Friday, November 21, 2008

Kürtlerde göz oymacılık

Hasan Bildirici Kurdistan-Post.orgbildirici

Tarih: 20 Kasım 2008 Perşembe

Kürt tarihinin bütün isyan, kırılma ve direniş tarihlerini bir bir irdeleyin. Göreceksiniz ki, benzer bir tablo ile karşılaşırsınız. İç ihanet ve göz oyma.

Şeyh Said ve arkadaşları, ihanetçi bacanağı Binbaşı Kasım tarafından pusuya düşürülüp devlete teslim edildiler. Alişer'in kafasını öz yeğeni kesti.

Lütfen, Kürtlük denince aklınıza sadece direniş değil, aynı zamanda iç ihanet ve iç göz oymacılık gelsin.

Kürtlerdeki ihanetçi güruhları sıralamanın lüzumu yok. Denizde kum, havada kuş kadar çok olduklarını daha önce söylemiştik.

Kürtlerde o kadar çok bilinçli ve kasıtlı hain zümre var ki; zavallı köy korucuları, Türk ordusu saflarında gerillalara karşı savaşan sıradan askerler; gardiyanlar, Kürt çocuklarına zorla Türkçe öğreten öğretmenleri de hain sınıfına dahil ederseniz, işin içinden çıkamazsınız.

Hele Türk, Filistin, Yunan ve Siyah Afrikalıların ulusal yasalarını, Mandela’nın hareketi ANC veya HAMAS yasalarını Kürtlere uygularsanız her aileden en az birinin boynuna hainlik yaftası asmak gerekecek.

Filistin’de idam sırasını bekleyenlerin büyük bir kısmının suçu, İsraillilere emlak satmaktır... Gerisini varın siz düşünün...

Bu yazının konusu ihanet değil. Kürtler haini bol bir halk olmasalardı, herhalde dünyanın devletsiz en büyük t opluluğu olmaz ve siyaset önderleri ana dilini yasaklayan Türk devletinin televizyonlarında, gazetelerinde, meclislerinde birbirlerinin gözlerini oymazlardı.

Bunun adı, göz oymacılıktır. Göz oymacılığı Kürtlerde; ağaç oymacılığı, mermer oymacılığı, bakır oymacılığı, taş oymacılığı gibi gelişkin bir meslektir. Hatta diğer oymacılık sanatlarının Kürtlerde göz oyma sanatının aşırı inceliğinden dolayı pek gelişmediği söylenmektedir. Bunun tarihe mal olmuş bir hikayesi bile vardır. İki başarılı Kürt bir yerde paşanın mı ne huzuruna çıkmışlar. Paşa ilkine demiş ki, benden isteyeceğin şeyin iki katını arkadaşına vereceğim. Bizim Kürt demiş, bir gözümü çıkarın efendim. Kendisinin bir gözü çıkarılınca ötekisinin iki gözü çıkarılacak ya...

Hiç kıvırtmanın lüzumu yok. Kavramları yerli yerinde ve bir kez doğru kullanmak gerekiyor: Kürtlerin göz oymacılık tarihi, direniş tarihinden baskın olmasaydı, kırk milyon oldukları halde hala dilleri ve ülke adları yasak olmazdı.

Şöyle bir bakın, partilerimizin ve hareketlerimizin merkez komitelerinde yer almış kişilerin tümü yazar. Hepsi yazar. Ayrılan, bırakıp kaçan, yıllarca bir kenarda uyuyan, dağlarda hala gerilla komutanlığı yapan, Avrupa’da uçan kuşu dolandırdıktan sonra kapağı attığı Türkiye’de yeni bir çizgi tutturan, mahalle komitesinde sorumluluk yapan, örgüt dağıtan, halihazırda örgüt yöneten, miletvekilliği yapan, parti genel başkanlığı mevkinde bulunan... Yani bir bütün halinde yazarlar topluluğuyuz.

Ne kültürlü bir halkız değil mi! Bu sözüme inanmadığınızı biliyorum, ama doğuştan yazar olan merkez komite arkadaşlarımızın ve genel başkan arkadaşlarımızın göz oymaca yazılarını okuyup ondan sonra arkadaşınıza mesaj çekmiyor musunuz: “Burada ne demiş olabilir acaba?”

Tabii bu yazdıklarımı yazar kıskançlığına yoranlar olacak, ama bunu kabul etmeyeceğim. Eski ve yeni merkez komite yazarlarımızın göz oymacı yazı ve televizyon programlarıyla benim yazı alanım farklı. Ayrıca ne bir Türk televizyonuna çıkarım ne de Aksiyon, Zaman ve yeni Şafak gibi Türk-İslam Sentezi yayın organlarının Kürt Bülbülü olurum. Dedim ya, ben biraz içime kapanık bir insanım. Bir de katiller ve onların basınıyla uzlaşmayan ve böylece de bu dünyadan çekip gitmeyi hedefleyen lanet özelliklerim var.

Ama galiba tüm merkez komite ve bölge komite üyelerinin yazar olduğu başka bir ülke örneği yok. O ülkelerde fırıncı fırıncılık yapar, siyasetçi örgütçülük yapar, askeri askerlik; gazetecisi gazetecilik yapar... Mahalle komitesinden sorumlu olan kişi de mahallenin sorunlarıyla ilgilenir. Ama biz hepimiz yazarız. Hep birlikte yazarız. Siyasetteki başarısızlığımızı ve iktidarsızlığımızı kamufle etmek için bir süre de bu alanda göz oymacı yazılarla ortalığın anasını ağlatırız.

Bir yaprağı, bir gülüşü, suyun akarken ki çığlığını, bir çocuğun özlemini, bir kadının aşkını yazamayız, ama eskiye dayalı pratik tecrübelerimizi de ekleyerek göz oyan iyi yazılar yazarız. Otuz sene yol arkadaşlığı yaptığımız birine bir gecede düşman makalesi döşemek bize mahsus bir yetenektir. Ama önemli bir yetenektir.

Fakat biz hepimiz, Kürtçe nasıl denir, Keşke söyleyebilsem, Em hemu niviskarın, hemu televizyoncu...

Onun için de aslında hiçbir şey değiliz. Her şey olmaya çalışırken hiçbir şey olamamışların hüzünlü hikayesidir bu.

Bu, sorunlarını tartışabilecekleri kendilerine ait bir kulübesi dahi olmayanların öyküsüdür.

Kürtlerin göz oymacı bir şekilde tartıştıkları yerlerin listesi aşağıdadır. Siz bu listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.

Türk Haber, Türk SKY, TÜRK ŞOHW, TÜRK STAR, TÜRK TRT, TÜRK ATV... Türk Kanal 7, Türkiye Büyük Millet Meclisi... Türk Cezaevi denetiminden geçmiş metinler... TÜRK AKSİYON, TÜRK ZAMAN... Türk Milliyet, Türk Hürriyet...

Niye bir şey olamadığımızı anladınız mı?

İyi seyirler ve iyi okumalar...

Hasan Bildirici bildiricihasan@hotmail.com

1 Yorum:

Anonymous said...

biz kürt değiliz sizi istemiyoruz biz artık türküz türk olduk kendinize başka enayi bulun sizin yüzünüzden bu hale geldik vatan haini şerefsizler NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE (barzan,zeyda,rojin)