Saturday, September 27, 2008

Amerika ve Kürtler

Mehmet Altan-Star Hafta sonuna geldik... Maalesef aslında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun başlı başına bir yazı konusu olan açılışını da ballandıra ballandıra, ince ince anlatmaya fırsat bulamadık. Bush’dan Sarkozy’e, Saakashvili’den Evo Morales’e... BM’nin ve bütün kentin metrekareye en fazla dünya lideri düşen bir alana nasıl dönüştüğü...

Kurdistan_flag_by_Aras_ArtYemek yediğiniz salonda yanınıza Sırp cumhurbaşkanı Boris Tadic otururken, girdiğiniz dükkánda da Fin Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’e rastlamanıza kadar. 

Neyse...

***

Genel Kurul konuşmasının yanında, hafta başı başladığı ikili görüşme maratonuna devam eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün bölge açısından da önemli bir randevusu vardı; bir yandan da kendi ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani...

Salı günü de, George Bush ve Celal Talabani, aralarında Abdullah Gül’ün de bulunduğu devlet başkanlarına ‘Irak’ konulu bir brifing vermişti.

Görüşmenin önemine gelince...

Şu anda Ergenekon, Deniz Feneri, politikacı atışmalarına boğulmuş olan Türkiye fark etmezmiş gibi görünse de, en önemli, belki de birinci sorunu ‘Kürt Sorunu’...

Kongreleri süren DTP’nin kapatılma davası, şahin ve güvercin olarak ayrışan Kürt siyasetçilerinin siyasal taktikleri, her gün can yakan terör...

Irak ile yapılacak görüşmeler bu açıdan önem taşmakta...

Ve tabii konuya ABD’nin yaklaşımı...

* * *

ABD’nin Kürt Sorunu’na yaklaşımını...

Amerika’da bizzat görüşmeler yapan Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, bir süre önce Taraf Gazetesi’nde Neşe Düzel’e şöyle anlatmıştı:

‘Siz yakın zamanda Amerika’ya giderek görüşmeler yaptınız. Kimlerle görüştünüz?

ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye’de demokrasi ve Kürt meselesi konusunda geçen ay iki günlük bir toplantı düzenledi. Türkiye’den beş-altı kişiydik. Basına kapalı olan bu toplantılara, Amerikan Dışişleri ve Savunma Bakanlığı’ndan bürokratlar, akademisyenler katıldı. Yani işin mutfağında çalışan Cumhuriyetçiler ve Demokratlar birlikte katıldılar. Ayrıca Kuzey Irak’tan da akademisyenler vardı. ABD, kasım sonrası için Türkiye’yle ilgili A, B, C, D planları hazırlıyor. Bize 2002’den sonra Kürt meselesiyle ilgili ne tür gelişmeler olduğunu ve neler beklediğimizi sordular. Herhalde yeni yönetimin Türkiye’yle ilgili dış politika stratejisini oluşturuyorlar. Yeni Amerikan Başkanı’nın önüne bu dosyayı koyacaklar.

Amerikalılar Kürt meselesine nasıl bakıyorlar?

Toplantılardan çıkardığım sonuç şu. Amerika Kürt meselesinin çatışma dışı yöntemlerle çözülmesini ve silahlı çatışmanın artık sonlanmasını istiyor. Türkiye’nin buna hazır olması lazım. Bence ABD Kürt meselesinde avantajlı konuma geçti. ‘ABD PKK’yı destekliyor. Ordunun operasyon yapmasına izin vermiyor. İzin verse mesele biter’ diye Türkiye’de toplumda ve devlette çok yaygın bir algılama vardı. Orduda ve Hükümet’te büyük bir ABD karşıtlığı vardı. ABD şimdi Orduyla ve Hükümet’le işbirliği yaptı ama operasyonlardan bir sonuç elde edilemedi, operasyonlar başarılı olmadı. ABD Başkan Yardımcısı Dick Chenney bir süre önce, ‘Kürt meselesi sadece askerî değil. Siyasal adımların atılması lazım’ dedi. ABD’nin şimdi bunu deme imkánı daha fazla. ABD bunu demeye hazırlanıyor gibi geldi bana.

Sizce ne diyecek ABD?

‘Biz sizinle işbirliği yaptık ama sorun çözülmedi. Demek ki sorun benim sizinle işbirliği yapıp yapmamamda değil. Sorun içeride. Bu meseleyi siyasal adımlar atarak çözün’ demeye hazırlanıyor bence ABD.

Peki, size Kürt meselesinin çözümü hakkında neler söylediler?

Bence ABD kültürel haklar, siyasal partiler sistemi, demokrasinin güçlenmesi konusunda daha net bir tutum alacak. Silahlı çatışmanın bitirilmesi konusunda oldukça net bir fikre sahip.

Size neler sordular?

Son beş yıllık AKP iktidarında Kürt sorununda hangi somut adımların atıldığını, 22 Temmuz seçimlerinden sonra Kürt sorunun çözümü için neler yapıldığını sordular. Ama asıl öğrenmek istedikleri, Türkiye’deki Kürtlerin sorunun çözümü için ne talep ettiği. Benim izlenimim şu. ABD, Kürt meselesiyle çok yakından ilgili. Bu meselenin yakın zamanda demokrasi içinde çözülmesini istiyor. Açık olalım. ABD çözüm istiyorsa, bundan çıkarı olduğu için istiyor. Çünkü istikrarsız bir Türkiye ABD’nin işine gelmiyor. K. Irak ve enerji yollarının güvenliği açısından demokrasisi işleyen istikrarlı bir Türkiye ABD’nin işine geliyor.’

* * *

Dışarılardan bir akvaryuma bakar gibi baktığınızda, ülkenin sorunlarını daha da net bir biçimde görebiliyorsunuz...

Gündemdeki sırası slalom yapsa da, Kürt Sorunu tüm ciddiyetini koruyor, o nedenle New-York görüşmeleri bu açıdan da çok önemli...

New-York görüşmeleri deyince aklıma geldi...

Abdullah Gül’e paralel bir yoğunluk içinde koşuşturan Ali Babacan da dün Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları ile bir araya geldi...

Madem Amerika’dayız ve dünyayı gözetlemeye çalışıyoruz, şunu da hatırlatalım, ABD başkan adayları Barrack Obama ile John McCain arasında dış politika konulu ilk televizyon tartışması da bankacılık sektörünü kurtarma konusundan kaynaklanan bir anlaşmazlık olmazsa, dün gece yapılmış olacak...

Bizim gündem ‘baron musun, değil misin’den ibaret de olsa, yapılırsa tüm dünyanın izleyeceği bu tartışmanın içeriği, Kürt Sorunu da dáhil her konuda Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor...

0 Yorum: