Monday, November 10, 2008

‘Bir kısım basın’ın Alevilere tutumu...

oral calislar ORAL ÇALIŞLAR

Aleviler Ankara’da taleplerini dile getirdiler. Kimi gözlemciye göre 50 bin, kimisine göre 100 bin kişi Sıhhiye meydanında toplanmıştı. Bu gösteriye katılanlar, Alevilerin demokratik isteklerini ifade ettiler. Artık bunları herkes biliyor.
‘Zorunlu din ders’lerinin kaldırılması; Cem evlerinin bir inanç merkezi olarak resmi statüye kavuşturulması; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın laik bir devlete uygun şekilde yeniden yapılandırılması veya kaldırılması; Alevi köylerine cami yapılmasına son verilmesi; Sivas katliamının yaşandığı Madımak otelinin müzeye dönüştürülmesi. Alevilere devletin her kademesinde uygulanan dışlamaya sor verilmesi...
‘Bir kısım basın’ bu mitingi görmedi, görenler de mitinge karşı son derece dışlayıcı, itici bir şekilde yaklaştı. ‘Bir kısım basın’dan ilk örnek Vakit gazetesinden. Vakit gazetesi mitingi sür manşetten görenlerden. Başlık şöyle ‘Alevilerden provokasyon’. Spotta ise şunlar yazıyordu: “Alevi-Bektaşi Federasyonu tarafından Sıhhiye Meydanı’nda düzenlenen Marksist Alevi Mitingi’nde İslam’a saygısızlıkta bulunuldu. Mitingde başörtülülere hakaret yağdırıldı ve ‘köylere cami istemiyoruz’ diye bağırıldı. ‘Cem evleri ibadet yerimiz, din dersi istemiyoruz’ diye sloganlar atıldı.”
İkinci örneğimiz Zaman gazetesinden. Önceki gün ‘Sivas ve Gazi’yi planlayan eller yeni oyun peşinde’ başlığını atan Zaman bu kez daha sakindi ve şöyle bir başlıkla yetinmişti: “Aleviler oyuna gelmedi, miting sakin geçti.”
Yeni Şafak mitingi birinci sayfadan görmek gereğini bile duymamıştı. Koca miting neden birinci sayfadan görülmez, bunu mesleki olarak açıklamak mümkün mü? Yeni Şafak’ın 11. sayfasındaki haberin başlığı da şöyle: ‘Mitinge DTP’nin gölgesi düştü’. Spotta da şunlar söyleniyor: “Alevi kurulularının ‘seçim öncesi yatırım’ ve ‘DTP kullanacak’ gerekçeleriyle destek vermediği “Eşit Yurttaşlık’ mitingine katılım, sınırlı kaldı. Mitinge tam kadro katılan DTP damga vurdu.”
Haber Star gazetesinin de birinci sayfasında şu başlıkla yer alıyor: Alevi yürüyüşünde ‘kurt polemiği’. Spotta ise şunlar yazılı: “Alevi Bektaşi Federasyonu’nun Sıhhiye mitinginde muhalif Alevi liderler, ‘içimizdeki kurtlar’ diye protesto edildi. DTP’liler kürsüden indirildi.”
***
Bu örnekleri neden verdim? Türkiye’de hepimizin çokça sözünü ettiğimiz ‘empati’yi hatırlatmak için. Aleviler, Türkiye’nin ‘öteki’lerinden. Sonuç olarak Sünni çoğunluk karşısında onlar bir azınlık. Yüzlerce yıl Osmanlı İmparatorluğu döneminde ağır saldırılara uğramışlar, katledilmişler, dergâhları kapatılmış, canlarını korumak amacıyla orman içlerine kaçmak zorunda kalmışlar.
Milli Mücadele’ye destek vermişler, ancak 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu yüzünden dergâhları kapatılmış, bu nedenle ibadetlerini gizlice yapmak zorunda kalmışlardı. Baskı görmüşlerdi.
Biraz önce haberlerinden örnekler aktardığım gazetelerin hepsi başörtülü kızların üniversiteye alınmamasını bir insan hakları ihlali olarak görüyorlar. Dindarların Cumhuriyet döneminde baskı gördüğünü söylüyorlar. Bu nedenle baskı gören dindarları herkesin anlaması için yayınlar yapıyorlar ve ‘empati’ sözcüğünü de birçok yazı ve haberde kullanıyorlar.
Alevilere acaba neden bu kadar soğuk yaklaşıyorlar? Neden onların taleplerini anlamak, dinlemek istemiyorlar?
Miting yapan Alevilerin değişik bir mezhepten olmaları mı böyle davranmalarına yol açıyor?
Türkiye’de herkes değişik ön yargılar içinde kamplara bölünmüş cemaatler halinde yaşıyor. Bir cemaat diğerini anlamak, dinlemek istemiyor. Ancak herkes demokrasi istiyor, kendisinin anlaşılmasını istiyor?
Peki bu nasıl gerçekleşecek? Başörtülü kız Alevi’yi görmek istemiyor, Alevi başörtülünün üniversiteye girmesinden yana değil. Ama her ikisi de demokrasi istiyor?
Kime ? Tabii ki kendine...
Türkiye, kendine demokratlar ülkesi olarak tanımlanabilir. Ülkemiz, kendine demokrat olanların gerçek bir demokrasi kurmalarının mümkün olmadığı örneğini de tüm dünyaya gösteriyor... radikal

0 Yorum: