Wednesday, November 12, 2008

Dersim katliamı ilk kez uluslararası platformda!

13 Kasım'da Avrupa Parlamentosu'nda '70 yıl sonra Dersim 38' konferansı düzenleniyor. Dersim katliamının canlı şahitlerinin de katılacağı konferansla ilk kez Dersim katliamı uluslar arası platforma taşınıyor. Türkiye ile AB arasında krize yol açarken konferansın organizatörlerinden AP milletvekili Feleknas Uca konferansın Avrupa Birliǧi üyeliğine hazırlanan Türkiye'nin geçmişini yeniden irdelemesi, geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Feleknas Uca ANF'nin sorularını yanıtladı.

sengal_feleknas_uca
70 yıl sonra Dersim 38 jenosidini AB parlamentosuna taşıdınız ve bir konferans düzenleyeceksiniz. Bu konferansın içeriği nasıl olacak?
Konferans, Türkiye'de üzerinde birçok tarih eseri, roman ve şiir kitabı yazılan ve Kürtlerin tarihinde derin izler bırakan Dersim ayaklanması ve bu ayaklanmanın katliam uygulanılarak bastırılmasını ilk kez uluslararası platforma taşıyacak. Özellikle Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin hala devam ettiği gözönüne getirilirse, Konferansın Avrupa Parlamentosunda yapılması da ayrıcalık kazanıyor.
Konferansta, 1937-38 yılında Dersim'de gerçekleşen katliam öncesi ve sonrasındaki gelişmeler belgelere dayalı olarak dünya kamuoyuna sunulacak. Dersim katliamının canlı şahitleri, yaşadıklarını aktaracak. Konferans, Dersim katliamıyla ilgili olarak, şimdiye kadar elde edilen verilerin toplamını aktaracak bir karaktere de sahip olacak.
Konferansı yapma amacınız ne?
Konferansı yapmamızın amacı, Kürtlerin yakın tarihinde kolektif travmaya neden olan tarihi bir döneme ışık tutmaktır. Bilindiği gibi, Koçgiri, Şeyh Sait, Ararat, Zilan ve Dersimde Kürtler, Türkiye'nin inkar ve imha politikasına karşı direnmişlerdi. Bu direnişler için Dersim'in de önemli bir yeri var. Bu katliamda, Munzur suyuyla birlikte günlerce kan aktığı söylenir. Bu katliamla ilgili şarkılar yapıldı. Katliam, nesillere aktarıldı. Sadece katliamı yaşayanlar değil, sonraki nesiller de bu travmanın etkisinden hala da kurtulmuş deǧiller
Konferansın diǧer amacı da, birçok tarihi kırımda olduğu gibi, Dersim'deki katliamla da tanışmak istemeyen Türkiye'yi kendi tarihiyle yüzleşmesine katkıda bulunmaktır. Türkiye sadece Dersim'le deǧil, aynı zamanda yukarıda aktardıǧım katliamlar dönemindeki tarihiyle de yüzleşmek istemiyor. Bu anlamda konferansın bir amacı da, Türkiye'deki tarih bilincini, bilimsel veriler ve tarihe ışık tutarak ilerletmek olacaktır.
Avrupa Birliǧi üyeliǧine hazırlanan Türkiye, geçmişini yeniden irdelemeli ve yeni bir tarih bilinci oluşturarak, inkar ve imha politikasını reddeden yeni bir yapılanma için adım atmalıdır. Türkiye'nin buna ihtiyacı var ve Türkiye'deki birçok aydın, sanatçı, yazar ve düşünür, Türkiye'nin tarihiyle bilimsel bir seleksiyon sürecini başlatarak, yüzleşmesinden taraftır. Konferansın bu amaca katkıda bulunacaǧını ümit ediyorum.
Konferans duyurusu yapıldıktan sonra Türk basını ve Türk Dişişleri Bakanlıǧı sert tepki gösterdi. Basın bunun Ermeni oyunu olduǧunu, AB oyunu olduǧunu yazdılar ve sizi de hedef gösterdiler. Neler söyleyeceksiniz?
Başta, basında beni hedef alan suçlamaların sahiplerinin, Dersim'de katledilenlerin aileleri ve hayatta kalan şahitleri karşısında, utanmaları gerektiǧini belirtmek istiyorum. Basın bizden bilgi almadan düzeysiz bir saldırı başlattı. Ancak, Avrupa Birliǧi'ne üye olmak isteyen bir ülkenin yetkilileri, bizi suçlamak yerine Türkiye'yi ve Kürt halkını da yakından ilgilendiren Dersim katliamıyla ilgili, bizimle birlikte ciddi bir bilimsel faaliyet içine girmeliydiler.
Ancak 'Ermeni ve AB oyunu' gibi klasik söylemleri ciddiye almıyorum. Eǧer Ermeni halkının da Dersim'den yakınen 20 yıl önce bir soykırıma uǧradıǧını gözönüne getirirsek, bu iddiaların sahiplerinin tarihi kabul etmek bir yana, Ermeni halkına saygı duymadıklarını da tespit edebiliriz.
Bu bir AB oyunu deǧildir çünkü, AB'nin en güçlü ülkelerinden Almanya, Yahudi katliamını kabul etmiş, maǧdur Yahudiler ve onların mirasçılarına yüksek düzeyde tazminat ödemiş ve ödemeye hala da devam etmektedir. Bu suçlama, Avrupa'nın deǧerlerini, demokratik ve medeni anlayışını kabul etmeyen bir zihniyetin ürünüdür.
Dersim de yaşananları siz nasıl deǧerlendiriyorsunuz? Soykırım mı, katliam mı? Bu konuda oldukça farklı görüşler var.
Birleşmiş Milletler 21 Kasım 1947'de 'Soykırımının uluslararası bir suç' olduǧunu kabul etti. BM Konvasyonu‘nun II. maddesinde:

a) Bir grubun üyelerini öldürmek;

b) Grup üyelerine ciddi fiziki ve zihinsel zarar vermek;

c) Grup üyelerinin yaşam şartlarına, grubu fiziksel olarak yok etme amaçlı zarar vermek;

d) Gruptaki doğumları kasıtlı olarak engellemek;

e) Grubun çocuklarını zorla başka bir gruba transfer etmek, soykırımının amaçları arasında yer almaktadır.
Katliamlar ile ilgili tanımlamalarda ise, katliamların, ırk, din, siyasi düşünce farkına sahip olanlara uygulandıǧı ve birçok defasında da intikam için yapıldığı belirtilmektedir. Katliamların aynı zamanda etnik temizlik stratejisinin de bir parçası olarak yapılabileceǧini kabul edersek, Dersim'de 1937 yılında gerçekleştirilen, Türkiye'nin Kürtlere uyguladıǧı soykırımı planının bir adımı olarak, bölgesel bir katliamdır. Ortadoǧu'nun yakın tarihinde, Kürtlere uygulanan soykırımının ilk halkası olarak Koçgiri'yi alırsak, Şeyh Sait, Ararat, Zilan, Dersim, Mahabad, Enfal, Halepçe, Kamışlo, Şengal katliamları, Kürtler'e uygulanan soykırım politikasının parçası olan katliamlardır. Ancak bu soykırım tarihi incelendiǧinde, Kürtler açısından tüm katliamlar etnik temele dayandıǧı için, bu baǧlamda Jenosit ile Katliam arasındaki fark çizgisinin belirgin olamadıǧını belirtmek istiyorum.
Kürt katliamları ilk defa uluslar arası arenaya taşınıyor. Bu süreci nereye kadar götüreceksiniz?
Bu, konferansta yapılacak önerilerle yakından ilgili olacak. Dersim'de başlatılan ve son olarak da Dersim DTP Milletvekili Şerafettin Halis'in de Parlamento'da dile getirdiǧi gibi, Seyit Rıza ve diǧer mücadele liderlerinin defedildiǧi yerlerin açıklanmasıyla ilgili kısa vadeli bir kampanya var. Dersim'de son yirmi yılda yakılıp yıkılan köylerin inşasıyla ilgili faaliyet devam ediyor.
Dersim katliamının Türkiye'de resmi olarak gündeme alınıp tartışılması ve katiamın maǧdurlarına tazminat ödenmesiyle ilgili uzun vadeli bir proje önerisi gündemleşebilir.
Konferansta ve sonuç bildirgesinde ne gibi talepleriniz olacak?
Bunu şimdiden kestirmek benim için zor. Katılımcılar ve bizzat Dersim halkının taleplerini deǧerlendirecek olan Konferans herkesin merakla beklediǧi sonuçları da ilan edecektir.
Konferans yapıyorsunuz ve oldukça tartışılıyor ve heyecan da yaratmış durumda. Kürt kamuoyuna ve Dersimlilere neler öneriyorsunuz?
Bana göre günümüzde de Dersim yeni bir oyunun içine çekilmek isteniyor. Dersim aynı zamanda tehdit altında olan önemli bir bölge. Dersim halkı Dersim'e sahip çıkmalıdır. Tüm Kürtler Dersim'e sahip çıkmalıdırlar.
Dersim halkına, Katliamı yaşayanların yaşadıklarını belgeselleştirmelerini öneriyorum. Bu acı tarih, bu mücadele, yengi ve katliam tarihi belgelenmelidir; hikayeler, şarkılar, ağıtlar, ninniler, kahramanlık örnekleri gelecek nesillere aktarılmalıdır.
BRÜKSEL - ANF

0 Yorum: