştirmek istiyordu. Sırtlarını Tahran’a dayamak yerine, Ankara’ya yakınlaşma eğilimi çok açık şekilde artmıştı. Bu yönde gelişme sağlamak için temas imkanları arıyorlardı. PKK’yı yeterince kontrol altına alamadıkları bir gerçekti. Ancak, Ankara ile birlikte bu konuyu çözebileceklerini düşünüyorlardı. PKK; son saldırısıyla ön aldı. Barzani’nin Türkiye cephesine geçmesini engellediler. Barzani ile Türkiye kavga ettikçe, PKK rahatlayacaktır. Aktütün ve Diyarbakır saldırıları, Türk-Kuzey Irak yakınlaşmasını hiç değilse bir süre için askıya alacaktı. 5. PKK TARAFTARLARINA MORAL VERDİ: Son iki saldırının PKK açısından çok önemli sonucu, terör örgütünün bölgedeki taraftarları arasındaki etkinliğini yeniden artırması oldu. Hem kadrolarına, hem de sempati duyanlara moral dağıttı. “Ben buradayım ve istediğim anda Türkiye’yi birbirine sokacak gücüm var” mesajı verdi. 6. AKP’Yİ GÜNEY DOĞU’DA GERİLETTİ: Saldırıların önümüzdeki yerel seçimler üstünde de etkisi olacak. PKK, Aktütün ve Diyarbakır sonrasında, AKP’nin Güneydoğu’daki oylarının büyük oranda erimesini sağlayacaktır. AKP, ister istemez sertleşecek, bir dizi, yeni askeri ve yasal önlemler alınmasına yeşil ışık yakacak. PKK’ya yönelik söylemi sertleşecek. Bu durum, Güneydoğu’da alkışlarla karşılanmayacak. Aksine, PKK’ya dolayısıyla DTP’ye kayış artacak. Oysa, Başbakan Diyarbakır’ı DTP’den koparmayı planlıyordu.. PKK, bu saldırısıyla DTP’nin önünü açtı. Eski oylarını geri aldı. SONUÇ: Böyle bir ortamda yapılacak en büyük hata, soğukkanlılığımızı kaybetmek olur. Herkes bir sorumlu arar, TSK’yı yerden yere vurur, Barzani’yi dövmeye kalkar, Kuzey Irak’ta tampon bölge kurmaya kalkarsak, hiçbir yere varamayız. Toz duman iyice dağıldıktan sonra Ankara gerçekten işin temeline inecek adımlar atmaz, olup biteni unutup, günlük iç siyaset kavgalarında kaybolur, Kuzey Irak ile dayak değil, diyalog yolu denemezse bu ülkeye ihanet etmiş olur. |
0 Yorum:
Post a Comment