Türk karikatürcüleri; T.Erdoğanı çizerken, kediye benzetirler… Bazen düşünüyorum; acaba kedinin hangi karekterine istinaden yapıyorlar bu benzerliği… Aşağıdaki karikatürde görüldüğü gibi kedinin beceriksizliğine mi?....Yoksa halk arasındaki yaygın inanca göre; kedilerin nankörlük özelliğine göre mi?. Türkçedeki nankör kelimesi; Kürtçeden ödünç alımış bir kelimedir… Nan+ Kûr (ekmek+ görmeyen, kör) kelimelerinin birleştirilmesinden türetilmiş ve kendine yapılan iyiliğin değerini bilmeyenler için kullanılır… İyilik yaptıkları, kucak açtıklar insanların ihanetine uğradıklarından olacak, nankör kelimesi Kürtler tarafından çok kullanılır.. Bu konuda Kürtlerin; ’’ nanê me de; xwêy tunne … ’’ diye; önemli bir özdeyişleri de vardır.. Kürt geleneklerinde tuz; dostluğu, sadakatı, insanlığı simgeler…Bu yüzden de Kürtler ekmek verdikleri insanların ihanetlerine uğradıkları zaman, ’’Qey nanê me de xwey tunne bu!’’ (belki ekmeğimizde tuz yoktu); diyerek serzenişte bulunurlar ve avunurlar… T. Erdoğan’ın son dönemlerde Kürt illerine yaptığı gezilerde takındığı tavırlar ve söylediği sözler; onun kedileri gölgede bırakacak bir nankörlük karekterine sahip olduğunu ortaya çıkardı... Hatırlarsanız: T.Erdoğan ; Siirt’te okuduğu bir şiir yüzünden; soruşturmaya uğramış, hatta mahkum edilmişti... Bu gün kolkola olduğu Kemalist güçler tarafından meclise girmesi engellenmişti... Muhalefetle yapılan uzmaşmalar sonunda; yeniden seçilebilirliği sağlanmıştı... İptal edildiği için yenilenen Siirt seçimlerinde; Kürtler, oylarıyla onu meclise taşımışlardı.. T. Erdoğan; çoluk çocuğunun iaşesini; Siirt milletvekili olarak aldığı maaşla sağlıyordu... Yani; bugün Kürtleri techir politikasıyla tehdit eden ve halkı pompalı tüfeklerle Kürtlere saldırtmak isteyen T.Erdoğan; ekmeğini; Siirt’lilerin verdiği oyların sayesinde kazanıyordu... Kürtlerin ekmeğini yedikten sonra; Kürtlerin katline ferman çıkaran sadece T. Erdoğan mıdır...?.. Tabii ki hayır ... Türk siyasal yaşamında bu türden insanların sayısı sayılmayacak kadar fazladır.. Örneğin; uzun dönem Hakkari milletvekilliği yapmış: Mazhar Müfit Kansu [1] adında bir milletvekili vardır... Rodos’lu olan bu adamın Hakkari’yle uzak-yakın hiç bir ilgisi yoktur... Bu adam yaşamı boyunca; enerjisini sadece iki görevi yürütebilmek için kullanmıştır... Birinci görevi; M.Kemal’e kapı kulluğu yapmak... İkinci görevi de; Kürt milletini tarihten silmek için çaba sarfetmek olmuştur... Kürt illerinden seçilen milletvekillerinin,%99 u da kendilerini bu geleneğe uydurmuşlardır.. Bunlar milletvekiliği oylarını alıp, maaşlarını ceplerine indirdikten sonra ilk mesailerine; Kemalizme kulluk etmek ve Kürtlerin varlığını inkar etmekle başlarlar.. Doğrusu: Kürtleri; başka yerlere sürmek, Kürtleri düşman göstermek, Kürtleri pompalı ya da pompasız tüfeklerle katletmek düşüncesi; Türkiye Cumhuriyeti'nin gündeminde her zaman latent (gizli) bir vaziyette bekletilmektedir.. Bu düşünceler; Kemalist yöneticilerin istedikleri zaman başlatacağı bir katliamın, parolası gibi saklı tutulur... Geçenlerde eski Genelkurmay Başkanı; ne mutlu Türküm demek istemeyen Kürtleri de düşman olarak göstermişti.. Oysaki büyüklerimiz;1918 yıllarında; İngiliz kuvetlerinin desteğindeki Arap aşiretlerinin karşısında, bozguna uğruyarak, çil yavrusu gibi dağılan Türk askerleri, Nusaybin Ovası'na ve Kızıltepe düzlüklerine sığındıklarında; bir baş soğanı ve bir tas bulguru; yaralı Türk askerleriyle nasıl paylaştıklarını anlatırdı bizlere.... Baba ve dedelerimizin bir baş soğanı ve bir tas bulguru birlikte paylaştıkları; Türk ordusunun ve Kürtlerin oylarıyla iaşesini sağlayan bir Başbakanın; bu gün Kürtleri techir ve pompalı tüfek alternatifleriyle karşı karşıya bırakması; yukarda belirttiğim;’ ’nanê me de xwêy tunne’’ (ekmeğimizde tuz yoktur); Kürt özdeyişinin ne kadar gerçekçi olduğunun göstergesidir... 6 Kasım2008 Battal Aziz [1}: Mazhar Mufit Kansu; Şeyh Sait Efendi ve arkadaşlarının idam kararlarını alan, Diyarbakır İstiklal Mahkemesinin başkanlığını da yapmıştır .................................................................................... Yukardaki karikatür Türk gazetelerinden alınmıştır… RO:Rizgarionline |
0 Yorum:
Post a Comment