Saturday, September 6, 2008

Balon erken patladı

Hasan_Bildirici

Balon erken patladı Hasan Bildirici

Bu destek, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor,” diyen iyimser herkese verilmiş bir Genelkurmay dersidir.

Bu destek, Türkiye demokrasiye doğru gidiyor diyen yarım akıllı Kürtlerin akıllarıyla alay etmektir.

Bu destek, Kürtleri de kandırmaya çalışan dolandırıcı Fettuhlahçı basına indirilmiş ağır bir şamardır.

Türk Genelkurmayı hapishanedeki emekli generallerine destek ziyaretinde bulunup yanlış anlaşılmamak için epeyi sabretti. Neyse ki, beklenen ziyaret bugün gerçekleşti. Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, Kandıra F Tipi Cezaevinde “Ergenekon Davası”ndan tutuklu bulunan Org. Şener Eruygur ve Org. Hurşit Tolon’u ziyaret etti. Ziyaret, Genelkurmay internet sitesinde yayınlandı.

Ve Ergenekon dosyası da iddianamesiyle ile birlikte bugün öldü.

Genelkurmay adına emekli generalleri ziyaret eden Korgeneral Galip Mendi, herhalde onlara çıtlatmaları için çekirdek, okuyup eğlenmeleri için çizgi romanlar, avluda güneşlenmeleri için güneş kremi götürmedi. Götürülen şey Genelkurmayın açık desteği idi.

Bu destek, önceki gün emekli olan Genelkurmay Eski Başkanı Büyükanıt’ın Şemdinli’de cinayet üstü yakalanan Ali Çavuşlar için, “tanırım, iyi çocuklardır” demesinden daha şiddetli bir destektir.

Bu destek, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor,” diyen iyimser herkese verilmiş bir Genelkurmay dersidir.

Bu destek, Türkiye demokrasiye doğru gidiyor diyen yarım akıllı Kürtlerin akıllarıyla alay etmektir.

Bu destek, Kürtleri de kandırmaya çalışan dolandırıcı Fettuhlahçı basına indirilmiş ağır bir şamardır.

Hepsi suçlu, hepsi Ergenekoncu olan Türk ordusundan birkaç general eskisini ayırıp tutuklamak saçma sapan bir şeydi zaten. Hurşit Tolun ile İlker Başbuğ arasındaki fark nedir? Sima ve beden ölçüleri dışında herhangi bir farkları yoktur.

Hatta icraatları açısından İlker Başbuğ’u Hurşit Tolun’dan daha suçlu ve zalim bulanlardanım ben.

Neyse, Genelkurmay’ın bu açık desteğinden sanırım herkes payına düşeni alır. Başta savcılar ve hakimler... Şimdi el ve ayakları titremeden yargılama yapsınlar bakalım!

Kemalist diktatörlerle; sağcı, dinci, katliamcı diktatörler arasındaki mevki, makam ve akçe kavgasını bize “demokrasi” ve “Türkiye’nin kendi bağırsaklarını temizleme” olarak yutturmak isteyenlere karşı her zamanki sözümüzü yineleyelim:

“Türkiye gibi ülkeler kendi içlerinde adam akıllı bir hukuk mücadelesi yaşamadıkları sürece düzlüğe çıkamazlar. Temeli bozuk sistemi hiç kimse çatıdan düzeltemez.”

1914’lü yıllarda İttihatçılar Osmanlı’yı savaşa sokup parçalamışlardı. Enver, Cemal ve Talat Paşalar kaçmak zorunda kalmıştı.

Bugünün Türkiye’si İttihatçıların kaçtığı 1920’li yılların Türkiye’sinden de geridedir. Şehirler, kasabalar, köyler bilinçsiz ve cahil İttihatçı güruhların kuşatması altındadır. İttihatçı sistem artık her çap ve kalibrede bebekten katil yetiştirmektedir.

Bu sistemde devlet sorumluları; asker veya sivil, büyük bir koruma ordusu ile gezebilmekte, herkes birbirinden korkmaktadır.

Kürtler, Türk şehirlerinde linç kültürü altında yaşamaktadırlar.

Bu hayatın, bu ilişkilerin, bu yaşamın, bu tür bir komşuluğun çekilir bir hali yoktur.

Bu sistemin bu şekilde sürmesinde sadece Türk devletinin payı bulunmuyor; Ankara’daki Ergenekon sisteminin konumlandığı kurumları Kürtlere kurtuluş ve huzur adresi olarak gösterenlerin de bu sistemin devamında pay sahibidirler.

Basit bir örnek vermek istiyorum: Bugün dünyaya hükmeden en demokratik ülkeler; Amerika, Almanya, Fransa, Rusya, İngiltere... İspanya... Defalarca iç savaş yaşamış ve iç savaşlarının kanlı ufkundan özgürlük ve adaleti çıkarmışlardır.

Türkiye’de yaşanan iç savaşlar ise sürekli tek yanlıdır. Egemen devletin kontrolünde, onun zamanlamasında süren, onun niyet ve hedeflerine göre biçimlenen kontrollü iç savaşlardır. Üstelik her gerilim ve çatışmanın faturası bu işin mağduru olanlara, Kürtlere ve yoksullara çıkarılmıştır. Haksızlığın, hukuksuzluğun, zorbalığın nedeni devlet her çatışma ve gerilimden güçlenerek çıkmış; Kürtler ve daha adil bir ülke isteyen solcular analarından doğduklarına bin pişman edilmişlerdir. İki yüzlü Amerika ve Avrupa çıkarcılığı her koşul ve şart altında Türk Ergenekon sistemini desteklemekle Türkiye’de hukuk oluşturacak bir iç savaşın yaşanmasına sürekli engel olmuşlardır.

Bir iktidara sürekli tank, top, silah, para, malzeme ve uluslar arası destek verirsen o ülkeden yaşayan etnik ve siyasal muhalifleri peşinen mağlup etmiş olursun.

İki yüzlü ABD ve iki yüzlü Avrupa’nın sürekli yaptığı budur.

Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Türkiye’nin Kürt sorununu çözeceğine hiçbir zaman inanmadım ben... Türkiye’nin bu haliyle değişeceğini öne süren muhaliflerin de genellikle sendika ve siyaset ağalığı ile meclis maaşı alan muhalifler içinden çıktığını gördüm…

 

Onlar hem devleti hem ezilenleri idare ettiler.

Bu tür siyasi dolandırıcılıkla bugünlere kadar geldik.

Neyse ki Genelkurmay tavrını net koydu, açık koydu.

Kürt ulusal hareketleri, işçi sendikaları, Türk sol partileri; kendi sınıf ve halk çıkarlarını savunmak açısından Türk Genelkurmayı kadar net, cesur, korkusuz olmadıkları sürece; muhaliflik yaptığını söyleyenler tarafından dolandırılmaya devam edeceğiz...

Türk devleti barıştan anlamaz. İnsanlıktan anlamaz. Katiller, tabiatları gereği, ensesinden vurup yere indirdikleri mağdur veya maktullerle iktidar ve yaşam ortaklığı yapmaz...

 

Neyse ki, bizimkileri de büyülemiş olan Ergenekon balonu erken söndü. Demokratikleşme balonu önceden sönmüştü. Kürtlük adına Türk devletinden beklenen “iyimser diğer balonlar” söneli çok oldu.

Ortadoğu’da ışıklar, sönen yıldızlar gibidir. Bazı yıldızlar sönmüş ve uzayın sonsuzluğunda dağılmış olduğu halde biz onların ışıklarını bir süre daha alırız. Kürtlüğe çözüm diye öngörülen feri sönmüş ışık yansımaları bir süre daha parlayacak. Sonra her şey kendi aslına; İttihat ve Terakki Cumhuriyeti altındaki yaşamanın o ağır ve çekilmez karanlığına bürünecek...

Topraklarımızı halklar mezarlığına çevirmiş alçaklardan adalet istemeyen insanlar olarak bu dünyadan göçüp gitmek ne büyük bir bahtiyarlık...

Ülkemiz altında yatan milyonlarca bahtsız ve vakitsiz ölü; bizlerden, çözüm ve bahtiyarlık getirmeyen aldatıcı muhalifliğin gen yapısını ve şifrelerini deşifre etmemizi buyuruyor.

Ergenekon ordusunun, hapishane Ergenekonu’nu ziyaret etmesinin hiçbir şaşırtıcılığı yok.

Muhalif geçinenleri birbirine düşüren ölü Ergenekon dosyasının ruhuna el fatiha...

Hasan Bildirici bildiricihasan@hotmail.com Kurdistan-post.org

0 Yorum: