Wednesday, September 17, 2008

Kürt Örgütleri´nden BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı´na mektup

Kürt Örgütleri´nden BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı´na mektup:Türk Devleti´nin üyeliğine onay vermeyin!“

Avrupa çapında faaliyetlerini sürdüren demokratik Kürt örgütleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığı´na yazdıkları bir mektupla, Türk Devleti´nin üyelik başvurusunu desteklememelerini istedi. KOMKAR´ın girişimleri sonucu 18 Kürt örgütü tarafından, İngilizce, Almanca, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere 4 dilde hazırlanan mektup, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı´nın yanı sıra, Avrupa ülkeleri dişişleri bakanlıkları ile AB üyesi parlamenterlere de gönderildi.

Avrupa çapında faaliyetlerini sürdüren demokratik Kürt örgütleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığı´na yazdıkları bir mektupla, Türk Devleti´nin üyelik başvurusunu desteklememelerini istedi. KOMKAR´ın girişimleri sonucu 18 Kürt örgütü tarafından, İngilizce, Almanca, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere 4 dilde hazırlanan mektup, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı´nın yanı sıra, Avrupa ülkeleri dişişleri bakanlıkları ile AB üyesi parlamenterlere de gönderildi.

 

Bilindiği gibi Türkiye, BM Güvenlik Konseyi üyelik başvurusu için ABD, Avrupa ve Arap devletleri nezdinde kulis faliyetlerinde bulunuyor.

Kürt örgütlerinin mektubu aşağıdaki gibidir:

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Dönem Başkan Sayın Michel Kafando,

Sayın Başkan,

Alınan bilgilere göre Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmek için, başvuru hazırlığı yapmaktadır. Bu nedenle, Amerika, Arap ülkeleri ve AB üyesi ülkeler arasında yoğun bir kulis faaliyeti başlatmış bulunmaktadır.

Siyasal alanda Birleşmiş Milletler’in yürütme organı olarak işlev gören BM Güvenlik Koseyi´nin görevleri şöyle belirlenmiştir:

- Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine uygun biçimde barış ve güvenliği korumak.

- Uluslararası bir anlaşmazlığa yol açabilecek her türlü çekişmeli durumu soruşturmak.

- Uluslararasında çekişmeli konularda anlaşma koşullarını önermek.

- Silahlanmayı denetleyecek planlar hazırlamak.

- Barışa karşı bir tehlike veya saldırı olup olmadığını araştırarak, izlenecek yolu önermek.

- Saldırganlara karşı askeri birlikler kurarak önlemler almak.

Bizler, aşağıda isimleri bulunan kurumlar olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin bu önemli görevleri yerine getirebileceği inancında değiliz. TC Devleti kuruluşundan bu yana, vatandaşı olan 25 milyon Kürdün varlığını ret ve inkar etmiştir. Kürtleri yok saymış ve yok etmeye kalkmıştır. Bu nedenle, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir yasak, baskı ve imha politikası izlemiştir.

Bu politika aynı zamanda, Kürtlerin dışındaki toplumsal muhalefet gruplarını da ciddi şekilde etkilemektedir. Türk emekçilerine, Alevilere, Hıristiyanlara, Yezidilere, kadınlara ve yoksul halka yönelik baskı ve şiddet politikasında da, ciddi bir değişiklik yapılmamıştır.komkar_logo[1]

Geçmişten bugüne, Türk Devleti’nin bu politikasına karşı çıkanlar, toplu katliamlarla yüz yüze gelmiştir. Binlerce aydın işkence görmüş, zindanlarda çürütülmüştür. Binlerce Kürt köyü ve yerleşim alanı yakılıp yıkılmış, tarla, mera ve ormanlar yakılmış, binlerce Kürt aile sürgüne yollanmış ve yüzü aşkın Kürt ulusal önderi idam edilmiştir.

Tüm bu uygulamalara karşın Kürt halkı tarih boyunca, insani ve ulusal hakları için direnmeye, baş kaldırmaya ve gerektiğinde savaşmaya devam etmiştir.

Acılar ve yıkımlarla dolu bu zorlu mücadele sonucunda Türk yöneticileri, Kürt varlığını kabul etmek zorunda kalmışlardır. Ama, Kürtlerin insani ve ulusal hakları hala ayaklar altında çiğnenmektedir. Türk Devleti, 20 yıldan bu yana, Kürtlere karşı bazen açık, bazen de kapalı bir savaş yürütmektedir.

Türk Devleti, bu savaşı yalnızca kendi sınırları içerisinde sürdürmemektedir. Gerek havadan, gerekse karadan sık sık sınır ihlalleri yapmakta, Irak devleti sınırları içerisinde kalan Kürdistan topraklarındaki sivil yerleşim yerlerini bombalamakta, kara harekatlarıyla halkın yaşamını tehdit etmektedir.

TC Devleti, mirasçısı olduğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleştirilen ve 1,5 milyon insanın katledilmesi ile sonuçlanan Ermeni soykırımını hala kabul etmemektedir.

TC Devleti, Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs´ta bulundurduğu askeri varlığını, tüm uluslararası çağrılara rağmen sona erdirmemekte ve işgalci konumunu sürdürmekte ısrar etmektedir.

TC Devleti, komşularına karşı, düşmanlık sınırına varan bir gerilim politikası izlemektedir. Üye olmak istediği AB’nin önüne koyduğu Kopenhag Kriterleri´ni yaşama geçirmemek için, direnmeye devam etmektedir.

Yukarıda sıraladığımız örneklerden de açıkça anlaşılacağı gibi, bugünkü konumuyla TC Devleti´nin BM Güvenlik Konseyi´nin yükümlülüklerini yerine getirmesi mümkün değildir. Bu nedenle de TC Devleti´nin BM Güvenlik Konseyi´ne üye olmasının doğru olmayacağı inancındayız.

Gerekli duyarlılığı göstereceğiniz umuduyla, durumu bilgilerinize arz ederiz.

Saygılarımızla... 17.09.2008

    Kürdistan Dernekleri Birliği KOMKAR/Almanya
    Kürt Federasyonu/İsveç
    Kürt Federasyonu/Avusturya
    Kürt Kadın Bürosu-KOMJIN/Wuppertal
    Brüksel Kürt Enstitüsü/Belçika
    Kultur Kreis Kurdistan/Karlsruhe
    Kürdistan İsçi Derneği-HEVKAR/Hamburg
    Kürdistan İsçi Derneği-KOMKAR/Danimarka
    KOMKAR-Avusturya
    KOMKAR-Belçika
    Kürdistan İşçiler Birliği-KOMKAR/Hollanda
    KOMKAR-İsviçre
    Kürdistanlı Gençler Birliği-KOMCIWAN/Almanya
    Kürt Danışma Merkezi-KOMKAR/İngiltere
    Kürdistan İsçi Derneği-KOMKAR/İsveç
    Suriyeli Kürt Dernekleri/Avusturya
    İran Kürdistanı Demokratik Öğrenciler Derneği/Avusturya

Kirmanci (Zazaki) Dil ve Kültür Enstitüsü-IKK/Berlin”

0 Yorum: