Wednesday, October 8, 2008

Türk Meclisi kana doymadı

meclis69 Türk ordusuna Güney Kürdistan’da savaşı sürdürme yetkisi veren tezkere Türkiye Meclisi’nde kabul edildi. DTP Grubu ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras dışında milletvekilleri tezkereye kabul oyu verdi.

 

 İlgili Başlıklar

Türk ordusu askerlerini vurdu

Öcalan: Kaybeden Türkiye olur

TTB: Türkiye AKP’yi doyuramıyor

Türk medyasına sıkı ayar

 

Türkiye Meclisi, Türk ordusunun kirli savaşı Güney Kürdistan topraklarında da bir yıl daha sürdürme talimatını kabullendi. Sınır ötesi savaş, DTP Grubu ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras dışında neredeyse oybirliğiyle onaylandı. Hükümete sınır ötesi savaşı uzatmak için 1 yıl süreyle yetki veren tezkere, Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü, oylandı ve kabul edildi. Oylamada 529 vekil oy kullandı; 511’i “evet” derken, 18’i ret oyu verdi. Çekimser kalan bile olmadı.

Tezkerenin uzatılması Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un istemi doğrultusunda AKP tarafından hazırlanarak, Bakanlar Kurulu’ndan Başbakanlık Tezkeresi olarak geçmiş ve Meclis’e gönderilmişti. Tezkere ile Hükümet bir yıl daha kapsamı ve içeriği sonradan belirlenecek Güney Kürdistan’a yönelik savaş izni aldı. 23. dönem 3. Yasama Yılını 1 Ekim’de açan Türk Meclisi, Ramazan Bayramı tatili sonrası dün ilk kez toplandı. Oturumu Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu yönetti.
Meclis Genel Kurulu’nun ilk gündem maddesi TSK’ye Güney Kürdistan’a sınır ötesi operasyon yetkisi veren Başbakanlık Tezkeresi’nin sürenin 17 Ekim itibariyle 1 yıl daha uzatılmasıydı. Bezelê Karakolu’na yapılan baskının ağır atmosferi nedeniyle oturuma, AKP ile CHP ile MHP Grubu tam kadro katıldı. Gündem dışı konuşmaların bitimiyle öncelikle Türk Başbakan Recep T. Erdoğan imzalı Başbabanlık Tezkeresi’nin metni okundu.
290708055909 İşte tezkerenin metni
Başbakanlık Tezkeresi’nin tam metni şöyle: ”Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askeri faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimleri ile uyarılarını sürdürmektedir. Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılar ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, TSK unsurlarının, Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Anayasanın 92. maddesi uyarınca Genel Kurulun 17 Ekim 2007 tarihli kararıyla Hükümete verilen 1 yıllık izin süresinin, 17 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle uzatılmasını Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca arz ederim.’’
Ardından da oturumu yöneten Güldan Mumcu, partiler adına ve kişisel olarak söz isteyenleri isimlerini sıralayarak, sırasıyla kürsüye davet etti. Parti adına yapılan konuşmalara 20 dakika kişisel söz alanlara 10 dakika verildi.
partiler Tek blok oldular
CHP adına İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, MHP adına Deniz Bölükbaşı ve AKP adına Nihat Ergün konuştu. Tezkereyi destekleyeceklerini açıklayan üç grubun sözcüleri de benzer konuşmalar yaptılar. Türk devletinin bölünmez bütünlüğü, PKK’nin ‘taşeron’ olduğu, Federal Kürdistan Bölgesi ve AB’nin PKK’yi desteklediğini söylediler. AKP’li Ergün, bunlara ilaveten AKP’nin Kürt illerindeki başarılarını anlattı. DTP Grup Başkanveli Fatma Kurtulan’ın konuşması daha sonra şahısları adına söz alan vekilleri de etkilemedi.
Hükümet adına Çiçek konuştu
Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de AKP Hükümeti’nin bütün adımları attığını, askerin tüm isteklerini yerine getirdiğini söyledi. DTP’yi hedef alan Çiçek, diğer partilere de Kürt illerinde daha iyi çalışmalarını önerdi. Çiçek, DTP’lilerin demokrasi isteme hakları olmadığını savundu.
Kaplan’dan hodri meydan
DTP’nin hedef alınması ve bazı sözcülerin hedef alınması üzerine iki dakikalık söz alan DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, dokunulmazlıkların ardına saklanmadıklarını söyleyerek, şunları söyledi: “Biz 4 bini köyü boşaltmadık. Biz Hizbullahı kullanmadık. Biz binlerce cinayet işlemedik, bebekleri üzerine ağıt yakan anaların ahını almadık. Bizi isteyen savcı sorgulasın. Hodri meydan diyoruz; gelin dokunulmazlıkları kaldıralım.”bombebaran_thumb[2]
Oylamaya geçildi
Konuşmaların ardından tekrar okunan tezkere oylamaya sunuldu. Oylamının sonucuna göre; 511 vekil “evet” dedi, böylece tezkere bir yıl uzatılmış oldu.
21’incinin süresi 17 Ekim’de doluyor
22. Dönem Meclis’te orduya sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren tezkere, 17 Ekim 2007’de 19’a karşı 507 oyla Genel Kurul’da kabul edilmişti. DTP ve ÖDP dışında tüm partilerin ortaklaştığı mevcut tezkerenin süresi 17 Ekim’de doluyor. Tezkereyi alan asker 16 Aralık 2007’de Güney Kürdistan’a karadan harekat düzenlemiş ancak HPG’lilerin direnişi karşısında 8. günde geri dönmek zorunda kalmıştı. Türk Genelkurmay’ın açıklamasına göre icra edilen tezkere sonucu 650’inin üzerinde kişi yaşamını yitirmişti. Tezkerenin kabul edildiği Ekim ayından bu yana Kürdistan genelinde yoğunlaştırılan operasyonlarda HPG kaynaklarına göre; bin 174 asker öldü, 151 HPG’li yaşamını yitirdi. n Y.Ö POLİTİKA&ANKARA



DTP: Yanlışta ısrar
DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Kürt sorununun ortaya çıkış sürecini özetleyerek, son 25 yıllık savaştan neden yeterince ders çıkarılmadığını sorguladı.
Tezkere görüşmesi üzerine DTP Grubu adına konuşan Van Milletvekili Fatma Kurtulan, savaşın gerekçesinin Türk Başbakan Erdoğan’ın 2005’te ifade ettiği “Kürt sorunu” olduğunu söyledi. Türk devletinin 25 yıldır askeri operasyonlarını aralıksız sürdürdüğünü; ancak, gelinen aşamada sorunun ortadan kalkmadığını anımsattı.
1984’ten buyana görev yapan 4 Cumhurbaşkanı, 9 Başbakan, 7 Genelkurmay Başkanı’nın “Bu işi bitireceğiz” dediklerini; ancak şimdi nerde olduklarının bile bilinmediğini vurgulayan Kurtulan, “Yeni yasama yılına ölme ve öldürme üzerine kurgulanmış bir kararla başlamak, mevcut durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir” dedi. Hükümetin defalarca denenmiş bir yöntem olan ve ağır kayıplara yol açmaktan başka bir sonucu olmayan sınır ötesi savaşa yeniden evet demesinin çözüm yolunu iyice tıkayacağını kaydeden Kurtulan, “İç barışın tesisi için demokratik sivil açılımlara ağırlık vermesi beklenirken, sınır içinde ve dışında şiddet ve çatışma politikasına hız vermesi kaygı vericidir” diye konuştu.ahmet_turk_2008
Devlet ve demokrasinin tarihsel gelişimini özetleyen DTP Grup Başkanvekili Kurtulan, özünde bir hizmet aracı olan devletin, Türkiye Cumhuriyeti anayasalarında kutsal bir varlık olarak tanımlandığını kaydetti. Bu anlayış hâkim kılınınca, Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtlerin haklarının inkar edildiğini ve kaynağını buradan alan Kürt sorununun ciddi boyutlara vardığına işaret eden Kurtulan, “Sorun bu temelden kaynaklandığına göre, çözümünün de burada aranması gerektiği son derece açıktır” dedi. Ancak denenen ve denenmesi düşünülen yöntemler arasında demokratik ve anayasal çözüm göz ardı edildiğinden sorunun büyümeye devam ettiğini kaydeden Kurtulan, “Kürtlerin inkarı ve asimilasyonu süreci olan 1924 Anayasası ile günümüze kadar daha da katılaşarak süre gelmiştir. Bu anayasa ile toplumsal çoğulculuk, kültürel çeşitlilik ve farklılıklar inkâr edilmiştir. Bu yapılanma, bir totaliter devlet yapılanmasına geçişti” diye konuştu.
1924 Anayasası’nın dar ve milliyetçi anlayışı Takrir-i Sükun, İstiklal Mahkemeleri gibi her türden baskı ve asimilasyon süreci ile kendini somut olarak hissettirmeye başladığını anımsatan Fatma Kurtulan, “Kürtçe konuşma yasakları, nüfus kayıtlarına Kürtçe isimlerin yazılmaması, Kürtçe köy, belde, ilçe, il isimlerinin Türkçe isimlerle değiştirilmesi ile asimilasyon süreci katı kurallar çerçevesinde hızlandırılmıştır” hatırlatmasında bulundu.
1924 Anayasası’nın ulusçuluk ideolojisinden uzaklaşamayan 1961 Anayasası’nın da 1971’de değiştirilerek “Her türden insan hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılabileceği” hükmü getirildiğine işaret eden Kurtulan, 82 Anayasası ile savaşı başlatacak son darbenin gerçekleştiğini söyledi.dtp_bayragi2005[1]
Kurtulan, 82 Anayasası’nın faşizan dayatmalarını siralayarak, şöyle devam etti: “Kürt gerçekliğinin inkarı olan 1982 Anayasası’nın egemen ideolojisi doğal olarak bu gerçekle büyük çelişkiler yaşayacak ve yürüyemez hale gelecekti. Resmi ideolojinin egemen olduğu bu anayasa ile 25 yıl çözüm bulunamayan Kürt sorunu sınırın öteki tarafına taşacak ve 26. kez sınır ötesi operasyona tezkere çıkarmak için acı bir gerçek olarak karşımızda duracaktı. Oysa Kürt sorunu içimizdeki bir sorundur. Bir haklar sorunudur. Demokratik sistemlerde meclisler bu sorunları çözmek için vardır. Görmezlikten gelmek, topluma çare olarak militarizmi sunmak meclislerin işlevsizliğinin sonucudur. Türkiye’de yapılması gereken tezkere çıkarmak değil ulus-devletin demokratikleştirilmesi için sistemli bir çalışma başlatmaktır. Yeni bir anayasa ile katı-merkeziyetçi devlet yapısı yerine, Demokratik Özerklik gibi idari ve siyasi bir reformla Kürt sorununu çatışmasız çözmek mümkündür.
Sonuç olarak, partimizi hedef olarak gösteren liderlere, aklınızı başınıza toplayın diyenlere diyoruz ki, aklımız başımızda olarak, askeri ve ekonomik önlemlerle sorunun yok olacağını tahayyül etmenin hayal kırıklığı yaşatacağını belirtmeyi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Biz bunun için tezkereye hayır diyoruz.”

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

0 Yorum: