Barack Obama’yla birlikte ABD-Türkiye ilişkilerinin farklılaşmayacağını dile getiren ünlü dil bilimci Noam Chomsky, Obama’nın Kürt sorununa yaklaşımında 1992 ila 2000 yılları arasında Beyaz Saray’da bulunan Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi. Ünlü dil bilimci, düşünür ve siyasi muhalif Profesör Noam Chomsky, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama’nın Kürt sorunu konusunda herhangi bir açıklama yapmamasına rağmen Bill Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi. ABD’nin 44. başkanı olan siyahi lider Barack Obama’nın başkanlık süresince özellikle dış politikada nasıl bir performans sergileyeceği tartışılmaya devam ediyor. BBC Türkçe servisinin sorularını yanıtlayan ünlü dil bilimci, düşünür ve siyasi muhalif Profesör Noam Chomsky, Obama’nın ABD’nin eski başkanlarından Bill Clinton’dan farklı olmayacağını söyledi. BBC Türkçe’den Ayça Abakan’ın “Sizce Obama yönetiminde Türkiye’nin ABD nezdindeki statüsü ve konumu değişir mi? Özellikle Kürt sorunu, Ermeni sorunu gibi konularda...” sorusuna bu konuda iyimser olmanın zor olduğuna dikkat çeken Chomsky, “Türkiye’de büyük bir devlet terörünün yaşandığı 1990’ları size hatırlatmama gerek yoktur. Binlerce köy ve kasaba yerle bir olmuştu. Yüz binlerce belki de milyonlarca kişi mülteci durumuna düşmüştü. On binlerce kişi de öldürülmüştü. Bunlarda büyük ölçüde -bir önceki Demokrat başkan- Bill Clinton’ın payı var. Türkiye’de vahşet arttıkça, Clinton Türkiye’ye daha fazla silah temin etmişti. Sadece 1997 yılında Türkiye’nin aldığı silahların yüzde 80’ini o sağlamıştı. Clinton Türkiye’ye tüm soğuk savaş döneminden daha fazla askeri yardımda bulundu. Obama ise, henüz tüm bu konularda dikkate değer bir söz sarf etmiş değil. Aklında ne olduğunu da bilemezsiniz. Ama Clinton’dan çok farklı olacağına dair bir kanıt da göremiyorum ben” şeklinde cevap verdi. McCain’e göre ‘iyi tercih’ Obama’nın dış politikada sadece ABD’nin imajını düzelteceğini savunan Chomsky, yeni ABD Başkanı’nın önümüzdeki dört yılda Bush’un son döneminde izlediği politikalara benzer bir tutum sergileyeceğini söyledi. Obama’nın rakibi John McCain’e göre doğru bir ‘seçim’ olduğunu belirten Chomsky, “(Obama) Bana kalırsa aşağı yukarı Bill Clinton tarzında, merkezci bir Demokrat lider olacaktır ki, tabii bu alternatifinden elbette daha iyi bir sonuç. Ama ülkeyi bekleyen sorunlara bir cevap değil” dedi. ‘Obama hakkında ne düşündüğü’ sorusuna Chomsk, “sanırım, bu soruya, düşünür Gramsci’nin ün kazandırdığı “Aklın karamsarlığı, iradenin iyimserliği” sloganından daha iyi yanıt olamaz” cevabını verdi. HABER MERKEZİ
‘Rengi Obama’yı ileri yapmaz’ Ortadoğu üzerine araştırmalarıyla bilinen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e göre, ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, finans kapitalin bir temsilcisi ve bu nedenle tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda hareket edecek. Derisinin siyah olması ise Obama’ya bir artı kazandırmadığını söyleyen Gerger, Obama’yla birlikte Irak ve Afganistan’da devam eden savaş cehpesine Pakistan’da katılabilir. Siyahi Barack Obama’nın ABD’nin 44. başkanı seçilmesinin ardından tüm dünyada iyimser bir rüzgar estirilmeye başlandı. Obama, mali krizden işgale kadar bütün sorunlara çözüm bulacak bir lider olarak sunuldu. Gerçekte Obama kim ve ne yapabilir? Mali krizi çözebilir mi? Irak ve Afganistan’da savaşı sona erdirebilir mi? İran’ı tehdit etmekten vazgeçer mi? ANF’den Ruken Adalı, bu soruları, Ortadoğu ve Amerikan emperyalizmi üzerine çalışmalarıyla temel referanslardan biri olarak gösterilen araştırmacı yazar Haluk Gerger’e sordu. * Barack Obama’nın başkan seçildiğinin kesinleşmesinin ardından yaptığı ilk açıklamanın siyasal mesajları nelerdir sizce? - Obama’yı derisinin renginin ötesinde, neyi temsil ettiğiyle, ideolojik konumu ve politik-stratejik durumuyla değerlendirmek gerekiyor. Sadece derisinin rengine bakarsak, örneğin bundan önce saldırgan Amerikan ordusunun genelkurmay başkanı bir siyahtı. Emperyalizmin dış siyasetini yürüten dışişleri bakanı da bir siyah. Tek başına siyah deri rengine sahip olmak Obama’yı ne ilerici ne de gerici yapar. Obama esas olarak, finans kapitalin ve tekellerin bir temsilcisi. Onların çok yıpranmış imajlarını yeniden düzeltmek, çok yönlü iç ve dış sorularına bir çözüm olabilmek için cilalanarak seçilmiş biri. Kuşkusuz, Amerikan toplumunda bir umut yarattı. Ama sonuçta, Amerikan tarihinde en fazla bağış toplayan başkan adayı oldu. Bağışların büyük bir bölümü şirketlerden, tekellerden ve bankerlerden geldi. Onlar, Obama’yı desteklediler. Obama da, Bush gibi finans kapitalin siyasetini uygulayacak. Obama da, finans kapitalin dinamiklerinin tutsağı olacak. Ama şu açık, Amerikan emperyalizmi büyük yenilgiler yaşıyor. Irak’ta yenilgiyi yönetecek bir lidere ihtiyaçları vardı. Bush bunu yapamadı. Bu nedenle, bozulan imajı düzeltmek için bir takım girişimlerde bulunacaktır. Bush’un vaat ettiğini Obama da yapıyor * Amerikan ekonomisinin şu an içinde bulunduğu mali krize ve Irak ile Afganistan politikalarında açığa çıkan siyasi krize bir çare olur mu Obama? - Olamaz. Böyle umut halinde gelip, sonra büyük düş kırıklıkları yaratan çok önderler gördük. Çünkü bu sorunlar, sistem sorunları. Finans kapital, krizin faturasını büyük ölçüde emekçilere ve yığınlara ödetmek istiyor. Kurtarma denilen plan da bu. Şimdi bu yapılırken, tam tersi bir siyaset izlemek elbette doğası gereği mümkün değil. Obama da, Bush’un yaptığının bir benzerini vaat ediyor. Bush, bir ara herkese çekler gönderdi. Harcasınlar da piyasa canlansın diye. O da benzer bir şey yapıyor, geliri az olanlara vergi iadesi yapacağını ve vergileri düşüreceğini söylüyor. Böylece onlar harcayacak ve piyasa canlanacak. Başka da yapacağı bir şey yok. Savaş cehpesi genişleyebilir * ABD’nin dış politikasında özellikle İran, Irak ve Afganistan konusunda bir değişim mümkün mü? - Bir değişimin olacağı anlaşılıyor. Ama nasıl? Mesela, Obama, Afganistan’a daha fazla asker göndermeyi planlıyor. Afganistan’daki savaşı derinleştirmek ve yaymak istiyor. Bin Ladin’i yakalama ya da öldürme sözü verdi. Bir Pakistan cephesi bile açabilir. Irak’ta ise muğlak bir biçimde ‘16 ayda çekileceğiz’ diyor. Bu emperyalizmin bölgeden çekilmesi değil, demin dediğim gibi, yenilgiyi daha iyi yönetmenin bir aracı olarak düşünülüyor. 1975’de Kissenger-Nixon ikilisinin Vietnamlaştırma politikası gibi, yükü daha çok Irak ordusunun ve işbirlikçi hükümetin üzerine yıkarak, Arap’ın Arap’ı öldürmesini biraz daha derinleştirerek, bir yönetim biçimi düşünüyor. Ama emperyalizmin gerek İsrail gerek İran meselesi olsun aynı politikası devam edecek ve emperyalizmin Ortadoğu’dan çekilme politikası yok. ‘Özel değişiklikler olmaz’ Mesela İran’a ilişkin olarak, doğrudan görüşeceğini söylüyor. Bush da gizli gizli görüşüyordu. İran ile ABD arasındaki sorun görüşüp görüşmeme sorunu değil ki. İran, ABD’nin taleplerine itiraz ettiğinde ne olacak? Obama’nın bir diplomatik çözüm perspektifi yok. Siyonist devleti tam olarak desteklediği açık. Bu bakımdan baktığımızda bu umut balonu çok kolay ve çabuk sönecek gibi görünüyor. * Obama’yla Türkiye-ABD ilişkilerini seyri nasıl olur? - Türkiye ile ABD arasındaki çıkarlar öyledir ki, Obama’yı da aşar. Amerikan devleti aşağı yukarı benzer politikalarını sürdürür. Çok özel ve önemli bir değişiklikler olacağını sanmam. HABER MERKEZİ YENİ ÖZGÜR POLİTİKA |
0 Yorum:
Post a Comment