Ahmet Altan- Taraf Bu ülke çocuklarının hesabını sormaz. Hiç sormadı. Şimdi Türk çocuklarıyla Kürt çocukları diye ayrılıp karşı karşıya gelenler ölüyor. Eskiden sağcı solcu diye ayrılıp karşı karşıya gelen çocuklar ölüyordu. Neredeyse kırk yıldan beri çeşitli sıfatlarla tanımlanan çocukların ölümünü seyrediyoruz. Hangisinin hesabı soruldu? Kim hesap verdi? Onları kışkırtanlar, ölüme yollayanlar, öldürtenler bir defa ortaya çıkarıldı mı? Bu ülkede çocuklar genç yaşlarında ölmek için doğuyorlar sanki. O kadar doğal karşılanıyor ki ölümleri... Kimse şaşırmıyor. Bana öyle geliyor ki üzülmüyor bile kimse. Acı değil öfke duyuyoruz, kurtarmak değil intikam almak istiyoruz. Eğer “karşı taraftan” daha fazla çocuk ölürse insanların içleri yatışacak gibi. Bakın on beş çocuğun öldüğü aynı karakolda Mayıs ayında altı çocuk daha ölmüştü. Kimse, o çocukların ölümünün hesabını sordu mu? Dağlıca baskınının hesabını soran oldu mu? Mayıs ayındaki Aktütün baskınına sansür geldi. Dağlıca’nın konuşulması mahkeme kararıyla engellendi. Halbuki Dağlıca baskını için de, Aktütün baskını için de Meclis komisyonları kurulmalıydı, araştırılmalıydı, çocukların ölümünden sorumlu olanlar ortaya çıkarılmalıydı. Bunlar yapılmadı. Bu çocukların ölümünden onların komutanları sorumlu. Bir ülkede karakollar bu kadar kolay basılıyorsa, o ülkede askeri bir sorun var demektir. Hatayı yapan kim? Komutanlardan başka kim olabilir? Bakın çok garip bir durum var. Bu çocukları koruyamayan, gerekli önlemleri almayan, yapılan hataların hesabını vermeyen, eksiklikleri gidermeyen komutanlar... Aynı zamanda savaşın devamını da en çok isteyen insanlar. Bu savaşı bitirebilecek her demokratik ve barışçı adıma karşı çıkıyorlar. Emekli komutanlar da “daha başka askerler de ölür” diye demeçler veriyorlar. Niye sürdürmek istiyorsunuz peki bu savaşı? Daha fazla çocuk ölsün diye mi? Bugünkü savaşı kimse kazanamaz. Kazananı olmayacak bu savaşın. Sadece çocuklar ölecek. Ne PKK bir karakolu basıp on beş çocuğu öldürdü diye Kürtlerin sorunu biter... Ne askeri birlikler PKK’lıları öldürdü diye Türkiye’ye huzur gelir. Yıllardanberi sürüyor savaş. Ne oldu? Söyleyin bana ne oldu? Kimse kazanabildi mi? Hayır. Bu savaşın bitmesi lazım. Bu ülkenin Kürt vatandaşlarının kendilerini güvende ve özgür hissedecekleri demokratik bir ortamın yaratılması, dağdaki çocukların evlerine dönebilmelerinin sağlanması lazım. Bu ülke kanıyor. Hiçbir anlamı olmayan, hiçbir anlamlı sonuca varmayacak bir savaş yüzünden kanıyor. Üstelik şimdi tehlike daha da büyüyor. Ege kasabaları, Kürt mahalleleri Türk mahalleleri diye bölünüyor. Ortalıkta bayraklar dolaşıyor. Çatışmalar yaşanıyor. Bir kıvılcımla bütün bölge patlayacak sanki. Birilerinin böyle bir patlamanın yaşanmasını istediğini de tahmin etmek zor değil. Maraş’ı, Sivas’ı unutmayın. Burası özgürleşmesin, demokratikleşmesin, bu gizli askeri yönetim bitmesin diye binlerce insanın ölümüne hiç aldırmayacak birileri var. Her gün yirmi çocuğun öldüğü günlerde kimsenin kılı kıpırdadı mı? Darbenin planlarını yaptılar sadece, “biraz daha çocuk ölsün de ortam iyice darbeye hazır olsun” diye beklediler. Bugün de beklerler. İnsanları kışkırtırlar. Öldürtürler. Hükümetin ve parlamentonun bu savaşı bitirmek üzere duruma el koymasının gerektiği zamanlardayız. Onlara Ege bölgesinden çok daha ayrıntılı bilgiler geliyordur. Tehlikeyi bizden daha iyi görüyorlardır. Çocukların ölümüne aldırmıyorlarsa, kendi geleceklerine aldırsınlar. Bu ateş bir kıvılcımla bütün Türkiye’ye yayılırsa, onların geleceği de yanacak. Bu savaşı durdurun artık. Ölen çocuklarla mutluluğu bulamaz bir ülke. O çocukları kurtarın. Öfkeyi unutup acıyı hissedin artık, intikamı bırakıp kurtarmayı isteyin ne olur. O çocukları da, ülkeyi de, kendinizi de kurtarın. Durdurun bu Allahın belası savaşı. Yorum |
Sunday, October 5, 2008
Bitirin artık bu savaşı...
KurdTime : Sunday, October 05, 2008
Etiketler : Yorum
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment