Friday, October 17, 2008

Barzani tüm isteklerimizi karşılayamaz…

mehmet%20ali%20birand M.Ali Birand-Posta

Türk toplumu Barzani’ye çok kızgın.      

Herşeyin başında, bize gereken desteği vermediğinden dolayı kızgın. PKK’yı durdurmadığı veya durduramadığı için son derece kızgın.       

Üstelik sadece bu kadar da değil.           

Daha dün aşiret reisi olarak gördüğü birinin, bugün karşısına neredeyse bir Devlet Başkanı gibi çıkmasını galiba pek hazmedemiyor. Daha düne kadar, sıkıştıkça Türkiye’den destek isteyen, Talabani ile kavgasını kazanabilmek için Ankara’dan silah alan birinin bugün koskoca Türkiye’ye meydan okumasını içine sindiremiyor.          

Türk toplumu Barzani’yi küçümsüyor.           

Dönemin değiştiğini, koşulların değiştiğini, dengelerin ve bölgedeki rollerin değiştiğini anlayamıyoruz veya anlamak istemiyoruz.           

Hala eskilerde yaşıyoruz.           

Hala “ Bizim verdiğimiz pasaportla dolaşırdı, şimdi adam oldu” diyoruz.           

Şu sıralarda ise, o eski aşiret reisinden medet umuyoruz. Ondan gereken desteği elde edemediğimiz taktirde, PKK ile mücadelemiz güçleşecek.

           

Beklentilerimizin listesi de oldukça uzun:

►PKK’nın lider kadrosunu yakalayıp bize teslim edin.

►Sınır boyundakilerden başlayarak, Kandil’deki kampları dağıtın ►PKK’nın K.Irak’ta kamp kurmasını engelleyin.

►PKK’nın K.Irak’ta dolaşmasını, silah ve cephane taşımasını  engellemek için kontrol noktaları oluşturun.

►Hava alanlarında kontrolleri arttırın ve PKK liderlerinin giriş çıkışlarını durdurun.

►Türkiye aleyhinde ve PKK lehinde açıklamalar yapmayın ve Washington’un yaptığı gibi, Ankara ile sürekli istihbarat alış verişine girin..

 

Ancak kendi kendimize “Acaba Barzani bu beklentilerimizi yerine getirebilir mi? Hepsini olmasa dahi, yarısını karşılayabilir mi ?” diye sormuyoruz.
Barzani’nin sorunlarını, kendi içindeki dengeleri ve neleri yapıp neleri yapamayacağını düşünmüyoruz. Kendimizi onun yerine koymuyoruz.           

Barzani’nin yukarıdaki listemizin tümünü değil yarısını dahi yerine getiremez.
Bunu yapması PKK’ya savaş ilan etmesi anlamına gelir ki, bu da Kürdün Kürdü kırması demektir. Ne gücü yeterlidir, nede moral açıdan böyle bir eyleme hazırdır.

Buna karşılık, Türkiye’ye sınırlı dahi olsa destek verebilir. Bunun koşulu da, bizim Barzani’yi daha iyi anlamamız, küçük görmememiz, varsa ihtiyaçlarını karşılamamız ve birlikte adım atmayı kabul etmemizdir.

 

O  DA , TÜRKİYE’Yİ ANLAMALIDIR

Madalyonun bir de diğer tarafı var.                       

Nasıl bizler Barzani’yi anlamalı, yapabilecekleri kadarını istemeli ve birlikte hareket etmeliysek, O’nun da bizi anlaması ve Türkiye’de yanan ateşi hissetmesi gerekir.Zira Ankara’dan bakıldığında, Barzani’nin iyi niyetle yaklaşabileceği, hatta kısıtlı dahi olsa destek verebileceği noktalar var.
Kuzey Irak Yönetimi Başkanı acaba Türkiye’yi iyi okuyabiliyor mu ?                       

Türkiye’deki yangının giderek arttığının farkında mı?                       

Kürt-Türk iç içeliğinin, birlikte yaşama koşullarının giderek tehlikeye girdiğini hissetmiyor mu?                       

Eğer yarın bu topraklar üzerinde bir Türk- Kürt çatışması çıkarsa, unutmayalım ki, bu yangın çok kısa sürede Kuzey Irak’a da sıçrar.                       

Doğrudur, Irak’ın istilasından sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Mesud Barzani ile ilişkilerini gerginleştirdi. Kerkük ve Bağımsızlık çalışmaları Ankara’yı gerdi. Ancak bugün, artık bu iki konuda da mesafe alındı. Her iki sorun da çok daha ileriye ertelendi. Dolayısıyla, yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi.                       

Kim ne derse desin, Türkiye K.Irak Kürtleri için tek çıkış, tek güvenlik unsurudur. Kürtler sırtlarını İran’a değil, Türkiye’ye dayadıkları sürece güvencede kalabilirler. Kürtler Türkiye ile iyi ilişki kurdukları oranda, daha kolay zenginleşir. Batıya gitmelerinin tek yolu da yine Türkiye’den geçer.                       

PKK ile savaşmaları, PKK’lıları öldürmeleri de gerekmiyor.

Ankara’nın tek istediği, bu kanserin Kuzey Irak’ta yerleşmesinin ve oradan gelip Türkiye’de insanları öldürmesinin kontrol altına alınması. PKK’nın ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarının engellenmesi.                       

Gerisini bırakın bir hallederiz.                       

Bunu da, hem güvenlik önlemleri alarak, hem de işin esasına girerek hallederiz.                       

Yeter ki, Barzani ile diyalogu oluşturalım. Türk kamuoyundaki duyarlıklar artık ince diplomatik oyunları kaldıramayacak derecede yüksektir.                       

Yeter ki, Barzani de Türk kamuoyunu anlasın...                       

Unutmayalım, ne bizler Barzani’yi küçümseyerek veya döverek bir yere varabiliriz, ne de Barzani Türkiye’yi kendine düşman ederek bir şey kazanabilir.

0 Yorum: