Wednesday, October 29, 2008

Bu bir başka ilerleme!

ab2 İlerleme raporuna göre, dış politika, enerji, işkenceye sınırlama ve ifade özgürlüğü konusunda ilerleme var. İlerleme raporunun mantığına göre, Kürtler ile ilgili ilerleme olmazsa da önemli değil, zaten AB’ye göre de ‘PKK bölücü terör örgütü’.

AB Komisyonu’nun 5 Kasım’da açıklanması beklenen Türkiye ile ilgili ilerleme raporunda, işkence vakalarındaki artışa dikkat çekiliyor. Raporda, AB’nin PKK’ye bakışı tekrarlanarak, Türk devletinin kirli savaşı kutsanmaya devam ediliyor. AB Komisyonu’nun 85 sayfalık ilerleme raporunda, AB açısından Türkiye’nin stratejik öneminin arttığına işaret ediliyor. NTV’nin ulaştığı raporda, Türk devletinin dış politikası takdir ediliyor. Yeni hapishanelerin inşaatından memnuniyet duyularak, 301. madde ve Vakıflar Yasası’ndaki değişikilikler övülüyor. 64 sayfalık stratejik belgede ise Avrupa Komisyonu, üyelik müzakerelerinin yavaş ilerlemesinden diplomatik bir dille Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Birliğin bundan sonra Türkiye’den reformlara ivme kazandırmasını talep ettiğini ifade eden stratejik belge, ifade özgürlüğü, azınlık hakları, demokratikleşme alanında mutlaka ilerleme kaydedilmesini talep ediyor. Bununla birlikte raporda özellikle enerji alanında Türkiye’nin öneminin arttığı belirtiliyor.
İlerleme raporundan bazı maddeler
İlerleme raporunda, Türkiye’nin üyelik müzakereleri ile ilgili şu ifadeler yer alıyor: “Halihazırda Türkiye AB ile 8 başlıkta müzakere ediyor. Türkiye ile AB arasındaki siyasi diyalog devam ediyor.” AB Komisyonu’nun Türkiye hakkındaki ilerleme raporundan bazı konu başlıkları ve detayları şöyle:
- AKP davasının sonuçlanma biçiminden memnuniyet, Ergenekon sanıklarının gözaltı sürelerinin uzunluğundan rahatsızlık duyuluyor. Anayasa reformuna yönelik olarak hükümetin vaatlerinin hayata geçmediği hatırlatılarak, Türkiye yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.
- Malların serbest dolaşımında ilerleme kaydedilmiştir. Bazı ürünlerin Türkiye pazarına girmesi için teknik engeller bulunuyor.
- İşçilerin serbest dolaşımına yönelik uyum sınırlı kaldı.
- Sermayenin serbest dolaşımına yönelik sınırlamalar ekonominin bazı alanlarında devam ediyor.
- Şirketler hukuku konusunda kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi.
- Sanayi sektöründeki fikri mülkiyette sorunlar devam ediyor. Ankara, AB’nin fikri mülkiyet alanında diyalog ve işbirliği teklifini cevapsız bıraktı.
- Kamu yardımlarının denetimi ve şeffaflığı konusunda hiçbir ilerleme sağlanmamıştır.
- Sigortacılık ve ek emeklilik alanlarında AB’ye uyum halen eksik kalmıştır.
- Geniş bant internet hizmetleri ve cep telefon şebekeleri alanında müktesebata uyum halen çok sınırlı kaldı.
- AB’nin Ortak Tarım Politikası ile uyum sınırlı ölçüde sağlanmıştır.
- Sabiha Gökçen Havaalanı’nda “veteriner denetim laboratuarı” henüz hizmete açılamadı.
- Türkiye, balıkçılık alanında AB müktesebatı ile uyum sağlamamıştır.
- Yol güvenliğini arttırmaya yönelik tedbir alınmalıdır. Demiryolu taşımacılığı alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Havayolu taşımacılığı konusunda bölgesel işbirliği eksikliği bulunuyor. Kabotaj ve gemi kayıtlarına yönelik yönetmelik ise AB ile uyumlu değil.
- Enerji alanında rekabet ortamı sınırlı kalmıştır.
- Alkollü içeceklerin vergilendirilmesine yönelik olarak ithal içkiler ile yerli içkiler arasında ayrım devam ediyor. Aynı ayrım tütün ürünlerinde de uygulanıyor.
- Para politikaları alanındaki eksiklikler devam ediyor.
- Sendikal hakların sağlanması gerekiyor. Kayıt dışı istihdamla ve çocukların zorunlu çalışmasına karşı etkin şekilde mücadele edilmesi şart.
- Türkiye kapsamlı bir sanayi politikası veya eylem planı oluşturmadı.
- NABUCCO projesine destek verdiğini hatırlatan AB, bu projeyi 2010 yılında sonuçlandırmayı hedefliyor.
- Kırsal kalkınmaya yönelik olarak yetki ile donatılmış bakanlıkların da tayin edilmesi şart.
- Hakim ve savcıların atanmasına yönelik yeni düzenlemeler taraflı olarak yorumlanarak yargının bağımsızlığına karşı gelen düzenlemeler haline gelebilir. Rüşvetle mücadele alanında Türkiye, OECD’nin rüşvetle mücadele çalışma grubu olan GRECO’nun tavsiye niteliğindeki kararlarının üçte birini hayata geçirdi.
- Gözaltı süreleri esnasında veya resmi göz altıları dışındaki işkence vakalarında artış kaydedilmiştir. İşkencecilere yönelik adli veya idari takibatlarda eksiklikler bulunuyor. Gayri müslimlerin gayrimenkullerinin geri alımı konusu ile Aleviliğin tanınması konusunda eksiklikler devam ediyor.
- İfade özgürlüğünü sınırlayan yasal ve idari düzenlemeler de devam ediyor. LAMBDA gibi derneklerin kapatılması da AB düzenlemeleri ile tamamen uyumsuz.
- Anadilin eğitimi konusunda eksiklikler devam ediyor.
- Kadın hakları konusunda eksiklikler devam ederken, çocuk hakları kousunda da AB’ye uyum sınırlı oldu. Azınlık hakları konusunda da sınırlı ilerleme kaydedilmiştir.
- Sanayii atıkları ve sanayinin çevre kirliliği ile mücadele konusunda eylem sınırlı kalmıştır.
- Tüketicinin korunmasına yönelik olarak yasal düzenlemelerin ötesinde eylemde eksiklikler bulunuyor.
- Gümrük Birliği alanında bazı ilerlemeler kaydedildi. Türkiye ek protokolü hayata geçirmediğinden bu müktesebatı müzakere edemiyor. Sahtecilikle mücadele konusunda da eksiklikleri devam ediyor.
- AB, PKK’yi bir bölücü terör örgüt olarak niteliyor. Türkiye ile Irak sınırında PKK’nin eylemleri artış kaydetmiştir.
- Türkiye, AB’nin 124 adet dış politika açıklamasından 109’una katılmıştır.
- Mali kontrol alanında kısıtlı ilerleme sağlanmıştır.
HABER ÖTESİ: Yaşar Kemal haksız mı?


AB Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili ilerleme raporunda, AB’nin ikiyüzlü Türkiye bakışının tüm yönleri yansıdı.
Kürtlere, neredeyse balıkçılık sektörü kadar yer ayrıldı. PKK’ye hakaret edilerek, AKP’ye övgüler sıralandı.
Türkiye’nin dış politikası takdir edildi, Güney Kürdistan’ın bir yıldır evrensel normlar hiçe sayılarak bombalanması görmezden gelindi. İnsanların işkenceyle öldürüldüğü ülke Türkiye değilmiş gibi, AKP Hükümeti’nin ‘işkenceye sıfır tolerans’ politikasında ilerleme olduğu savunuldu. 20 milyon Kürdün anadilleriyle eğitim hakkı gayri müslimlerin taşınmazları kadar bile dikkat çekmedi.
Cezaevlerindeki tecrit ve insanlık dışı uygulamalara değinilmezken, yeni cezaevleri inşaatından memnuniyet duyuluyor.
Kısacası NTV’nin yansıttığı kadarıyla ilerleme raporunda minik ve incitici olmayan eleytiriler kocaman bir övgü ağının içine gizlenmiş.
AB bürokrasinin Türkiye şeflerinin Türk bürokratik elitiyle tam bir uyum sağladığı artık kaygıya yer bırakmayacak netliktedir. Türk resmi tezlerine ciddi bir itiraz sözkonusu olmadığı gibi Türk devlet terörüne uluslararası ehliyet veriliyor.
Büyük yazar Yaşar Kemal, bütün bunlardan dolayı haksız değil. Yaşar Kemal, üç hafta önce Neue Osnabrück gazetesine konuşarak, AB’nin bu yüzüne dikkat çekmişti. Yaşar Kemal’in neler söylediğini kısaca hatırlayalım:
Bir kaç yıl öncesine kadar üyelik fikri beni heyecanlandırıyordu. Ama şimdi bundan bir anlam göremiyorum. AB beni birey olarak hayal kırıklığını uğrattı. Genel olarak bakıldığında AB de savaş çığırtkanlığını yapan güçlerden farklı değildir. AKP’ye atfedilen ‘ılımlı İslam’ kelimesini duyduğumda bile saçlarım diken diken oluyor. Bu Amerikalıların bir icadıdır. ‘Ilımlı’ İslam diye bir şey yok, ılımlı din diye bir şey yok. İnsanın ya dini vardır, ya da yoktur. AKP’yi Türkiye’nin asıl ilerici gücü olarak değerlendiren Batılılara anlayış gösteremiyorum. AKP’nin Türkiye’yi daha iyi bir geleceğe götüreceği fikri bana göre tam bir saçmalık.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

0 Yorum: